İSTANBUL- DEM Parti İstanbul İl Eşbaşkanı Murat Kalmaz, Türkiye'nin Kuzey ve Doğu Suriye'yi "nasıl bertaraf ederim" yaklaşımına sahip olduğunu belirtirken, SMF Dönem Sözcüsü Mahir Gürz ise "emperyalist ve gerici güçlere karşı alternatifin Rojava olduğunu söyledi.
Heyet Tahrir el-Şam'ın (HTŞ) Suriye'deki Baas rejimini devirmek için 26 Kasım'da harekete geçmesiyle eş zamanlı Türkiye ve ona bağlı Suriye Millî Ordusu (SMO), Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik saldırılar başlattı. Bu saldırılara yönelik tepkiler sürerken, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İstanbul İl Eş Başkanı Murat Kalmaz, Sosyalist Dayanışma Platformu (SODAP) Yürütme Kurulu üyesi Fatma İnce ve Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF) Dönem Sözcüsü Mahir Gürz, saldırıları değerlendirdi.
DEM Parti İl Eşbaşkanı Kalmaz, Kuzey ve Doğu Suriye'de PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın "Demokratik Ulus" paradigmasıyla yeni bir yaşam inşa edildiğini belirterek, Türkiye'nin bu sistemi yok etmek istediğini ifade etti. Türkiye ve ona bağlı grupların Kuzey ve Doğu Suriye'de sivil halka yönelik katliam gerçekleştirdiğini söyleyen Kalmaz, "Suriye’de rejim düştü. İnsanların ölmediği bir süreç beklenirken Türkiye SİHA'sı ambulans bombalayıp iki çocuğu katletti. Çeteler, Kürtlerin yoğun olduğu bölgelere yönelip Kürtlere işkence yapıyor. Türkiye, Suriye'de sorunu çözmek değil, 'Kürt kazanımlarını nasıl bertaraf ederim' yaklaşımıyla siyaset yürütmeye çalışıyor. Türkiye, Suriye’deki Kürtlere saldırarak Ortadoğu'da yeni bir savaş başlatmak istiyor. Türkiye devletinin bir an önce bundan vazgeçmesi gerekiyor" ifadelerini kullandı.
'TÜRKİYE'Yİ GERİLETECEK'
AKP-MHP iktidarının ikiyüzlü siyaset yürüttüğünü söyleyen Kalmaz, "Türkiye'nin Kürt'e yaklaşımını Rojava'ya bakarak görebiliriz. Bu halk Kobani'yi nasıl savunduysa Rojava'yı da öyle savunur. DAİŞ barbarlığını Ortadoğu'da ortadan kaldıran tek halk Kürt halkıdır. Dolayısıyla ulusal güçlerin her yönüyle Kürtlere borçları var. Türkiye, Kürtlerle barış istiyorsa ve Ortadoğu'da aktör olmak istiyorsa bunun yolu Kürtlerle birlikte hareket etmektir. Ortadoğu'da da Suriye'de de Kürt karşıtlığı üzerine gelişen bir siyaset, hem Ortadoğu'yu hem Türkiye'yi çok ciddi geriletecek ve beraberinde büyük sorunları getirecektir" diye konuştu.
SESSİZ KALMAMA ÇAĞRISI
Saldırılara karşı DEM Parti'nin seferberlik halinde olduğunu belirten Kalmaz, "Türkiye'de oluşan işsizlik, savaş, ekonomik sorunların kaynağı Kürt sorunun çözümsüzlüğüdür. Bunu artık görmek gerekiyor. Türkiye demokrasi cephesine ve sosyalist hareketine ciddi anlamda bir çağrımız var. Bu sürece sessiz kalınmaması gerekiyor. AKP MHP'nin bu yaklaşımı, bu politikasına karşı ana muhalefetinden Türkiye sosyalist hareketine kadar herkesin karşı durması gerekiyor. Özellikle CHP'nin bu konuda daha cesur adımlar atması gerekiyor. Türkiye'yi böylesi kör düğüm, böylesi çetelerle yan yana koyan bir siyasetin önünde CHP'nin durması gerekiyor. Çünkü orada katledilen Kürtlerdir ve bizler asla buna sessiz kalmayacağız. Bizler, DEM Parti olarak hem siyaset hem de toplumsal alanda eylem ve etkinlikleri ile bu sürecin yakinen takipçisi olacağız kalmayacağız" şeklinde konuştu.
'ROJAVA DEVRİMİNİN GÜÇLENDİRİLMESİNİ DESTEKLİYORUZ'
Suriye'deki gelişmelerde ABD-İsrail etkisine işaret eden SODAP Yürütme Kurulu üyesi Fatma İnce, "Kendi içlerinde bir planlama yaptıkları ve hazırlık içerisinde bu süreci yürüttükleri çok bariz. Suriye'de emperyalist ve kapitalist sisteme uyumlu, demokratik ve eşitlikçi olmayan, hiyerarşik bir toplum yaratılmaya çalışılacak. Türkiye hükümeti de bu konuda çok aktif. Çünkü orada olanlar direkt buradaki gelişmeleri etkiliyor. İktidar büyük bir ekonomik açmaz yarattı. İktidar, yerel seçimlerde güç kaybı yaşadı. Kendi iktidarını tahkim ve konsolide etmek için Suriye'deki gelişmeleri de kullanıyor. Emevî Camii'nde namaz kılmakla moral üstünlüğünü göstermeye çalışıyor" diye belirtti.
Kuzey ve Doğu Suriye'de hayata geçirilmeye çalışılan sisteme sahip çıkılması gerektiğini söyleyen Fatma İnce, şöyle devam etti: "Suriye'de Kürt halkı; eşit, kadın özgürlükçü, demokratik bir yaşam kuruyor. Bunun tarihsel birikimi ve geleneği var. Buna yönelik büyük bir saldırı söz konusudur. Türkiye ve destekli çeteler Suriye'nin karışıklık dönemini fırsat bilerek Kürtlere saldırı gerçekleştiriyor. Bu noktada biz sosyalistler sonuna kadar Rojava devriminin güçlendirilmesine desteğimizi sunduğumuzu belirtmek istiyoruz. Kürt halkının özgürlük mücadelesinin tarihsel birikimine, bugüne kadar getirdiği mücadele birikimine güveniyoruz. Kürt halkının Suriye'de hayata geçirmeye çalıştığı bir yaşamı savunmak, sahiplenmek gerekiyor. Burada bunun mücadelesini vermemiz gerekiyor."
ORTADOĞU'DA NELER OLDU?
Demokrasiye düşman yapıların toplumu özgürleştiremeyeceğini belirten SMF Dönem Sözcüsü Mahir Gürz, şöyle konuştu: "Suriye'nin 10 günde direniş olmadan teslim alınması, iki tane emperyalist blok arasında yapılan anlaşma bir anlaşma sonucu olduğu açıktır. ABD bloğu ile Rusya bloğunun yaptığı anlaşmalar üzerinden Suriye'deki durum açığa çıktı. Bu pazarlığın önemli aktörlerinden biri Rusya'nın Ukrayna'daki pozisyonudur. ABD, Ortadoğu'da Şii hattını geriletmeyi ve tamamen Sünni İslam'a dayalı yapılarla kendi hegemonyasını derinleştirmeyi hedefliyor. Suriye'de daha gerici bir rejimle halklar açısından daha zor bir süreç olacak. Suriye'deki savaş sürecinde, El-Nusra ya da şimdiki adıyla HTŞ hiçbir şekilde İsrail'i karşısına almamıştır. Suriye'de esas hedef Rojava'dır. Türk egemenlik sistemi, HTŞ ile oluşan yeni siyasal denklem üzerinden, Rojava'yı geriletmeye dönük saldırı yapacaktır. Ama bu tek başına Türk egemenlik sisteminin geliştireceği bir süreç değildir. En nihayetinde Türk devletinin siyasal pozisyonunu belirleyen ABD emperyalizmidir."
‘ALTERNATİF ROJAVA’DIR’
Gürz, Suriye’de emperyalist devletlerin varlığının meşru olmadığını vurgulayarak, şunları söyledi: "Bölgesel gerici güçlerin pozisyonunu meşru görmediğimiz gibi bir alternatif olarak da görmüyoruz. Alternatif Rojava'dır. İşçilerin, ezilen ulus ve inançların birlikte kardeşçe, özgürce yaşayabilecekleri, kendi karar verecekleri devrimci demokratik bir Suriye ve Ortadoğu yaratmayı savunmalıyız. Türkiye'de sosyalist ve devrimci güçler savaşa işgalciliğe ve gericiliğe karşı net bir tutumun geliştirilmesini savunuyoruz."