HABER MERKEZİ- Ukrayna yönetiminde Bandera eğilimi artarken, Rusya’da da benzer milliyetçi tutkular göze çarpıyor.
Ukrayna’daki savaşı Nazilerle mücadeleye indirgeyen Putin hükümeti, Rusya’daki antisovyet ve milliyetçi uygulamaları görünmez kılıyor. Batı bloğu ise Banderacı yönetimi kalkan olarak kullanıyor.
BANDERA DEĞER GÖRDÜ
Rusya’nın Ukrayna saldırısı ve neo-Nazizm suçlamaları devam ediyor. Ukrayna’da bir ırkçılık olduğu, Hitler dönemine ait ritüellerin revaçta olduğu sıklıkla dile getiriliyor. Kremlin’in bu argümanı bir gerekçe olarak kullandığı malum. Peki, Ukrayna’da neler oldu? Ne tür şovenist eğilimler var? Benzer şovenist tutkular acaba Rusya’da da yok mu? İki ülkeyi de dikkate alarak bu konuya bakalım. Sovyetler Birliği’nin 1991’de dağılmasıyla birlikte Ukrayna’da en çok öne çıkan siyasi figür Stepan Bandera’dır. Yer yer Simon Petlura ismi de referans veriliyor. Petlura, özellikle 1917-1921 yılları arasında Bolşeviklere karşı mücadele verdi. Ukrayna milliyetçiliği ve burjuvazisinin önemli temsilcilerinden biriydi. Petlura’ya oranla Stepan Bandera ismi Ukrayna yönetimleri tarafından daha fazla “değer” verilen bir portre oldu.
NAZİLERLE İŞBİRLİĞİ
Mütedeyyin bir ailede büyüyen Bandera, 1929 yılından itibaren Sovyet yönetimiyle “didişmeye” başladı. Aynı yıl kurulan Ukrayna Milliyetçiler Örgütü’nün (OUN) üyesi olan Bandera, bilhassa İkinci Dünya Savaşı esnasında “nam” saldı. Nazilerin Sovyet toprağına saldırdığı dönemde OUN üyelerinden bir Ukrayna lejyonu teşkil etti. Bu lejyon Nazilere bağlı “Brandenburg-800” adlı birliğin içine dâhil oldu. Nachtigall taburu adı altında Kızıl Ordu’ya karşı savaştı. Banderacıların Nazilerden yaklaşık 2,5 milyon mark ekonomik destek aldığı söyleniyor. Yine 1942’de Nazilere destek ve Ukrayna’nın bağımsızlığı için Ukrayna İsyancı Ordusu kuruldu.
YAHUDİ KATLİAMLARI
Naziler Eylül 1941’den itibaren Ukrayna’da çok sayıda pogrom gerçekleştirdi. Pogromlardan biri Yahudilere yönelikti. Eylül-Ekim 1941’de Kiev’de yaklaşık 35 bin, Odessa’da 50 bin Yahudi’nin katledildiği biliniyor. Bu katliamlarda yerli işbirlikçi olarak OUN’un adı geçiyor. Kiev civarında gerçekleştirilen katliamın sembolü “Babi Yar” anıt müzesidir. Naziler, Babi Yar denilen yerde Yahudileri katletmişlerdi. Rusya’nın Kiev’e saldırısında Babi Yar da zarar gördü. Hatta Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenskiy, bu saldırı üzerine Yahudi toplumunu yardıma çağırdı. Zelenskiy, bir taraftan Nazilerle işbirliği yapan Bandera ideolojisine sahip çıkıyor, diğer taraftan Yahudilerden tepki bekliyor. Tek kelimeyle paradokslar manzumesi.
BANDERA’NIN BÜSTLERİ VE HEYKELLERİ
Stepan Bandera’nın “ırkçı” politikası, İkinci Dünya Savaşı’nda Polonyalılara karşı da vücut buldu. Onun kurduğu Ukrayna İsyancı Ordusu, 1943-44 yıllarında Volınsk ve Doğu Galiçya’da binlerde Polonyalıyı katletti. Bandera’nın antikomünist mücadelesi 1959 yılında son buldu. Bir KGB ajanı tarafından Münich’te öldürüldü. Özellikle 1991’den sonra, yani SSCB’nin dağılmasından sonra Ukrayna’da Bandera ismi devlet nezdinde “abartılı” şekilde sahiplenildi. 2015 yılına kadar Ukrayna’nın batısında 25’e yakın heykeli ve büstü yapıldığı söyleniyor. Batı yanlısı hükümetlerin özellikle Bandera figürüne kucak açması büyük tartışmalar yarattı. Mesela Bandera’ya 2010 yılında “Ukrayna’nın kahramanı” unvanı verildi. Yine Petro Poroşenko’nun cumhurbaşkanlığı döneminde Bandera’nın doğum günü olan 1 Ocak tarihi resmi tatil olarak kararlaştırıldı. 2019’dan itibaren resmi tatil olarak kutlanıyor. Yani Zelenskiy hükümeti de benzer ritüele sahip çıktı. Bu yüzden Moskova cenahında Kiev hükümetinin aşırı milliyetçi veya neo-Nazi oluşumları birer “paramiliter dinamik” olarak kullandığı görüşü hâkim. Bu paramiliter güçlerden biri de Azov taburudur. Ukrayna içinde bazı suikastlar gerçekleştiren bu taburun da yine Kiev hükümetinden zımni destek aldığı düşünülüyor. Hatta Ukraynalı oligark İgor Kolomoyskiy’in bu taburla bağı olduğu sık sık yazıldı.
RUSYA’DA FAŞİZM
Nazizm veya şovenizm eğilimlerini gerekçe gösterip Ukrayna kentlerine saldıran Rusya acaba şovenizm konusunda sütten çıkmış ak kaşık mı? SSCB’nin dağılmasından sonraki gelişmeler farklı bir hikâyeye işaret ediyor. Bu konuda Rusya’da Kremlin ve savaş karşıtı kampanya geliştirmeye çalışan Devrimci İşçi Partisi (DİP), vkontakt adlı sosyal paylaşım sitesinde bazı konulara dikkat çekiyor. Örneğin Kremlin’in, antisovyet mücadelesiyle Batı bloğunun gönlünde taht kuran Aleksandr Soljenitsin’e sahip çıkması tenkit ediliyor. 2018 yılında yazar için yapılan heykelin açılışına Putin de katılmış ve oldukça “duygusal” cümleler kullanmıştı. Yine eleştirilen isimlerden biri Rusya’da son dönemde tartışma programlarının “fenomeni” haline gelmiş Vladimir Solovyev. 2013 yılında Mussolini üzerine bir film yapan Solovyev’in “faşizme” sempati duyduğu söyleniyor. DİP’in adını dile getirdiği diğer isim faşist fikirleriyle bilinen “filozof” İvan İlin. Putin’in kitaplarını en çok okuduğu portrelerden biri. Bugün Kremlin’in izlediği merkeziyetçi ve yayılmacı politikada İlin’in fikirlerinin etkili olduğu düşünülüyor. Yine Ukrayna’daki Banderacılara benzer bir oluşum (skinheadler veya dazlaklar) birkaç yıl önce Rusya’da da aktifti. Birçok yerde yabancılara karşı şiddet uyguluyorlardı. Bu grupların iktidar odakları tarafından görmezden gelindiği biliniyor. Hâsıl-ı kelam hem Rusya hem de Ukrayna’da mülk sahibi sınıflar var, onların yer yer birer korunak olarak kullandığı veya sempati duyduğu şovenist eğilimler var. Batı bloğu ise çıkarı gereği Ukrayna’daki Banderacı yönetimi destekliyor. Ne Batı bloğu ne Rusya ne de Ukrayna yönetimlerinin bölgeye “refah” getirme gibi bir niyeti yok.
MA / İsmet Konak