Hatice Aydın: Newroz eşimin direniş mirası olarak bize kaldı

img

MERSİN - Mersin’de 2002’deki Newroz kutlamasında katledilen Ömer Aydın’ın eşi Hatice Aydın, “Newroz eşimin direniş mirası olarak kaldı bize. Yaşadığım son güne kadar da, o ateşi yakacağız” diyerek herkesi Newroz ateşini yakmaya çağırdı. 

Kürtlerin ulusal varlığını, özgürlük özlemini ve mücadelesini sembolize eden Newroz ateşi, kendisi ile bütünleşenlerin ruhu ile yanmaya devam ediyor. Newroz ile bütünleşenlerden biri de 2002 yılında Mersin Newrozu’nda yasağa karşı direnirken, Mehmet Şen ile birlikte katledilen Ömer Aydın. Mehmet Şen panzerin ezmesi sonucu, Ömer Aydın (39) ise, polisin attığı gaz kapsülünün kalbine isabet etmesiyle yaşamını yitirdi. 
 
Mersin’in Akdeniz ilçesinde 2002 yılında kutlanan yasaklı Newroz’a tanıklık eden Hatice Aydın (50) yaşananları anlattı. Eşi Ömer Aydın’ın katledildiği güne kadar Newroz’a ve mücadelesine inanarak yaşadığını söyleyen Hatice Aydın, “Ömer’in sevdiği o ateşi biz de sevdik. Yaşadığım son güne kadar da, o ateşi yakacağız” diyor. 
 
 
‘O NEWROZ’A GİDECEĞİM’
 
Söz konusu yasaklı Newroz’un olduğu dönem eşi Ömer Aydın’ın Halkın Demokrasi Partisi (HADEP) il delegesi olduğunu söyleyen Hatice Aydın, sürecin kötü olması kaygısıyla eşi Ömer Aydın’a Newroz’a gitmemesi için telkinde bulunduğunu, ancak Ömer Aydın’ın kendisine “Cenazemin eve geleceğini bilsem dahi o Newroz’a gideceğim” dediğini aktardı. Hatice Aydın,“Ömer akşam eve geldiğinde çok fena baş ağrısı yaşadığını söyledi. O gece sabaha karşı baş ağrısı çekti. Daha sonra biraz uyuduktan sonra sabah erken uyandı. Kendisine bu saatte ne diye uyandın diye sorduğumda, bana ‘Newroz’a gideceğim’ dedi. Hemen hazırlanıp ekmek almaya gitti ve beraber kahvaltı yaptıktan sonra Newroz heyecanı ile evden çıktı” diye konuştu. 
 
‘PEŞİNDEN GİTTİM’ 
 
Ömer evden çıktıktan sonra kendisinin de daha fazla dayanamadığı ve Newroz’un kutlandığı alana gittiğini belirten Aydın, “Alanda ilk gittiğimde İsraillerin Filistinlere yaptığı muameleyi gördüm. İnsanların üzerine panzerler sürülüyor, gaz bombası atılıyordu. İnsanların iş yerlerini, evlerini yıkıp yakıyorlardı. Halk tüm saldırılara karşı yaralı bir şekilde direniyor ve polislere taş atıyordu. Öyle ki cami duvarlarını panzerlerle yıktılar ve orada Mehmet Şen adında bir kişi panzerin altında ezilerek öldü. Yani cami duvarlarını bile yıktılar. Hiçbir şey bırakmadılar. Ama halk da sürekli olarak direniyordu” ifadelerini kullandı. 
 
‘BANA ÖMER’İN CEKETİNİ GETİRDİLER’
 
Alanda birkaç adım atarken yanına gelen küçük bir kız çocuğunun, "Ömer düştü" diye bağırdığını anlatan Hatice Aydın, şöyle devam etti: “Ömer’in düştüğü alanda doğru giderken, gördüm ki çok yoğun gaz bombası atılıyor insanların üzerine. O gaz bombalarından biri Ömer’in kalbine denk geliyor ve Ömer iç kanama geçirip şehit düşüyor. Ben ne yaptıysam da Ömer’i göremedim. Sonra alanda bulunanlardan biri Ömer’in ceketini bana getirdi. Başka bir şey göremedim, çünkü kendimi kaybetmiştim o an…”  
 
HASTANEYE DE ENGEL
 
Daha sonra Mersin Devlet Hastanesi’ne gittiklerini ifade eden Aydın,“Hastane önü polis kalabalığından geçilecek gibi değildi. Zaten benim de hastaneye girmeme müsaade etmediler. Hastanede aşçılık yapan birinin yardımı ile hastaneye girdim ve Ömer’i görmeye çalıştım. Ancak buna da izin vermediler. Ben sonra polis komiserinin yanına gittim. Bana niye geldiğimi sordu, ben de dedim eşim yaralanmış, onu görmek istiyorum dedim. O da bana ‘valla üç gün üç gece de burada beklesen eşine dair sana bilgi vermeyeceğiz’ diyerek beni hemşirelere yönlendirdi. Orada da sonuç alamadım, eve döndüm. Daha sonra tekrar hastaneye giderek, eşimi görmeden ayrılamayacağımı söyledim. Onlar bana eşimin vurulmuş halde çekilen bir fotoğrafını göstererek, ‘Bunu mu arıyorsun’ diye sordular. Ben de evet dedim. Fotoğrafı gördükten sonra eşimin kaldığı yere gittim ve onu gördüm. Kalbi üzerinde morarma vardı. Başına baktım bir darbe almış mı diye ama başında darbe almamıştı."
 
SAVCININ SORUSU 
 
Hatice Aydın, eşi Ömer Aydın’ın cansız bedenini gördükten sonra fenalaştığını ve kendisine geldikten sonra başında duran bir savcının kendisine “Düşmanlarınız var mıydı” diye sorduğunu söyledi. Hatice Aydın, “Savcı sorusunu sorunca bende kendisine bizim tek bir düşmanımız var, oda sizlersiniz dedim. Yani o sorusuyla olayın kendilerinden bağımsız olduğunu anlatmaya çalışıyordu” şeklinde konuştu.  
 
GENÇ TUTUKLANDI
 
Hatice Aydın, savcı ile konuştuğu sırada yanına gelen bir gencin, “Ömer’i ben hastaneye getirdim” dediğini belirterek, “Baktım o genç polislerin gözetimi altında. Ona niye burada beklediğini sorunca, polislerce gözaltına alındığını söyledi. O gencin sözlerinden sonra bende savı ve polislere bağırdım ve gencin bırakılmaması durumunda başlarına kötü şeylerin geleceği yönünden tehditler savurdum. Bunun üzerine savcı polislere seslenerek, gencin bırakılmasını istedi. Bir sonraki gün öğrendim ki, o genci tekrar gözaltına almışlar. Düşünebiliyor musunuz eşimi hastaneye yetiştirmeye çalıştığı için o genci yakalayarak 9 ay boyunca tutukladılar" dedi. 
 
‘KÜRTLER KORKMAZ’
 
Çocukluğunun geçtiği Siirt’in Eruh ilçesine bağlı Cin Tepe (Bizika) köyünde ve daha sonra yerleştikleri Mersin’de de hiçbir zaman Newroz kutlamalarından geriye durmadıklarını söyleyen Aydın, “Bugüne kadar şunu gördüm, ne kadar baskı yaptılarsa, ne kadar korkutmaya çalıştılarsa da meydanlar, alanlar hep doldu. Çünkü Newroz Kürtler için önemlidir. Kürtlerin baharıdır, yeni yılıdır. Artık Kürtlerin korkusu kalmadı. Ne kadar baskı kurarlarsa kursunlar, artık Kürtler korkmuyor. Onlar ne kadar baskı yaparsa, halk o kadar daha fazla alanlara akıyor. Kürtler öldürülmekle korkmuyor. Şerefli, namuslu ve direnen Kürtler korkmaz. Yüreği yanan Kürtler korkmaz” diye konuştu. 
 
EŞİMİN DİRENİŞ MİRASI
 
 Hatice Aydın, bu yıl kutlanacak olan Newroz’a katılamayacağı için üzgün olduğunu söylüyor. Geçtiğimiz günlerde yere düşmesi sonucu her iki ayağı bilekten kırılan Aydın, “Keşke ayaklarım kırılmasaydı da ben bu Newroz’a gidebilseydim. Çocukluğumuzdan bugüne kadar Newroz ateşini hep yaktık. Ömer şehit olduktan sonra daha fazla alanlara aktık. Newroz eşimin direniş mirası olarak kaldı bize. Yani devletin öldürmesi bizi geriye çekmedi. Ben Ömer’in katledilmesinden sonra daha genç bir ruh ile Newroz alanlarına gittim. Artarak Newroz alanlarına akıyoruz” dedi. 
 
‘HERKES NEWROZ’A AKMALI’
 
Bu yıl, “Şimdi kazanma zamanı” şiarıyla Türkiye’nin her tarafından kutlanacak Newroz alanlarına herkesin gitmesi yönünde çağrıda bulunan Aydın, “Ben şimdiden halkların Newroz Bayramı’nı kutluyorum. Her yıl olduğu gibi bu yılda herkes Newroz alanlarına aksın. Hiç kimse gitmemezlik yapmasın. Şerefli namuslu herkesin gitmesi gerekir. Biz kazanacağız. Umudumuz hiç bitmedi ve bitmeyecek. Bu zulme, bu zorbalığa karşı, Kürtlerin cezaevlerinden çıkması için ve şehitlerimizin kanının yerde kalmaması için herkes Newroz alanlarına aksın” ifadelerini kullandı. 
 
MA / Selman Güzelyüz - Cemil Uğur