Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Komiserliği Sözcüsü Rupert Colville, Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye operasyonuna ilişkin basın toplantısı düzenledi. Operasyonla ilgili sivil kayıp raporları almaya başladıklarını belirten Colville, Türkiye'nin düzenlediği operasyonun ilk iki gününde bir çocuk, iki kadın olmak üzere 7 kişinin öldüğü ve aralarında çocuklarında bulunduğu çok sayıda sivilin yaralandığını da söyledi.

 

‘TSK KONTROLÜNDEKİ BÖLGELERDE ŞİDDETLİ SUÇ’

 

TSK ve bağlı silahlı grupların hava ve kara saldırılarının, su pompalama istasyonları, barajlar, elektrik santralleri ve petrol sahaları gibi yerleri etkilediğine dair raporlarda aldıklarını da aktaran Colville, “9 Ekim'de, bir Türk hava saldırısı sonucu, El-Hassakeh Valiliği'ndeki Alouk bölgesindeki ana su tedarik istasyonundan akan suyun kesildiği bildirildi. İstasyonun sağladığı alanda binlerce insanın temiz suya yeteri kadar erişemeyeceği düşünülüyor. Ayrıca Suriye’nin kuzeyindeki Afrin, El-Bab, Cerablus ve Azaz gibi Türk kuvvetlerinin ve bağlı silahlı grupların kontrolü altında olan bölgelerin, kanunsuzluk ve şiddetli suç ve şiddetle karşı karşıya kalmaya devam ettiğini duyuyoruz” dedi.

 

‘HALK TSK’NİN KÖTÜ MUAMELELERİNE MARUZ KALIYOR’

 

Efrîn, El-Bab, Cerablus ve Azaz’da yaşayan yurttaşların TSK tarafından tehdit ve kötü muamelelere maruz kaldığı, kaçırıldığı, evlerinin yağmalandığının raporlara yansıdığına dikkati çeken Colville, “Bu bölgelerde yaşayan sivillerin bu silahlı gruplar tarafından evlerinden ya da kontrol noktalarında gözaltına alındığı, belirli Kürt grupları veya politik gruplar ile ilişkili olmakla suçlandıkları elimize ulaşan raporlarda mevcut. Bu sivillerin başlarına ne geldikleri, şu an nerede oldukları bilinmiyor” diye belirtti.

 

TÜRKİYE’YE UYARILARINI SIRALADI

 

Colville, Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik süren operasyona ilişkin Türkiye’ye şu uyarılarda bulundu: “Askeri operasyonlar uluslararası insancıl hukuk uyarınca, özellikle de ayrımcılık, orantılılık ve önlem prensiplerine uygun olarak yapılmalıdır. Çatışmaya taraf olanlar, kalabalık bölgelerde geniş alan etkisi yaratan patlayıcı silahlar kullanmaktan kaçınmalıdır. Doğaları gereği, topçu gibi dolaylı ateş silahları sivillerin ve sivil altyapının riskini arttırmaktadır. Siviller ve sivil altyapı, saldırılara ve saldırılarının etkilerine karşı korunmalıdır. Sivillerin yerlerinden edilmesi gibi bir durum gerçekleştiği zaman, bu sivillere gönüllü olarak evlerine dönebilecekleri zamana kadar yardım edilmeli, koruma sağlanmalı veya güvende olacakları başka bir yere nakilleri güvenlik ve saygı çerçevesinde sağlanmalıdır. 

 

Su ve sağlık tesisleri gibi sivil nüfusun hayatta kalması için vazgeçilmez nesnelere saldırmak veya işe yaramaz hale getirmek yasaktır. Bütün taraflar, Türk askeri kuvvetlerinin ve bağlı silahlı grupların kontrolünde bulundukları bölgede yaşayan insanlarla ilgili olarak uluslararası insancıl hukuk ve uluslararası insan hakları hukuku altındaki tüm geçerli yükümlülüklere uymak zorundadır. Bu, yaşam, insan hakları ve özgürlüğü, sağlık ve eğitim gibi temel hizmetlere erişim, İfade ve görüş özgürlüğü ve ırk, dine dayalı ayrımcılığa maruz kalmama haklarına saygı gösterilmesini ve korunmasını içerir, ancak bunlarla sınırlı değildir.”