Sebahat Tuncel: Kürt kadınlar ütopyayı gerçek kılıyor

img
AMED - Kürt kadınların dünyaya eşitliğe dayalı bir yaşam sunduğunu söyleyen Sebahat Tuncel, "Bu mücadele toplumu özgürleştirme sorumluluğu üstlendiği için heyecan yaratıyor" dedi. 
 
Erkek egemen sistemin 2024 yılında sistematik bir hal alan saldırılarına karşı en güçlü muhalefeti örgütleyen kesim kadınlar oldu. Saldırılara örgütlü mücadeleyle karşı duran Kürt kadınlar ise, yıl boyunca direniş çizgisini esas aldı. Yılın ilk günlerini, ev baskınları, gözaltı, tutuklama ve saldırılarla karşılayan Kürt kadınlar, savaş, tecrit ve özel savaş politikalarının yanı sıra erkek-devlet şiddetine karşı “Jin, jiyan, azadî” ile mücadeleyi kuşandı. 
 
Yeni yıla “Bi jin jiyan azadiyê ber bi azadiyê ve” kampanyasıyla giren Özgür Kadın Hareketi (Tevgera Jinên Azad-TJA), kampanya kapsamında PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit başta olmak üzere özel savaş politikaları, doğa talanı, cezaevlerindeki ihlaller ve kadın katliamları gibi birçok başlıkta mücadeleyi örgütleyen çalışmalar yürüttü. "Abdullah Öcalan’a özgürlük Kürt sorununa demokratik çözüm" kampanyası kapsamında gerçekleştirilen eylemlere öncülük etti, “Özgürlük Okumaları” etkinlikleri gerçekleştirdi. "Jin, jiyan, azadî" felsefesiyle eylem, etkinlik ve buluşmalar gerçekleştiren Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Kadın Meclisi, üç ay süren “Özel Savaşa Karşı Kadın Buluşmaları” kapsamında 15 kentte 73 atölye gerçekleştirdi ve 3 bin 200 kadına ulaştı. Amed’de 13 Aralık’ta “Örgütlü ve özgür kadınla özgür toplumu inşa ediyoruz” şiarıyla 3’üncü Konferansı’nı gerçekleştiren DBP Kadın Meclisi, önümüzdeki dönem de örgütlemeyi ve demokratik siyasette kadın mücadelesini akademilerle büyütmeyi karar altına aldı. 
 
Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünün sağlanması için 1 Şubat’ta Wan ve Qers’tan “Büyük Özgürlük Yürüyüşü” başlatıldı. Kadınların da yer aldığı yürüyüş 15 günün ardından Rihan’ın Xelfetiî (Halfetî) ilçesinde sonlandırıldı. 
 
EŞBAŞKANLIK SİSTEMİ VE KAYYIM 
 
Kürt kadınların yıl içerisindeki önemli gündemlerinden biri de seçim idi. Ülkede 31 Mart’ta gerçekleşen yerel seçimlerde eşit temsiliyeti esas alan tek parti olan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), eşbaşkanlık sistemiyle girdiği seçimlerde 3’ü büyükşehir olmak üzere 78 belediye kazandı. Partinin yönetimde olduğu belediyeler, kadın odaklı belediyecilik ile çalışmalarını sürdürürken, 3 Haziran’da Colemerg, 4 Kasım’da Mêrdîn, Elih ve Xelfetî, 22 Kasım’da Dêrsim ve 29 Kasım’da Wan’ın Miks (Bahçesaray) belediyesine kayyım atandı. 
 
GÜLİSTAN, ROJVELAT VE ROJİN 
 
Dêrsim’de 5 Ocak 2020 tarihinde kaldığı yurttan ayrıldıktan sonra bir daha haber alınamayan Munzur Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü ikinci sınıf öğrencisi Gülistan Doku’nun akıbeti 4 yıldır aydınlatılmadı. Kadınların “Gülistan Doku nerede?” sorusu yanıtsız bırakılırken, Elih’teki evinden 9 Şubat’ta çıkan ve bir daha haber alınamayan Rojvelat Kızmaz’ın cenazesi 12 Şubat’ta Ilısu Barajı’nda bulundu. Gülistan Doku’nun okuldan arkadaşı olan Rojvelat Kızmaz’ın ailesi, Batman İl Emniyet Müdürlüğü’ne kayıp ilanında bulunmalarına rağmen emniyetten kendilerine herhangi bir dönüş olmadığını belirtti.
 
Yılın sonlarına doğru ise bu kez 21 yaşındaki üniversite öğrencisi Rojin Kabaiş’in kaybolduğu haberi geldi. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Eğitim Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümünü bu yıl kazanan Rojin Kabaiş, 27 Eylül’de kaldığı yurttan sahile indi ve 18 gün sonra cenazesi Wan Gölü’nde bulundu. İlk günden arama çalışmalarının yetersizliğine dikkat çekilirken, otopsi raporunda ölüm nedeni “suda boğulma” olarak öne sürüldü, ancak daha sonra cenazede iki erkeğin DNA’sı tespit edildi. Rojin Kabaiş’in ölümüyle ilgili soru işaretleri de şüpheler de hala giderilmiş değil. 3 kadının da Kürdistan’da kaybolması gözleri özel savaş politikalarına çevirirken, “Gülistan Doku nerede” sorusuna “Rojin Kabaiş’e ne oldu” sorusu da eklendi. 
 
12 SİYASETÇİYE 170 YIL HAPİS CEZASI 
 
Siyasette aktif rol oynayan kadınlar, gözaltı, tutuklama ve on yıllara varan hapis cezalarıyla baskı cenderesine alınmaya çalışıldı. Kobanê Davası’nda yargılanan ve aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ında bulunduğu 12 kadına 16 Mayıs'ta görülen karar duruşmasında toplamda 170 yıl 3 ay hapis cezası verildi. 
 
 
Tüm baskılara rağmen 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde “Bi jin jiyan azadiyê, ber bi azadiyê ve (Jin Jiyan Azadî ile Özgürlüğe Doğru)” şiarıyla alanlarda olan TJA ve bileşenleri, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde ise “Erkek devlet şiddetine karşı Jin Jiyan Azadî” şiarıyla erkek egemen sisteme karşı mücadele kararlılığını vurguladı. 
 
Yıl bitiminde gündemi Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılar ile Ortadoğu’daki savaş olan kadınlar, saldırılara karşı Qamişlo ve Kobanê sınırlarında başlatılan nöbetlerde de en önde yer aldı, çözüm olarak “Jin, jiyan, azadî” felsefesine işaret etti. 
 
1998 yılından bu yana kadın mücadelesi ve siyasette aktif olarak yer alan Sebahat Tuncel ile Kürt kadınların mücadelesini konuştuk. 
 
EVRENSEL BİR SORUN
 
Kadın sorununun “evrensel bir sorun olduğu” tespitinin mücadele ve direnişin de evrensel olduğunu gösterdiğini belirten Sebahat Tuncel, Kürt kadınların hem etnik hem de cins kimliklerinden kaynaklı maruz kaldıkları politikalara karşı verdiği mücadelenin dinamik olması nedeniyle ayrıca toplumu etkileyen bir konumda olduğunu söyledi. Siyahi kadınların mücadelesinin de Kürt kadınların mücadelesiyle benzer olduğunu dile getiren Sebahat Tuncel, “Ya da başka ülkenin başka yerlerinde kadınlar eşitlik ve özgürlük mücadelesi yürüttü. Kürt kadınlar olarak şöyle ifade ediyoruz; bütün dünyadaki direniş ve mücadele deneyimini kendi deneyimimiz olarak görüyoruz ancak özgün deneyimimizi de bütün dünya kadın hareketinin deneyiminin bir parçası olarak görüyoruz. Kürdistan özgürlük mücadelesi, Kürt kadınların özgürlük mücadelesi bir şekilde Ortadoğu’da, kadınların cinsiyetçi, dinci, milliyetçi ve militarist politikalara karşı isyanını ve yeni bir yaşamı ifade ediyor aynı zamanda. Bu, yeni bir yaşamı kurmak, eşitlikçi, kadın-erkek eşitliğine dayanan, özgürlüğü esas alan yeni bir yaşam inşası. Doğal olarak bütün kadınlarda heyecan yaratıyor. Çünkü bütün kadınlar aynı şeyi istiyor. Çünkü erkek egemenliği dünyanın neresinde olursa olsun hepimizi etkiliyor. Bugün Afganistan’da da, Avrupa’nın her hangi bir ülkesinde de, Ortadoğu’da da, İran’da da, Irak’ta da, Türkiye’de de bütün kadınlar erkek egemen kapitalist sistemin baskısı altında. Dolayısıyla ezilmişliklerimiz aynı. Dilimiz, rengimiz, kimliğimiz ayrı olabilir ama hepimiz bu erkek egemen sistemden kadın olmaktan kaynaklı etkileniyoruz. Dolayısıyla kadın ezilmişliğine karşı dünyanın neresinde bir mücadele varsa, bütün dünya kadınlarının dikkatini çeker” diye belirtti. 
 
‘KÜRT KADINLAR ÇÖZÜMÜ SUNUYOR’
 
Jîna Emînî’nin katledilmesinin ardından İran ve Rojhilat’tan yükselen “Jin, jiyan, azadî” sloganının bütün dünyaya yayılmasının da mücadelenin evrensel yönünü gösterdiğini söyleyen Sebahat Tuncel, “Nerede kadın ezilmişliği varsa erkek egemenliğine karşı mücadele her yerde aynı şeyi ifade ediyor. Kürt kadınlar açısından özgün olan durum; kadın-erkek eşitliğine dayalı, demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü paradigma ile Ortadoğu ve dünyada bir yaşam sunuyor. Aynı zamanda kapitalist modernite ve erkek egemen kapitalist sisteme karşı çözümün öncülüğünü yapıyor. Hem cins olarak özgürleştirme hem de ait olduğu kimliği özgürleştirme ama aynı zamanda yaşadığı coğrafyayı ve toplumu özgürleştirmek gibi bir sorumluluk üstlendiği için buradaki mücadele ve direniş hepsini etkiliyor” dedi. 
 
JIN, JIYAN, AZADÎ
 
Dünyanın her yerinde kadınların aynı sorunu yaşadığının altını çizen Sebahat Tuncel, “Eskiden ‘dünyanın işçileri birleşin” sloganı vardı. Şimdi bütün dünyanın kadınlarını birleştiren slogan  ‘jin, jiyan, azadî’ oldu. Tabii bu sloganın Ortadoğu coğrafyasında ve Kürdistan’ın bağrında çıkıyor olması insanı ayrıca heyecanlandırıyor ve Kürt kadınlara daha da sorumluluk yüklüyor. Çünkü bir umut vaat ediyorsunuz. O zaman bu umudu gerçek kılmak için daha çok çalışmanız gerekiyor. Bir düşünür; ‘İnsanların umutlarını kırmayın. Belki elinde var olan tek şeyleri umutlarıdır’ demişti. Siz bir umut yaratıyor, ‘başka bir yaşam mümkün’ diyorsunuz, o zaman bunun gerçeğe dönmesi için mücadele etmeniz gerekiyor. Sadece fikrin iyi olması yetmiyor. Önemli olan onun yaşamsal olması. Kürt kadınlar olarak en büyük farkımız bu; düşünceyi yaşamsal kılmak, ütopyayı gerçek kılmak ve buradan büyük emek ve bedellere rağmen yeni bir yaşamı inşa etmek, bunu başarabilmek… İşte Rojava Devrimi’nin bir kadın devrimi olarak ifade edilmesinin nedeni kadın-erkek eşitliğine göre bir sistem kurulmasıdır. Kadın özgürlük bilinci sadece kadınlar açısından değil, erkeklerin de bu bilinçle yeniden kendisini şekillendirmesi konusunda büyük çaba var. Bu toplumsal değişim, dönüşüm demek. Yani toplumsal devrim demek. 
 
26 YILLIK MÜCADELE 
 
25-26 yıllık bir kadın özgürlük mücadele deneyimlerinin olduğuna dikkati çeken Sebahat Tuncel, hem Ortadoğu hem Türkiye hem Avrupa ve hem de Asya’daki kadınlarla diyalog halinde olduklarını söyledi. Erkek egemenliğine, savaşlara, taciz, tecavüz, şiddet, yoksulluk ve zorunlu göçe karşı ortak mücadele ettiklerini belirten Sebahat Tuncel, ortak mücadele ağlarının hep olduğunu dile getirdi. Bu ortaklaşmanın en somut halinin Dünya Kadın Yürüyüşü olduğunu hatırlatan Sebahat Tuncel, “Kürt kadınlar, Latin Amerika’dan Asya’ya, Avrupa’dan Ortadoğu’ya kadar kadınlarla irtibat halinde. Bu önemli bir nokta. Bu kadar geniş bir kadın ağıyla ilişki kurmak ve oradaki kadınların sorunlarıyla kendi sorunlarını karşılaştırarak, ortak çözüm arama kıymetli” dedi. 
 
ERKEK EGEMENLİĞİ TÜM DÜNYADA SORUN 
 
Erkek egemenliğinin tüm dünyada sorun olduğunu vurgulayan Sebahat Tuncel, dolayısıyla kadın yoksulluğu, kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve mültecileştirme halinin de tüm dünyanın sorunu olduğunu söyledi. Evrensel olan sorunlara evrensel bir çözümün kaçınılmaz olduğunu belirten Sebahat Tuncel, “Birlikte kurtulacağız” şiarıyla örgütlenmenin esas alınması gerektiğini kaydetti. Kürt kadınların da dünya kadın hareketinin bir parçası olarak mücadeleyi yürüttüğünü söyleyen Sebahat Tuncel, şunları belirtti: “Bu ilişki devam etmeli özellikle Ortadoğu bağlamında. Savaş ve çatışmanın en yoğun yaşandığı bir coğrafyada yaşıyoruz. Filistinli kadınların soykırıma uğraması, Kürt, Arap kadınlarına yönelik saldırı, şiddet… Ortadoğu’da barış siyasetini çok acil bir hale getiriyor. Yine radikal dinci gruplar El-Kaide, El-Nusra gibi örgütlerin devamı olan cihadist örgütlerin kadınlara yönelik yaklaşımı söz konusu. Kadın politikaları burada acil bir özgürlük çizgisini, direnişi yükseltmeyi gerekli kılıyor. Erkek egemenliğinin sömürü, eşitsizlik, baskı ve tahakkümü Ortadoğu’da savaş ve çatışma politikaları nedeniyle iki katı, hatta daha bazı yerlerde çok daha derin yaşanıyor. O açıdan ortak mücadele etmek ve güçlü bir savaş karşıtı hareket oluşturmak en acil görev diye düşünüyorum.”
 
VAR OLAN ZİHNİYETİ ERKEKLER DE AŞMALI 
 
Kürt kadın mücadelesinin erkeğin değişim ve dönüşümü açısından da önemli olduğuna işaret eden Sebahat Tuncel, bu açıdan kadınların mücadelesi ve direnişinin güçlendiren bir konumda olduğunu söyledi. Binlerce yıllık merkezi uygarlık sisteminin şekillendirdiği erkek egemen zihniyeti aşmanın kolay olmadığını vurgulayan Sebahat Tuncel, bunu sadece kadının değil erkeğin de aşması gerektiğini belirtti. Sebahat Tuncel, “Erkeğin de aşması gerekir ki eşit, özgür bir yaşamı, özgür eş yaşamı birlikte inşa edebilelim. Şimdiye kadar ifade ettiğimiz iki cinsel kırılma kadınların aleyhine oldu. İlk neolitik dönemde, merkezi uygarlık sistemine geçiş olarak tanımladığımız bir cinsel kırılma kadınların aleyhine olmuş ve kadınlar toplumsal, siyasal, kültürel, ekonomik yaşamın dışına itilmiştir. Dinler tarihiyle birlikte kadınların bu ezilmişliği tanrı buyruğuna bağlanmış bir noktaya gelmiştir. Erkek egemenliği inancı ve dini kadınların aleyhine kullanmıştır. Kadınları yurttaş saymayan, yok sayan bir zihniyet yapısı daha da derinleştirilmiştir. Şimdi 21’inci yüzyılda üçüncü cinsel kırılmanın kadınlar lehine olabileceğini düşünüyoruz. Bu defa kadın-erkek eşitliğine dayanan bir şey olabilir. Neden olabilir? Çünkü kadınlar gerçekten dünyanın her yerinde erkek egemenliğine karşı kadın özgürlüğünün, kadın-erkek eşitliğinin güvenceye alınması için mücadele ediyor. Türkiye’de en çok tartışılan İstanbul Sözleşmesi’nin bu kadar çok kadınlar tarafından gündemleştirilmesinin temel nedeni bu. Çünkü kadınlar, erkek egemen zihniyeti aştırmak ve devletin eşitlik politikalarına göre sorumluluk üstlenmesi açısından bu sözleşmeyi önemli görüyor. 6284’te bu sözleşmeye göre çıkarıldı. AKP o yüzden 6284 Sayılı yasayı da hedef alıyor. Çünkü İstanbul Sözleşmesi’ni iptal etti ancak yasa duruyor. Ama şimdi onu da iptal etmek istiyorlar. Bu ise, kadınların yaşamını doğrudan etkiliyor. 
 
Kadınlar 200 yıl önce dünyada sırf oy hakkını alabilmek için hareket başlattı. Çünkü oy hakkı olmayanın yurttaşlık hakkı yoktur, yurttaşlık hakkı olmayan eğitim hakkından faydalanamıyor, boşanma, mülkiyet hakkı yok. Mal gibi alınıp, satılıyor. Bütün bunlar ciddi sorunlar. O yüzden de yurttaş olabilmek için 200 yıl mücadele etmişler. Şu an birçok yerde yurttaşlık hakkı kazanılmış ama bu eşitlik temelinde değil. Yine de erkek egemenliği başka biçimlerde devam ediyor. Mesela kadınlar ekonomik yaşamın dışında. Dünyanın her yerinde ekonomik yaşam, daha çok erkeklerle ifade edilen bir şey. Daha önce kadın mesleği olarak tarif edilen dokuma, yemek ve aşçılık işlerinde şimdi erkekler ücretli çalışıyor. Aslında kölelik bir başka şekilde devam ediyor. O yüzden mesela kadın, feminist ve sosyalist hareketlerin patriarkaya bu kadar karşı çıkma nedeni de bu. Yani emeği ücretle ifade eden şey kadının emeğini değersizleştiriyor aslında. Kapitalist bir sistem var ve bu kapitalist olmayan emek ve değer sayesindedir. Ücretli emeğe değer verirken, kadının emeğine değer vermeyen yaklaşımlar ciddi anlamda sorun. Kadınlar o yüzden ev içi emeğin ücretlendirilmesi tartışmasını yürütüyor. Kadınların lehine gelişebilme ihtimali olan üçüncü cinsel kırılma ile bütün bu yaşanan sorunların ortadan kaldırılacağı ve yeni bir perspektifle yaşam yeniden kurulacak diye ön görüyoruz. Tabi ki bunun mücadelesini veriyoruz. Erkek egemenliği her açıdan kendini dayatıyor.  Son süreçlerde faşist iktidarlar tarafından kadınların eşitlik, özgürlük mücadelesinin sürekli baskı altına alınması erkekliği hortlatmış durumda. Yani bu kadar kadınların, çocukların katledilmesi… Yanı başımızda işte Narin katledildi. Bu açıdan ciddi sorunlar olduğunu herkes biliyor ama sonuçta gerçekten mücadele eden, direnen güçlü bir kadın hareketi de var. Bu da insana umut veriyor” diye belirtti. 
 
ABDULLAH ÖCALAN’IN ETKİSİ 
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Kürt kadın mücadelesindeki rolünün tüm dünya tarafından bilindiğini belirten Sebahat Tuncel, “Kadın özgürlük çizgisine yaklaşımı, kadınlarla kurduğu yoldaşlık ilişkisi, egemenliği eleştirmesi önemli. Dünyada benzer ulusal mücadele önderlerinde de kadın sorunu hep önemli bir konu olmuştur. O açıdan bütün dünyada devrimci hareketlerde kadın özgürlüğü temel gündemlerden biridir. Çünkü sorun eşitsizlik kaynaklıdır. Bu aynı zamanda kadın-erkek eşitsizliği, Kürtlerle-Türkler arasında yaşanan eşitsizliği, Araplarla-Türkler arasında yaşanan eşitsizliktir. Özgürlük istiyorsanız o zaman eşitliğin sağlanması gerekir. Sayın Öcalan’ın kadın özgürlüğünü diğer liderlerden belki de daha sistematik olarak gündemine alması ve kadın özgürlük mücadelesini kendi paradigmasının temel sistemlerinden biri haline getirmesi önemli bir şey. Toplumsal değişim, dönüşümde de önemli. Bir de kadın sorununun devrimden sonraya bırakmayan, aksine süreçle birlikte demokrasi, özgürlük, ekoloji mücadelesinin bir parçası haline getirmek önemli bir nokta. O açıdan da Sayın Öcalan’ın açığa koyduğu paradigma diğer paradigmalardan farklı olarak, sadece kadın özgürlüğüne değinen değil, aslında çözümde de rol veren bir nokta da. 2013-2015 süreçlerinde, diyalog ve müzakere süreçlerinde kadınların yer alması konusunda ısrarı vardı ki, kadınlar arkadaşlarımız o zaman masada yer aldılar. Bu önemli bir konu. Çünkü kadınların olmadığı, karar ve uygulama mekanizmalarında yer almadığı yerlerde lehlerine hiçbir karar çıkmıyor. Doğalında erkekler olduğunda o egemenlik kendisini hissettiriyor. O yüzden kadınların hem barış hem de sonraki inşa süreçlerinde yer alması, toplumsal değişim ve dönüşümde yer alması önemli ve kıymetlidir. Kürt kadınlar bu konuda gerçekten muazzam güçlü hareket ortaya çıkarmış oldu. Bu sadece Kürt kadınları açısından değil, Kürtlerin birlikte yaşadığı halkların kadınları açısından Ortadoğu ve dünya kadınları açısından da önemli bir deneyim açığa çıkarmış oldu” ifadelerini kullandı. 
 
MÜCADELEDE CİNS BİLİNCİ 
 
20’li yaşlarda mücadelede yer aldığını söyleyen Sebahat Tuncel, verilen mücadelede cins bilincinin önemli olduğunu dile getirdi. Erkek egemen sistemin kadını kendisine ve kimliğine yabancılaştırdığını kaydeden Sebahat Tuncel, “Karl Marx, ‘işçinin emeğine yabancılaşması’ndan söz ediyor ya; aslında bir şekilde gerçekliğine, kimliğine yabancılaşan kadınların yeni bir yaşam kurma iddiası ve çözüm yöntemleri geliştirmesi burada oldukça önemli oluyor. Farkına varmak, özgürlük mücadelesinde direnmeyi gerektiriyor. Genelde kadın çalışmalarında yer aldım ancak karma örgütlerde de bulundum. Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) kuruluş sürecinde eşbaşkanlık görevini yürüttüm.  Demokratik Bölgeler Partisi’nde (DBP) eşbaşkanlıkta yer aldım ama esasta hep kadın hareketinde yer aldım. Farkına varmazsanız değişimde olmuyor. Yaşadığınız gerçekliğin farkına vardığınızda arayışınız da güçlü oluyor” dedi. 
 
‘ERKEKLİK’ OLGUSU 
 
Süreklileşen erkek egemenliğinin kadınların mücadelesi sayesinde bazen gerildiğini ancak esasta sistem değişmediği için kendini her gün ürettiğini söyleyen Sebahat Tuncel, devamında şunları ekledi: “Kapitalist sistem, erkek egemenliğini bir şekilde süreklileştiriyor ve hortlatıyor. Dinci, milliyetçi ve cinsiyetçi diye ifade ettiğimiz politika aslında erkek egemenliğini besleyen, kodlarını bugüne taşıyan bir noktada. Tabi ki değişenlerde var. Özellikle Kürt halkının eşitlik ve özgürlük mücadelesinde, kadınlar ideolojik ve politik noktada önemli değişimler yarattı. Ancak genel olarak dünyada baktığımızda erkek egemenliğinde bir değişim var mı? Çok emin değilim. Aksine kendisini yeniden üretiyor. O toplumsal cinsiyet rollerini yeniden üretiyor. Erkeklik olgusu son süreçlerde daha derinleşmiş ve yükselmiş durumda. Kadın özgürlük mücadelesine yönelik çok yönlü saldırılar var ancak bazı değişimler de var. Mesela kadınların mücadelesiyle medyada dilin kısmi olarak değişmesi gibi. Gençler artık eski ilişkileri kabul etmiyor, kadınlar geleneksel aile yaklaşımını reddediyor, daha eşitlikçi, özgürlükçü yaşam istiyorlar. Kadınlar ekonomik yaşama daha güçlü katılıyor. Eğitim hayatına katılıyor. Toplumda da bu konuda tabi ki değişim var ama halen çok ciddi bir erkek egemenliği olgusuyla karşı karşıyayız.”
 
CEZAEVLERİNDE KADIN MÜCADELESİ 
 
Kadınların cezaevlerinde verdiği mücadeleye de değinen Sebahat Tuncel, erkek egemenliğinin en çıplak halinin cezaevlerinde yaşandığını belirtti. Kapatılmanın kendisinin dahi hayatın doğal akışına aykırı olduğunu söyleyen Sebahat Tuncel, ancak politik kadınların cezaevlerini de mücadele alanı olarak gördüklerini dile getirdi. Sebahat Tuncel, değerlendirmesine şöyle devam etti: “Cezaevleri toplumdan izole bir alanda olabilir ama yine de toplum için yaşamak yani kendi halkının özgürlüğü, eşitliği ve barış için mücadele etmek, kendini özgür birey haline getirme çabası önemli olmaktadır. Çünkü cezaevleri tecrit alanlarıdır. Herkesle görüşemiyorsunuz. Dolayısıyla kurulan ilişkiyle bir şeyi dönüştürme önemli bir çaba. Yoksa cezaevleri tecride tabi tutuyor, kimseyle görüştürmüyor, var olan arkadaş, sohbet hakkınızı bile elinizden alıyor. Sürekli kameralarla denetlenen bir yer. Yani ciddi bir sorun. Hastaneye gidebilme bile bir problem. Buralarda sağlık hakkından faydalanmak, doktora gidebilmek bir başarı. Sevkler olmuyor, doktorlar olmuyor. Bir de tedaviden faydalanabilmek ayrı bir sorun. Yine sürekli aramalarla yaşam alanınızın darmadağın edilmesi bir işkence aslında. En küçük bir hak talebinizin disiplin soruşturmalarıyla karşı karşıya kalması… Öyle zorlu bir alan. Ama siz orada da halkın, kadınların özgürlüğü, çocukların geleceği için mücadele ediyorsunuz. Ekolojik bir yaşam için mücadele ediyorsunuz ve bu o mekanın darlığını ortadan kaldırmış oluyor. Düşünsel olarak özgürsünüz. Bedeninizi rehin tutabilir ancak düşüncelerinizi esir alamaz. 
 
ADLİ TUTUKLULAR 
 
Ancak durum adli kadın tutuklular için aynı olmuyor. Cezaevlerinde de kadınlara dönük şiddet bir şekilde devam ediyor. Ya da kadınlar kadınlara karşı şiddeti üretebiliyor. İşledikleri suçlardan cezaevlerinde de kurtulamıyorlar ve bu durum tahliye olduklarında aynı suçu işlemelerine neden oluyor. Çünkü önleyici tedbir diye bir şey yok. Yani Türkiye’deki asıl sorun demokrasi ve özgürlükler. Kadınlara özgür koşullar ya da ekonomik olarak güvenceli bir yaşam olanağı tanınmadığı için ya da şiddet sarmalından kurtulabileceği güvenli alanlar sağlanmadığı için dışarıya çıktığında da aynı sistem ve döngünün içerisine giriyor. Dikkat edin adliler için sürekli af çıkarılıyor ancak bir ay geçmeden tekrardan cezaevlerine giriyorlar çünkü sistem sorunları çözmüyor. Cezalandırmak aslında sorun çözen bir şey değil, aksine ağırlaştırıyor. Oysa önleyici tedbir almak yani kadınların bir daha o hayata gitmemesi için kendi ayakları üstünde durabilecekleri ve yaşamlarını idame ettirebilecekleri özgür koşulların sağlanması gerekiyor. Mesela uyuşturucudan cezaevine girmişse o çarka gidiyor. Ya da hırsızlık yaptıysa o çarka gidiyor. Aynı döngü devam ediyor. Bunlar ciddi sorunlar. Cezaevinde yüzlerce çocuk var, anneleriyle yaşamak zorunda kalan. Mesela orada da babalarıyla yaşamıyorlar ama anneleriyle yaşamak zorundalar.”
 
MA / Pınar Ural-Rukiye Adıgüzel

Diğer başlıklar

27/12/2024
23:28 Minbic’te patlama
22:16 Eren Keskin: İmralı’da en başından itibaren hukuk uygulanmadı
21:56 İzmir'de kitlesel Gaxand kutlaması
21:06 İtalyan gazeteci İran'da tutuklandı
20:31 Açlık grevini sürdüren Yıldız yurttan atıldı
19:55 Gençlik örgütlerinden saldırı protestosu
19:30 Kırıklar F Tipi'nde tutsaklar yemekten zehirlendi
19:08 Abdullah Öcalan ile görüşme başvurusuna olumlu yanıt
18:53 Suriye için 50 ton tıbbi malzeme Türkiye’ye ulaştı
18:24 Mezopotamya Ajansı’na erişim engeli
18:18 Yeni Yaşam Gazetesi: Erişim engeli gerekçesi ‘keyfi’ çıktı
17:08 Narin Güran davası yarın devam edecek
17:04 BES: Hak gasplarına karşı eylemler sürecek
16:44 Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılar protesto edildi
16:15 Katledilen gazeteciler için Amed'de taziye
16:06 Belediye önünde Zeyni İpek açıklaması
15:45 Kobanê sınırından seslendi: Saldırı bitinceye kadar nöbetimiz devam edecek
15:39 Nezir Tekçi davasında ikinci kez beraat talebi
15:37 STÖ’lerden MKG ve DFG’ye dayanışma ziyareti
15:17 1043 yurttaştan çağrı: Barış ve demokrasi için acil adım atın
15:06 Eş genel başkanlardan Kurhan'ın taziyesine ziyaret
14:59 Sınır nöbetinden 15'inci gün: Muhatap Abdullah Öcalan'dır
14:51 Sendika ve emekçilerden asgari ücret tepkisi
14:45 Tişrîn çevresinde şiddetli çatışmalar
14:16 Türkiye ve İsrail’in gazetecileri katletmesine ortak tepki
14:12 Bahtiyar, Güran’ı suçladı: Ben öldürmedim, cesedi o verdi
14:07 IFJ: Gazze'de 147 Filistinli gazeteci ve medya çalışanı öldürüldü
14:03 Şirnex'te 14 bölgeye yasak
13:45 Ekrem İmamoğlu: TBB Suriye'yi ziyaret edecek
12:22 Ücretini alamayan işçiden intihar girişimi
12:16 Ailelerden İmralı başvurusu
12:14 Kayyım yazısına takipsizlik
11:48 Balıkesir'de planlanan altın madeni için toplantı yapılacak
10:54 DFG 2024 yılında 152 gazeteciye hukuki destek verdi
10:31 DEM Parti Zeyni İpek'i ihraç etti
09:26 HTŞ’ye biçilen roller
09:25 Wan’da okul yolları güvenli değil
09:22 İzmir Kemeraltı esnafı: 2025 zor geçecek
09:21 Nisêbîn-Qamişlo sınırındaki Rojavalı: Gün birlik olma günüdür
09:19 Çelişkili ifadelerini savundu, Nevzat Bahtiyar'ı suçladı
09:16 2014'te sınırda olan anneler: Aynı ruhla Kobanê'yi sahiplenelim
09:15 Gazetecilerin katledilmesine tepki: Korku zincirlerlerini kıralım
09:13 Dumlu Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde baskılar arttı
09:12 Asgari ücret tepkisi: İktidar bütçeyi savaşa harcıyor
09:11 Roboskî'ye adalet istemenin bedeli: 17 dava, 4 yıl tutsaklık
09:10 Sebahat Tuncel: Kürt kadınlar ütopyayı gerçek kılıyor
09:04 AİHM kararları uygulanmadı, muhaliflere ceza yağdı
09:00 27 ARALIK 2024 GÜNDEMİ
08:47 Meteoroloji’den soğuk hava ve kar uyarısı
26/12/2024
23:21 QSD’den Minbic’teki saldırılara ilişkin açıklama
22:21 Wan’da bir kadın katledildi
22:15 Muğla’da art arda deprem
21:57 Gazeteci Jila Beni Yakub: İran rejimi kadın tutukluları taşlayarak infaz ediyor
21:14 Narin Güran davası: Hakikat ortaya çıkmazsa tüm çocuklar risk altında olacak
20:37 Mustafa Yeneroğlu DEVA Partisi'nden istifa etti
20:04 Ferhat Şamî Tişrîn Barajı’nda: Biz buradayız
19:43 Werîşe Muradî ve Pexşan Ezizî aileleriyle görüştü
19:39 DEM Parti MYK: Abdullah Öcalan ile görüşmek için çalışmalara hız verilmeli
19:11 Êzidî aktivistler Rojava ile dayanışma kampanyasına katıldı
19:02 Eskişehir’den asgari ücret tepkisi: Asgari ile Vedat geçinsin
18:49 HDP eski İzmir Eşbaşkanı Altan tahliye edildi
18:34 Tişrîn ve çevresinde çatışma
18:16 Azerbaycan: Kazakistan'da düşen uçağı Rus füzeleri düşürdü
18:05 Hukukçu Dayanışması: İstanbul Barosu’nun yanındayız Nazım ve Cihan gazetecidir
17:40 ‘Umut hakkı için bir an önce yasal düzenleme yapılmalı’
17:32 Rusya'da havalimanları uçuşlara kapatıldı
17:28 Dêrazor'da 4 DAİŞ'li yakalandı
17:24 DBP: Suriye’deki yeni katliamlara seyirci kalmayacağız
17:19 Irak Federal İstihbarat Dairesi başkanı Şam’ı ziyaret etti
16:41 DEM Parti Türkiye’nin SMO'ya desteğini Meclis’e taşıdı
16:39 Alpalı’daki taş ocağının faaliyetleri durduruldu
16:31 Amed Büyükşehir Belediyesi dil çalışmalarını arttıracak
15:41 Narin Güran davası: Baba Arif Güran da telefon kayıtlarını silmiş
15:35 Qamişlo sınırında nöbet 14'üncü gününde: Rojava’nın kalbiyiz
15:31 Merkez Bankası politika faizini indirdi
15:21 Emek ve Demokrasi Güçleri’nden asgari ücret tepkisi
15:18 Yeni Yaşam gazetesi çalışanı Akören serbest bırakıldı
14:55 Rojin’in babası: Niye kimse sormuyor, onu katlettiler
14:51 İHD'den ağır hasta tutsak için hayati risk uyarısı
14:44 Kobanê sınırında konuşan Mehmet Öcalan: Rojava'daki yaşama sahip çıkacağız
14:25 HDK: Demokratik bir toplum kurma hedefimizi sürdüreceğiz
14:22 GÖÇİZDER’i kapatma kararına tepki: Hak arama mücadelesine darbedir
14:07 Amed ve Êlih'te 'Vergide adalet' talebi
14:02 Katliamlarla yüzleşme çağrısı
13:55 İmralı'daki tutsağın 'telefon' başvurusuna AYM’den ret
13:16 ‘Artık yeter birlikte ses olma zamanı’ mitingine çağrı
13:10 Asgari ücrete ironik tepki: Emekli maaşını da kaldırırsalar tam olur!
13:07 ‘Kürt dili eğitimi ve bugünkü imkanlar ile engeller’ forumu
12:52 Tutsak kadın gazeteciler: Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’in mirasını sürdüreceğiz
12:50 Zaman aşımı riski taşıyan davaya çağrı
12:43 Avukatlardan İmralı’ya gitmek için yeni başvuru
11:51 Özerk Yönetim’den çatışmalara karşı ‘demokratik ulus’ vurgusu
11:35 Özgür Gündem davasında ceza
10:37 Hak ihlallerini aktaran tutsak: Görüşme sonrası başıma neler geleceğini bilmiyorum
10:26 Uluslararası PEN Başkanı: Basın egemenlerin sesi olsun istiyorlar
10:08 Kadınlar adliyede: Narin ve Rojin’in davasının takipçisiyiz
09:51 Sanatçılardan çağrı: Rojava'ya sahip çıkalım
09:47 Gazeteciler: Hakikati yazmaktan vazgeçmeyeceğiz
09:46 PYD'li yönetici: Elimizdekileri savunabilecek güçteyiz
09:45 2 çocuğunu kaybetti, 1 çocuğu tutsak, kendisi direnişte
09:34 HDK 2025’te halklar ve inançları buluşturacak
09:28 İşkence dosyası '7 yıl geçti' gerekçesiyle kapatıldı
09:25 Bakanlık 3 ayda 175 taş ocağına onay verdi
09:22 Mobilya fiyatları katlandı
09:08 Zêbarî: Rojava'ya tehdit dört parçayı etkiler
Berwarî: Tek çözüm Türkiye'nin bölgeden çıkması
09:05 Katliamda kardeşini, adalet mücadelesinde annesini yitirdi
09:02 709 ölüm, 8 bin 521 tahliye engeli, sayısız ihlal
09:00 26 ARALIK 2024 GÜNDEMİ
08:57 Narin Güran davası: Duruşmaya ara verildi
08:50 İsrail saldırısında 5 gazeteci hayatını kaybetti
08:21 Kar, sel ve fırtına uyarısı
07:44 Narin Güran davası: Sanıklar adliyeye getirildi
25/12/2024
23:28 Hewlêr’in bir köyüne saldırı
22:54 QSD’deden Minbic’teki son duruma ilişkin açıklama
22:20 Kazakistan'da yolcu uçağı düştü: 38 kişi hayatını kaybetti
21:31 Süveydalı kadınlar: Yeni Suriye inşasında aktif rol almalıyız
21:25 Suriye’deki Aleviler'den kitlesel protesto: Humus’ta sokağa çıkma yasağı
19:27 Gençlerden tutsaklara dayanışma mektupları
19:15 KHK eylemi 311’inci haftasında
19:05 Asgari ücret protestosu: Genel grev şart
18:05 DEM Parti’den asgari ücret için araştırma komisyonu talebi
17:47 DEM Partili kadın seçilmişlerden Berrin Sönmez’e tepki
17:08 Yeni Yaşam Gazetesi çalışanı Akören gözaltına alındı
17:05 Kürt siyasetçi Kurhan yaşamını yitirdi
15:52 MKG ve DFG'ye dayanışma ziyareti
15:48 11 kişinin öldüğü patlamayla ilgili 10 gözaltı
15:45 KESK: İktidar sermayeyi korudu, işçiyi yok saydı
15:40 Sınırdaki direniş 13'üncü gününde: Son muhteşem olacak
15:40 DFG ve MKG: Tutsak gazetecileri serbest bırakın
15:38 İHD'den 'katliamlarla yüzleşin' çağrısı
15:30 Gözaltında asker işkencesine 'düşerken oldu' kılıfı
15:13 Kobanê sınırında nöbet: Statüsüz bir yaşamı kabul etmiyoruz
14:47 Bakanlık önünde 'Nihadioğlu için adalet' eylemi
14:15 Emekçilerden asgari ücrete tepki
13:52 Balıkesir'de kaza: 28 yaralı
13:52 Erdoğan asgari ücret zam oranını övdü
13:46 Belediye çalışanlarından TİS eylemi
13:44 ‘Rojava Kadın Devrimi etrafında kenetlenelim’
13:24 İhraç edilen belediye eşbaşkanın istifası istendi
13:09 DEM Parti’den hasta tutsaklar için İHİK’e başvuru
12:53 Daştan’ın taziyesine katılanların araçlarına para cezası
12:52 DEM Parti Noel ve Yaldo Bayramı'nı kutladı
12:32 Gazeteci Akyüz ev hapsine karşı AİHM'e başvurdu
11:17 Xeznewî: İttifaka dair büyük bir umut var
10:50 Kazakistan Sağlık Bakanlığı: Düşen uçakta 28 kişi sağ kurtuldu
10:47 Tülay Hatimoğulları: Yapılması gereken şey İmralı kapılarının açılması
10:40 ‘Tüm çocukların güvenliği için Narin'in davasına sahip çıkalım’
10:17 Mahkeme GÖÇİZDER'in feshine karar verdi
10:09 Salih Müslim: Suriye’nin parçasıyız ve çözüme dahil olmak istiyoruz
09:55 Türkiye'nin işlediği savaş suçları