HABER MERKEZİ - ABD Dışişleri Bakanlığı'nda eski uzmanı ve kıdemli danışman David L. Phillips, “Türkiye İslamcı grupları desteklemeyi bırakana kadar IŞİD bir risk olmaya devam edecek” dedi.
Columbia Üniversitesi İnsan Hakları Araştırma Enstitüsü'nde Barış İnşası ve Haklar Programı'nın direktörü olan David L. Phillips, Türkiye’nin dış politikasını, Rojava’ya yönelik saldırganlığı, Rusya ve ABD ile olan ilişkilerini Artı Gerçek’ten Ergun Babahan’a değerlendirdi. Aynı zamanda Clinton, Bush ve Obama'nın yönetimleri sırasında ABD Dışişleri Bakanlığı'nda dışişleri uzmanı ve kıdemli danışman olarak görev yapan David L. Ppillips, “Rusya'nın Ukrayna'yı işgali Türkiye'nin NATO'daki konumunu güçlendirdi ve Washington'un Erdoğan'ın taleplerine daha fazla taviz vermesine neden oldu mu?” sorusuna, “Erdoğan, uluslararası ilişkileri ticaret sayan kurnaz ve usta bir politikacı. NATO'nun ortak çıkarlarına odaklanmak yerine, Türkiye'nin dar ulusal çıkarlarının peşinden gidiyor. Biden yönetimi Batı ülkeleri arasında bir konsensüs oluşturmaya odaklanmış durumda. Daha büyük bir hedef olan Rusya'yı yenmek için Erdoğan'ın taleplerini yerine getirmeye çalışıyor. Ancak NATO, üyelerinin görüş birliğini yok sayarak pozisyon için yarıştığı bir kapalı çarşı değildir” cevabını verdi.
‘ERDOĞAN STATÜSÜNÜ YÜKSELTMEK İSTEDİ’
Rusya’nın Ukrayna savaşında Erdoğan’a güç sağlayıp sağlamadığını da değerlendiren Phillips, “Erdoğan, barış adamı olduğu için değil, uluslararası statüsünü yükseltmek istediği için kendisini arabulucu olarak konumlandırdı. Tabii ki, bu ona bir avantaj sağlıyor çünkü Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kuruluşlar, barış ve istikrarı teşvik etmek için sözleşme sorumluluklarını etkin bir şekilde yerine getirmede başarısız oldular” dedi.
‘ULUSLARARASI SAHNEDE BİR PARYA’
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun bazı Yunan adalarını işgal etme tehdidine yönelik soruyu da cevaplayan Phillips, “Türkiye, Rusya'nın S400 karadan havaya füze sistemine milyarlarca dolar harcadığı için Amerikan Düşmanlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşı Mücadele Yasası kapsamında zaten yaptırımlara tabi. Sonuç olarak, F-35 avcı uçağı programından çıkarıldı ve Türkiye’ye çift kullanımlı teknoloji ihracatı kısıtlandı. Türkiye, Yunanistan'a saldırırsa veya I. Dünya Savaşı'ndan sonra Osmanlı ve Habsburg imparatorluklarından çıkan ülkelerin sınırlarını belirleyen Lozan Antlaşması'nı yeniden yazmaya çalışırsa, bu uluslararası düzeni baltalayacak ve Türkiye'yi uluslararası sahnede bir parya haline getirecektir” diye belirtti.
‘ABD’NİN MÜDAHALESİ PEK OLASI DEĞİL’
Erdoğan’ın Rojava’ya yönelik tehdit ve işgaline dair sorulan soruyu da yanıtlayan Phillips, şöyle devam etti: “Biden yönetiminin şiddetle itiraz etmesini bekleyebiliriz, ancak ABD'nin, bizim emrimizle IŞİD'e karşı savaşan 11 bin savaşçıyı kaybetmiş olan Suriye Demokratik Güçlerini savunmak için doğrudan müdahale etmesi pek olası değil.”
80 ÜLKEDEN 40 BİN KİŞİ SURİYE’YE TAŞINDI
Suriye'de işgal ve yeni bir iç savaşla DAİŞ’in yeniden doğuşunu sağlaması halinde Batı’nın tepkisine dair tahminlerde bulunan Phillips, “ABD muhtemelen güvenlik yardımını SDG'ye genişletecek. Ancak Biden yönetimi, Türkiye ve IŞİD'in bir ve aynı olduğunu anlayamıyor. 2014'ten itibaren 80 ülkeden yaklaşık 40 bin cihatçı Türkiye üzerinden Suriye'deki cephe hatlarına gitti. Türkiye'nin Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) seyahatlerine yardımcı olmak için lojistik yardım, silah ve para sağladı. Türkiye İslamcı grupları desteklemeyi bırakana kadar IŞİD bir risk olmaya devam edecek” diye konuştu.
‘BUGÜN OLSA NATO’YA ALINMAZDI’
Türkiye’nin NATO üyeliğine yönelik eleştirileri de değerlendiren Phillips, şunları söyledi: “Türkiye bugün NATO'ya katılmak için başvursaydı, Türkiye İslamcı, yozlaşmış, Amerikan karşıtı ve insan haklarına düşman olduğu için başvurusu reddedilirdi. NATO, ortak değerlere sahip ülkelerin oluşturduğu bir koalisyondur. Türkiye bugünkü haliyle üyeliğe hak kazanamazdı.”
‘AVRASYA OTOKRASİSİNE KATILMALI’
Batı’nın yaklaşım ve politikalarına da değinen Phillips, “Türkiye, Biden'ın ‘Demokrasiler Zirvesi’ne demokratik olmadığı için davet edilmedi. Kuzey Atlantik Şartı içinde bir üye devleti askıya almak veya üyelikten çıkarmak için herhangi bir süreç yoktur. Türkiye otokrasiye doğru sürüklenmeye devam ederse, Rusya liderliğindeki Avrasya otokrasileri güvenlik grubuna katılmalı” dedi.
‘TÜRKİYE’NİN GÜVENİRLİĞİ CİDDİ SORULARI GÜNDEME GETİRİYOR’
“Türkiye'nin güvenlik endişelerine saygı” tezi üzerinden Erdoğan’ın halklara ve inançlara yönelik kıyım politikasına ilişkin soruyu da yanıtlayan Phillips, şunları dile getirdi: “Ukrayna'daki savaş sadece toprakla ilgili değil. Batılı değerlerin tiranlığa karşı savunulmasıyla ilgilidir. Türkiye’nin bu savaşı ulusal çıkarlarını korumak için kullanmasına izin vermek, Türkiye'nin müttefiklerine ihanet anlamına geliyor, AB üyeliğini daha da uzak kılıyor ve Türkiye'nin bir müttefik olarak güvenilirliği konusunda ciddi soruları gündeme getiriyor.”