Tükel: Barış, dostluk ve demokrasi taleplerimiz yargılanıyor

img

DİYARBAKIR - Türk Tabipler Birliği (TTB) Prof. Dr. Raşit Tükel, her dönem iktidarlar tarafından hedef alınan TTB’nin, bugün de barış, dostluk ve demokrasi talepleri nedeniyle yargılandığını söyledi.

Diyarbakır Tabip Odası (DTO), 14 Mart Tıp Bayramı haftası etkinlikleri kapsamında her yıl verdiği “Barış, Dostluk ve Demokrasi Ödülü” için Demir Otel’de tören düzenledi. Etkinlik kapsamında “Bir meslek örgütü olarak yaşamı savunmak” konulu panel de gerçekleştirildi. Konuşmacı olarak, “Savaş bir halk sağlığı sorunudur” bildirisini yayınladıkları gerekçesiyle gözaltına alınıp serbest bırakılan Türk Tabipler Birliği (TTB) Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel ve KHK ile ihraç edilen Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Ümit Biçer yer aldığı panelin moderatörlüğünü Op. Dr. Selim Ölçer yaptı. 
 
ONUR HAMZAOĞLU’NA ALKIŞ
 
Ödül töreni öncesi konuşan DTO Başkanı Mehmet Şerif Demir, Halepçe katliamının faillerini kınayarak başladığı konuşmasında, savaş, kan ve gözyaşının hiç eksik olmadığını söyledi. 
 
Savaşın tırmandığı bir dönemden geçildiğini dile getiren Demir, 90’ların zorlu dönemlerinde dahi DTO’nun Barış, Dostluk ve Demokrasi Ödülü töreni düzenlediğini belirtti. Günümüzde bu ödülün öneminin daha da büyüdüğünü kaydeden Demir, idam cezasının uygulandığı dönemde TTB’nin yaşamı savunduğu için hedef gösterildiğini anımsattı. 2013’te Gezi olaylarında hekimlerin yaşam haklarını savunduğu için iktidar tarafından hedef gösterildiğini söyledi. 
 
Tabiplerin bugüne kadar maruz kaldığı tüm sınavları başarıyla verdiğini söyleyen Demir’in, HDK Eş Sözcüsü Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu’nun tutuklu olduğunu hatırlatması üzerine salondakiler alkışla karşılık verdi.
 
 ‘HEGEMONLAR VARSA EZİLENLER DE VARDIR’
 
Moderatörü Selim Ölçer ise, bu tür toplantıların sayılarının arttırılması gerektiğini ifade etti. Umudu korumak gerektiğinin altını çizen Ölçer, dayanışma vurgusu yaptı.  Ölçer, “Ülkemiz zor günlerden geçiyor. Herkesin sevgisizlikten payını aldığı bu ortamda onuru korumak çok güç olabiliyor. Hegemonlar varsa ezilenler de vardır. Dünyanın her yerinde iktidarlar var olsa da muhalifler her yerde olmayabilir. Böylesi dönemlerde ülkede muhalefetin olması geleceğe umutla bakmayı sağlar. Hekimin en temel görevi toplumun sağlığını kontrol etmektir” dedi.
 
TÜKEL: TTB HER DÖNEMDE YARGILANDI
 
TTB’nin 4’üncü kez yargılandığını ifade ederek konuşmasına başlayan Raşit Tükel, ilk yargılamalarında idam cezasının yapılmasına eşlik etmeyi kabul etmedikleri için hekimlerin cezalandırıldığını söyledi. Tükel, her dönemde iktidarların TTB’yi siyaset yapmakla suçladığını belirterek, bugün de iktidarın aynı şeyi savunduğunu aktardı. “Hayata Dönüş” operasyonlarını anımsatan Tükel, “TTB o dönemde yaşamını yitirenlerin acısını yüreğinde hissettiğini açıklıyor. 22 Aralık 2000 tarihinde TTB’ye yine soruşturma açılıyor. O dönemde yargılanan hekimler, kamuoyunun yararına bilgilendirmelerde bulunduklarını bunun kendilerinin görevi olduğunu savunuyor. Orada hekimler cezalandırılmıyor. Soruşturmalar takipsizlikle sonuçlanıyor. Gezi olaylarında hekimler, yaralıların sağlık hizmetlerine ulaşması için girişimlerde bulunuyor. Bu dönemde TTB’ye yasadışı revir açmak ve sağlık hizmetlerini sunmak gibi bir gerekçeyle soruşturma açılmıştı. Orada da soruşturmalarda ceza tesis edilmedi. Şimdi ise barış ve demokrasi taleplerimiz yargılanıyor. Barışçı bir dünya istediğimiz için yargılanıyoruz. Bugün yargılamanın yanı sıra gözaltına da alındık” diye anlattı.
 
‘MESLEK ÖRGÜTLERİ DEVLET ORGANI HALİNE GELECEK’
 
Meslek kuruluşlarının Anayasaya dayanarak kurulduğunu ifade eden Tükel, TTB’nin de Anayasaya uygun özerk, demokratik bir yapısının olduğunu kaydetti. TTB ile ilgili Bakanlar Kurulu’nun düzenlediği bir yasa tasarısının olduğunu anımsatan Tükel, tasarıda seçimlerin olacağını ancak bakanlığın başkanı görevden alma yetkisinin olduğunu, bu düzenlemenin sadece TTB’yi değil tüm meslek örgütlerini ilgilendiren bir düzenleme olduğunu ifade etti. Tükel, “Bu düzenlemede ne ile karşılaşacağız? Türk ve Türkiye isimlerinin ortadan kaldırılmasının önünü açacak. İktidarla ters düşen biri bakanlık tarafından rahatlıkla meslek örgütünden çıkarılabilecek. Meslek örgütünden çıkarılan biri görevini yapamayacağı için görevden de çıkarılmış olacak. Meslek örgütleri devletin bir organı haline getirilecek” şeklinde konuştu.
 
BİÇER: SESİMİZİ ÇIKARMAYA DEVAM EDECEĞİZ
 
Son olarak konuşan Ümit Biçer, hekimlikle ilgili savunulacak değerlerin hala var olduğunu belirtti. “Hekimlik mesleğinin olmazsa olmazı barıştır. Ne yazık ki bugün biz barışı savunduğumuz için görevden atılıyoruz, tutuklanıyoruz. Çok değerli meslektaşım Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu ile 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde Kocaeli Üniversitesi’nde birlikte ihraç olmuştuk” diyen Biçer, söylemekten onur duyduğu şeyleri söylemeye devam edeceğini ifade etti. Hamzaoğlu’nun sessizleştirilmek istendiğini vurgulayan Biçer, “İnsanlığa dair umudum var eğer hala direnenler varsa. İnsanlar hala iyi şeyler yapmak için çabalıyorsa insanlık için umutlu olmaya devam edebiliriz. İnsanlık için yaptığımız her şey için sesimizi kısma girişimlerine karşı sesimizi çıkarmaya devam edeceğiz” dedi.
 
‘ORTAK MÜCADELE HATTI OLUŞTURMALIYIZ’
 
Hekimlerin toplumun sesinin kısılmasına karşı neler yapılabilir konusunda çalışmalar yürüttüğünün altını çizen Biçer, “Mevcut siyasi iktidar hekimlere siz kendi işinizi yapın başka bir şeye karışmayın derken, Çanakkale savaşında yaşamını yitiren Tıp Fakültesi öğrencilerine baksın. Mevcut iktidarın söylemine bakarsanız o gün öğrencilerin yaptığı şeyler suçtur ve yargılanması gereken eylemlerdir. Ölmekte olan yaralı bir insanı gördüğünüzde ona yardım etmekten başka bir şey yapamazsınız. Eskiden hekimler insanları iyileştirdikleri için toplumu sağlıklı tuttukları sürece ücret ödenirdi. Kendimizden, çevremizden, etrafımızdan koparılmaya karşı mücadele ediyoruz ve etmeye devam etmeliyiz. Bütün iktidarlar tanıklıktan korkar. Hikayelerden korkar. Biz bu hikayeleri anlattığımız sürece korkmayacağız. Bizi ayrıştırmaya gayret ediyorlar. Yapmamız gereken en temel şey ortak mücadele hattını oluşturmak ve bu mücadeleyi yükseltmektir” diyerek sözlerini tamamladı.
 
ÖDÜL TTB MERKEZ KONSEYİ ÜYELERİNE
 
Verilen aranın ardından ödül törenine geçildi. Ödül töreninde akademik unvan alan doktorlara unvan belgesi 25 yılını dolduran hekimlere de plaket verildi. Belge ve plaketlerin ardından bu yıl ki Barış, Dostluk ve Demokrasi Ödülü  “Savaş bir halk sağlığı sorunudur” bildirisini yayımladıkları için gözaltına alınan TTB Merkez Konseyi üyelerine verildi. Ödülün verilme gerekçesi şu sözlerle ifade edildi: “Temel hak ve özgürlüklerin rafa kaldırıldığı, tarihin hiçbir döneminde görülmeyen bir olağanüstü dönemi yaşamaktayız. Savaşın tırmandığı bu dönemde TTB Merkez Konseyi ‘Savaş bir halk sağlığı sorunudur’ bildirisini yayımladı. Bu bildirinin hemen ardından Cumhurbaşkanı tarafından hedef gösterildi. Hedef gösterilmenin ardından hekimler gözaltına alındı. Gözaltı sürecinden sonra bir araya gelen Merkez Konseyi Üyeleri kendileri için değişen bir durumun olmadığını, savaşa karşı barışı savunmaya devam edeceklerini söylemişlerdir. 90’lı yılların savaş ortamını aratmayan 2018 Türkiye’sinde ödülümüzün anlamı daha da artmıştır. Bu yıl ki ‘Barış, dostluk ve demokrasi’ ödülüne takındığı tutum nedeniyle TTB Merkez Konseyi üyeleri layık görülmüştür.”
 
BİLİCİ: NEFES ALAMAYACAK HALE GELİYORUZ
 
Etkinlikte Merkez Konseyi üyesi 11 hekime ayrı ayrı plaket verildi. TTB Merkez Konseyi Başkanı Raşit Tükel’in plaketini İHD Eş Genel Başkan Yardımcısı Raci Bilici takdim etti. Plaketi takdim ettikten sonra kısa bir konuşma yapan Bilici, insani değerleri anlamayan, bunları içselleştirmeyen bir yapıyla karşı karşıya olduklarını söyledi. İnsan hakları, demokrasi gibi değerlerden bahsedildiğinde kimsenin kılını kıpırdamadığını ifade eden Bilici, “Bizler nefes alamayacak bir hale geliyoruz. Bu kavramları konuşmadan yaşayamıyoruz. Türkiye’nin her yerinde işkence yapılıyor. Cezaevleri tıka basa dolmuş durumda. İşte Hamzaoğlu bu değerleri savunduğu için tutuklandı. Bunun tam tersini yapsaydı cezaevinde değil ‘saraylarda’ oturtulurdu. Siz hekimler savaşa karşı barışı savunduğunuz için sizden inanılmaz bir sinerji alıyor ve moral buluyorum. Cezaevlerinde bulunan tüm insan hakları savunucularına teşekkürlerimi iletiyorum” dedi.
 
Plaketlerin verilmesiyle tören son buldu.