İSTANBUL - Kuzey ve Doğu Suriye devriminin PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın fikirleriyle yeşerdiğini belirten PYD Eşbaşkanlık Konseyi Üyesi Salih Müslim, "Kürtler direnerek Ortadoğu’nun en önemli güçlerinden biri haline geldi. Türkiye ise yalnız kaldı" dedi.
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nde ağır tecrit koşulları altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a karşı 9 Ekim 1998'de devreye konulan uluslararası komplo, 23'üncü yılını geride bıraktı. Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) içerisinde yer alan birçok devletin doğrudan içerisinde yer aldığı komployla amaçlanan tasfiye başarıya ulaşmazken, tüm hesaplar zamanla Kürt halkı ve dostlarının direnişiyle boşa çıktı. 23 yıllık süreçte Ortadoğu coğrafyasında birçok değişim yaşandı ve bu değişimden nasibini alan yerlerin başında komplonun ilk tohumlarının atıldığı Suriye geldi.
Suriye'de 2011 yılında başlayan iç çatışma sonrası birçok kent, insanlığa karşı suçlar işleyen paramiliter güçler ve cihatçı grupların himayesine girdi. Öcalan'ın fikirlerinden ilham alan halklar ise ayakta kalmayı başardı. Kuzey ve Doğu Suriye'de Kürtler öncülüğünde verilen mücadeleyle sahadaki güçlerin hesapları alt üst edildi. Kartların yeniden karıldığı bir dönemde büyük bir kazanım elde eden Kuzey ve Doğu Suriye halkları, şu an Öcalan'ın fikir ve perspektifleriyle yeni bir yaşamı ilmek ilmek örüyor.
Öcalan ile uzun bir süre Suriye'de birlikte kalan ve 9 Ekim komplosundan kısa bir süre önce de görüşme yapan Demokratik Birlik Partisi (PYD) Eşbaşkanlık Konseyi üyesi Salih Müslim, Öcalan’ın Suriye'deki etkisi, komplo süreci ve sonrasında yaşananları değerlendirdi.
ÖCALAN'IN ETKİSİ
Öcalan'ın 1979'da Suriye'ye gelişiyle birlikte bölge halkıyla güçlü bir ilişki kurduğunu ve büyük bir etki bıraktığını söyleyen Müslim, "Halk zaten Önderlik'ten (Öcalan) ve hareketten uzak değildi. Rojava’nın (Kuzey ve Doğu Suriye) çok sayıda katılımı oldu ve binlerce şehidi oldu. Suriye süreci boyunca pek çok insan Sayın Öcalan ile tanıştı, ilişki geliştirdi. Bu ilişkilenme beraberinde büyük bir uyanış yarattı. Bu uyanış asla yok edilemeyecek bir düzeydeydi. Sayın Öcalan’ın yarattığı uyanışın etkilerini yaşamın her alanında görebiliyorduk” dedi. Müslim, Öcalan’ın Suriye’de yaşayan Kürtler üzerinde bıraktığı etki ve kurduğu ilişkiye işaret ederek, "Ekilen direniş tohumu daha sonra Kuzey ve Doğu Suriye devrimi olarak yeşerdi" diye belirtti.
SURİYE’DEN ÇIKIŞ
Suriye rejimi üzerindeki baskıların yoğunlaştığı dönemde nasıl bir yönelim olabileceğini tahmin edemediklerini ifade eden Müslim, olumsuz bir siyasi atmosferin hakim olduğunu ve Öcalan'ın bir şeyler olabileceğini tahmin ettiğini söyledi. Müslim, "Türkiye’nin tehditleri başladı ve giderek arttı. Biz de şaşırdık, ne olduğunu anlamıyorduk. Pek çok siyasetçi de bir şeyler döndüğünü ama ne olduğunu tam bilmiyordu. Ama bir oyun oynanıyordu. Bu oyunun ise Kürtlere ve Önderliği'ne yönelik olduğunu biliyorduk. Ama nasıl bir şey olacağını bilmiyorduk" diye konuştu.
DİRENİŞ RUHU
Öcalan’ın Suriye’den çıkmasının Kürtlerde derin bir üzüntüye neden olduğunu dile getiren Müslim, “Halk sahipsiz kaldığı hissine kapılmıştı. Sayın Öcalan’ın Yunanistan, Rusya ve sonraki süreçlerini herkes an be ana takip ediyordu. 'Acaba nereye gidecek, sağ salim gidebilecek mi' diye kafa yoruyordu" dedi. Öcalan’ın Suriye’den çıkışının arından Türkiye-Suriye ilişkilerinde de değişiklik yaşandığını kaydeden Müslim, "Suriye, Türklerin istediğini yapıyordu. Halkın bastırılması, Newroz’un yasaklanması, 1 Mayıs’ın, 15 Ağustos’un yasaklanması gibi durumlar yaşandı. Halk şehit veriyor ama yine de kutlama ve etkinlikleri gerçekleştiriyordu. Çünkü halkın içinde direniş ruhu ekilmişti" şeklinde konuştu.
ÖCALAN'IN EKTİĞİ TOHUM
2004'te Qamişlo'da yaşanan serhildan ile 2011 sonrası Kuzey ve Doğu Suriye'deki devrimin de "Öcalan’ın ektiği tohumun meyveleri" olduğunu vurgulayan Müslim, şunları söyledi: “Bu ruhu halkın içinden söküp atamazsınız. Halkta büyük bir bağlılık vardı. Esaretinde bile halk ondan kopmadı. Mesele fiziki bir mesele değildi. Düşman başı ezip, bedeni parçalamayı hedeflese de amaçlarına ulaşamadı. Halk sonraki süreçte de Sayın Öcalan’ın İmralı’da gösterdiği direniş ruhuyla yaşıyordu. Bu nedenle bu ruhu, bu paradigmayı, bu felsefeyi halkın zihninden çıkaramazsınız. Bugün yaşananlar da bunun kanıtıdır.”
KOMPLONUN HEDEFLERİ
Planlı bir şekilde gerçekleştirilen komployla Ortadoğu'nu yeniden dizayn edilmek istendiğine işaret eden Müslim, şunları ifade etti: "Sayın Öcalan’ı önlerinde engele olarak gördüler. Bu nedenle Sayın Öcalan’ı etkisizleştirmek istediler. Sayın Öcalan, fikirleriyle, örgütlülük ve silahlı gücüyle Ortadoğu’da yaratılmak istenen dengeleri etkisizleştirme gücüne sahipti ve hegemon güçler bunu görüyordu. Mesele bütün Ortadoğu’yu ilgilendiriyor. Komplo yapıldığı süreç ile bugünü karşılaştırdığımızda, daha kötü bir durumla karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. Ortadoğu’da, Irak’ta, Suriye’de neler yaşandığı ortada. Katliamlar, yıkımlar, göçler, çok büyük acılar yaşandı. Suriye’de 5-6 milyon insan ülkeden çıktı. 500-600 bin insan öldü. Bunların tamamı yeni Ortadoğu planları kapsamında yaşananlar. Komplo gerçekleşmeseydi, acaba bunlar yaşanır mıydı? Cevabım 'hayır' olur. Halklar böyle zarar görmezdi.”
HESAP TUTMADI
Müslim, Kürtlerin de komplo sonrası büyük acılar yaşadığını ve büyük bedeller ödediğini belirterek, “Ama komplo şimdiye kadar amacına ulaşamadı" dedi. Kürtlerin tüm saldırılara karşı direnmesi ve ayakta kalmasının bu duruma örnek olduğunu ifade eden Müslim, "Göç ettiler, çok şehit verdiler ama komplonun zafer kazanmasına izin vermediler. Komplonun amacı Kürtleri bitirmekti ama Kürtler bitmedi. Direndi ve şimdi Ortadoğu’nun en önemli güçlerinden biri haline geldi. Yine cihatçı güçler eliyle Ortadoğu işgal edilmek istendi. Kürtler bu güçleri yenilgiye uğrattı. Burada da amaçlarına ulaşamadılar. Bizler de çalışmalarımızı komplonun bütünselliği kapsamında gerçekleştiriyoruz" diye belirtti.
DİPLOMASİ VURGUSU
Müslim, Kürtlerin bu komployu unutmaması gerektiğini ancak eski defterlere göre de hareket etmemesi gerektiğini vurguladı. Müslim, sözlerini şöyle sürdürdü: "Dostluğu ve düşmanlığı komploya göre yaparsak, bütün dünyayla düşmanlık yapmak durumunda kalırız. Amerika, Rusya, Fransa, İsrail ve Arap devletleri... Ancak bizim farklı bir bakış açımız var. Komplo başarıya ulaşmadı, biz de yok olmadık. Bu tamam. Eski defterlere göre hareket edersek bütün dünya bize karşı borçlu. Eğer ki 'Türkiye ile görüşmeye hazırız, Suriye ile görüşmeye hazırız' diyorsak, bunu her zaman yeni bir sürecin, yeni bir ilişkinin yolunu aradığımız içindir. İdeolojimize, fikrilerimize göre yaşamak durumundayız, düşmanlıklara göre değil. Böyle olursa kimse ile ilişki kuramayız. Bu da siyaseten iyi değil. Amerika’nın İngiltere’nin komplodaki rolünü biliyoruz ama yine de bir güçler ile ilişki geliştirmek durumundayız. Bu ilişkilerle de komployu boşa çıkarabiliriz.”
TÜRKİYE YALNIZ KALDI
Büyük oranda boşa çıkarılan komplo sürecinin halen sürdüğüne dile getiren Müslim, şöyle devam etti: “Sayın Öcalan ile halk özgür yaşadığında, fikirlerini özgürce paylaştığında komplonun bittiğini ifade edebiliriz. Bu yaşananlar bu güne kadar komplo ile yürütüldü. Ancak günümüzde komplo değişime uğradı. Bugün Başur, Bakur ve Rojava’da komplo kapsamında gelişmeler yaşanıyor. Ama farklı bir şey var. Bugün Türkiye ciddi anlamda yalnız kaldı. Türkiye komployu kendi başına yürütmeye çalışıyor ve diğer güçlere ‘Bu planları siz yaptınız şimdi neden uygulamıyorsunuz, neden bize sahip çıkmıyorsunuz’ diye yakınıyor. Bunlar görülüyor. Buna karşı Kürdistan halkı daha fazla örgütlenmeli ve Sayın Öcalan’ın fikirlerine saha sıkı sarılmalı. Komplo ancak böyle tamamen boşa çıkarılır."
MA / İdris Sayılğan