ANKARA - Rejimin temellerinin zorunlu başörtüsü kanunu üzerine kurulduğunu belirten İranlı kadınlar, buna karşı savaştıklarını söyledi.
İran Başsavcısı Mohammad Jafar Montazeri'nin “ahlak” polisinin lağvedileceği açıklamasına tepki gösteren kadınlar, zorunlu başörtüsü kanunu lağvedilmediği sürece söz konusu açıklamanın bir karşılığının olmadığı fikrinde. İran rejiminin temellerinin kadına başörtüsü dayatmak üzerine kurulu olduğunu anlatan kadınlar, “ahlak” polisinin kaldırılmadığı gibi, başörtüsünü İslami kurallara göre örtmeyen kadınların banka hesaplarına el konulmasını öngören bir kanun için hazırlık yapıldığını ifade etti.
YETKİLİLER ARASINDA ÇATIŞMA HALİ VAR
İranlı feminist aktivist Nasrin Afzali, “ahlak” polisinin lağvedilmesinin ardından İslam Cumhuriyeti hükümeti ve dini lider Hamaney tarafından yapılan çelişkili açıklamalara işaret ederek, "Görünüşe göre iki başlı İran rejimi yetkililerinin arasında bir çatışma hali var ve sokakta olup bitenlerden, kadınların sokaklarda başörtülerini yakmalarından gerçekten korktular. Başörtüsü yasasını tartışmaya açmış gibi görünerek, eylemlerin daha da fazla büyümesini engellemeye çalışıyorlar. Aynı zamanda bir dış politika taktiği, çünkü eylemler yalnızca İran'a değil, tüm dünyaya yayıldı. Ne düşündükleri, ne tartıştıkları önemli değil, bütün İran zorunlu başörtüsü olmazsa İslam Cumhuriyeti’nin olmayacağını biliyoruz” ifadelerini kullandı.
'REJİMİN KÖKÜNÜ KAZIMAK İÇİN SAVAŞIYORUZ'
İran'ın tamamında ilan edilen ve İran tarihinin en büyük genel grevinin son gününde ulaştığımız Mahtab Mahbub, grevin tarihsel önemine değindi. İran'daki Yargı Sözcüsü, sadece geçtiğimiz birkaç gün içinde 20'den fazla protestocu için idam cezası verildiğini ve en az üç çocuğun “yeryüzünde yolsuzluk” ve “ulusal güvenliği bozma” suçlarından uzun hapis cezalarıyla karşı karşıya kalacağını duyurdu. Konuya dair Mahbub, "Şu anda öğrenciler kampüslerde ve sokaklarda ‘diktatöre ölüm’, ‘yoksunluk, yolsuzluk, enflasyon, rejimin kökünü kazımak için savaşıyoruz’ sloganları atarak, hayatlarını riske atıyorlar. Grevciler güvenlik güçleri tarafından tehdit ediliyor, dükkânlar -tıpkı Nazi döneminde Yahudi işyerlerini işaretledikleri gibi- daha sonra cezalandırılsınlar diye işaretleniyor" bilgilerini verdi.
KADINLARIN BANKA HESAPLARI DONDURULACAK
Batı medyasının asılsız haberlerle devrimi bastırmaya çalıştığını dile getiren Mahbub, "Yine de medya, ‘ahlak polisinin kaldırılması’ hakkında yalan haber yapmakla o kadar meşgul ki, devletin işlediği zulmü, cinsiyet ayrımcı yasalarını ve sistemik baskı ve kadın düşmanlığını göremiyorlar. Ya da görmek istemiyorlar. Bütün bunlar olurken, iki gün önce, bir milletvekili yerel basına bir açıklama yaparak, zorunlu başörtüsü kanununa uymayan kadınlar hakkında tasarladıkları yeni cezaları duyurdu ve şeriat kanunlarına uygun başörtüsü takmayan kadınların iki kez uyarıldıktan sonra aynı şeyi tekrarlaması durumunda banka hesaplarının dondurulacağını söyledi. Sizce ahlak polisi böyle bir ülkede kaldırılmış olabilir mi? Kaldırılsa ne değişir?" diye sordu.
'HALKIN TALEBİ KÖKLÜ ANAYASAL DEĞİŞİKLİK’
Hala İran'da bulunan ve risk altında olduğu için adını değiştirdiğimiz Fîruzeh Asadî, “ahlak” polisinin ‘Zorunlu Başörtüsü Yasası’nı güçlendirmek için kurulduğunu belirterek, yasa yürürlükte olduğu sürece “ahlak” polisinin lağvedilmesinin hiçbir karşılığının olmadığının altını çizdi. Asadî, "İran'da doğmuş, büyümüş ve İslam Cumhuriyeti'nin doğasını bilen bir kadın olarak sizi temin ederim ki bu yasayı asla kaldırmayacaklar. Rejim köklü değişiklikler yapacak bir yapı değil ve halkın talebi de anayasal köklü değişiklik, dini lider gibi daimi pozisyonların lağvedilmesi" dedi.
İRAN REJİMİNİN LİDER ARAYIŞI
Güvenlik gerekçesiyle ismini değiştirdiğimiz, uzun yıllardır insan hakları odaklı gazetecilik yapan Pune Aştiyanî, İran rejiminin yıllardır gündemi kontrol altında tutmak için farklı yöntemler kullandığını, yalan haber ve dezenformasyonun da bunlardan sadece biri olduğunu belirtti. İran rejiminin uzun bir süredir müzakere etmek ya da öldürmek için bir lider arayışı içerisinde olduğunu belirten Aştiyanî, şunları söyledi: “Bugün yeni gözaltından serbest bırakılan 3 arkadaşımla konuştum, ikisi gazeteci, biri de akademisyen. Üçü de bana eylemlere liderlik etmekle suçlandığını söyledi. Şu an İran gözaltına aldığı herkesten bir lider yaratmaya çalışıyor. İşin en komik yanı ise, örgütlenmenin İran'da yasak olması. İran örgütlenmeye topyekûn karşıdır. Bu örgütlenme kanserli çocuklara yardım toplamak için dahi olsa yasak. İran örgütlenmeyi yasaklayarak, kendi ayağına sıktı diyebiliriz. Ancak rejim tarafından örgütlenmenin yasaklandığı İran’da, üç aydır devam eden ilk lidersiz devrimci halk hareketi gerçekleşiyor. Bunu da şu anda İran'da en çok kullanan sloganda görebiliyoruz; ‘Öldürdüğünüz her bir kişinin arkasında bin kişi var.”
'GERÇEK İRAN'IN İÇİNDE, MEDYADA DEĞİL'
Son olarak meslektaşlarına seslenen Aştiyanî, Time dergisinin İranlı kadınların taleplerini zorunlu başörtüsünün kaldırılmasına indirgediğine dair yazıya değinerek, şu mesajı verdi: "İran kadın hareketini ve kadın eylemlerini anlamak için oradaki kaynaklarla konuşun. Onların sesini duyurun. Gerçek İran'ın içinde, medyada değil. İran halkını temsil eden bir medya yok. Iran halkı, sizlerin de gördüğü gibi kendi haberini kendi paylaşıyor. Bunu internet kısıtlamasına rağmen yapıyor. Halkımız kendi medyası olmuş durumda.
GAZETECİLERE ÇAĞRI: İSİMLERİNİ YAZIN
Bizim İran dışındaki basından birinci talebimiz şudur: İran'daki kadının sesini duyurmak istiyorsanız, İran'daki kadınlarla konuşun. İkinci olarak, ben de dahil İranlı pek çok gazeteci arkadaşım hakkında idam hükmü verilmiş 40 kişinin isimlerini paylaşıyoruz. Bu adları sürekli olarak gündemde tutmaya çalışıyoruz. Bunların paylaşılmasını istiyoruz. Mohsen Şekarî'nin idamı ile birlikte seri idamlar başlamıştır ve tepki göstermezsek, tüm hızıyla devam edecektir. Mohsen'i idam ettiler ve tepkileri görmeyi bekliyorlar. Yoğun bir tepki görürlerse, geri adım atacaklar. Ancak sessiz kalırsak, binler idam edilecek. Bu arada şunu da belirtmeliyim. Sadece Mohsen değil, Belucistan'da geçen iki hafta içinde onlarca insan idam edildi. Hiç kimse bu idamları yazmadı. Bunların yazılması çok önemlidir, hayati önem taşımaktadır. İdama dur demek zorundayız."
‘ASLA VAZGEÇMEYECEĞİZ’
Binlerce kişinin hala gözaltında olduğunu aktaran Aştiyanî, şunları ifade etti: "Gözaltındaki kimi kişilerin rejimin elinde olduğunu, idam listesi çıkınca fark ettik. Çünkü rejim ailelerine basına gitmezseniz çocuğunuzu bırakacağız demiş, direnenleri de tehdit etmiş. Mohsen de bunlardan biriydi. Bu yüzden de bizim ailelerden de bir talebimiz var. Sessiz kalmayın. Şunu aklımızda tutmalıyız ki şu anda şartlı serbest bırakılan arkadaşlar özgür değil. Hepsinin mahkemesi devam ediyor, bu insanlar ilerde 30 yıl hapis cezası alabilir. Şunu da hatırlayalım, serbest bırakılan herkes ailesinin, yakınlarının evlerinin tapuları karşılığında serbest bırakılıyor. Bu kişiler bu şartlar altında tüm ailesini evsiz bırakıp kaçıp gidemez. İran'da kalıp yargılanacaklar. Dediğim gibi bugün tapu karşılığında serbest bırakılan 3 arkadaşımla konuştum. Üçü de işkenceye maruz kalmış. Bir tanesinin tedavisi hastanede devam ediyor. Üçü de ‘Yolumuza devam edeceğiz, hepimizin hali iyi olacaktır, bunu herkese söyleyin asla vazgeçmeyeceğiz’ dediler. Ben de aynısını tekrar ediyorum. Asla vazgeçmeyeceğiz."
MA / Gözde Çağrı Özköse