İSTANBUL - "Geçmişin Tecrübesiyle Geleceğe Odaklanmak” adlı çalıştayda alternetif bir hafızanın oluşturulması gerektiği belirtilerek "Sivil toplum örgütleri, kriz anlarında arabuluculuk ve yaşanan hak ihlallerinin üzerinde durmalıdır" denildi.
Barış Vakfı, İstanbul’un Fatih ilçesinde bulunan Kadir Topbaş Gösteri ve Sanat Merkezi'nde, "Geçmişin Tecrübesiyle Geleceğe Odaklanmak” çalıştayının 3’üncü oturumunu gerçekleştirdi. Barış Grubu üyesi Ali Şükran Aktaş’ın anısına gerçekleştirilen çalıştaya, çok sayıda akademisyen, yazar ve gazeteci katıldı.
3’üncü oturumda “Çatışma Çözümünde Sivil Toplum Kurumlarının Rolü” başlığı altında sunumlar yapıldı. Oturumda moderatör gazeteci Fatih Polat olurken, konuşmacılar ise Hafıza Merkezi kurucularından Emel Ataktürk Sevimli, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi'nin kurucu üyelerinden Hakan Ataman, İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Hüseyin Küçükbalaban oldu.
YÜZLEŞME VURGUSU
Emel Ataktürk Sevimli, çözüm süreçlerinde sivil toplum olarak alternatif bir hafızanın oluşması için kayıtların önemli olduğunu belirterek, “Sivil toplum örgütleri, kriz anlarında arabuluculuk ve yaşanan hak ihlallerinin üzerinde durmalıdır. Kendinizle yüzleşmeniz gerekiyor. Yaptığımız işlerde belgeleme alanında ciddi sıkıntılarımız var. Yine Kürt sorunu bağlamında otoriter çatışma yönetiminde yapısal sorunların tartışması gündem değildir. Bunun yeniden insan hakları çerçevesinde tartışması gündem olmuyor. Dolayısıyla böyle bir gündem olmadığında yaşananların hiçbiri tartışılmıyor. Bir yandan bir girişim var, diğer yandan otoriter bir yapı var. Yani gözaltılar, kapatma davaları, hem sivil toplumu hem de muhalefeti baskı altına almak gibi durumlar da var. Dolayısıyla bu yapısal sorunların gündemde olmaması meselesine dikkat çekmek istiyorum. Sivil toplum çalışmaları yürütenler olarak ciddi bir birikimimiz var. Öncelikle bütün çalışmalarımızı yan yana koyarak, hasar raporu çıkartmalıyız. Bunu aynı zamanda bir yol haritasına dönüştürmeliyiz. Biz sivil toplum olarak çatışan taraflardan ‘ne istiyoruz’a ilişkin bir yol haritası çizmeliyiz. Cezasızlık, gözaltında kaybedilenler, yaşananlara ilişkin hakikatler orada dururken, JİTEM gibi yapılar dikkate alınmadan ve yüzleşmeden nasıl olacak? Buna dair çözümler bulmalıyız. Mutlaka faillere alternatif cezalar olmalıdır. Ayrıca bu suçların bir daha olmaması için nelerin yapılması gerektiğine dair çözümler bulunmalıdır” dedi.
‘DEVLET KENDİ İNSAN HAKLARI ÖRGÜTLERİNİ KURUYOR’
İHD Eş Genel Başkanı Hüseyin Küçükbalaban, 2015’te “çözüm” sürecinin bittikten sonra ilk önce basının susturulduğunu belirterek, “Daha sonra sivil toplum susturuldu. Örneğin ‘Bu suça ortak olmayacağız’ bildirisine imza atanlar görevlerinden atıldı. Basını, akademisyeni, sendikaları susturursanız barış konusunu kim konuşacak? Dolayısıyla geldiğimiz noktada sivil toplumun durumu iyi değil. Ancak sivil toplum susmadı. Sivil toplum bu süreçlerin tamamını kayıt altına aldı. Cumartesi Anneleri İstanbul’da, Diyarbakır’da kayıt ettirmeye devam ediyor. Bir yandan devletin insan hakları ihlallerini gösterirken, bir yandan barış talep ediyorlar. Daralan insan hakları ortamı devletten kaynaklıdır. Yoksa demokrasi vardı da basın, insan hakları dernekleri çalışmadı diyemeyiz. Sivil toplum çözüm önerilerinde bulunur, hak ihlaline uğramışları savunur. Ancak devlet otoriterleşmesiyle birlikte kendi insan hakları örgütlerini kurmaya çalıştı” ifadelerini kullandı
VERİLER
Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi'nin kurucu üyelerinden Hakan Ataman, 2020 sonrası 20 bin derneğin kapatıldığını ve o dönem çok sayıda kişinin derneklerden istifa ettiğini söyledi. Sivil toplum örgütlerine ilişkin verilere de değinen Ataman, insan hak temelli derneklerinin yüzde 18 olduğunu belirterek, “Denetimler şu anda 2 katına çıkmış durumda. Devletin insan haklarıyla ilgilenen derneklerin üstüne gittiğini görüyoruz. Buna bağlı olarak ekonomik kriz ortaya çıktı ve bu dernekler kaynak bulamıyor. Sivil toplum denince akla ne geliyor diye sorduğumuzda, ‘kadın, hak, özgürlük’ cevapları yüzde 4 oranında kalıyor. Yurttaşlar, sivil toplum örgütleri ‘yoksulluğu çözsün’ gibi cevaplar verdi” dedi.
Oturum, soru-cevap kısmıyla sona erdi.