İSTANBUL - Meclis’e sunulan 2025 yılı bütçe teklifinde, “Kadının güçlendirilmesine" ayrılan pay 5,9 milyar lira oldu. Eğitim Sen İstanbul 7 Nolu Şube Başkanı Eren Ertin, bilinçli bir politikayla kadınların güvencesizliğin arttığı bir ortama itildiğini söyledi.
Her yıl merkezi yönetimden bakanlık ve kurumlara ayrılan bütçe, iktidarın bakış açısını da gözler önüne seriyor. Ülkede artan kadın cinayetlerini önlemek için gerekli mekanizmaları işletmeyen iktidarın, Meclis’e sunduğu 2025 yılı bütçe teklifinde “Kadının güçlendirilmesi” için ayrılan pay 5,9 milyar lirada kaldı.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı için 407 milyar 10 milyon 627 bin lira teklif edilirken, Bakanlık bütçesindeki alt kalemler incelendiğinde önceliğin kadına değil aileye verildiği görüldü. “Ailenin korunması ve güçlendirilmesi” için 16 milyar 666 milyon 881 bin lira, “Kadının güçlendirilmesi” için 5 milyar 941 milyon 139 bin lira ayrıldı. “Ailenin korunması” için ayrılan bütçe “Kadının güçlenmesine” ayrılan bütçenin neredeyse 3 katı. Bakanlık bütçesinden “Kadının güçlendirilmesine" ayrılan bütçe tüm bütçenin yalnızca yüzde 0,3'üne denk gelirken, 67 program arasında dağıtılan merkezi bütçede “ailenin korunması” 41’inci, “kadının güçlendirilmesi” ise 57’nci sırada yer aldı.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’na (KESK) bağlı Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) İstanbul 7 Nolu Şube Başkanı Eren Ertin, bütçeden kadınlara ayrılan paya dair değerlendirmelerde bulundu.
GÜVENCESİZLİK ARTIYOR
Mevcut tablonun kadınları yarı zamanlı ve güvencesiz çalışmaya ittiğini belirten Eren Ertin, AKP’nin uzun zamandır bu politikayı yürüttüğünü söyledi. Eren Ertin, “Kadınlara bütçeden pay ayrılmaması ya da yeterli bütçenin ayrılmaması dediğimiz şey; kadınları çalışma koşulları açısından çok ciddi sıkıntıya sokuyor. Bu, aynı zamanda istihdamın biçimini de belirliyor. Tehditten koruyamama, yeterli sayıda sığınma evleri, kreşlerin olmaması kadınlar açısından ciddi sorun teşkil ediyor. Çünkü bunların hepsi bütçeye dair şeyler” diye belirtti.
Eğitime ayrılmayan bütçenin de kadınları yakından ilgilendirdiğini söyleyen Eren Ertin, ilk vazgeçilen kadın olurken, kız çocuklarının da eğitim hakkında feragat ettirildiğini dile getirdi. Eren Ertin, “Dolayısıyla eğitime ayrılmayan bütçe de buradan soruluyor. Okullardaki temizlik işçilerine baktığımızda büyük bir kısmı kadınlardan oluşuyor. Bunu bu yıl İUP (İşgücü Uyum Programı) dediğimiz bir yöntemle uygulamaya çalıştılar. Bu İUP dediğimiz yöntemde 3 gün çalışma süresi var ve 7-8 bin lira arasında bir ücret konuldu. Bu ise kadınlara şu şekilde geri döndü: Sabah evinde işini yap, akşam üzeri gel okulu temizle git; yani iki mesai birden yap. Biri zaten tamamen ücretsiz, diğeri de yaşamını devam ettiremeyecek kadar düşük bir ücret” ifadelerini kullandı.
‘DİRENMEKTEN BAŞKA YOL YOK’
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) 190 Sayılı Sözleşme’nin kadınlar için çok önemli olduğunu söyleyen Eren Ertin, bu sözleşmenin kadınların birçok hakkına dair düzenleme içerdiğini söyledi. Sözleşmenin Türkiye tarafından imzalanmadığını kaydeden Eren Ertin, şunları belirtti: “Bu sözleşme, çalışma biçimi, izin süreleri, şiddet, güvenceli çalışmayı da içeren bir sözleşme. Kadın mücadelesine baktığımızda uzunca bir süredir kadınların istihdam biçiminin yanlışlığını deşifre ediyor. Sokakta kazanmaya çalışıyoruz bir şekliyle, sürekli alanlarda olmaya devam ediyor kadınlar. Aslında kadın hareketi şu an ülkedeki en güçlü hareketlerden birisi sokağa çıkma anlamında. Mesela kreş hakkı çok ciddi bir yerde duruyor, kadınların elini ayağını bağlayan en büyük şeylerden birisi. Kadınlar bu anlamda yerel yönetimleri ciddi zorluyor. Kamu çalışanları olarak kamu kurumlarını ciddi bir şekilde zorlamaya çalışıyoruz. Kadınlar ciddi bir yoksullukla karşı karşıya. Direnmekten başka bir yöntemin olmaması gerekiyor. Başka da yol yok zaten.”
MA / Yeşim Tükel