İSTANBUL - Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’in katledilmesine tepki gösteren siyasi parti temsilcileri, katliama sessiz kalınmaması gerektiğini belirterek “Artık korku zincirlerini kırmamız gerekiyor” dedi.
Türkiye ve güdümündeki SMO adlı paramiliter grubun Kuzey ve Doğu Suriye'ye dönük saldırıları devam ediyor. Bu kapsamda Qerekozax ve Tişrîn Barajı’na dönük saldırıları takip eden gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin, 19 Aralık'ta Tişrîn Barajı ile Sirrîn Beldesi arasındaki yolda Türkiye'ye ait Silahlı İnsansız Hava Aracı’nın (SİHA) saldırısıyla katledildi.
Birçok kentte Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’in katledilmesi protesto edildi. Bu protestolar kapsamında 21 Aralık’ta İstanbul’da açıklama yapmak isteyen 7’si gazeteci 9 kişi tutuklandı.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İstanbul İl Eşbaşkanı Gonca Yangöz, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) İstanbul İl Eşsözcüsü Ali Bal ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Marmara Eşsözcüsü Çiçek Ariç, basına dönük baskılara ve gazetecilerin katledilmesine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
KORKU İKLİMİ YARATILMAK İSTENİYOR
Gonca Yangöz, katliamların Özgür Basın çalışanlarını yıldırmayacağını ifade ederek, Cihan Bilgin ve Nazım Daştan’ın iktidarın Kuzey ve Doğu Suriye’de yürüttüğü özel savaş politikalarının gerçek yüzünü dünyaya duyurduğunu kaydetti. Gonca Yangöz, “Bu tür durumlarda, doğru habere ulaşmak isteyen siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri ortak mücadeleyi örerek, saldırılara karşı çıkıyor. Onların en ürktüğü şey, bizim ortak mücadele hattını büyüterek halkların katliamına ortak ses çıkartmaktır. Bu kalem ‘yere düşmeyecek’ diyen siyasetçileri, gazetecileri de gözaltına alıyorlar. Gazetecilerin katledilmesi Özgür Basını yıldırma politikasıdır. İktidar baskı politikalarıyla korku iklimi yaratmak istiyor. Korku zincirlerinin yıkılması gerekiyor. Bugün bu gazetecilerin başına gelenlerin yarın başka gazetecilerin başına gelmeyeceğinin hiçbir garantisi yok. Doğrunun yanında yer almak her zaman erdemli bir duruştur. Hiçbir gazeteci Nazım ve Cihan’ın katledilmesine sessiz kalmamalıdır. Bu korkunun zincirlerini artık kırın” çağrısı yaptı.
HEDEF ALINDILAR
Çiçek Ariç, Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşanan gelişmeleri gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’den aldıklarını belirterek, Ortadoğu’da yaşanan savaş ve çatışma ortamlarında birçok gazetecinin yaşamını yitirdiğini kaydetti. Çiçek Ariç, “Hedef olduklarını kendileri de belirtmişti. Kürtler aleyhine kara propagandanın yapıldığı bir dönemde iki gazeteci kamuoyunu doğru bilgilendirdiği için hedef alındılar. Türkiye basınında bu olayı çok duymadım. İki meslektaşları öldürüldü. Gündeme alan olmadı. Sonuçta bu insanlar gazeteciydi. Basın adına oradaydılar. Bugün bir ülke eğer gazeteciye sahip çıkmıyorsa bunun adı çürümüşlüktür” diye sordu.
‘CİHAN BİLGİN’İN ANNESİNE KULAK VERİN’
Çiçek Ariç, gazetecilerin hedef alınarak katledilmesini protesto eden gazetecilerin de baskı ve şiddetle gözaltına alınması ve ardından 9 gazetecinin tutuklanmasının kabul edilemez olduğunu söyleyerek, “Gazetecilere dönük baskılar Türkiye'de basın ve ifade özgürlüğünün gelmiş olduğu noktayı gözler önüne seriyor. Gazeteci Özlem Gürses’in ‘IŞİD yapısı, yani TSK-SMO yapısı Kürtlerin olduğu bölgelerde küçük küçük kazanımlar elde etmiş’ dediği için ev hapsi verildi. Ufacık bir eleştiride bile gazetecileri gözaltına alıyorlar. Buna karşı kıyamet koparılmalıdır. Aynı şeyi biz de söylüyoruz. Ama iki insanın ölümüne bu kadar sessiz kalmak kabul edilir bir şey değildir. Cihan’ın annesinin bir açıklaması vardı. Cihan okumuş, kendini geliştirmiş güçlü bir kadın ve burada her işi yapabileceğini söyledi. Ama o zor olanı tercih etti. Tüm kamuoyu anneye kulak vermesi gerektiğini düşünüyorum” diye belirtti.
‘KAMUOYU SUSKUN’
Ali Bal ise baskıcı rejimlerde halka gerçek bilginin gitmemesi için öncelikle gazetecilerin hedef alındığını belirterek, Kobanê’nin de uzun süredir hedef alındığını anımsattı. Bal, “Türkiye’nin sınır güvenliği bahanesiyle Rojava ve Kobanê bölgesine dönük saldırıları var. Kürtlerin de kendi haklarını talep etme mücadelesi sürüyor. Son süreçte özellikle hava saldırılarında onlarca sivil öldürüldü. Gazeteciler, öldürülen sivilleri Türkiye ve dünya kamuoyuna duyurmuşlardı. Devlet Bahçeli'nin son açıklamasıyla birlikte ülkede sanki yeniden bir sürecin başlatılacağı algısı yaratıldı. Ama bunun tam zıttı bir uygulamalarla karşı karşıyayız. Sayın Öcalan’la görüşmeler yapılacak denildi. Tam tersine bir durum yaşanıyor. Katledilen gazetecilere dair dünya kamuoyunda suskunluk bir suskunluk var. Bu tepkinin gelişmemesinin altında yatan şeyin, Türkiye’nin Avrupa ve diğer emperyal ülkelerle olan ticari ilişkilerdir. Türkiye kamuoyunda yeteri bir tepki yok. Özellikle Filistin konusunda duyarlılık gösteren İslami çevrelerin, Türkiye'deki gazetecilerin bu konuya dair suskunlukları kabul edilemez” ifadelerini kullandı.