İZMİR - HTŞ saldırıları sonrası soluğu Suriye'de alan iktidar medyası, savaşı körükleyen haberlerle sorunları derinleştiriyor. Akademisyen Murat Büyükyılmaz, “Kürt sorununu derinleştiren yayıncılığın yapılması doğru değil" dedi.
Suriye'de Heyet Tahrir el-Şam'ın (HTŞ) 26 Kasım'da başlattığı saldırıların ardından 9 Aralık’ta 61 yıllık Baas rejimi çöktü. Türkiye ve bağlı Suriye Milli Ordusu (SMO) da saldırıların devam ettiği dönemde Kuzey ve Doğu Suriye'yi hedef aldı.
Yaşanan saldırılar yer yer devam ederken, HTŞ saldırıları sonrası iktidar medyası soluğu Suriye’de aldı. İktidar medyası, gelişmelere dair servis ettiği haberlerle savaşı körüklüyor ve yaşanan sorunları derinleştiriyor. Paramiliter güçlerin insanlık dışı uygulamalarını "devrim" olarak sunan iktidar yanlısı medya, halklara dönük saldırıları ise meşru gösterme derdinde.
'BASIN ÖZGÜR DEĞİLSE ZİHİNLER DE ÖZGÜR OLMAZ'
Akademisyen ve gazeteci Murat Büyükyılmaz, Suriye'de yaşanan gelişmelere dair iktidar medyasının servis ettiği haberleri değerlendirdi. İktidarın ve ekonomik güç çevrelerinin güdümünde yapılan yayıncılığın toplumun bilgi edinme hakkını engellendiğini vurgulayan Büyükyılmaz, "Basın özgür değilse yurttaşların zihinleri ve düşünceleri de özgür olmuyor. O yüzden gerek iktidarın direkt müdahalesi gerekse medyanın iktidara yakın olma arzusu gazetecilikten çıkma anlamına geliyor. Dolayısıyla propaganda ve ajitasyon ile dezenformasyona kayan bir hal oluyor. Bu durum halkın haber alma hakkına ve hakikate erişimine engel teşkil ediyor" diye konuştu.
'YANILTICI BİLGİLER BARIŞA ZARAR VERİYOR'
Büyükyılmaz, medyadaki dezenformasyonun toplumda güven zedelenmesi ve toplumun parçalanmasına neden olduğuna işaret etti. Büyükyılmaz, "Medya, toplumun bilgiye ve veriye erişimini sağlayan kamu hizmetidir. Eğer bu kamu hizmeti ajitasyon ve propaganda ile yapılırsa enformasyon, dezenformasyona dönüşür" diye kaydetti. Büyükyılmaz, "Suriye’de milyonlarca insanın hayatını belirleyen bir anda gazetecilerin yanıltıcı, siyasal propaganda ve ajitasyon ile yayıncılık yapması sadece Suriye halkları değil, aynı zamanda dünya barışına da zarar veriyor. Milyonlarca insanın hayatını etkileyen bu süreçte gazetecilerin hakikat anlatması gerekir. Farklı farklı basın kurumları Suriye’de yeni bir dönemin başlamasıyla birlikte Suriye’ye gittiler. Bunların birçoğu da profesyonel gazeteci. Ben bir vatandaş olarak ilk önce Suriye’deki gelişmeleri ve oradaki insanların düşünceleri nelerdir onu merak ederim. Bir gazeteci olarak, ben Suriye’de farklı kesimlerin ‘istekleri ve ihtiyaçları nelerdir'i öne çıkarırdım. Veya oradaki siyasi ve askeri öznelerin gelecekteki Suriye’ye dair neleri savunduklarını sorardım. Aktörlerin Suriye’nin geleceğinde nasıl uzlaşabileceğini ve diyalog kuracağına dair yayıncılık yapılması tercih edilmeli. Hakikatin ve toplumun izinden giden bir yayıncılık politikası izlenmeli" şeklinde konuştu.
Büyükyılmaz, bölgeden doğru yapılan bazı yayınların da sorunları daha da derinleştirdiğini söyledi. Büyükyılmaz, Kürt sorununun çözümüne işaret ederek, "Kürt sorunu bölgedeki savaşlarla birlikte daha fazla anlam ve önem ifade ediyor. Türkiye Cumhuriyeti birinci yüzyılını geçti ve ikinci yüz yılına girdi. İkinci yüzyılda Türkiye eğer barışla anılmak istiyorsa sorunlarını çözmek zorunda. Ama artık daha da acil çözmek zorunda. Gazetecilerin yapması gereken de bu yönlü haberler yapmaktır. Savaşı ve Kürt sorununu daha da derinleştiren yayıncılık yapması doğru değildir" dedi.