HABER MERKEZİ - İnsan Hakları Haftası kapsamında Amed ve Êlih’te yapılan açıklamalarda “Nefretin ve ırkçı söylemlerin karşısında, insan haklarının ve yaşam haklarının yanındayız” denildi.
Amed ve Êlih’te 10-17 Aralık İnsan Hakları Haftası kapsamında “nefret” söylemlerine dair açıklama yapıldı.
ÊLIH
İnsan Hakları Derneği (İHD) Êlih Şubesi, Êlih Barosu önünde basın açıklaması yaptı. İHD Êlih Şube Eşbaşkanı Rumeysa Deniz Kaya, “Nefret söylemi ve yabancı düşmanlığına karşı insan haklarının korunması; ırkçılık karşıtı bir kültürün yeşertilmesi ve güçlendirilmesi oldukça önemlidir. Nitekim nefret söylemi ve nefret suçları, demokratik toplum düzeninin gereklerinden biri olan eşitlik ilkesine yönelik tehdit oluşturmakta, genellikle savunmasız grupları hedef almakta, ayrımcılığı ve ötekileştirmeyi artırmaktadır” dedi.
‘IRKÇILIK YAYILIYOR’
Büyük acıların çoğunun bir gruba karşı ırkçı nefretin ürünü olarak ortaya çıktığına dikkat çeken Rumeysa Deniz Kaya, “Türkiye’de yayılmaya ve olağanlaşmaya devam eden ırkçılığa karşı gerekli özveri ve çalışma gösterilmemektedir. Bu gerçeği Kürtlere salt Kürt oldukları için ve Suriyelilere salt Suriyeli oldukları için yapılan saldırılarda, Azerbaycan-Ermenistan arasındaki silahlı çatışma vesilesiyle Ermenilere yönelik ırkçı nefret söylemlerinde, LGBT + bireylere karşı olan yaklaşımlardan ve birçok durumda görebiliyoruz. Tarih boyunca uluslararası krizler, dini inancı, ırkı, dili ve rengi dolaysıyla ötelenen, resmi olarak tanınmayan halklara yönelik gözdağı veren, can güvenliğinden yoksunluk duygusu yaşatan genel bir toplumsal atmosfere vesile edilmiştir. İsrail’le ilişkiler Yahudilere, Yunanistan’la sorunlar Rumlara, Irak Federe Kürdistan Bölge Yönetimi ile yaşanan sorunlar ve Suriye’nin kuzeyinde de facto oluşan yönetime karşı girişilen askerî harekâtlar Kürtlere, Azerbaycan-Ermenistan çatışma gerilimleri Ermenilere saldırmak için bahane edilmiştir. Savaşın bütün etkilerinin hissedildiği bu son aylarda ise ölülere dahi saygı duyulmamış, bir kimsenin sırf tabiiyeti ırkçı nefret söylemlerine konu edilmiştir” ifadelerini kullandı.
‘YAŞAM HAKKININ YANINDAYIZ’
Devlet yetkililerinin ötekileştirici dilde yaptıkları açıklamalara işaret eden Rumeysa Deniz Kaya, anayasada ayrımcılığın suç olduğunu belirterek, “Bütün bu iç hukuk ve uluslararası hukuk düzenlemeleri ve sözleşmelerine rağmen Türkiye devletinin yöneticileri açıkça bu maddeleri, sözleşmeleri ihlal eden açıklamalarına devam etmekte ve bu yönde politika geliştirmektedir. Toplumda uyandırılmak istenilen nefretin ve ırkçı söylemlerin tam karşısında, insan haklarının ve yaşam haklarının yanındayız” şeklinde konuştu.
AMED
İnsan Hakları Haftası kapsamında, Amed Barosu, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), İnsan Hakları Derneği (İHD), Rosa Kadın Derneği, Amed Tabipler Odası ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), nefret söylemlerine dair açıklama yaptı. Rosa Kadın Derneği'nde yapılan açıklamayı Amed Baro LGBTİ+ Komisyonu’ndan avukat Sidar Gülcan Özkan okudu. Translara yönelik ayrımcılığın en üst boyutta olduğunu belirten Sidar Gülcan Özkan, “Bu cinayetlerin temelinde, nefret söylemi ile körüklenen sistematik bir ayrımcılık ve toplumsal ötekileştirme yatmaktadır” dedi.
Nefret suçlarının etkin bir şekilde soruşturulmadığını ve faillerin çoğu zaman cezasız bırakıldığın vurgulayan Sidar Gülcan Özkan "Bu cezasızlık, adalete olan inancı zedelerken, nefret suçlarını adeta teşvik etmektedir. Devletin görevi, her bireyin yaşam hakkını korumaktır; ancak trans bireyler söz konusu olduğunda, bu görev sıklıkla yerine getirilmemekte ve hatta görmezden gelinmektedir. Uluslararası insan hakları normları ve Türkiye’nin taraf olduğu sözleşmeler, her bireyin ayrımcılığa uğramaksızın eşit haklardan yararlanmasını güvence altına alır. Ancak pratikte translar, kamusal alanlardan barınmaya, istihdamdan adalete erişime kadar birçok temel hakkına erişimde engellerle karşılaşmaktadır" diye ifade etti.