İSTANBUL - Gazeteci Erk Acarer, Türkiye'nin Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik yeni bir saldırıyı kaldırabilecek bir gücünün olmadığına işaret ederek, "5 yıl önce yaptığını bir daha denemesi bir felaketle sonuçlanabilir" dedi.
Suriye'de 61 yıllık Esad rejimi, Heyet Tahrir el-Şam'ın (HTŞ) 26 Kasım tarihinde başlattığı saldırılar sonrası çöktü. Rejimin çöküşünden kısa bir süre sonra Aleviler başta olmak üzere farklı inançlardan halklara dönük saldırılar başladı. Türkiye ve bağlı Suriye Milli Ordusu (SMO) da Kuzey ve Doğu Suriye kentlerini hedef almaya başladı. Türkiye'nin 19 Aralık’ta gerçekleştirdiği hava saldırısında, haber takibi yapan gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin katledildi. Saldırılar devam ederken, çatışmalar Kobanê'nin güneyinde yer alan Tişrîn Barajı ve Qereqozak Köprüsü civarında yoğunlaşmış durumda.
'GAZETECİLERİN HEDEF ALINMASINA TEPKİ GÖSTERİLMELİ'
Gazeteci Erk Acarer, Suriye’de yaşanan gelişmeler ile gazetecilerin katledilmesini değerlendirdi. Acarer, katledilen gazetecileri sahadan tanıdığına işaret ederek, "Alandan bilgi aktarılan kişiye gazeteci denir. Elinde sadece fotoğraf makinesi olan kişilerin ‘terörist’ diye suçlanıp hedef alınması, uluslararası anlaşmalara, insanlığa, vicdana ve savaş ahlakına sığmaz. Tüm kesimlerin tepki göstermesi gereken bir durumdur. AKP iktidarı ‘Biz ne söylüyorsak kurcalamadan inanın’ anlayışındadır. Bırakın gazeteciler bildiklerini anlatsınlar. Suriye’de bir günde haritalar değişiyor. Biz orada ne olup bittiğini öğrenmek istiyoruz. Ama iktidar sadece kendi borazanının ötmesini istiyor. Diğer seslerin dinlenmesini istemiyor. Bu uğurda da gazetecileri öldürmekten, cezaevine atmaktan, ‘terörist’ olarak sunmaktan kaçınmıyor" ifadelerini kullandı.
Acarer, "İktidar, topluma hamaset üzerinden bilgi aktarıyor. Bırakın bilgiyi aktaralım. Beğenmezseniz karşısına argüman koyun. Ama toplum bilgiye doysun ve gerçekten neyin ne olduğu anlaşılsın. Fakat iktidar toplumun bilgiye ulaşmasını istemiyor ve propaganda istiyor. Biz de her şeye rağmen bu propagandayı yapmıyoruz. Ne bu propagandanın yanındayız, ne de sizin istediğiniz suskunluk yasası içerisinde olabiliriz. Gazetecilik böyle bir şeydir. Ne görüyorsak, ne oluyorsa bunu aktarmakla yükümlüyüz. Baskıyla, öldürerek, sürgün ederek, hakaret ederek, trollerinizi üzerimize salarak bu işten sonuç alamadınız. Alacağınızı da zannetmiyorum" ifadelerini kullandı.
‘SURİYE İKİ KOLDAN KUŞATILMAK İSTENİYOR'
Suriye’nin iki koldan kuşatıldığını söyleyen Acarer, söz konusu kollardan birisinin DAİŞ'in öldürülen lideri Ebu Bekir el-Bağdadi ile yakınlıyla bilinen ve şu an Alevilere saldıran Ebu Muhammed el Colani (Ahmed eş-Şera) liderliğindeki HTŞ olduğunu söyledi. Acarer, diğer kolun ise Türkiye’nin İslamcı bir formda konsolide ettiği paramiliter grup SMO olduğunu kaydetti.
Suriye’de sadece İslam dinine inanan insanların yaşamadığına dikkati çeken Acarer, "AKP, burada ‘tek devlet’ istiyoruz diyor. Bunu nasıl yapacak? İhvanist, cihadist, Neo-Osmanlıcı ve Sünni İslam anlayışına ait bir toplumu yaratmak istiyorlar. Ama burada Aleviler, Kürtler ve başka etnik gruplar var. AKP’nin tekçi zihniyeti burada tutmaz. Erdoğan, ‘Türkiye, Türkiye’den büyüktür’ diyor. Türkiye teknik olarak Türkiye’den büyük değildir. Siz önce Türkiye toprakları içerisinde yoksul vatandaşlarımızın karnını doyurun. Ekmeklerin ve yiyeceklerin çöpten toplanmasının önünü geçin" ifadelerini kullandı.
‘SAVAŞTA KİMSE SİLAH BIRAKMAZ'
Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'ni tasfiye etmek istediğini söyleyen Acarer, "Buna hazırlanıyorlar. Gazetecilere yönelik baskıların ya da demokratik kitle örgütlerine yönelik hedef almaların bir nedeni budur. Hakan Fidan, Colani ile görüştüğünde YPG'nin kontrol ettiği bölgelerin silahlardan arındırılması gerektiğini söyledi. Bunu Colani de söylemeye başladı. SMO ile yapılan saldırılar ve Türkiye sınırında yapılan sevkiyatlar bir saldırının olacağını gösteriyor. Savaşın olduğu bir iklimde kimsenin silah bırakacağına inanmıyorum. Herkes temkinli ve kendi bölgesini korumak istiyor. Bu bölgeye yapılacak saldırı başka sıkıntıları da beraberinde getirecektir. Türkiye saldırabilir. Fakat Kürtlerin kazandığı birtakım unsurlar ve değerler var. Kürtlerin de bu işten çok kolay vazgeçeceğini düşünmüyorum. Şunu da belirtmek gerekiyor; Bu sadece bir Neo-Osmanlıcılık kafasıyla yapılan savaş değildir. Bu aynı zamanda silah ticareti, petrol ve Suriye’nin ganimetlerini ele geçirme savaşıdır. Bu ganimetçilik üzerinden yaklaştığımızda iktidar açısından bu oyunun sürmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
‘OLASI OPERASYON FELAKETLE SONUÇLANABİLİR’
Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yapacağı saldırıyı kaldıracak gücünün olmadığını belirten Acarer, "Ben sahada hem cihadistlerden hem de Kürtlerden bilgi alıyorum. Şu an Minbic ve Tişrîn Barajı hattında SMO’nun çok ilerlemediğini görüyoruz. Türkiye'nin bu noktada HTŞ'ye yakınlaşmak istediğini görüyoruz. Türkiye ne 10 yıl önceki ne de 5 yıl önceki Türkiye’dir. Ekonomi çok kötü ve bu kadar kutuplaşmayı kaldıracak durumu yoktur. Çünkü 2014-2015 yıllarında başlayan, ardından Kobanê olayları, Ankara, Suruç ve Diyarbakır'da bombaların patlaması ve şehirlerin yıkılmasıyla daha da sıkıntılı bir hale gelen süreç, toplumlar arasında birtakım kopuşlar da yarattı. O nedenle Türkiye'nin 5 yıl önce yaptığını bir daha denemesi bir felaketle sonuçlanabilir. Bu sürdürülebilir bir şey değildir" diye kaydetti.
MA / Melik Çelik