İSTANBUL – PKK Lideri Öcalan’ın uluslararası komplo ile Suriye’den çıkarılmasıyla Ortadoğu’da politik dengelerin değiştiğini söyleyen Araştırmacı-yazar Fikret Başkaya’ya, “Artık hiçbir gücün Kürtleri hesaba katmadan Ortadoğu’da plan yapması mümkün değil” diye vurguladı. HDP’li vekil Ömer Öcalan ise, “Komployu parçalayıp yok etmek boynumuzun borcu” dedi.
Ortadoğu’yu yeniden dizayn etme amacının ilk adımı olarak PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük devreye konulan uluslararası komplo, aradan geçen 21 yılda bugün daha çok Suriye özelinde cereyan eden gelişmelerle tüm sıcaklığını koruyan bir pozisyonda. Öcalan’ı oyun dışında bırakma hesabıyla İmralı Adası’na hapseden egemen güçler, onun tüm dünyanın dikkatini çeken ütopyasını Rojava topraklarında ete kemiğe büründürmesinin önüne geçemedi.
Halkların dökülen kanları pahasına kendi elleri ile o topraklara ektiği özgürlükçü ve demokratik sistemin dalga dalga çevreye yayılarak mevcut despotik ve anti demokratik rejimleri korkutması üzerine dün DAİŞ, bugün bir kez daha Türkiye eliyle hedef alınmak isteniyor. Bu tehdide karşı halklar ise varlıklarını koruma kararlılığında.
Öcalan’ın, 9 Ekim 1998 tarihinde bir komplo ile Türkiye’ye teslim edilmesinin birçok ülke tarafından desteklendiğini belirten Araştırmacı-yazar Doç. Dr. Fikret Başkaya, bu yaklaşımın “devlet olma gereklilikleri”nden olduğunu ifade etti.
Başkaya, bu ‘gereklilikler’in komplodaki yansımalarını ise şöyle analiz etti: “Aslında devletlerin bu tavrının birinci nedeni, Öcalan'ı bir siyasi figür, bir siyasi lider olarak görmemeleri, görmek istememeleriyle ilgiliydi. Aksi halde sığınma isteği karşısında öyle toplu bir ret tercihi söz konusu olmazdı. Bir şekilde kabul görürdü. İkincisi, burjuva devletler arasında zimmi veya açık bir ittifak olduğu anlaşılıyor. Zira devletler her zaman birbirlerine ‘temsil ettikleri’ var sayılan haklardan daha yakındırlar. Genel bir çerçevede düşünülürse adı konmamış, önceden planlanmış olmasa da gerçekleşen sonuç bir komplo sayılabilir.”
‘KÜRTLERİ YOK SAYARAKBİR ŞEYLER YAPMAK MÜMKÜN DEĞİL’
Öcalan’ın Suriye’den çıkarıldıktan sonra diğer ülkelerde yaptığı siyasi sığınma başvurularının reddedilmesinin de yine ülkelerin çıkarlarına göre yapıldığını belirten Başkaya, “Geride kalan dönemde Kürtlerin bir politik aktör, özne olarak politika arenasındaki güçleri ve görünürlükleri arttı. Suriye siyasetindeki tavırları, yaklaşımları, IŞİD'in yenilmesindeki rolleri bu etkilerini artırdı. Yok sayılır olmaktan çıktılar. Ortadoğu siyasetinde artık Kürtleri hesaba katmadan bir şey yapmak mümkün değildir. Böyle bir tablo ortaya çıkmış bulunuyor” dedi.
Başkaya, bu hakikatin elbette her şey oldubitti demek olmadığını, ama artık Kürtleri yok sayarak bir şeyler yapmanın mümkün olmadığının anlaşıldığını da ekledi.
‘ROJAVA UMUDU BÜYÜTÜYOR’
Komplodan bu güne geçen21 yılda Ortadoğu’da birçok şeyin değiştiğine işaret eden Başkaya, özellikle Rojava’daki kazanımların “umut vaat eden” bir durum olduğunu ifade etti.
Başkaya, bunu “Ulus-devlet, kapitalizmin ürünüdür, onunla yaşıttır. Şimdilerde artık kapitalizm tarihsel ömrünü tamamlamış, potansiyelini tüketmiş bulunuyor. Burjuva uygarlığı nihai krizini yaşıyor. Geri dönüşün mümkün olmadığı eşik aşılmakta. Elbette bir sosyal sistemin tarih sahnesini terk etmesi, bir canlının ölümüne benzemez. Zamana yayılmış bir süreç, bir eğilim olarak tezahür eder. Artık eskisi gibi yapmanın mümkün olmadığı bir zamandayız. Bu bakımdan Rojava'daki oluşum ilgiyi hak ediyor. Başka şey yapmanın mümkün olduğuna dair umudu büyütüyor” sözleriyle dile getirdi.
‘ÇÖKERTİLMEMİŞ REJİMKALMADI’
Öcalan’ın Türkiye’ye getirilmesi sonrası bölgede birçok sorun yaşandığını ve bazı politik dengelerinde değiştiğinin altını çizen Başkaya, “Ortadoğu vahşi bir emperyalist saldırıya maruz kaldı. Neredeyse Ortadoğu’da çökertilmemiş rejim kalmadı. Halkların, toplumların dokusu darmadağın edildi. Tam bir yıkım tablosu ortaya çıktı” ifadelerini kullandı.
Türkiye'ye de “rejimin Kürt sorununa dair iflah olmaz yok sayan, yüz yıllık inkarcı tutumunda bir esneme olmadı” diyen Başkaya, ama halkın önemli bir kesiminin Kürt sorununa yaklaşımında bir esneme ve yumuşama olduğunu, artık sorunun silahla çözülemeyeceğini düşünenlerin sayısı şimdi daha çok olduğunu kaydetti.
ÖMER ÖCALAN: HESAPLARI TUTMADI
9 Ekim komplosu ile PKK liderine yönelik tecrit politikalarını yorumlayan Halkların Demokratik Partisi(HDP) Urfa Milletvekili Ömer Öcalan da, uluslararası güçlerin PKK liderine dönük giriştikleri komplo ile Kürt halkının mücadelesini sonlandırmak istediklerini ifade etti.
Aradan geçen 21 yılda yaşananların gerçekleştirilen komplonun ne derece derin olduğunu gösterdiğini dile getiren Ömer Öcalan, 21. yüzyılda Ortadoğu’yu yeniden dizayn etmek isterken mevcut sorunları derinleştirip, halkları birbirine kırdırmaya çalışan uluslararası güçlerin Kürtlerin devre dışı bırakılması için de elinden geleni yaptığını belirtti.
“Ancak komployu hazırlayan bu güçlerin hesapları tutmadı ve Kürt halkının haklı mücadelesi gittikçe büyüdü. Şimdi ise dünya ve Ortadoğu’da ana aktörlerden biri konumuna geldi” diyen Öcalan, bölgede ısrarla yaratılmak istenen Kürt-Türk çatışmasına dair PKK liderinin yaptığı uyarıları hatırlattı.
HDP’li vekil, “Sayın Öcalan gerek heyet görüşmelerinde gerekse de avukat görüşleriyle her zaman Kürt ve Türk halkı arasında uzun yıllara dayanan bir birlikteliğin, kardeşliğin olduğunu ve bu sorunun da demokratik yöntemlerle çözülmesi gerektiğini vurguluyor. Yine Kürt halkının gasp edilen haklarının artık demokratik yol ve yöntemlerle iade edilmesi, demokratik siyasetin daha da güçlendirilmesi gerektiğini söylüyor” vurgularında bulundu.
ÜÇÜNCÜ YOL
PKK liderinin devam eden savaşın son bulması ve demokratik çözümün sağlanabilmesi için devlete çağrı yaptığını, ancak devletin bu çağrıya Kürt halkının demokratik kazanımlarına saldırarak ve savaşı derinleştirerek cevap verdiğini söyleyen HDP’li Öcalan, şöyle devam etti: “Sayın Öcalan bu noktada her zaman yumuşak güce, düşünceye önem veren bir pozisyondadır. Bununda bu şekilde çözülmesi gerektiğini söylüyor. Devletin Ergenekoncu ılımlı İslam üzerinden yürütüleni ideolojinin diğer anlamda da laiklik ve Türkçülük üzerinden yürütülen siyasetin artık çıkmazda olduğunu, üçüncü yolu inşa etmemiz gerektiğini her zaman vurgulamıştır.”
‘ÇÖZÜM İSTENİYORSA ÖCALANİLE TEMAS KURULMALI’
Bugün de Kürt karşıtlığı üzerinden devam eden bir devlet gerçekliği ile karşı karşıya olduklarını sözlerine ekleyen Öcalan, “Türkiye, Ortadoğu’da Kürt halkına katkı sunsaydı, oradaki oluşuma destek verseydi, sürekli söylemde başvurdukları Türk ve Kürt halkının kardeşliğinin altını doldursalardı şuan Türkiye devleti Ortadoğu’da bir model olma durumunda olurdu. Ama maalesef bunun tam tersi yaşanıyor. Kürt sorununun çözümünde Sayın Abdullah Öcalan en büyük muhataptır. Eğer Kürt sorunu demokratik yollarla çözülmek isteniyorsa, Sayın Öcalan ile temas kurulmalıdır. Fikirleri doğrudan Kürdistan ve Türkiye kamuoyuyla paylaşabilmesi gerekmektedir. Bu günler biraz zorlu ve zahmetli günler. İktidar her yönüyle Kürt halkına bir saldırı kampanyası başlamış durumda. 9 Ekim komplosu ile de Öcalan şahsında tüm Kürt halkının tasfiye etmeyi amaçlanmıştır. Bu komployu parçalayıp yok etmek boynumuzun borcudur” dedi. - SON
MA / Erdoğan Alayumat -Barış Ceyhan