DİYARBAKIR - Çocuklarıyla 30 yıl önce gittiği ilk Newroz kutlamasına bu yıl torunlarıyla gitmeye hazırlanan Necime Yaşarer, eski anılarına işaret ederek, "Başı kırılmayan, sakat kalmayan yoktu. Ama yine ayaktayız. Yine 7’den 70’ e alanları dolduralım" dedi.
Newroz’u “direniş”, direnişi de “yaşam” olarak tanımlayan 54 yaşındaki Necime Yaşarer, tüm baskı ve engellemlere rağmen 30 yıldır Newroz alanlarında. Yaşarer, bu yıl da aynı heyecanla, milyonları buluşturan Diyarbakır Newrozu'na katılmaya hazırlanıyor.
Diyarbakır'ın Dicle ilçesine bağlı Sersiya (Gündüz) kırsal mahallesinde dünyaya gelen Yaşarer, daha 16 yaşındayken zorla evlendirildi. Yaşarer, evliliğin ilk yılından bu yana art art 9 çocuk dünyaya getirdi. Ancak hastalık ve yoksulluk koşulları nedeniyle zamanla 3 çocuğunu kaybetti. Erken yaşta evlilik ve öncesini "Çocukluğumda hiç güzel bir günümüz yoktu. Babam anneme haksızlık ediyordu. O küçük yaşımda hayvanlara bakmaya, pamuğa ve çapaya gidiyordum" şeklinde anlatan Yaşarer, tıpkı diğer Kürt kadınları gibi erkeklerin yanı sıra devlet baskısından da yeterince nasibini aldı.
DEVLET ŞİDDETİ
Yaşarer, 1990’lı yıllarda evlerine baskın düzenleyen asker ve korucuların hakaret ve şiddetiyle karşı karşıya kaldı. Baskıların devam etmesi üzerine Diyarbakır merkeze göç eden Yaşarer, aynı baskı ve şiddeti burada da yaşadı. Yaşadığı baskılara "Newroz’larda yaptığım zafer işaretlerini bile sorguladılar" sözleriyle değinen Yaşarer, 2015 yılından sonra da kendini, "örgüte yardım etmek" iddiasıyla tutuklanan eşi ve oğlunun kaldığı cezaevlerine gidip gelirken buldu. Yaşarer, halen eşinin tutulduğu Trabzon E Tipi Kapalı Cezaevi ile oğlunun tutulduğu Antep Kapalı Cezaevi arasında mekik dokuyor.
Yaşarer, küçük yaşlarda karşılaştığı baskı ve şiddete karşı 30 yılı aşkın bir süredir sadece 8 Mart ve Newroz alanlarında nefes alabiliyor ve taleplerini haykırabiliyor. Geçtiğimiz günlerde 8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinliğinde binlerce kadınla birlikte özgürlüğü haykıran Yaşarer, önümüzdeki 21 Mart Newrozu'nu da dört gözle bekliyor.
YAŞARER'İN 'DERT ÇANTASI'
Kendisiyle birlikte aynı heyecanı yaşayan torunlarıyla birlikte Newroz'a katılacağını aktaran Yaşarer, eski fotoğraflarının yer aldığı ve "dert çantası" olarak tanımladığı çantaya işaret ederek, eski cezaevi ve Newroz fotoğraflarını gösterdi. Yaşarer, "Bu çanta benim yoldaşım, bütün dertlerimin ve mutluluklarımın ortağı. Ölünce mezarımın başına koyulsun. Bizlere yapılanlar insanlığa yakışır bir şey değil, kimse kabul etmez. Yine de ayaklarımızın üzerindeyiz” diye belirtti.
ESKİ NEWROZLARIN TADI!
30 yıldır Newroz alanlarını terk etmediğini aktaran Yaşarer, önceki kutlama deneyimlerine dair şunları söyledi: "İlk Newroz kutlamasına 6 çocuğumla birlikte gittim. Keşke fotoğraf makinesi olsaydı da o anki fotoğrafımı çekselerdi. Bir çocuğum kucağımda, biri sırtımda, diğeri elimde, diğer üçü ise arkamda gidiyorduk. Çok güzeldi o zamanlar. Mahalle aralarında akşamları Newroz olurdu. Davul-zurnacı gelirdi. Tekerlek yakılırdı. Etrafında halaya dururduk. Herkes yan yana gelirdi, arkadaşlarımızla güzel vakit geçirirdik. Yine Batıkent’te Newroz olurdu. Başı kırılmayan, sakat kalmayan yoktu. Birçok insan Newroz’da hayatını kaybetti."
YAŞARER'E GÖRE NEWROZ
Eski yaşanmışlıklar nedeniyle Newroz'un kendileri için çok anlamlı bir gün olduğunu vurgulayan Yaşarer, "Şimdiden Newroz heyecanını duyuyorum. Torunum da Newroz hazırlıkları yapıyor. Bu yıl da torunlarımla Newroz’a gideceğim" dedi. Newroz’un kendisi için “birlik, huzur, insanlık ve her şey" anlamları taşıdığını ifade eden Yaşarer, Newroz’a giden herkesin barış istediğini belirtti. Yaşarer, “Kimse savaş için gitmiyor. Newroz, birlik, barış ve Kürdistan’ın varlığı demektir. Eğer bugün Newroz’u kutlamaz ve gitmezsek varlığımızı bir kenara atmış oluruz. Newroz esir altında tutulan Kürdistan halkının günüdür” diye kaydetti.
‘AMED SALLANSIN’
Yaşarer, sözlerinin devamında herkesi Newroz'a davet ederek, şunları söyledi: "Newroz’a gitmek gerekir. 2022 Newrozu bütün esir altında tutulan tutsakların özgürlüğü olsun ve bu Newroz’da herkes üstüne düşeni yapsın. Kimse tutuklamayla ve öldürmeyle bitmiyor. Barış, barış ve yine barış diyoruz. 'Kürdüm' diyen herkes alanlara gelsin. Bu sene bir şey olsun ve Amed sallansın. Bu baskılara son verelim. 7’den 70’ e alanları dolduralım.”
MA / Eylem Akdağ