İZMİR - 8 Mart’ın üzerinden 165 yıl geçmesine rağmen kadınların taleplerinin hala karşılık bulmadığını belirten DERİTEKS İzmir Şubesi yöneticisi Aysel Turan, kadınların özgürlük ve emek mücadelesinin birleştirilmesi gerektiğini vurguladı.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne sayılı günler kala kadınlar, ülkenin dört bir yayında çalışmalarını ve hazırlıklarını sürdürüyor. Savaşa, krize, şiddete, katliamlara, taciz ve tecavüze karşı mücadele yükseltilerek, kadınları yok sayan politikalara karşı itirazlar haykırılacak. Kadın işçiler ise, tıpkı 8 Mart 1857 tarihinde 40 bin dokuma işçisi gibi daha iyi çalışma koşulları ve eşitlik için birçok kentte direnişle 8 Mart’ı karşılıyor. Günümüzde kadınlar, cinsiyet eşitsizliği, mobbing ve güvencesiz kayıt dışı çalıştırma gibi sorunları hala yaşıyor.
ABD’nin New York kentinde, bir tekstil fabrikasında alevler arasından yükselen çığlıklar, tüm dünyada kadınların direniş sembolü olan 8 Mart’a vesile olurken, aradan geçen 165 yıla rağmen tekstil işçisi kadınların 8 saat çalışma, eşit işe eşit ücret gibi talepleri hala güncelliğini koruyor. Kimi kazanımlar kazanılmasına rağmen kötü çalışma koşulları ve hak gasplarına karşı verilen mücadele, emek cephesinin birinci gündemi olmaya devam ediyor.
DİRENİŞİN 165’İNCİ YILI
Bu yıl savaş, artan işsizlik ve zamlara karşı iş bırakma eylemleri ve grevler öne çıkarken, birçok iş yerinde direnişlere kadınlar öncülük etti. İstanbul’daki Alphin Çorap direnişine erkeklerle aynı işi yapmalarına rağmen daha düşük ücret almalarına karşı katılan kadınlar, bir kez daha 165 yıl önceki çalışma koşullarına zorlandıklarını gözler öne serdi. Yine Farplas Otomotiv, Migros ve daha birçok işçi direnişinde kadınlar önde yer aldı.
8 Mart’ı ve tekstil işçilerinin hala güncelliğini koruyan sorunlarını Dokuma ve Tekstil İşçileri Sendikası (DERİTEKS) İzmir Şubesi yöneticisi Aysel Turan ile konuştuk.
DEĞİŞMEYEN SORUNLAR
23 yıl tekstil işçisi olarak çalışan Turan, 8 Mart’ın önemli bir tarih olduğunu ancak o tarihten bu yana tekstil sektöründe değişen bir şeyin olmadığını söyledi. Kadın işçilerin hala aynı taleplerle mücadele ettiğini vurgulayan Turan, özellikle dayatılan sendikasız çalışma koşullarının güvencesizliği arttırdığını belirtti. Turan, “Tuvalete bile dakikayla gidilen bir durum yaşanıyor. Taciz, mobing ve meslek hastalıkları diğer sorunlar. Hafta içi hafta sonu fazla mesai, uzun çalışma saatleri, düşük ücret, nedensiz işten atılma kaygısı, sigorta primlerinin tam yatırılmaması gibi sorunlar yaşanıyor” dedi.
ÖRGÜTLÜ MÜCADLENİN ÖNEMİ
En önemli sorunlardan birinin uzun mesai saatleri olduğunu yineleyen Turan, çoğu fabrikada mesailerin zorunlu olduğunu söyledi. Akşam saat 22.00’a kadar olan mesailerin bazı günler sabaha kadar uzadığını dile getiren Turan, “Bunlara karşı mücadele etmek de önemli. Kadın işçilere yönelik baskılara karşı diğer kadınlar susmamalı ve birlik olmalıdır. 2005 yılında bir tekstil fabrikasında çalışırken her gece 12’lere kadar çalışıyorduk. Bir zaman sonra artık her tarafı beyaz görüyorsun, yakınındaki konuşmalar çok uzaktan geliyor. Bir süre sonra bölüm şefi, elinde mesai listesiyle gelip ‘akşam mesai var’ dediğinde ‘kalmıyorum’ diye bağırdığımda diğer arkadaşlarda bana katıldı. O gün örgütlü mücadelenin önemini kavradık” ifadelerini kullandı.
Kadın işçilerin erkeklerle aynı işi yapmalarına rağmen daha düşük ücret aldıklarını vurgulayan Turan, özellikle tekstil sektöründe kadınların “ucuz iş gücü” olarak görüldüğünü dile getirdi. Ekonomik kriz ve işsizliğin bu bakış açısını etkilediğine dikkati çeken Turan, “Kadınlara ‘eve destek oluyor’ diye bakılıyor. Ama öyle bir durum yok. Kadınlar evlerini geçindiriyor. Kadınlar, ne zaman ‘evi geçindiriyorum’ fikriyatını kabullenirse o zaman mücadeleyi benimser. Hala bu durumda olmamız tam anlamıyla bir mücadelenin örülememesinden kaynaklı. Sendikalı iş yerlerinde iyi örnekler olursa örgütsüz işçiler de bundan cesaret alabilir. İlk tütün işçisi olarak işe başladım. Orada da gördüğüm şey mücadeleye katıldıklarında kadınların önünde hiç kimsenin duramayacağıydı. Yeter ki o adımı atsınlar. Çünkü kadın sözünü esirgemez, zora geldiğinde kaygı duymaz” diye belirtti.
8 MART TALEPLERİ
Örgütlülüğün önemini bir kez daha vurgulayan Turan, kadınların sadece sendikalarda değil, mahallelerinde, kurumlarda, yaşamın her alanında örgütlenmesi gerektiğinin altını çizdi. Emek sömürüsünün yanı sıra kadın cinayetleri, taciz ve tecavüze karşı alanlara çağıran Turna, taleplerini şu şekilde sıraladı: “Tekstil işçileri öncelikle zamlar karşısında eriyen ücretlerinin insanca yaşanacak bir düzeye çıkmasını talep ediyor. Çalışma saatleri günlük 8 saat, parça başı ve yevmiyecilik yasaklansın, herkese tam sigorta, hafta sonu fazla mesai kaldırılsın, iki gün izin, güvenli çalışma ortamı ve eve yakın noktalara servis, ücretsiz kreş, işyerlerinde emzirme odası ve regli izni istiyoruz.”
MA / Semra Turan -Tolga Güney