HABER MERKEZİ - Bu yılki Newroz’un medyada işleyiş şekli kimi muhalifler ile devlet ilintililer arasında zimmi ittifakını görünür kıldı. Bu ittifak, Kürt fikriyatına yön veren PKK Lideri Öcalan’ın kitleler üzerindeki etkisi ve günlerdir alanlarda olan halkların politik arenada belirleyici gücünün görülmemesi üzerine kuruldu.
Diyarbakır, Van ve İstanbul başta olmak üzere birçok kentte milyonlarca insan Newroz kutlamaları için alanlara çıktı. 2015 yılından bu yana HDP’ye ve Kürt siyasal kurumlarına yapılan baskılara rağmen 2022 Newrozu’na katılım toplamında milyonları bulduğu kaydedildi.
19-21 Mart arasında düzenlenen Newroz kutlamalarında toplumun verdiği mesajların tamamı politik içerikli oldu. Kürt sorunun barışçıl çözümünün acilen sağlanması, Öcalan’a uygulanan tecride son verilmesi, Türkiye’nin demokratikleşmesi, ortak yaşama olan ihtiyaç ve siyasi tutukluların derhal serbest bırakılması Newroz alanlarında dile getirilen talepler arasında oldu. Genç nüfusun oldukça belirgin olduğu ve yaklaşık 70 merkezde kutlanan Newroz’da kitle üç gün boyunca “Bijî Serok Apo” sloganı attı. Bu durum Öcalan’ın geniş kitleler üzerindeki etkisinin çok yaygın olduğunu, Kürt sorunun çözümünde belirleyici konumda olduğunu bir kez daha kanıtladı.
Tüm bu gelişmeler hem iktidar medyası hem de kendisini “muhalif” olarak tanımlayan kimi medya kuruluşları tarafından görülmedi. Rusya-Ukrayna savaşı dahil dünyanın çok değişik coğrafyalarında çok farklı konuları işleyen medya, burnunun dibinde milyonlarca insanın dile getirdiği talepler ve uğradığı haksızlıklara kulak tıkadı. Toplumun Newroz alanlarındaki açtığı pankartlar, attığı sloganlar ve kürsüden söylenen sözleri sahiplenmesiyle yüksek sesle dillendirilen talepler, maalesef haberlerde küçük bir yer dahi bulamadı.
KİM NASIL GÖRDÜ?
2013-2015 yılları arasında Öcalan’ın gönderdiği mektuplar ve Newroz kutlamalarını manşetten düşürmeyen iktidar ilintili medya, 2015 yılından sonra “Sabah boş alanın fotoğrafını çek, öğlen ‘meydanlar boş kaldı’ haberi yap” taktiğini uygulamıştı. Bu manipülasyon, 2015 Temmuz ayından bu yana HDP, Kürt halkı ve Türkiye demokrasi güçleri üzerindeki “Çöktürme Planı” kapsamındaki toplu katliamlar, kentlerin yıkılması, binlerce gözaltı ve tutuklama konseptinin işe yaradığını göstermek amacı taşıyordu. Ancak iktidar medyasının söz konusu manipülasyonu her seferinde dalga konusu olmaktan ve yalanlarının açığa çıkmasından kurtulamamıştı. 2022 Newrozu’nda bu kez iktidar medyası taktik değiştirdi ve başta Diyarbakır olmak üzere Newroz'u haberlere taşımadı. Otel odalarında düzenlenen “Nevruz” ile yetinmek zorunda kaldı.
Merkezi andıçlarla Newroz’u görmeyen iktidarın medyasının yanına, devletçi kodlar ve şovenist politikalardan kurtulamayan kimi “muhalif” medya da benzer haber kurgusunu işledi. “Muhalif medya” birkaç basit taktikle Newroz’u görmemeyi başardı!
Kimi “muhalif” haber siteleri, gazetelerin ve TV’lerin internet yayınları, Amed Newrozu’nu gün boyu görmedi. Manşetlerinde ve alt kategorilerde yer vermedi.
Bazıları sadece Newroz’u polisin müdahalesi üzerinden gördü. Aynı yayın organları Azerbaycan Başkanı Aliyev’in “Nevruz” ateşini yakmasını manşetten verdi.
Kimileri, olması gerektiği gibi 21 Mart Dünya Down Sendromu Farkındalık Günü’nü unutmadı ama Kürtlerin Newrozu’nu görmezden geldi.
Başka bir grup, sadece alandaki polis müdahalelerini görürken, Newroz’u, “Nevruz” yapma çabası içindeydi. Öyle ki, sahnede konuşan siyasetçilerin ifadelerini kendi ağızlarından verdiklerinde de dahi “Nevruz” yazmayı tercih etti.
Bir diğer grup daha hazırlıklı çalıştı. Amed Newrozu’na yer vermediği manşetinden “Nevruz tarihi”ne dair haberi servis etti ancak orada bile Kürt’e iki satır ayırmadı. Benzer bir çaba da “Newroz’un sahibinin kim olduğunu” yönündeydi. Newroz’un tarihine değinilirken, Milyonların Newroz’da sahiplendiği Öcalan’ın çözüme dair mektuplarını negatif dille konu edildi. Oysa söz konusu yazı yayınlandığında, Diyarbakır’da Öcalan posteri açılmış ve 1 milyonu aşkın insan “Bijî Serok Apo” sloganı atıyordu.
Aynı medya organları Adana’da Furkan Vakfı üyelerine yönelik işkenceyi manşetten verirken, işkence ve toplu katliamlara rağmen meydanlara giden ve her türlü polis şiddeti ve engellemeyle karşılaşan insanları görmedi. Diyarbakır Newrozu devam ederken, aynı medya organları “Ukrayna’da barış” temalı haberler servis etti ama Diyarbakır’dan gelen barış talebini yine görmedi.
Türkiye’nin 70’i aşkın merkezinde onca katliam ve tutuklamaya karşı milyonların meydanlarda toplanma gücü, Türkiye toplumunu yakından ilgilendiren politik taleplerini dile getirmesi, milyonların muhalefete, iktidara ve hatta kendi partisi HDP’ye mesaj vermesi, kent merkezlerine yürüyüşler yapması ya da dünyanın yaşayan en büyük filozoflarından Noam Chomsky’nin Van Newrozu’na gönderdiği mesaj… Tüm bunlar nereden bakarsan bak, gazeteciliğin temel mesleki, etik, ahlaki ve toplumsal ilke ve sorumluluğu icabı elbette haberdi. Saklanacak, kapatacak, gizleyecek de hiçbir şey yoktu.
İsimlerini tek tek yazmak yerine hepsini aynı potada topladığım söz konusu medya kuruluşları, Kürtlerin direniş günü olan ve politik taleplerini en güçlü şekilde dile getirdikleri Diyarbakır Newrozu’na sıradan bir olay gibi bile görmemeyi tercih etti. Bu tercihin elbette bazı sebepleri vardı ve bu tercihin yapanlar, Newroz alanlarında toplanan milyonların politik hafızalarında artık silinmeyecek bir yere sahip oldu.
İKTİDARLA KİM ANLAŞTI?
“Muhalif medya”nın 19-21 Mart arasındaki tutumunun nedenleri ve ortaya koyduğu politik sonuçları irdelemek gerekiyor. Şöyle ki:
* Tüm dünyadaki çatışma çözümlerinde tartışmasız olan “savaşan taraflar barışır” ilkesini görmezden gelen söz konusu medya açıkça Newroz alanlarındaki kitlenin Kürt sorununda Öcalan’ı işaret etmesi ardından haberden geri durdu. Bu geri duruşta aynı medyanın temsil ettiği siyasi partiler de muaf değildi. Öcalan’ın pozisyonu, Türkiye’de barışın kurulmasının gerekliliği ve toplumsal yararı göz ardı edilerek, haberlere yansıtılmadı.
* Birbirlerine “muhalif” görünen söz konusu her iki medya kuruluşlarının da Newrozu görmeme tercihi, Newroz alanlarındaki milyonları temsil eden HDP’ye taktiksel ve seçim odaklı yaklaşıldığını gösterirken aynı zamanda alanlardaki “demokratik çözüm” ısrarı, bu çevrelerin tercihlerinin Türkiye’nin demokratikleşmesi açısından bir fayda sağlayamayacağını ifade etti. Keza Newroz alanı HDP’siz bir yeni Türkiye dizaynı olmayacağını ve HDP’siz atılacak her adımın kaybettireceğini bir kez daha açığa çıkardı.
* Newroz’u görmeyen medya organları, aynı gün HDP’nin oy oranını kritikliği, etkisi ve Millet İttifakı adayına nasıl oy verileceği üzerine anket haberleri servis etmekten geri durmadı. Nerden baksan tutarsızlık olan bu anlayışa en güzel cevap Newroz alanlarının kendisinde yükseldi: Bizi görenler, politik-toplumsal taleplerimizi dikkate alanlar kazanır, görmek istemeyenler -ister iktidar ister muhalefet olsun- kaybeder.
* 2022 Newrozu, demokratik çözüme yönelik samimiyete dair muhalif medya bağlamında bir turnusol kağıdı işlevi gördü. Elbette Newroz alanlarındaki talepleri saklamayan, kapatmayan, gizlemeyen gazeteciler de vardı.
* Devlet medyası ile “muhalif medya”nın özellikle Kürt sorununda çözüm talebi ve Öcalan’ın müzakereci rolündeki benzer haber kurgusu, her iki unsurun “Kürtlerin politik arenada çözüm gücü olduğunun ötelenmesi ve Kürt sorunun çözümünde Öcalan’ın rolünün görülmemesi” üzerine zimmi ittifak kurduğunu gösterdi.
* Kürt sorununun barışçıl çözüme mesafeli olan, Kürtlerle ilişkileri taktiksel kurmaya çalışan ve halen devletçi-şovenist kodlarla Kürtlere bakan “muhalif medyanın” temsil ettiği “muhalefetin” uzun süredir ürettiği “Kürtler AKP ile anlaşacak” söylemine karşılık, içinde cevabı barıdan şu soruyu sormak farz oldu: 21 Mart’ta iktidarlarla kim anlaştı?
MA / Deniz Nazlım