Bozarslan: Türkiye, Rojava'yı parçası haline getirmek ve emrine koymak istiyor

ANKARA - Türkiye'nin Kürtleri kolektif bir özne olarak kabul etmediğini söyleyen Prof. Dr. Hamit Bozarslan, "Rojava'yı Türkiye’nin bir parçası haline getirmek ve emrine koymak istiyorlar” dedi. 
 
Küresel güçlerin Ortadoğu coğrafyasında egemenlik alanlarını genişletme ve bölgeyi yeniden şekillendirme girişimleri sürüyor. Çin'in 2013'te Kuşak ve Yol Girişimi projesine karşı geçtiğimiz yıl, ABD öncülüğünde Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru (IMEC) projesinin duyurusu yapıldı. Yapılması planlanan yol ile Hindistan ve Körfez ülkelerinin Avrupa'ya bağlanması hedeflenirken, söz konusu projede Türkiye ve Irak gibi devletler yer almadı. 
 
Türkiye de oyuna dahil olmak için yeni alternatifler peşine düştü. AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, yıl içerisinde Bağdat’ı ziyaret ederek, “Kalkınma Yolu Projesi” ile Irak, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri ile ön anlaşma imzaladığını açıkladı. Hemen ardından Türkiye ve Irak savunma bakanları, 15 Ağustos'ta Ankara'da yapılan görüşmelerin ardından "güvenlik mutabakatı" imzaladı. PKK'nin tasfiyesinin hedeflendiği anlaşma kapsamında Irak'ın başkenti Bağdat’ta Ortak Güvenlik Koordinasyon Merkezi kurulmasına karar verildi. 
 
Karşılıklı yol projeleri gündemdeki yerini korurken, hem Türkiye'de hem de çevresinde peş peşe yeni gelişmeler yaşandı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bu süreçte PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın tecrit altında olduğunu itiraf ederek, gelip Meclis’te konuşması yönünde çağrıda bulundu. 41 aylık mutlak tecridin ardından yeğeni Ömer Öcalan ile görüşen PKK Lideri, “Koşullar oluşursa süreci çatışmadan ortamından hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik sahibim” mesajı verdi. Ancak sonrasında DEM Partililerin başvurusuna rağmen tecrit kaldırılmadı. 
 
Devlet Bahçeli ve Erdoğan'dan sık sık "beka" açıklamaları gelirken, Kürt sorununun çözümününde kilit bir noktada olan Suriye'de de saha ısındı. Heyet Tehrir el-Şam’ın (HTŞ) 27 Kasım’da başlattığı saldırılar sonrası 61 yıllık Baas rejimi çöktü. Bu durumu fırsat bilen Türkiye ve bağlı Suriye Milli Ordusu (SMO) adlı paramiliter güçler de Kuzey ve Doğu Suriye kentlerini hedef almaya başladı. 
 
Siyaset Bilimci Prof. Dr. Hamit Bozarslan, Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler ile Kürt sorununun çözümü üzerinden yürütülen tartışmalara dair Mezopotamya Ajansı'nın (MA) sorularını yanıtladı. 
 
ABD öncülüğünde duyurusu yapılan enerji hattı projesinde Türkiye denklem dışında bırakıldı. IMEC projesinin Ortadoğu’ya etkisi ne olur?
 
Özel olarak bu konunun uzmanı değilim, bu nedenle söyleyeceğim şeyler sınırlı olur. Ancak şunu söyleyeyim; enerji önemli bir sorun haline gelmeye başladı. Diğer yandan enerji kaynakları hegemon ülkelerin hakimiyetinden çıkmaya başladı. Bu ülkeler arasında tabi Türkiye de olabilir. Ortadoğu bölgesi şu anda çok çok istikrarsız bir bölge. İran'ın geleceği ne olacak onu kesinlikle bilebilmemiz mümkün değil. Irak’ta henüz bir denge oluşmuş durumda değil. Suriye’de olup bitenleri biliyorsunuz, görüyorsunuz. Yine Lübnan’da olanlar... Yani bunların biraz yatışması zaman alacak. Belki enerji meselesi ondan sonra acil bir mesele olarak ortaya çıkabilecek. Fakat şu anda benim görebildiğim kadarıyla bu siyasi sorunlar çözülmeden, bir enerji projesinin gerçekten hayata geçirilebilmesi bana zor geliyor.
 
Erdoğan, Türkiye’nin enerji hattı dışında bırakılmasına dair "Bizi dışarıda bırakamazsınız" demişti. Türkiye'nin bu projede yer almamasını nasıl yorumluyorsunuz? 
 
Türkiye her türlü projeye hegemon bir aktör olarak girmek istiyor. Hakim bir aktör olarak girmeyi istiyor. Ancak bunu Ortadoğu'da yapabilmesi çok zor. Hatırlayınız; Davutoğlu'nun (eski başbakan Ahmet Davutoğlu) teorileri, stratejik ve derinlik kavramları, 2010’ların başında Türkiye'nin biraz daha imparatorluk sevdasına kapılması, Mısır'ın ve Tunus'un hamisi olma sevdalarına kapılması, 'Lübnan bizden sorulur' sorunu, 'İsrail'e gerekirse bir gece ansızın gelebiliriz' söylemleri... Bunlar tabi çok büyük bir kaygı yaratıyor. Eğer Türkiye normal bir aktör, sıradan bir aktör olarak bu işin içinde olmak isteseydi belki bir ihtimal reddedilemeyebilirdi. Fakat şu anda hem Arap aleminde hem Akdeniz'de çok büyük bir tedirginlik var, çok büyük bir tepki de var. Şu ya da bu şekilde yatıştırılması gereken bir ülke olarak değerlendiriliyor. Erdoğan iktidarı aslında o kadar da istikrarlı bir iktidar değil.
 
İsrail’in 7 Ekim sonrası Hamas ve Hizbullah'a dönük saldırılarıyla birlikte Ortadoğu'da dengeler değişti. Bazı çevreler 7 Ekim'i İsrail'in hazırladığı bir süreç olarak değerlendirdi. Katılır mısınız? 
 
7 Ekim'i İsrail hazırlamadı. 7 Ekim'e karşı hazırlıklı da değildi. Yani o yüzden komplo teorisine falan kesinlikle kapılmamak gerekiyor. Ama 7 Ekim'in bir fırsata dönüştürülmesi, bunun hem Filistin-İsrail çerçevesinde bir fırsata dönüştürülmesi hem de Ortadoğu çerçevesinde bir fırsata dönüştürülmesi senaryoları ortaya çıktı. Filistin-İsrail mekanına bakarsak Hamas'ın hemen hemen tümüyle yok edilmesi siyasi olarak mümkün olabilir mi bilemiyorum. Ama aynı zamanda Gazze'de şu anda Hamas’ın oldukça daraldığını görmekteyiz.
 
 7 Ekim'i İsrail hazırlamadı. Ama 7 Ekim'i Ortadoğu çerçevesinde bir fırsata dönüştürdü. Şu anda kurulan denklemler, yarınki gelişmeleri belrileyecek denklemler olmayabilir. 
 
Belki tetikleyici unsur İsrail değildi, daha çok Hizbullah'dı. 'Madem Hizbullah bize saldırıyor, madem İran Hizbullah’la böyle bize saldırıyor o zaman biz bu 7 Ekim’de başlayan süreci, Ortadoğu'daki dengeleri alt üst edecek, tümüyle çıkartacak bir senaryoya dönüştürmemiz gerekiyor.' Netanyahu, artık Ortadoğu'da belirleyici aktörünün Israil olduğunu dile getirdi. İran’ın yer alamayacağını defalarca dedi. Bu stratejik bir hat haline geldi. Böyle bir stratejik hat 7 Ekim'den önce var mıydı? Onu bilemiyorum. Fakat 7 Ekim'den sonra bu çok açık şekilde. ‘Biz İran rejimini ya yok edeceğiz ya da İran rejiminin manevra sahasını kesinlikle Arap Ortadoğu’sunda daraltacağız’ demişti. Bu olur mu olamaz mı da bunu bilebilmek çok zor.
 
Hizbullah, çok zayıfladı. Irak'ta Şii direniş hareketinin kalkıp İsrail'e karşı bir cevap geliştirebilmesi gerçekten zor. Yemen'deki Husilerin manuel kapasitesini İsrail belirli bir ölçüde kendi stratejisini hayata geçirebildi. Birçok aktör, Ortadoğu'yu, Ortadoğu'da depremleri kendilerinin kuracağını söylüyor. Ve belli bir tecrübeye girişiyorlar. Fakat bir yıl sonra, 3 yıl sonra durumun çok daha değişik olduğu görülüyor. Bunu Amerika 2000’li yıllarda yaşadı. Bunu Türkiye 2010’lu yıllarda yaşadı. Bunu İran belli ölçüde yaşadı. Yani şu anda kurulan denklemler yarınki gelişmeleri belirleyecek denklemler olmayabilir.
 
 İsrail ile İran arasındaki gerilimin büyümesi ve bir çatışmaya evrilmesi ihtimali nedir? 
 
Bunu da bilmek mümkün değil. Yani gerçekten gelecek senaryolarla ilgili en ufak bir öngörüde bulunmak istemiyorum. Evet tarihçiler bunu biliyor. Yani öngörüde bulunmak aynı zamanda yanılma anlamına gelmektedir. Yani öyle bir riski göz önüne alabilmem mümkün değil. Şu anda görebildiğim; İran böyle bir senaryoya yaklaşmak istemiyor. İran böyle bir çatışmanın içine girmek istemiyor.
 
Neden?
 
 İran, İsrail ile çatışmanın içine girmek istemiyor. Arap aleminde gücünün zayıfladığını, Irak üzerindeki kontrolünün sınırlı olduğunu görebiliyor. Büyük bir maceraya giremeyeceğini görebiliyor. 
 
Oldukça dikkatli davranıyor. Çünkü İran, Arap aleminde gücünün zayıfladığını görüyor. Bir yıl önce, iki yıl önce İran'ın belki bir hegemon aktör olma senaryosu ya da stratejisi vardı. İran, bugün Hizbullah'ın zayıfladığını görüyor. Bugün İran, Irak üzerindeki kontrolünün sınırlı olduğunu görebiliyor. Bugün İran, en azından maddi imkanlar nedeniyle büyük bir maceraya giremeyeceğini görebiliyor. Iran'ı destekleyebilecek bir dış güç de yok. Rusya'nın kendisi oldukça zayıf bir konumda. İran aynı zamanda askeri açıdan son derece zayıf olduğunu görebiliyor. İsrail, çok iç saldırıya gitmedi denildi, istemedi denildi. Çok büyük bir ihtimalle bu doğru. Petrol sahaları vurulmadı. Nükleer santraller vurulmadı ama aynı zamanda öyle görüldü ki İsrail son derece önemli bazı stratejik noktaları vurabildi. İran bunun bilincinde. Yani o yüzden İran böyle bir savaşı istemiyor. İsrail isteyebilir. ABD'nin desteğiyle İsrail böyle bir savaşı isteyebilir.
 
ABD bu durumda destek verir mi?
 
Biden yönetimi de buna kesinlikle hazır değil. Trump yönetiminin stratejisi ne olacak bilmiyorum. Fakat Trump'ın atadığı idareciler ya da yöneticiler, İran'da bir gerginlik stratejisini kabul eden kişiler. Fakat diğer yandan Trump'un kendisi artık ‘İran'la müzakere etme zamanımız geldi’ diyebilen birisi. Yani gelecek senaryolarla neler olacak onu bilemiyorum. 
 
 Türkiye'de bazı kesimler, ısrarla İsrail'in İran'a dönük bir saldırı gelişeceğini ve sonrasında Kürt bölgesinin ayrılma durumunun gelişebileceğini dile getiriyor. Böyle bir durumdan söz edebilir miyiz? 
 
Şu anda böyle bir durumun olduğunu görmüyorum. Tabii İsrail'de bu konular tartışılıyor. Büyük ihtimalle ABD'de de bu konular tartışılıyor. Şu çok açık; İran'da Fars nüfus bir azınlık. Sayısal olarak Fars nüfus bir azınlık. İran bir imparatorluk dokusuna sahip ve hem Kürdistan'da hem Belucistan’da İran rejimine karşı çok yoğun tepkiler var. Tarihsel nedenlerle Kürdistan'da bir Kürtlük bilinci var. Kürdistan'daki direnişler, bir referans olarak kabul edilmekte. Yani eğer İran'ı zayıflatmak isterseniz ister istemez bu etnik bulgularla ilgilenirsiniz. Ondan yola çıkarak da bir senaryo oluşturuldu mu? O soruya cevap verebilmem gerçekten zor. Eğer böyle bir senaryo geliştirirse, yarın Trump iktidarı sayesinde İran'a karşı bir savaş açılırsa belki bu durumda bunlar yeniden tanımlanır fakat şu anda öyle bir konumda değiliz.
 
 İran'daki Kürt hareketlerinin projesi nedir?  
 
İran'da Kürt hareketleri bildiğim kadarıyla ayrı bir devlet kurma projesinde değiller. Tam aksine bir federasyon projesine sahipler. İran'ın değiştirilmesi, İran'da demokratik sistemin oluşması ve İran'ın federal bir yapıya dönüştürülmesi. Yani siyasi çizgi ya da beklenti bu. Yarın hareketleri başka bir noktaya varır mı? Çok daha ileri bir noktada, bağımsızlık isteme noktasına varırlar mı? Onu şu anda kestirebilmek mümkün değil. Fakat yani dediğim gibi şu anda öyle bir noktada değiliz.
 
Suriye ile devam edelim; HTŞ, Şam’ı ele geçirdi ve BAAS rejimi düştü. Ortaya çıkan tabloya dair neler söylersiniz? 
 
Rejim, kalkıp bir direniş stratejisini geliştirecek bir noktada değildi ve sanıyorum bunun imkanları oldukça zayıflamıştı. Nasrallah öldürüldüğünde neredeyse bayram ilan edildi. Hizbullah, Suriye rejiminin ya da Beşar Esad rejiminin katliamlarına çok büyük bir destek vermişti. Hizbullah son derece zayıfladı. Rusya da son 3 yıldır her gün bir milimetrekare, iki milimetrekare kazanmak için seri imkanlarını insan kaynaklarını yok eden bir intihar süreci yaşıyor. Bütün bunlar sonucunda ister istemez ona karşı olan muhalif güçler zamanın geldiğini gördüler.
 
 Türkiye’nin de saldırılara destek verdiği belirtildi...
 
Tabii Türkiye bu işin kazananı mı değil mi bilmiyorum. Aynı zamanda Türkiye yanlısı olan grupların bu meseleyle Kürt varlığını yok etmeye çalıştıklarını zaten biliyoruz. Efrîn'de gördüğümüz gibi. 
 
Türkiye, HTŞ ile bir ilişkisinin olmadığını söylüyor. Sizce de öyle mi? 
 
Türkiye'nin HTŞ ile bir ilişki içinde olmadığını söylemesi ikna edici değil. Çünkü HTŞ'nin silahları, maddi kaynakları her şeye rağmen Türkiye'den gelen kaynaklar. Yani bu tür bir asgari güce sahip olabilmek için kaynakların bir yerden gelmesi gerekiyor. Çünkü 13 yıllık bir savaştan bahsediyorum. Kaynakların yenilenmesi gerekiyor, silahların yenilenmesi gerekiyor, maddi gücün korunması gerekiyor. Bunlar Türkiye olmadan yapılamazdı. Ama bu karar Ankara'da verildi anlamına gelmiyor. HTŞ ile Türkiye'yi birbirinden ayırabilmek kolay değil.
 
 HTŞ'nin saldırılarına paralel olarak Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim Bölgesi'ndeki bazı kentler hedef alındı. Tel Rıfat ve Şehba'da onbinlerce kişi saldırılar nedeniyle farklı kentlere taşındı. ABD'den söz konusu saldırılar karşısındaki tutumunu nasıl değerlendirdiniz? 
 
Kürt güçleri Tel Rıfat ve Şehba'da yerinde bir karar aldı. Binlerce Kürt'ü, binlerce savaşçıyı feda etmenin anlamı yoktu. Rojava'nın konsolidasyonu gerekiyor. 
 
ABD açısından söz konusu olan büyük bir ihtimalle Fırat’ın doğusundaki kısmının korunması ve konsolidasyonu. Sanıyorum ABD açısından artık Kürtlerin Fırat'ın batısını savunulması gibi bir çizgisi, bir taktik ya da strateji yok. Her halükarda ABD güçleri de yok. Orayı askeri olarak normalde kontrol eden Suriye ve Rusya. Rusya hava kuvvetleriydi. Yani onun dışında söyleyebileceğim bir şey yok. Görebildiğim kadarıyla yeni konfigürasyonda Kürdistan'ın merkezi Fırat'ın doğusuna kayıyor. Aynı zamanda sanıyorum oradaki Kürt güçleri de yerinde bir karar aldılar. Binlerce Kürt'ü, binlerce savaşçıyı feda etmenin belki de anlamı yoktu. Bu ülkenin korunması gerekiyor. Rojava'nın konsolidasyonu gerekiyor ve bu Rojava'nın konsolidasyonu şu anda özellikle Kobanê ve Fırat'ın doğusundaki ülkenin anlamına gelmekte.
 
Yaşanan gelişmeler kuşkusuz iç siyasetle de doğrudan ilgili. Bahçeli'nin Abdullah Öcalan çıkışını nasıl değerlendirdiniz, neden böylesi bir süreçte bu sözleri sarf etti? 
 
Hiç kimse tam anlamıyla anlamadı. Ben de anlamadım. Çünkü olup bitenler Türkiye'de kesinlikle şeffaflığın dışında. Kararlar nasıl alınıyor? Yeni stratejiler nasıl geliştirilecek, yeni bir çizgi oluşturulacak mı? Bütün bu konularda henüz tümüyle belirsizlik içerisindeyiz. Fakat benim görebildiğim şu; 'Yeni bir süreci başlatmayacağız. Kürtlerin teslim olması gerekiyor. Teslim olmaları durumda varlıklarını belki kabul ederiz’ yaklaşımı söz konusu.
 
Böylesi bir yaklaşımla sorun çözülür mü?
 
'Kürtlerin teslim olması gerekiyor. Teslim olmaları durumda varlıklarını belki kabul edebiliriz' yaklaşımı söz konusu. Kürtler kolektif bir özne olarak kabul edilmiyor.  
 
Kürtler kolektif bir özne olarak kabul edilmiyor. Şu ana kadar yaşanan gelişmelerde Kürtlere, ‘Zaten Türkiye'nin bir parçasısınız, Türk milletinin bir parçasısınız. Türkiye Devleti sizin devletinizdir’ deniliyor. Bu söylemlerin ötesinde Türkiye'de bir Kürt olgusunun kabul edilmesi, kolektif bir özne olarak kabul edilmesi söz konusu değil. İkincisi; Ortadoğu'da özellikle de Rojava'da Kürt realitesinin kabul edilmemesi. Başka bir noktaya ulaşılabilir mi? Belki yarın Türkiye şu ya da bu şekilde MHP yoluyla değil, kamuoyu yoluyla demokratikleşme sürecinde Kürt meselesini kabul edilebilir. Kürtleri kolektif bir özne olarak değerlendirilebilir. Fakat şu andaki gelişmeler henüz böyle bir noktada olunmadığı çok açık.
 
 İktidardakiler sık sık "iç cephe" vurgusu yapıyor bu süreçte. Bu 'iç cepheyle' kastedilen nedir?
 
Kürtler, 1919-22’de Mustafa Kemal ile ittifak kurmayı kabul ettiler ve bunun bedelini çok ağır bir şekilde ödediler. Çünkü Kemalizm Kürtlerin inkarına dayanan bir sistem, bir rejimdir. Şu anda bu iç cephe söylemleri aslında ülkenin durumunu dile getirmektir. Son 15 yıldır sürekli beka meselesi üzerine durdu. Türkiye'nin varlığı ya da yokluğu söz konusu olan meselesi. Ve sanıyorum bu beka meselesi kavramı ki ciddi korkuları da belki beraberinde getirmekte. Türkiye'ye karşı bir muhalefetin, Türkiye'ye karşı bir savaşın başlatıldığını, hedefin son tahlilde Türkiye olduğu söylemi gelişmektedir. Bunu İsrail'den yola çıkarak belki okumak gerekiyor. Bazı çevreler Gazze saldırılarını, Lübnan saldırılarını sanki son tahlilde Türkiye'yi engellemeye çalışan, Türkiye’yi yok etmeye çalışan saldırılar olarak değerlendirdiler. Aynı dönemde emperyalizm kavramı yeniden kullanılmaya başladı. Hem Erdoğan hem Bahçeli sürekli emperyalizmden bahsetmekteler. Türkiye'ye karşı emperyalizm kuşatma başlamış gibi göstermekteler. Benim görebildiğim kadarıyla en ufak bir tehdit yok.
 
Erdoğan ve Bahçeli, Türkiye'ye karşı emperyalizm kuşatma başlamış gibi göstermekte. Benim görebildiğim kadarıyla en ufak bir tehdit yok. Türkiye NATO'nun bir parçası ve İsrail ile ilişkilerini koparmamış bir ülke. 
 
Benim görebildiğim kadarıyla öyle veya bu şekilde Türkiye NATO'nun bir parçası olmaya devam ediyor. Benim görebildiğim kadarıyla Türkiye, İsrail ile ilişkilerini koparmamış olan bir ülke. Hatta ticari ilişkiler de askeri ilişkiler de devam etmekte. Yani orada bir ikiyüzlülük söz konusu. Bir yandan beka meselesini dile getirirken, diğer yandan somut bir şekilde hükümler için hiçbir şey yapmamak.  Türkiye, Lübnan meselesinde neredeyse seyirci olarak kaldı. Yarın Türkiye'nin ana çelişkilerinin İran’la olmayacağı konusunda en ufak bir garantimiz yok. İlla İsrail ile değil, illa Amerika ile değil. Yarın İran ile de bu gerginlikler yaşanabilir.
 
Kürt sorununun çözümü noktasında iktidar ilk şart olarak "teslim olmayı" dayatıyor. Geçmiş dönemlerde de benzer bir yaklaşım söz konusuydu ve sorun çözülmedi... 
 
Eğer Türkiye'de Kürt meselesi çözülürse PKK'nin artık var olması için neden de olmayabilir. Yani bu konuda tabii karar verici merciler Öcalan ve PKK liderliği. Ama bence şu anda en önemlisi Kürtler kolektif bir özne olarak kabul edilir mi? Edilmiyor. Ve ne Bahçeli’nin söyleminden ne Erdoğan'ın söyleminde Kürtlerin kolektif bir özne olarak kabul edilmesi olgusu yok. 
 
İspanya’da olduğu gibi Kürt milli meselesinin meşruluğunun kabul edilmesi lazım. Aksi durumda herhangi bir şeyden bahsedebilmek söz konusu değil. İki yüz yıldır devam eden bir inkar olgusu, öznelliklerinin yasaklanması olgusu, Kürt özelliklerinin yasaklanması olgusu… Yani yüz yıllık mücadele Kürtlüğün kabul edilmesi mücadelesiydi ve şu an hala aynı noktadayız.
 
Kürt sorununun çözümü noktasında neden Suriye’de yaşanan gelişmelere işaret ediliyor? 
 
Erdoğan, 2013’te aslında Suriye'deki Kürtleri, Türklerin emrinde olması koşuluyla kabul edecekti. Yani, ‘Tamam siz Kürtler varsınız, sizi kabul ediyoruz ama mademki sizi kabul ettik şu anda Türklüğün emrinde olmanız gerekiyor’ diyorlardı. Bu 1914’te Ermenilere karşı kullanılırken söylendi; ‘Tamam siz Ermeniler varsınız, ama madem ki sizi kabul ediyoruz o zaman bu gerekiyor.’ 2013-14’te Kobanê meselesinin ardında kısmen bu yatmakta. Kürtler, ‘Hayır Türklerin emrine, Türklüğün emrine girmeyiz. Bir özneyiz. Kolektif bir özneyiz. Kendi kararlarımızı kendimiz veririz. Kendi stratejilerimizi kendimiz belirleriz’ gibi bir söylem geliştirdi. Aynı şey ‘Biz sizi kabul edebiliriz Kürt olarak. Fakat Türklüğün bir parçası olmanız koşuluyla” denildi. Dediğim gibi, yani Kürtlerin mücadelesini Kürt aktörleri belirleyecek. Kişisel olarak bir Kürt olarak benim değil, fakat Kürt aktörlerinin temsil ettiği mücadelenin temeli Kürtlüğün kabul edilmesi. Bu kolektif öznelik konusu ve henüz bu noktada değiliz. Ne içte ne Ortadoğu’da.
 
İktidar kanadından yapılan çağrılar Suriye'deki gelişmelerden mi kaynaklı? 
 
Her halükarda Suriye'de bir Kürt oluşumun engellenmesi. Ve eğer engellenemezse bunun tüm Türkiye'nin bir parçası olması ve Türkiye'nin emrinde olması. Fakat yani daha ileriye gidebilmem mümkün değil. Çünkü elimizde bilgi yok.
 
Böyle bir durumda Kürtler buna ‘Evet’ der mi?
 
Buna evet diyebileceğini sanmıyorum. Yani Rojava’daki Kürt hareketi hiçbir zaman Türkiye düşmanı olmadı. Fakat aynı zamanda Rojava’daki Kürt hareketi kolektif bir özne olarak tanınma mücadelesini veren bir hareket. Yani bundan sonra feragat edeceklerini düşünmüyorum.
 
Yönetime gelme hedefindeki CHP’nin olup bitenler karşısındaki tavrını nasıl görüyorsunuz?
 
CHP'den umudum yok. 
 
MA / Mehmet Aslan 

Diğer başlıklar

13/12/2024
14:14 Rapor: Çıplak arama, sansür, disiplin cezaları, tahliye erteleme
13:49 Av. Raziye Öztürk: İtiraf edilen tecrit sürdürülüyor
13:44 Amed’den çağrı: Direnişi büyütelim, Rojava’ya sahip çıkalım
13:37 Eşbaşkan Neslihan Şedal: Kadınların yaşamın öznesi olabilmesi için çalışacağız
12:59 Wan’da 3 gözaltı
12:55 SEP Genel Başkanı’nın aralarında olduğu 15 gözaltı
12:54 İki kent 3 ilçeyi kapsayan bölgeye 17 RES türbini
12:40 Eş Genel Başkanlar 31 ülke temsilcileriyle bir araya geldi
12:38 Duruşma salonunda silahlı saldırı: 2 ölü, 2 yaralı
12:37 Öznur Bartın: Savaş bütçesi yüzde 65 arttı
12:34 Sanatçı Pınar Aydınlar gözaltına alındı
12:22 Ailelerden İmralı başvurusu
11:36 DEM Parti’den hak ihlalleri raporu: Baskılar yüzde 50 arttı
11:26 PYD Eşbaşkanı: Şam’da bir olursak irademizi kabul etmek zorunda kalırlar
11:00 Taciz davasında ‘ödül’ gibi ceza: Bu çocukları kim koruyacak?
10:26 DBP Kadın Meclisi Sözcüsü: Özerk Yönetim'in kazanımlarına saldırmaktan vazgeçin
10:19 Mersin'de siyasetçi ve hak savunucuları gözaltına alındı
09:52 Wan'da 131 yerleşim yerinin yolu ulaşıma kapandı
09:28 ‘Saldırıları ezilen halkların birlikte mücadelesi durdurur’
09:26 İnsan onuruna yaraşır bir asgari ücret talebi
09:22 Yangın sonrası gönderilen yardıma el konuldu iddiası
09:15 PEN Norway’den gazeteci Arslan’ın iddianamesine dair rapor
09:15 Agirî Belediye Eşbaşkanı Hazal Aras: Kentte yeni bir zihniyet inşa ediyoruz
09:14 Bozarslan: Türkiye, Rojava'yı parçası haline getirmek ve emrine koymak istiyor
09:10 Belediyeye alınmayan meclis üyeleri: Direneceğiz
09:10 Suriye'de 13 yılda demografik yapı nasıl değiştirildi?
09:08 9 yıl geçti yaralar hala kapanmadı
09:03 90'larda yakılan mahalleler petrol şirketlerinin hedefinde
09:01 Mahkeme iptal ediyor, bakanlık onay veriyor
09:00 13 ARALIK 2024 GÜNDEMİ
08:47 Çok sayıda kent için sarı ve turuncu kodlu uyarı
07:59 Çöp konteynerinde bir bebek cesedi bulundu
12/12/2024
23:42 Wan’da eğitime bir gün ara
23:34 ABD Dışişleri Bakanı Blinken Ankara’da: QSD’nin rolü kritik
23:16 Ankara’da ekoloji paneli: Ekolojik yıkım savaş aracı olarak kullanılıyor
22:42 Mazlum Abdi: Kalıcı bir ateşkes için Türkiye ile görüşüyoruz
22:31 Özerk Yönetim: Bölgeye bir uluslararası soruşturma komitesi gönderin
21:25 Reqa’da halka rastgele ateş açıldı: 34 yaralı
21:10 Mahkeme cezaevini haksız buldu: Ali Can Yılmaz tahliye edildi
21:01 Danirmarka'da parlamento önünde Rojava ve tecrit protestosu
20:52 Bir kadın üç çocuğuyla hayatını yitirmiş halde bulundu
20:28 Kürt ve Arap aşiret önderleri: Fitneye karşı QSD'nin yanındayız
20:02 Kuzey ve Doğu Suriye'de sokağa çıkma saatleri değiştirildi
19:29 Cinsel taciz failine ödül gibi ceza
19:14 Ateşkese rağmen paramiliter gruplar Minbic'e saldırıyor
19:09 İnşaat iskelesi çöktü: 1 işçi yaşamını yitirdi
18:38 AP Türkiye Raportörü Sanchez, DEM Parti’yi ziyaret edecek
18:21 Ekoloji örgütleri Meclis önünde: Doğamız kayyımlara verildi
18:04 MİT başkanı Şam'da
18:02 İHD ve TİHV’den tutsak hak savunucuları için çağrı
17:53 Ebrar Sitesi müteahhiti Ahmet Kara’ya 17 yıl hapis cezası
17:47 Amedspor etrafından dayanışma ve birlik çağrısı
17:38 Wan Belediyesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi açtı
17:27 Federe Kürdistan'da Rojava'ya yardım kampanyası
17:22 Wan’da trafik kazası: Bir öğrenci hayatını kaybetti
17:12 Til Temir obüslerle bombalandı
17:08 Çocuğa taciz davasında failin önceki suçları soruşturulacak
15:53 Özerk Yönetim: Suriye bayrağı özerk bölgelerde de olacak
15:50 3 kişiyi katleden Cihan Oral 9 aydır yakalanmadı
15:35 'Filistin’de göç ve savaş' tartışıldı
15:30 Saldırılar protesto edildi: Rojava’nın özgürlük mücadelesine ses verin
15:25 Tülay Hatimoğulları: Suriye’nin yeniden inşasında tüm halklar ve inançlar yer almalı
15:00 Atanamayan öğretmen intihara sürüklendi
14:56 Amed’de ucuz yağ ve pirinç kuyruğu
14:56 Amed Barosu'ndan BM'ye Kuzey ve Doğu Suriye çağrısı
14:38 Nura Kurt’un taziyesine kitlesel ziyaret
14:28 Sevilay Çelenk: Rojava’daki direnişin yanında olacağız
14:21 Cezası onanan siyasetçi Gültekin Koçdemir cezaevine girdi
14:21 Güngören’de bina çöktü
14:07 Colani: Esad’a bağlı güçler dağıtılacak
13:55 Abdullah Öcalan ile görüşmenin bazı detaylarını ilk kez açıkladı
13:44 ‘Nefret söylemlerine karşı yaşam hakkının yanındayız’
13:24 DEM Partili Hülakü: Türkiye, Rojava’yı savaş ganimeti olarak görüyor
12:52 Avukat Çiçek’in davasında birleştirme
11:47 DEM Parti'den KESK'e ziyaret
11:07 Gazeteci Zeynep Kuray'ın duruşması ertelendi
11:03 'Yaşam hakkı ve özgürlük hakkı ihlal edilen avukatlar' sergisi
10:53 Ekolojik tahribatın yaşandığı bölgeler yasaklandı
10:52 Avukatlar İmralı’ya gitmek için başvurdu
10:31 Temelli'den Fidan'a: Güncellenmesi gereken sizin politikanızdır
10:27 Amed'de 'Hangi İnsan Hakları?' festivali başlıyor
10:00 CPT'ye İmralı başvurusu: İvedilikle ziyaret edilmeli
09:33 Avukat Şaman: ‘Umut hakkı’ için düzenleme yapılmalı
09:32 47 kitap ve 12 dergiye toplatma kararı
09:25 Cezaevinde Newroz halayına disiplin cezası
09:22 Mazlum Abdi'den Süleyman Şah türbesi açıklaması
09:22 Eski savaş pilotu Altan: Kürt düşmanlığından vazgeçilmeli
09:21 Arjantin'de 'Abdullah Öcalan'a özgürlük' mitingi hedefi
09:18 Yaşam hakları ihlal ediliyor, failleri cezasız bırakılıyor
09:16 Karabulut: İşçilere ayrılması gereken bütçe çetelere aktarılıyor
09:14 Mehmet Sincar davasında 5 yıldır mütalaa hazırlanmadı
09:10 'Saldırılarla demokratik ulus modeli hedef alınıyor'
09:09 Bereket Kar: Kürtler yeni haritada yer alacak
09:07 ‘Rojava’ya saldırılar durmalı, statüsü tanınmalı'
09:06 Oğlunun cenazesini 27 gün camide sakladı: Yüz yıl geçse de unutmayacağız
09:04 Gribal enfeksiyonlardan korunma yolları
09:00 12 ARALIK 2024 GÜNDEMİ
08:23 12 kent için kar ve sağanak uyarısı
11/12/2024
23:55 Qamişlo’da rejim noktaları bir kez daha bombalandı
23:42 Baas Partisi çalışmalarını süresiz olarak askıya aldı
22:30 Instagram, Facebook ve WhatsApp'ta erişim sorunu
21:38 İstanbul'da saldırı protestoları: Özgür yaşam modeline sahip çıkalım
21:31 DEM Partili Dindar: Kürt-Türk ittifakının test alanı Rojava'dır
21:19 Türkiye’den İsrail’e giden gemilerin uydu görüntülerini gösterdi: Yalanlar burada bitti
20:34 İşçi Emekçi Birliği: Polonez işçisi yalnız değildir
20:13 Öğrencilerden ‘koşulsuz 9 bin TL burs’ çağrısı
19:50 Saldırılara karşı hashtag çalışması
19:46 Kadınlar BM’ye seslendi: Bir çözüm bulmak asli göreviniz
19:34 Afganistan'da patlama: Bir bakan öldü
19:31 DEM Partililer: AKP kapkara uygulamalarına yeşil elbise giydirmeye çalışıyor
19:28 KHK eyleminde hak ihlallerine dikkat çekildi
19:23 ‘Sendikacılar serbest bırakılsın’ çağrısı
18:09 Amed’de savaşa karşı barış zinciri
17:44 Kremlin: Suriye’deki geçici hükümetle iletişimdeyiz
17:37 İnsan Hakları Haftası etkinlikleri
17:15 DEM Parti, KESK ve Saadet Partisi’ni ziyaret edecek
16:55 30 yıl tutsaklığın ardından memleketinde
16:22 Birçok kentte saldırılara tepki: Rojava onurumuzdur
16:00 CHP ile MHP arasında 'kayyım’ görüşmesi
15:50 Eş Genel Başkanlardan tutsaklara ziyaret
15:18 Tutsak Hatice Onaran için dayanışma eylemi
15:04 Lütfü Savaş CHP’den ihraç edildi
15:01 SİHA saldırılarında katledilenler Meclis gündeminde
14:45 Kobanê'ye hava saldırısı: 1 kişi katledildi
14:37 Hezex’te kaza: 1 ölü, 7 yaralı
14:34 Miks'teki kayyım kararının iptali için başvuru
14:24 Curnê Reş'te Kadın Dinlenme Evi açıldı
13:29 Ma Music’ten '1 milyon kitap, 1 milyon çocuk' kampanyası
13:03 Zêwig’te abluka kaldırıldı, 9 kişi serbest
12:43 Rojin Kabaiş soruşturması: Kesin ölüm nedeni netleşmedi, yeni görüntü dosyada
12:29 Cenaze törenine katılım sınırlaması, taziyeye engel
11:53 Yeni Yaşam gazetesi çalışanı gözaltına alındı
11:36 Bagok Dağı’nda operasyon devam ediyor
11:16 Polis işkencesini anlattılar: Tecavüzle tehdit edildik
11:00 Mahkemenin işe iade ettiği kişileri kayyım bir kez daha çıkarttı
10:37 'Kötü' yemeği yemeyen tutsaklara iletişim cezası
10:30 Trump Ankara Büyükelçisi’ni belirledi
10:05 Yaralıları taşıyan ambulans bombalandı
10:05 Doğum için hastaneye yatırılan kadın yaşamını yitirdi
09:58 Valilikten Rojin Kabaiş'in adının kadın merkezine verilmesine engel
09:51 Gazeteci Arslan soruşturmasında ikinci yetkisizlik kararı
09:20 SİHA saldırılarıyla 6 ayda 77 kişiyi katledildi
09:13 Ekonomik krizin fotoğrafı: Sadece 1 patlıcan alabildi
09:07 42 yıldır kasket üretiyor
09:06 Kanser hastası tutsağın ilaçları verilmiyor
09:04 Sağlık Müdürlüğü’nden ‘haberli’ denetim
09:03 Gazeteci Mutlu: Suriye’de kısa vadede çözüm görünmüyor
09:00 11 ARALIK 2024 GÜNDEMİ
08:20 QSD’den Minbic açıklaması
08:19 Akdeniz’de 4,4 büyüklüğünde deprem