RIHA - Minbic'e günlerdir ağır saldırılarda bulunan paramiliter grupların bir metre dahi ilerleyemediğini aktaran gazeteci Yehya Elo, "Minbic bir daha karanlığa teslim olmayacak" diye kaydetti.
Heyet Tehrir el-Şam’ın (HTŞ) ve Türkiye'ye bağlı paramiliter grupların 26 Kasım’da Halep'e dönük başlattığı saldırıların hemen ardından Minbic hedefe konuldu. Türkiye'ye bağlı paramiliter gruplar, Demokratik Suriye Güçleri'nin (QSD) güvenliğini sağladığı kente dönük saldırılarını sürdürüyor.
Minbic, 1 Haziran 2016 tarihinde başlatılan “Şehit Komutan Faysal Ebu Leyla” operasyonu sonucunda özgürleştirildi. 12 Ağustos 2016 tarihinde DAİŞ’in varlığına tamamen son verildi. Farklı halklar ve inançların bir arada yaşadığı kentte hemen sonrasında inşa çalışmaları başladı. Türkiye ve bağlı paramiliter gruplar, 8 yıllık süreçte sık sık kenti hedef aldı.
Türkiye'deki hükümet yetkilileri tarafından sık sık hedefe konan kent, HTŞ'nin son saldırılarıyla birlikte yeniden ağır saldırılarla karşı karşıya. İktidar yanlısı medya, Minbic Askeri Meclisi'nin kenti boşalttığını iddia etti. Ancak söz konusu iddialar kenti yönetenler tarafından yalanlandı.
Bölgede yayın yapan Ronahî TV'nin muhabiri Yehya Elo, kentte yaşamın olağan akışında olduğunu aktardı. Yehya Elo, günlerdir süren saldırılara karşı Minbic Askeri Meclisi’nin büyük bir direniş gösterdiğini, paramiliter güçlerin saldırılardan sonuç alamadığını kaydetti.
‘MİNBİC 8 YILDIR HEDEFTE'
Eski adı El Nusra yeni adı HTŞ olan grubun Halep’e başlattığı saldırılar ile beraber Efrîn halklarının yaşadığı Şehba ve Til Rifat’ın işgal edildiğini aktaran Yehya Elo, “İşgalden sonra Efrîn halkları bir kez daha göç etmek zorunda bırakıldı. Halep, Şehba ve Til Rifat’ta hegemon güçlerin desteği ile hayata geçirdikleri senaryoyu, Minbic’te de hayata geçirmek istediler. Birçok yerden saldırılar başlatıldı. Minbic’e dönük saldırılar yeni değil, 8 yıldır saldırılar var. Son günlerde bu saldırıların dozu arttırıldı. İşgal etmek istiyorlar” diye konuştu.
‘BİR METRE İLERLEME OLMADI’
Türkiye’de yayın yapan iktidar güdümündeki anaakım medya ile Rudaw gibi medya kuruluşlarının eliyle “Minbic’in boşaltıldığı” yönünde yapılan haberlerin gerçeği yansıtmadığına dikkat çeken Yehya Elo, “Bu özel savaş taktiği. Halkları korkutmak istiyorlar. Burada yaşayan halklar arasında bir ikilik yaratmak istiyorlar” dedi. Gerek medya eliyle gerek ise fiziki olarak yapılan saldırıların amacına ulaşamadığının altını çizen Yehya Elo, “Çeteler günlerdir saldırıyorlar ama bir metre dahi ilerleme kaydetmediler. Kantonun tamamı Minbic Askeri Meclisi kontrolünde. Her türlü saldırı taktiği denediler ama bütün saldırılar kırılarak, çetelere büyük kayıplar verdirildi. Saldırılara karşı halklar kendi topraklarını terk etmiyor. Herkes bağ bahçesinde toprağını işlemeye devam ediyor ve yapılan kara propagandalara kulak asmıyor. Kentte hayat olağan akışındadır. Halkların Minbic Askeri Meclisi’ne inancı tamdır ve etrafında kenetlenmiş durumda. Halk ‘işgale asla izin vermeyeceğiz’ diyor. Köylerde yaşayan halk, her gün kent merkezine gelerek çarşıdan ihtiyaçlarını alıyor, alış veriş yapıyor. Sınır hattında saldırılardan kaynaklı yaşam zorlaştırılmış durumda. Halklar Türkiye’nin kentlerini işgal etmesini kabul etmiyor” ifadelerini kullandı.
‘MİNBİC KARANLIĞA TESLİM OLMAYACAK’
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin saldırılara karşı ilan ettiği seferberliğe Minbic halklarının da destek verdiğini kaydeden Yehya Elo, saldırılar karşısında uluslararası güçlerin sessizliğine tepki gösterdi. Yaşananların insanlığa karşı suç olduğunun altını çizen Yehya Elo, “Efrîn halklarını neden görmüyorlar? İnsanların başı kesildi. Bir halk topyekun soykırıma uğratılmak isteniyor. Bunu görmeyen bir devletin insan haklarını savunuyor olması beklenemez. Minbic 8 yıl önce DAİŞ çetelerinden kurtarıldı. Halklar QSD’ye çağrıda bulunarak kendilerini özgürleştirmelerini istedi. DAİŞ insanları sokak ortasında katletti, kenti karanlığa boğdu. QSD ise kenti özgürleştirdi ve karanlıktan kurtardı. Halk onları özgürleştiren savaşçıları bağrına bastı. Bu unutulmalı. Minbic’in karanlıktan kurtarılması için büyük bedeller ödendi. Şehit Ebu Leyla, Botan Türkmen gibi birçok savaşçı bu uğurda yaşamını yitirdi. Bu kent bir kez daha karanlığa teslim olmak istemiyor. Kürt, Türk, Arap, Çerkezler burada bir arada yaşıyor. Demokratik Ulus burada çok güçlüdür. Bunu kimse bozamaz. Bütün halklar bir arada kentlerinin öz savunmasını yapıyor. 8 yıl önce yaşananların bir kez daha yaşanmaması için ellerinden ne geliyorsa yapmaya hazırlar” ifadelerinde bulundu.
MA / Emrullah Acar