RIHA - Türkiye ve bağlı paramiliter güçler, 5 yıl içerisinde Efrîn'de Kürt'e dair bir şey bırakmadı. Kürtçe eğitime son verildi, isimler Türkçeleştirildi, her yere Türk bayrağı asıldı, taciz, tecavüz, doğa talanı ve insan kaçırma her geçen gün arttı.
Suriye'de Hafız Esad liderliğindeki Baas rejimi tarafından 1973 yılında uygulamaya konulan "Arap Kemeri" eylem planı politikası, bugün Türkiye tarafından yürütülüyor. Baas rejimi, üzerinden 50 yıl geçen planı kapsamında, Kuzey ve Doğu Suriye'de Kürtlere ait 1 milyon dönüm araziyi Rakka ve Halep gibi kentlerden getirdiği Arap aşiretlerine vermişti. Böylece Kuzey ve Doğu Suriye kentlerindeki demografik yapının değiştirilmesi amaçlanmıştı. Ancak tüm çabalara rağmen eylem planı istenilen sonucu vermedi.
'ARAP KEMERİ' PLANI
Baas rejiminin başaramadığı politikayı bugün de Türkiye devreye sokmuş durumda. Türkiye, Suriye'de iç savaşın patlak verdiği 2011 yılından bu yana denetimine aldığı Azez, Bab, Cerablus, Efrîn ve Serêkaniyê gibi kentlerde Kürtleri yerlerinden ederek, yerlerine Arapları yerleştiriyor.
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda anlattığı plana göre; Federe Kürdistan Bölgesi sınırına kadar uzanan sınırın 32 kilometre derinliğindeki bölgede 5 bin nüfuslu 140 adet köy ile 30 bin nüfuslu 10 ilçe inşa edilecek. Buraya yerleştirilecek her haneye 1 dönüm arazi verilecek. 140 köy için 82.6 milyon metrekare, 10 ilçe için 10 milyon metrekare araziye ihtiyaç olacak. Tarım için dağıtılacak arazinin büyüklüğü ise 140 milyon metrekareyi bulacak.
Erdoğan'ın birçooğu Kürtlerin yerleşim yeri olan bölgelere yerleştirmeyi amaçladığı aileler ise, yıllardır saldırılarda kullandığı paramiliter güçler ve yakınları.
TÜRKLEŞTİRME PROJESİ
Söz konusu planın ne kadar "başarılı" olup olmayacağı bilinmezken, benzer uygulamalar Türkiye ve paramiliter güçlerin kontrolündeki Kuzey ve Doğu Suriye kenti Efrîn'de bir bir uygulanıyor. Efrîn'de "Arap Kemeri" planının yanı sıra Türkleştirme uygulamaları devrede.
Türkiye, 20 Ocak 2018 tarihinde, "Kürt Dağı (Çiyayê Kurmênc)" olarak da bilinen Efrîn'e saldırı başlattı. Saldırılarda sivillerin yoğun bir şekilde hedef alınması üzerine Efrîn Özerk Yönetimi, "geri çekilme" kararı aldı. Efrîn kent merkezi ve bağlı bazı ilçeleri, 18 Mart'ta Türkiye ve bağlı paramiter güçlerin denetimine geçti.
450 BİN KİŞİ YERLEŞTİRİLDİ
Saldırıların sürdüğü dönemde 300 binden fazla kişi Efrîn'i terk etmek zorunda kaldı. Saldırılar öncesi yüzde 98 olan Kürt nüfusu, saldırılar sonrası yüzde 20'lere geriledi. Suriye-Efrîn İnsan Hakları Örgütü’nün verilerine göre, Kürtlerden boşalan yerlere paramiliter güçler ve aileleri yerleştirildi. Verilere göre, Efrîn’in köy ve ilçelerine 5 yılda 450 binden fazla kişi yerleştirdi. Bu kişilerin çoğunu, İdlib’in güneyi, Halep ve Şam’ın Doğu Guta bölgesinden getirilen kişiler oluşturdu.
İSİMLER TÜRKÇELEŞTİRİLDİ
Türkiye, tüm kurum ve kuruluşlarda Kürtçeyi ortadan kaldırdı. Her yere Türk bayrakları asılırken, sokak, köy ve kamu kurumlarının isimlerin Türkçeleştirildi. Efrîn merkezinde bulunan Azadî Meydanı’nın ismi Atatürk Meydanı; Newroz Kavşağı'nın ismi Selahattin Kavşağı; Wetani Kavşağı’nın ismi 18 Mart Kavşağı; Kawayê Hesinkar Kavşağı’nın ismi ise Zeytin Dalı olarak değiştirdi.
Qestela Miqdad köyünün ismi Selçuk Obası; Kotana köyünün ismi Zafer Obası; Kurzêlê köyünün ismi ise, Cafer Obası olarak değiştirildi.
ERDOĞAN POSTERLERİ VE TÜRK BAYRAĞI
Stratejik Kürt bölgelerine Osmanlı isimleri veren Türkiye ve bağlı güçler, Türk bayraklarının yanı sıra her yere AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın fotoğraflarını astı.
Dükkan ve sokaklara Türkçe afişler asılmaya başlanırken, Êzidîlerin kutsal yerleri de talan edildi. Ayrıca herkese Türk kimliği çıkarılıyor.
8 BİN 595 KİŞİ KAÇIRILDI
Türkçeleştirme politikalarının yanı sıra 5 yıllık süreçte birçok insanlık dışı uygulamalar yaşandı. Türkiye'ye bağlı paramiliter güçler, her gün birçok kişiyi kaçırarak ya öldürüyor ya ağır işkencelerden geçiriyor. Yine yüzlerce kadın bu süreçte taciz ve tecavüze maruz kaldı.
Suriye-Efrîn İnsan Hakları Örgütü, Türkiye ve ona bağlı paramiliter güçlerin 8 bin 595 sivili kaçırdığını, bunların neredeyse yarısının akıbetinin bilinmediğini açıkladı. Birçok kişinin yakınlarından serbest bırakılmalarına karşılık fidye isteniyor.
Aynı verilere göre, 5 yılda en az 96 kadın katledildi, 72 kadın tecavüze maruz bırakıldı.
368 BİN ZEYTİN AĞACI KESİLDİ
Sadece insana karşı değil doğaya karşı da büyük bir talan yaşandı. 5 yıllık süreçte en az 368 bin zeytin ağacı ve farklı ağaç türleri kesildi. Kesilen ağaçlardan elde edilen odunlar pazarlarda satıldı. 17 binden fazla zeytin ağacı ise yakıldı. Bununla birlikte 12 bin hektarlık ağaçlık alan ateşe verildi.
KÜRESEL TİCARETE DÖNÜŞTÜ
Türkiye’nin Efrîn’e yönelik saldırılarının ardından el koyduğu zeytinler, ayrıca küresel ticarete dönüştürüldü. Kasım 2018’de yayınlanan belgelerle, Türkiye ve silahlı gruplar arasında yağma üzerine bir protokol imzalandığını ortaya çıktı. Protokol, elde edilen zeytinlerin Türkiye'de kimi sermayedarlara peşkeş çekildiği ve buradan da farklı ülkelere satıldığını ortaya koydu.
YAĞMA
Göç etmek zorunda kalan on binlerce sivilin evine el konuldu. Birçok ev cezaevine dönüştürüldü ya da paramiliter güçlerin karakolu haline getirildi.
Tarihi yerler de yağmadan nasibini aldı. Efrîn Tarihi Eserler Müdürlüğü’nün verilerine göre, kentte 96 tarihi tepe vardı. Bu tepelerin büyük bir kısmında kazı yapıldı ve tepeler talan edildi. 28’den fazla tarihi yer ve ambar yerle bir edildi, 15’ten fazla mezarlık talan edildi. Bir mezarlık da hayvan pazarına dönüştürüldü. Raco ilçesindeki Meydan Ekbes köyünden, Şêrawa’nın Kefer Cenê köyüne, buradan da Qitmê köyünden geçen tren yolunu kaldırdı ve Ezaz’daki tüccarlara sattı.
MEZARLIĞA SALDIRI
Saldırılar sırasında yaşamını yitiren YPG’lilerin bulunduğu Avesta Mezarlığı’nda bulunan cenazeler çıkarıldı. Anadolu Ajansı (AA), buradan çıkarılan cenazeleri YPG’nin infaz ettiği kişilere ait olduğunu iddia edilerek, “Toplu mezar” şeklinde servis etti.
ASKERİ ÜS VE CEZAEVLERİ
Yakılan, yıkılan ve el konulan yerler ise ya cezaevlerine ya da karakollara dönüştürüldü. Yapılan cezaevleri ve karakollar ise, paramiliter gruplar tarafından pay edildi. Bazı cezaevleri şöyle:
* Nakil Cezaevi: Eski Ulaştırma ve Yönetim Binası. Şam hükümetinden ayrılan Cebhet El-Şamiye paramiliter güçleri tarafından kontrol ediliyor. Efrîn’den kaçırılan siviller burada tutuluyor.
* Tirindê köyündeki cezaevi: Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) kontrolünde. 'En tehlikeli' cezaevi olarak nitelendiriliyor. Kaçırılan kişiler burada her türlü fiziksel ve psikolojik işkenceye maruz kalıyor.
* Eşrefiyê Cezaevi: Türkiye’ye bağlı paramiliter güçlerin kontrolünde.
* Vêlat Sokağı Cezaevi: Eski bir ev. Ehrar El-Şerqiye burayı kontrol ediyor.
* Mehmûdiyê Cezaevi: Firqet El-Hemzat güçleri kontrolünde. Onlarca kişi burada tutuluyor. 2 odasında kadınlar tutuluyor.
* Adliye Cezaevi: Cebhet El-Şamiye kontrolünde. Kaçırılan çocuk ve kadınlar için kullanılıyor.
CEZAEVİNE DÖNÜŞTÜRÜLEN OKULLAR
* Efr'in Ezhar Okulu Zindanı: Ehrar El-Şerqiye güçleri ve MİT kontrolünde.
* İtihad El-Erebi Okulu Zindanı: Cebhet El-Şamiye kontrolünde. Burada çok sayıda kadın tutuluyor. Ayrıca askeri bir üs bulunuyor.
* El-Kerame Okulu Zindanı: Feyleq El-Şam kontrolünde. İçinde askeri üs kuruldu.
* Emîr Xubarî Okulu Zindanı: Özgürlük Meydanı karşısında yer alıyor.
AĞIR İŞKENCELER
Efrîn'e bağlı köylerdeki okullar da askeri üs ya da cezaevi olarak kullanılıyor. Bilbilê ilçesinde 39 okuldan 27’si ya tamamen ya da büyük kısmı yıkıldı. Kalanlar ise askeri üslere dönüştürüldü. Cindirês ilçesinde bulunan 50 okulun neredeyse hepsi yıkıldı. Merkezdeki okul ise paramiliter güçlerin cephanesine dönüştürüldü. Cezaevlerine dönüştürülen yerlerde tutulan kişiler ağır işkencelere maruz kalıyor.
'TÜRKİYE'YE BAĞLADILAR'
Suriye-Efrîn İnsan Hakları Örgütü Sözcüsü İbrahîm Şêxo, 5 yıllık süreçte yaşananları değerlendirdi. Efrîn’deki durumu "soykırım" olarak nitelendiren Şêxo, "Her gün tutuklama, kaçırma, talan, mala el koyma, tecavüz, zorla evlendirme gibi birçok hak ihlali yaşanıyor. Yine buna paralel olarak demografik yapı üzerinde oynuyorlar. 18 Mart’ta bu yana 300 bin Efrînli oradan çıkmaya zorlandı. Bunların yerine 450 bin Arap, Türkmen ve 500 aileye yakın Filistinli yerleştirildi” dedi.
Efrîn’in her anlamda Türkiye’ye bağlanıldığını kaydeden Şêxo, "Efrîn’deki bütün eğitim, güvenlik vb. idari kurumları Türkiye’ye bağladılar. Türkiye’den gönderilen vali, Efrîn’e gelerek, eski Efrîn Sarayı’na yerleşti. Efrîn’de atılan bütün adımlar ve alınan kararlar Türkiye’den verilen kararlardır. 2019 yılında Cinderes ilçesine bağlı Hamamê köyünü İskenderun’a bağladılar. Burada bir yol açarak, bütün geliş-gidişlerde burayı kullanmaya başladılar” diye konuştu.
TÜRKÇE VE ARAPÇA EĞİTİM
Şêxo, şöyle devam etti: "Her yere Türk bayrağı dikildi ve Erdoğan’ın fotoğrafları asıldı. Birçok meydanın adını değiştirerek, Türkçe isimler verdiler. Bununla beraber Efrîn’deki köylere eski Osmanlı sultanlarının isimleri verildi. Efrîn’de ticaret parası olarak TL kullanılmaya başlandı. Türkçe eğitim zorunlu eğitim dili oldu. Kürtçe ise, eğitim dilinden çıkarıldı. Eğitimde Arapça ve Türkçe eğitim dili olarak veriliyor. Kürtlere Arapça konuşma dayatılıyor."
Kürtlerin Suriye rejimi döneminde yaşadıklarından daha kötü bir dönemi yaşadığını ifade eden Şêxo, bin yıllık Efrîn tarihinin yok edilmek istendiğini vurguladı.
MA / Ömer Akın