ANKARA - Toplumun büyük kısmının kadın özgür olmadan toplumun özgürlüğünün mümkün olamayacağına inanmaya başladığını belirten Rojhilatlı gazeteci Evîn Keştkar, “Kurdistan, mücadelenin başlatıcısıdır. Tüm saldırılara rağmen kesinlikle kazanan biz olacağız” dedi.
İran’ın başkenti Tahran’da “ahlak polisi” tarafından Jîna Emînî’nin 16 Eylül’de katledilmesinin ardından başlayan eylemler devam ediyor. İran İnsan Hakları Örgütü’nün verilerine göre, İran ve Rojhilat’ta şimdiye kadar 42’si çocuk ve 26’sı kadın olmak üzere 342 kişi katledildi, 15 binin üzerinde kişi gözaltında. Zorla kaçırılan ve kaybedilen binlerce insandan haber alınamıyor.
Kısa sürede İran ve Rojihat’ın en ücra köylerine kadar yayılan eylemlerin parolası ise “Jin, jiyan, azadî” sloganı. Türkçe “kadın, yaşam, özgürlük” anlamına gelen bu slogan, İran’da kadını ve yaşamı yok eden rejime karşı başkaldırının, halk ayaklanmasının adı oldu. PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 1980’lerden bu yana kadınların kölelik sisteminden kurtulması için ortaya koyduğu perspektifin özeti olan bu slogan, Kürt kadın hareketinin özgürleşme mücadelesinin simgesi.
TÜM DÜNYA TANIDI
2000’li yılların başından itibaren Kürt kadın hareketinin feminist kadın hareketiyle ortaklaşmasıyla birlikte neredeyse her eylemde atılan “Jin, jiyan, azadî” sloganı, Kuzey ve Doğu Suriye’de Kürt kadınların erkekliğin en barbar yüzü olan DAİŞ’e karşı verdiği mücadeleyle tüm dünyanın gündemine girdi. Kadınlar, bu sloganla işgal ve savaşlarla toplumları yok eden eril devletlere ve iktidarlara “hesaplaşma zamanı” diyerek “kazanılacak bir geleceğe” yürümeye başladı. Rojava’dan yayılan ve İran ile Rojhilat’ta büyüyen, halkların ortak dili olan bu slogan “kadının özgür olmadığı bir toplumun özgür olamayacağı” gerçeğini bir kez daha gözler önüne serdi.
İran ve Rojhilat’ta 60 günü aşan eylemleri ve "Jin, jiyan, azadî" sloganının etkilerini 25 Kasım dolayısıyla Kürt gazeteci Evîn Keştkar, Mezopotamya Ajansı’na (MA) anlattı. Gazetecinin, ülkede can güvenliği olmadığı için ismini “Evîn Keştkar” olarak değiştiriyoruz.
SON 2 AYDA BÜYÜK DEĞİŞİM
İran genelinde son iki ayda kadınların, haklarının olduğunu ve durumu değiştirebileceklerine inandıklarını söyleyen Keştkar, “Daha önceki protestolarda genelde erkeklerin peşinde, arkasındaydık ve sokakta çok fazla kadın görmezdiniz. Ancak bu sefer kadınlar liderler. Çoğu kadın, protestoların başlatıcıları ve İranlı erkekler bunun bir ‘kadın devrimi’ olduğuna, artık kadınların taleplerini görmezden gelemeyeceklerine inanmaya başladı” dedi.
ERKEKLER SLOGANI DEĞİŞTİRMEK İSTEDİ
Jîna Emînî’nin bütün İranlı kadınların öfkesi olduğunu dile getiren Keştkar, 40 yıllık molla rejiminde en kötü tecrübeleri yaşadıklarına dikkati çekti. Hiçbir zaman tam olarak insan haklarına sahip olmadıklarını kaydeden Keştkar, “Bu protestolarda bile erkekler, toplumun sloganını değiştirmeye çalıştı. Ancak kadın hakları aktivistleri bilinçli olarak sahaya indi ve mücadelenin sapmasına izin vermedi. Dürüst olmak gerekirse, birçok erkeği kaçınılmaz olarak beraberinde sürükleyen kadınların ısrarıydı. Çünkü erkekler kadınlara eşlik etmezlerse reddedileceklerini biliyorlardı” ifadelerini kullandı. Kadın düşmanı hükümete ve sanal medyaya erişim engellerine rağmen kadın hakları aktivistlerinin mücadelelerini görünür kıldıklarını ve birçok İranlı erkeğin taleplerini kabul etmesini sağladıklarını sözlerine ekleyen Keştkar, ancak bu sürecin kolay olmadığını belirtti.
ÖZGÜR KADIN, ÖZGÜR TOPLUM
Toplumun büyük kısmının kadın özgür olmadan toplumun özgürlüğünün mümkün olamayacağına inanmaya başladığını dile getiren Keştkar, “Bu nedenle ‘kadın, yaşam, özgürlük’ sloganı çok yaygınlaştı. Elbette Kurdistan'ın rolünü unutmamalıyız. Kurdistan, bu sloganın arka planını bildiği için özgürlük mücadelesinde kadının rolünün ne kadar önemli olduğunu biliyordu. Bana göre bu sloganın rolünü vurgulayan Kurdistan kadın ve erkek birliği oldu” dedi.
‘ÖLÜRSEK İSMİMİZ OLACAK’
İran’da kadınların insan olarak hiçbir hakka sahip olmadığını belirten Keştkar, şöyle dedi: “Hakarete uğradığımızda suçlanacak olanın biz olduğumuz bir ülkede yaşıyoruz. Eğer öldürülürsek, öldürülmeyi hak eden bir şey yapmış oluyoruz. Toplumda herkesin ‘namusu’ sayılıyoruz. Hem ailenin hem toplumun ‘namusu’. Toplumun ‘namusu’ olmanın yükünü hayatımız boyunca hissetmeli ve taşımalıyız. En temel haklarımızdan mahrum bırakıldık. Çocuklarımızın kimlik belgelerinde, hatta çocuklarımızın mezar taşlarında yerimizin olmadığını düşünün. Sanki hiç var olmamışız gibi. Bu ülkede görünmez olmalıyız. Mesleğimiz varsa erkeklerin yerini işgal etmişizdir. Çünkü temelde sosyal alanda yerimiz yok. Herhangi bir ilerlememiz varsa, bu ilerlemeyi sağlamamıza izin veren erkekler sayesindedir. Bu hükümette biz bir hiçiz. Hiçbir şeyiz. Ve kimsenin bu koşullarla yaşamak isteyeceğini sanmıyorum. En azından şimdi bu eylemlerde ve protestolarda ölürsek ismimiz ve fotoğrafımız gösterilecek ve şehit sayılacağız.”
‘KÜRT VE KADIN OLDUĞUNUZDA TEHDİTSİNİZ’
İstihbarat güçleri tarafından saldırıya uğrayanların çoğunun kadın hakları aktivistleri olduğuna dikkati çeken Keştkar, “Elbette, bu çok garip değildi. Bir Kürt kadın olarak mücadele yoluna girerseniz hükümet için ciddi bir tehdit haline gelirsiniz. Devrim Muhafızları tarafından sorgulananlar bilir ki, ihlal edilen ilk şey sizin bir insan olarak saygı ve onurunuzdur. Sürekli cinsel hakaretlere maruz kalıyorsunuz, fahişe olarak adlandırılıyorsunuz ve çok ciddi durumlarda cinsel saldırı ve tecavüze maruz kalıyorsunuz. İstihbarat teşkilatı tarafından gözaltına alınan biz kadınlar, kişisel ilişkilerimizin ifşa edilmesiyle tehdit ediliyoruz ve bu bazen hükümetin tutuklu kadınlara baskı yapması için ciddi bir baskı aracı oluyor” diye belirtti.
‘KAZANAN BİZ OLACAĞIZ’
Tüm saldırılara rağmen “bu devrimin kazananı kesinlikle biz olacağız” diyen Keştkar, şöyle devam etti: “Buna hiç şüphe yok. Başka bir şekilde yaşayabileceğimizi, özgür olabileceğimizi, zoraki Hicabı (başörtü) kaldırabileceğimizi ve savaşabileceğimizi öğrendiğimiz için hükümet bizi Jîna'nın ölümünden önceki insanlara dönüştüremez artık. Bu zaferimizin sırrıdır. Bazen protestolar tek bir sloganla başlar. Ancak hareket sürecinin açık olduğu ve insanların ne istediklerini bildikleri düşünüldüğünde, bir araya gelip belirli bir yönde hareket etmeleri çok da zor değil. Kurdistan'dan birçok slogan çıkıyor ve yaygınlaşıyor. Kurdistan ayrıca çoğu durumda mücadelenin başlatıcısıdır. Bugün ‘Jin, jiyan, azadî’ sloganında olduğu gibi.”
YARIN: Dünya kadın hareketlerinin bir yılı
MA / Zemo Ağgöz