HABER MERKEZİ - İnsan hakları aktivisti ve avukat Margaret Owen, Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik saldırıları "soykırım" olarak nitelendirerek, "Özerk Yönetimin varlığına yönelik tehdide karşı tüm dünyada alarm zilleri çalmalı" dedi.
Suriye'de değişen denklemlere paralel olarak Kuzey ve Doğu Suriye kentlerine dönük saldırılar da artmaya başladı. Türkiye güdümündeki paramiliter grupların saldırıları nedeniyle Şehba bölgesinde onbinlerce kişi göç etmek zorunda kaldı. Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi, göç etmek zorunda kalan yurttaşların büyük bölümünü Tebqa ve diğer kentlere yerleştirdi.
Kürdistan Barış Kampanyası üyelerinden biri olan avukat Margaret Owen, yaşanan saldırıları "soykırım" olarak nitelendirdi. Margaret Owen, "Suriye'deki Kürtler ve diğer masum siviller bir kez daha Türkiye'nin desteklediği cihatçı HTŞ (eski adıyla El Kaide) tarafından hedef alınıyor" dedi.
'ERDOĞAN SOYKIRIMI SÜRDÜRMEYE KARARLI'
Saldırılar nedeniyle onbinlerce Kürt'ün yine göç etmek zorunda kaldığını hatırlatan Margaret Owen, HTŞ'nin tıpkı IŞİD gibi insan hakkı ihlallerine neden olduğunu kaydetti Margaret Owen, "Dünyanın gözü Gazze, Lübnan ve Ukrayna'dayken, diktatör Erdoğan hem Suriye'deki hem de Türkiye'deki Kürtlere yönelik soykırım saldırılarını sürdürmeye kararlı. Erdoğan, ABD, İngiltere ve AB'nin sessizliğiyle de kendini güvende hissediyor. Dahası insan hakları sicili ne olursa olsun Türkiye bir müttefik olarak değer görüyor. Çünkü silahlar satılabilir ve ticaret anlaşmalarıyla işbirliği yapılabilir bir ülke. Elbette Erdoğan Esad'ı devirmeye çalışan paralı askerlere destek veriyor. Erdoğan ırkçı olduğu kadar kadın düşmanıdır da. IŞİD ile yakın çalışma ilişkisi içinde olduğuna dair çok sayıda kanıt var. Suriye'ye girişi asla bu suçluları ortadan kaldırmak için değildi, Kürtleri yok etmek ve demokratik Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'ni tamamen yok etmek içindi" ifadelerini kullandı.
Saldırılara başka bir faktörün girdiğini belirten Margaret Owen, "Ortağı Esad'ı kaybetmek istemeyen Rusya, Şam'ı isyancılardan korumak için bomba yağdırdı. Putin, Ukrayna'da yaşadığı sorunlar nedeniyle belki eskisi kadar angaje olmayabilir, ama bölgede barışı tehdit eden bir başka güç daha var" diye konuştu.
Margaret Owen, Türkiye ve DAİŞ ilişkilerine işaret ederek, "Yaralı IŞİD militanları Türk hastanelerinde tedavi ediliyor ve sağlıklarına kavuşturuluyordu. Türkiye'nin örgütle petrol ticareti yaptığı biliniyor. Türkiye, IŞİD'in kalesi Rakka'dan kaçan Êzidî ve Kürtlerin sığındığı mülteci kampına baskın düzenledi. Êzidîlerin atalarının evi olan Şengal'e saldırdı. Erdoğan yönetimindeki Türkiye'nin kendisi terörist bir ülkedir" şeklinde konuştu.
'BM TANIMALI VE KORUMALI'
Margaret Owen, Birleşmiş Milletler (BM) eski güvenilirliğini ve etkisini kaybetmesi nedeniyle üye ülkelerin Cenevre Sözleşmesi ve BM kararlarını ihlal etmede beis görmediğini söyledi. BM Güvenlik Konseyi'nin reforme edilmesi gerektiğini söyleyen Margaret Owen, "Daimi üyeleri arasında ABD, Rusya, Çin ve İngiltere olduğu sürece, insanlığa karşı işlenen bu suçların kınanması mümkün değildir. En büyük dileğim, BM'nin Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'ni, özellikle toplumsal cinsiyet eşitliği, kadınların güçlendirilmesi, ekoloji, adalet, barış ve gerçek demokrasi bağlamındaki başarılarından dolayı tanıması ve korumasıdır. Üye devletlerinden biri böylesi bir vahşet ve gaddarlığın arkasındayken sessiz kalamaz" ifadelerini kullandı.
'ÖCALAN SİYASİ ÇÖZÜME ODAKLANMIŞTIR'
Margaret Owen, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Suriye'deki halklar ve tüm Ortadoğu halkları için barış istediğini, bu nedenle Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğünün sağlanması gerektiğini vurguladı. Margaret Owen, "Öcalan'ın İmralı Adası'nda geçirdiği 25 yıl boyunca yazdığı tüm yazılar mevcut çatışmanın askeri değil, siyasi çözümüne odaklanmıştır. Kitapları yaygın bir şekilde okunmalıdır. Yeni bir toplumsal düzene ilişkin fikirleri nerede yaşarsak yaşayalım hepimiz tarafından benimsenmelidir. 'Jin, jiyan, azadî' sloganını bulan kişidir. Bu üç sihirli kelime şimdi İran'da yasaklandı."
'DÜNYADA ALARM ZİLLERİNİ ÇALMALIDIR'
Margaret Owen, savaştan en çok kadınlar ve çocukların etkilendiğini, ancak buna rağmen savaşa girmek ya da barış sağlamak gibi kararların dışında tutulduklarını kaydetti. Bu durumun Rojava'da olmadığını ifade eden Margaret Owen, sözlerini şöyle sürdürdü. "Demokratik Konfederalizm'in merkezi olan Rojava'da kadınlar gerçek bir eşitliğe sahip. YPJ, kasaba ve köyleri IŞİD işgalinden kurtarmak için erkeklerle birlikte savaştı. Bu savaşlarda pek çok kişi şehit oldu. Bu cesur kadınların bir kez daha öldürüldüklerini, esir alındıklarını ve işkence gördüklerini öğrenmek acı verici. Suriye'de daha fazla çatışmanın patlak vermesi ve Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'nin varlığına yönelik bu tehdide karşı tüm dünyada alarm zillerini çaldırmalıdır. Kuşkusuz bu durum, göçün daha da artmasına neden olacaktır. Daha fazla insan Avrupa'da güvenlik arayan mülteciler haline gelecek ve hoş karşılanmayan bir Avrupa'da kaleleri aşmaya çalışırken hayatlarını riske atacaklardır."
'HÜKÜMETİMİZ TÜRK İSTİHBARATINA HİZMET EDİYOR'
Margaret Owen, İngiltere'nin başkenti Londara'da İngiliz polisinin 27 Kasım'da Kürt Toplum Merkezi ve Kürt aktivistlere yönelik operasyonunu, "Kürtlerin evlerine girildi, kadınlar ve çocuklar silahlı polislerimiz tarafından dövüldü. Bu affedilemez. Hükümetimiz Türk istihbaratına hizmet ediyor. Ancak sivil toplum, bizler, insan hakları aktivistleri ve benim gibi avukatlar, Kürt halkı için ayağa kalkacağız ve bu hizmetkârlığın sona ermesi gerektiğini elimizden geldiğince yüksek sesle protesto edeceğiz" diye belirtti.
MA / Hivda Çelebi