Özgürlük ve demokrasi talebi Newroz’da vücut buldu

img

DİYARBAKIR - Özgürlük ve demokrasi taleplerinin vücut kazandığı Newroz kutlamalarından duyulan korku ve devletin kimi yıllar başvurduğu yasaklarla uyguladığı şiddet, Kürtler ile diğer toplumsal kimlik ve inanç mensuplarını, alanları doldurmaktan alıkoyamadı.

İnsanın bir başkası ya da doğa üzerinde egemen olma arzusu olarak kavramsallaşan iktidar olgusu ile birlikte ortaya çıkan ezen ve ezilen diyalektiği, yaşanan çatışma hali içerisinde ezilenlerinin düşün dünyası ve söylencelerini besleyen mitler ve hikâyeler üretti tarihin başlangıcından bu yana. Dünyanın farklı köşelerine ait olsa da birbirleriyle benzeşen bu hikayelerde, yenilmezmiş gibi görünen güç sahiplerini alt etmeyi başarıp bir kahramana dönüşenler yer aldı ve bunların büyük bir kısmı da sıradan insanlar arasından çıktı.
 
Zalim Asur kralı Dehak’a başkaldırıp, yaktığı isyan ateşi ile Newroz mitinin kahramanı haline gelen Demirci Kawa bunun örneklerinden biri. Direnişi ile ezenin varlığı ve tahakküme son verip ezilenler için yeni bir dönemi, baharı müjdeleyen ateşi yakan Kawa, dışa vurmuş bir itirazın simgesi oldu.
 
“Ezilenlerin pedagojisi” adlı kitabı ile 20’inci yüzyılın eleştirel pedagojisinin önde gelen isimlerinden biri olan Paulo Freire, “İnsanlaşma” ve “insandışılaşma” kavramlarını ele aldığı eserinde; insanlaşmayı, ezilenlerin adaletsizlik ve sömürü sisteminin farkına varması ve insanlıklarını yeniden kazanmak için mücadeleye katılmaları olarak tanımlar.
 
EFSANEDEN GERÇEĞE
 
Efsanenin yayıldığı diğer toplumlarda farklı anlamlara bürünse de, toplumsal kimlikleri yok sayılıp varlıkları inkar edilmek istenen Kürtler için Newroz, Freire’nin izdüşümünde “insan kalmakta” ısrarın sahnesi haline geldi. İnsanlık dışı bir zorbalığın mekanı olan Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’nde yaktığı üç kibrit çöpü ile yüzyıllar sonra efsanenin somutlaştığı isim ise Mazlum Doğan olur. Cezaevinin asker komutanı Esat Oktay Yıldıran şahsiyetinde şekillenen zulme karşı isyanıyla Doğan, “Çağdaş Kawa”ya dönüştü.
 
90’LARDA NEWROZ
 
O’nun sembolik olarak yaktığı bu ateşin tüm korkularla birlikte cezaevi duvarlarını yıkmasıyla Kürt halkında kendisini göstermeye başlayan siyasal uyanış, yansımasını en çok 90’lı yıllardan itibaren Newroz kutlamalarında göstermeye başladı. Hafızalara faili meçhul cinayetlerle kazınan bu yıllardan bugüne her sene biraz daha kitleselleşen Newroz kutlamalarında, özgürlük ve demokrasi talepleri ete kemiğe büründü. Devletin Kürtlere yaklaşımında yaşadığı gel-gitlerle kimi zaman yasaklamalar ve ölümler yaşanmasına rağmen, Kürtler ile birlikte diğer toplumsal kimlik ve inanç mensuplarını Newroz alanlarını doldurmaktan alıkoyamadı.
 
1990 yılında bölgede, PKK ve devlet güçleri arasında yaşanan çatışma ortamı içerisinde karşılanan Newroz kutlamaları, çatışmalarda hayatını kaybeden örgüt mensuplarının cenaze törenlerinin yanı sıra kepenkler indirme ve okul boykotları ile kendisini gösterdi. Hayatını kaybeden bazı PKK’lilerin Mardin'in Nusaybin ilçesindeki cenaze töreni sırasında yapılan yürüyüşe polisin saldırısında 2 yurttaşın yaşamını yitirmesiyle kutlamalar bazı merkezlerde protesto eylemlerine dönüştü. Tıp öğrencisi olan Zekiye Alkan, 21 Mart günü çıktığı Diyarbakır Surları üzerinde bedenini ateşe verdi.
 
Ertesi yıl bölge kentlerindeki Newroz kutlamaları binlerce kişinin katılımı ile yapıldı. Devlet başvurduğu şiddet ile önüne geçmeye çalıştığı kutlamalarda 31 insan hayatını kaybetti. 
 
BATI METROPOLLERİNE TAŞINDI
 
Devletin Newroz kutlamalarına dair tahammülsüzlüğü 1992 yılında daha fazla kan dökülmesine neden oldu. Önceki yıllarda yaşananların tekrarlanmaması aralarında HEP'li milletvekillerinin de yer aldığı bir heyet bu konuda tedbir alınması için dönemin Başbakanı Süleyman Demirel'i ziyaret etti.  Yapılan görüşme sonrasında Demirel'den "Newroz'u herkes, hukuk kuralları içinde kalarak, provokasyona ve tahriklere kapılmadan, serbestçe kutlayacak" açıklaması gelse de, yapılmak istenen kutlamalara izin verilmedi. Buna rağmen kutlama yapılan merkezlerden Batman’ın Gerçüş, Şırnak kent merkezi ve Cizre ile Mardin’in Nusaybin ilçesinde üniformalı devlet görevlileri ve paramiliter oluşumların saldırısı yaşandı. Bu saldırılar sonucunda aralarında çocukların da bulunduğu 100’ü aşkın kişi öldü. Cizre’deki kutlamaları takibi için ilçeye gelen Sabah Gazetesi muhabiri İzzet Kezer de yaşamını yitirenler arasında yer aldı. 
 
Kana bulansa da o yıl ki kutlamalar bölge kentleri ile sınırlı kalmayıp Adana, Mersin ile birlikte İstanbul ve İzmir gibi batı metropollerine de taşındı. Zekiye Alkan’ı izleyen Rahşan Demirel, İzmir Kadifekale'de bedenini Newroz ateşine dönüştürdü.
 
KUTLAMALARIN ÖNÜNE GEÇİLEMEDİ
 
Meclise vekil gönderseler de Kürt halkına dönük yok sayma tutumu ile köy yakma, faili meçhul cinayetler ve gözaltında kaybetme gibi politikalarının en şiddetli biçimde devreye konulduğu 1993-95 yılları arasında Newroz kutlamalarının önüne geçilemedi. Binlerce insanın başvurulan şiddete rağmen sokağa çıkıp kutlamaktan vazgeçmediği Newrozlar, birer "Serhildan” (isyan-başkaldırı) haline dönüşüp farklı bir boyut kazandı. Bu yıllarda yaşanan yoğun göçlerle Newroz ateşleri tutuşturulduğu batı metropollerinin sayısı da arttı.
 
NEWROZ’U ‘NEVRUZ’ YAPMA ÇABASI
 
1995 yılı sonrasında başvurulan tüm yollara rağmen Newroz kutlamalarının önüne geçemeyeceğini anlayan devlet aklı, bir Türk geleneği olduğu savına sarılarak Newroz’u Nevruz’a dönüştürme çabası içerisine girdi. 17-24 Mart günlerinin “Nevruz Haftası” olarak ilan edilmesiyle, devlet erkanı düne kadar söndürmek için uğraştığı ateşi yakıp, yumurta tokuşturmaya başladı. Fakat başvurulan bu oyun tutmak bir yana Newroz kutlamaları, alınan yasak kararlarına rağmen özellikle 1998 yılından itibaren birçok kentte mahalle aralarından çıkıp meydanlara uzandı ve kendisini daha görünür kılmaya başladı. Diyarbakır’da kitlesel Newroz kutlamasının adresi Batıkent Meydanı olurken, İstanbul’daki kutlamaların adresi ise Zeytinburnu’daki Kazlıçeşme alanı olmaya başladı.
 
KOMPLO DÖNÜM NOKTASI OLDU
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın uluslararası bir komplo ile Türkiye’ye getirildiği 15 Şubat 1999 tarihinin Kürt halkı için bir “dönüm noktası”na dönüşmesiyle koşut biçimde Newroz kutlamalarına, devletin beklentisinin aksine Öcalan’ı sahiplenme misyonu yüklendi. Sürdürülen yasak ve alınan olağanüstü önlemlere rağmen birçok merkezde alanlara çıkan Kürtler, komployu lanetleyip Öcalan’a sahip çıktı. O yıl çoğunluğu Diyarbakır ve İstanbul olmak üzere Newroz için sokağa çıkan 8 bin 174 kişi gözaltına alındı.
 
KUTLAMALAR KİTLESELEŞTİ
 
Öcalan’ı, Kürt halkından koparamayacağı Newroz yasaklarının bir kez daha çiğnendiği 2000 yılından itibaren anlamaya başlayan devletin, bu politikadan kimi merkezlerde vazgeçmesiyle Newroz meydanlarını dolduranların sayısı Diyarbakır’da yüzbinleri aşıp, birkaç yıl içerisinde milyona yaklaştı. İmralı’dan devlete barış eli uzatan Öcalan, 2006 yılına gelindiğinde Newroz alanlarının dolduranlarca "siyasal irade” olarak kabul edildi.
 
MESAJLAR ALANLARDAN YÜKSELDİ
 
2007 yılına gelindiğinde kamuoyuna yansıyan zehirlenme olayı ile Türkiye'nin dört bir tarafında gerçekleşen kutlamalarda "Sağlığı sağlığımızdır" denilerek sahiplenilen Öcalan, imha ve inkâra karşı başlatılan "Êdî Bes e" hamlesiyle 2008 Newrozu’nda Kürt sorununun çözümünde muhatap olarak işaret edildi. Devletin muhatap kabul etmesi istenen Öcalan’ın geçmişte Newroza dair yaptığı değerlendirmelerinin yer aldığı videosu 2009 yılında Diyarbakır’daki sinevizyona yansıtılıp, Fuar alanı dolduran bir milyonu aşkın kişi tarafından izlendi. Kürt siyasi hareketine yönelik ‘KCK’ adı altında yapılan ve binlerce insanın tutuklandığı operasyon dalgaları ile gidilen 2010 yılında "Özgür Önderlik, Özgür kimlik, Demokratik Özerklik” şiarıyla resmi olarak 108 ayrı merkezde Newroz alanlarını dolduran 4 milyonu aşkın kişi AKP'nin yarattığı muhataplık tartışmalarına noktayı koydu ve Kürt sorununun çözümünde tek muhatap olarak Öcalan'ı gösterdi.
 
2011 yılına gelindiğinde 130 ayrı merkezde kutlanan Newrozun şiarı “Onurlu bir yaşam için ya özgürlük ya özgürlük” oldu. Kutlamalarda çözüm için inisiyatif almaya hazırladıkları mesajını veren Kürtler, çözüm modellerini çerçevesi İmralı tarafından çizilen "Demokratik Özerklik" olarak devletin önüne bıraktı. Kürt halkının "Kimliklerinin tanınması, anadilde eğitim hakkı, siyasi statü ve örgütlenme hakkı” olarak formüle ettiği 4 talep konusunda adım atılması talebiyle hazırlandığı 2012 yılı Newroz kutlamaları ise İçişleri Bakanlığı kararıyla Diyarbakır, Batman ve İstanbul başta olmak üzere birçok merkezde yeniden yasaklandı. Diyarbakır'da bir milyonu aşkın kişi bütün barikatları yerle bir ederek Newroz alanına ulaşmayı başardı. Yine İstanbul'daki kutlamaların adresi olan Kazlıçeşme Meydanı girmek isteyenlere polisin engel olmaya çalışması ile başlayan olaylarda BDP Arnavutköy ilçe yöneticisi Hacı Zengin polisin müdahalesi sonucu yaşamını yitirdi. 
 
Aynı yılın sonunda cezaevlerinde PKK'li ve PAJK'lı tutsaklarca başlatılan açlık grevi eylemi İmralı’nın kapısı ile birlikte Kürt sorununda demokratik çözümün de kapısını araladı.
 
ÖCALAN’IN MANİFESTOSU
 
"Öcalan'a özgürlük, Kürtlere statü" şiarıyla kutlanan 2013 yılı Newrozu’na Öcalan'ın manifestosu damga vurdu. Diyarbakır’da o yıl ki kutlamalara 2 milyon kişi katıldı. Öcalan, milyonların tanıklığında okunan mektubu ile Kürt sorunun çözümüne hazır olduğu mesajı verdi.
 
DÜNYANIN DÖRT BİR YANINDAN AKIN
 
Çözüm sürecinin devam ettiği 2014’te Newroz yine birçok kentte coşkuyla kutlandı. Dünyanın birçok yerinden insanlar, günler öncesinden Newroz’a tanıklık etmek için Diyarbakır’a aktı. 3 milyona yakın insan bir araya geldiği Newroz’da, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın mesajı okundu.
 
Dolmabahçe Sarayı’nda imzalanan mutabakatla Kürt sorununun çözüme dair umutların büyüdüğü 2015 yılında, 100’ü aşkın kentte gerçekleşen Newroz kutlamalarının en önemli adresi yine Diyarbakır oldu. ABD, İngiltere, Fransa, Avustralya gibi ülkelerin de aralarında bulunduğu 25 ülkenin büyükelçiliklerinden müsteşarlar, gazeteci, aydın, yazar, sanatçı, akademisyen, siyasetçi, diplomat, parlamenterlerin katıldığı kutlamaya Öcalan’ın “silahların miadını doldurduğunu” söyleyip, çözüm konusunda devletten somut adımların atılmasını beklediği mektubu damga vurdu.
 
ESKİYE DÖNÜŞ
 
Ancak beklentilerin aksine politika değişikliğine giden AKP iktidarı, 24 Temmuz 2015’ten itibaren çözüm sürecini sonlandırdı. Sürecin sonlandırılmasıyla geri dönülen çatışma koşulları içerisinde Sur, Yüksekova, Nusaybin, Şırnak ve Cizre ilçelerinde kent savaşları yaşanıp, büyük bir yıkım yaşandı. Sürecinin bozulmasıyla 2016 yılında tekrar engellenmeye çalışılsa tüm kentlerde kutlanan Newrozun şiarı bu kez “Sur direnişinden özgürlük Newroz’una” oldu.
 
Darbe girişiminin ardından ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) şartlarında kutlanan 2017 yılı Newrozu “Mutlaka kazanacağız” şiarıyla tüm kentlerde engellemelere rağmen coşkuyla kutlandı. OHAL uygulamalarına rağmen ilk defa kutlanan Newroz’a yine milyonlar akın etti. Ülkede Anayasa değişikliği için başlatılan referandum kampanyası Türkiye’nin Rojava’ya yönelik saldırıları altında girilen Newroz’da, tüm kentlerde milyonlar, hükümete barış sürecine ve müzakere masasına dönülmesi çağrısı yaptı. Diyarbakır’daki kutlamalar sırsında üniversite öğrencisi Kemal Kurkut’un polislerce katledildi.
 
EFRİN İŞGALİNE ÖFKE
 
2018 yılı Newrozu’na ise Türkiye’nin Êfrîn’e yönelik işgali ve buna dönük tepkiler damga vurdu. Birçok kentte engellemelere ve gözaltılara rağmen yapılan kutlamalarda Kürt ulusal birliğini sağlaması için çağrılar yapıldı.
 
Newroz bir sonraki yıl ise Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven’in PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle sürdürdüğü ve tüm cezaevlerine yayılan açlık grevi eylemleriyle karşılandı. “Mutlaka kazanacağız, tecridi kıracağız” şiarıyla gerçekleştirilen Newroz’a, yüz binlerince kişi katıldı.
 
NEWROZ ATEŞİ SÖNMEDİ 
 
Yasak ve saldırıların dahi engelleyemediği Newroz, koronavirüs salgını nedeniyle 2020 yılında kitlesel olarak kutlanamadı. Diyarbakır’da 12 yıl boyunca milyonları ağırlayan Newroz Parkı, 21 Mart günü boş kaldı. Meydanlarda bir araya gelemeseler de insanlar cadde ve sokaklarda ateşler yakıp, evlerinde kutlamalar yaptı. Devam eden pandemiye rağmen 2021’de “Newroz ateşiyle direnelim, özgürleşelim” şiarıyla yeniden kitlesel olarak kutlandı.
 
‘ŞİMDİ KAZANMA ZAMANI’
 
Bu yıl 72 ayrı merkezde kutlanacak olan ve bir haftayı kapsayan Newroz programının startı ise 10 Mat’ta Diyarbakır’da, 11 Mart’ta ise İstanbul’da açıklanan deklarasyonlarla verildi. “Dem dema serkeftinê ye” (Şimdi kazanma zamanı) şiarıyla kutlanacak olan bu yıl ki Newroz’un temel gündemi ise Öcalan’a dair özgürlük talebi olacak. 
 
MA / Ömer Çelik