HABER MERKEZİ - Türkiye’nin ABD-Rusya çatışmasından yaralanarak Kuzey ve Doğu Suriye’ye girmesi bölge dengelerini değiştirdi. ABD ve Rusya’nın ‘anti Kürt’ siyasetinden faydalandığı Türkiye, bu kez Suriye Milli Ordusu unsurları ile sahada ve masada yer alma çabasında. Küresel güçlerin kendi hesaplarına göre kurmayı planladığı masayı o toprakların gerçek sahiplerinin seçtiği direniş çizgisi belirleyecek.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) kontrolündeki Suriye Milli Ordusu (SMO) adı verilen unsurlarla birlikte Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik giriştiği saldırılar, ABD ve Rusya ile imzalanan ateşkes mutabakatlarına rağmen 15’inci gününde yer yer sürüyor. Özellikle Girê Spî kentinin güney kırsalına ve Serêkaniyê kentinin doğusundaki köylere yönelik sürdürülen saldırılara Demokratik Suriye Güçleri (QSD) karşılık veriyor. Türkiye’nin, ABD ve Rusya’nın gizli onayıyla giriştiği saldırı ile bozduğu bölge dengeleri, sahanın yeniden dizaynına neden oldu.
Onay verilen operasyon öncesinde ABD ve Uluslararası Koalisyon Güçleri, Kuzey ve Doğu Suriye’deki güçlerini daha güneye ve Irak’a çekti. Türkiye’nin saldırılarına karşı QSD’nin tüm dünya halkları tarafından sahiplenilen direnişi her ne kadar Avrupalı devletler tarafından da meşru görülse de, TSK’nin saldırılarını durdurma noktasında adım atılmadı.
NATO’nun en büyük güçlerinden olan TSK, giriştiği saldırılarla yüzlerce sivilin ölmesine, yüzlercesinin yaralanmasına, yaklaşık 300 bine yakın insanın ise yerinden edilmesine yol açtı.
TÜRKİYE YALNIZLAŞTI
Kuzey ve Doğu Suriye topraklarına 9 Ekim günü saldırı başlatan Türkiye’ye Rusya, ABD Başkanı Donald Trump yönetimi, Katar, Azerbaycan ve Pakistan dışında destek veren olmadı. Avrupa, Arap ülkeleri, hatta Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) bile saldırının haksız olduğunu ve derhal durdurulması gerektiği yönünde açıklamalar yapıp, Türkiye’nin yalnız olduğunu gösterdi. Rusya ve ABD ise, Türkiye’nin Kürt karşıtı politikasını kullanmayı ve Suriye topraklarını aralarında bölüştürmeyi esas aldı. Ancak bu politikaya karşı dünyanın her yerinde Kürtler ve dostları sokaklara dökülerek Türkiye’ye tarihinde en yalnızlaştığı süreci yaşattı.
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ise, bir yandan uluslararası ve bölgesel güçlerle diplomasi çalışmaları yürütürken, QSD güçleri NATO’nun ikinci büyük ordusu ve SMO unsurlarına karşı verdiği direnişle adını bir kez daha dünya halklarına duyurdu. ABD ve Rusya ile anlaşmalar yapan Türkiye’ye karşı Özerk Yönetim ve QSD güçleri, Rusya ve himayesindeki Şam rejimle masaya oturdu.
HEDEF ÖCALAN PARADİGMASI
Abdullah Öcalan’ın 1998’de uluslararası bir organizasyonla Suriye’den çıkarıldığı tarihin yıldönümünde başlattığı saldırıyla uluslararası organizasyonun sürdüğünü gösteren Türkiye, Kürtleri Suriye topraklarından silme arayışına girdi. Zira çatışmaların 9’uncu gününde ABD ile vardığı mutabakat Öcalan’ın Kuzey ve Doğu Suriye’de hayat bulan demokratik, eşitlikçi, cinsiyet özgürlükçü paradigmasını hedef alıyordu. Uluslararası güçler izin verdikleri saldırı ve kağıt üstüne kalan ateşkesle de Özerk Yönetimi kontrol edilebilir noktaya çekmek istedi. Nitekim Rusya ile yapılan antlaşma da bu niyeti diğer bir göstergesi.
DİRENİŞ SEÇİLDİ!
Kuzey ve Doğu Suriye halkları ise, altında bu niyetin yattığı Türkiye’nin saldırıları karşısında ya teslim olma ya da direnişi seçme ikilemi ile yüz yüze bırakıldı. Suriye Demokratik Meclisi (MSD) ve QSD içinde yer alan Kürt, Arap, Asuri-Süryani, Türkmen siyasi ve askeri oluşumlar, yaptıkları açıklamalarla tüm dünyaya saldırılara direneceklerini duyurdu.
El Kaide uzantılı DAİŞ ve kalıntılarına karşı mücadelede 11 bini aşkın şehadet ve 30 bine yakın yaralı verdiklerini belirten QSD sözcülüğü, bölge halklarının kendi öz gücü ve dünya halklarının verdiği desteğe dayanarak sonuna kadar direneceklerini vurguladı. Yapılan açıklamalarda sivilleri öldürenin, planladığı hedefe ulaşamadığı için ateşkes yapanın Türkiye olduğunu kaydeden QSD sözcülüğü, Türkiye’nin altına imza bulunan İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ni çiğneyerek “savaş suçları” işlediğini belirterek, buna dair kanıtlar dünya kamuoyu ile paylaştı.
Türkiye’nin amacı ise, ABD ve Rusya arasındaki çelişkilerden yararlanarak giriştiği saldırıyla sahada yer almayı sürdürmek ve kurulacak masaya oturmak.
KONGRE ÇALIŞMALARI HIZLANDI
Ancak Kuzey ve Doğu Suriye toprakları ve etrafında dönen uluslararası hesaplar, Suriye iç savaşına yeni bir boyut kazandırdı. Kürtler uzun bir aradan sonra ulusal kongreyi ve birliği tartışmaya başladı. Kongrenin toplanmasına bu zamana kadar mesafeli yaklaşan Federe Kürdistan Bölgesi’ iktidar güçleri olan Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ve Kürdistan Yurtseverler Birliği (YNK) yönetimleri de, Türkiye’nin saldırısı ile birlikte tabanda karşılaştıkları baskının etkisiyle kongre çalışmalarında yer aldı. Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) bu anlamda ulusal birlik için çalışmalarına hız verirken, Avrupa’da tüm Kürt partilerinin katılımıyla çalıştay gerçekleştirdi. Çalıştayda değişen Ortadoğu coğrafyasında Kürtlerin kazanımlarını korumak ve haritada statü ile yer bulabilmesi için kongrenin toplanmasının aciliyetine vurgu yapıldı.
MA / Erdoğan Altan