HABER MERKEZİ - Gençler, iktidarın kayyım politikalarına karşı sokaklarda direnişle başlattığı 2021 yılını topyekûn mücadeleyle geride bıraktı. HDP’li Dersim Dağ, 2022 hedeflerinin Öcalan’ın özgürlüğünü sağlamak olduğunu söyledi.
İktidarın savaş politikaları sonucu yaşanan çoklu krizler, toplumun tüm kesimlerinde olduğu gibi gençlerde de geleceğe dair umutları tüketti. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde özel savaş politikalarını en iyi uygulayan AKP iktidarı, gençleri madde bağımlılığı ve fuhuşa sürüklüyor. Bu politikaları 2021 yılında derinleştiren iktidar, gözaltı ve tutuklamalarla sindirmeye çalıştığı gençleri, yoksulluk ve barınma sorunuyla yüz yüze bıraktı. İktidarın bu dayatmalarına karşı yıla sokaklarda direnişle başlayan gençler, 2022 yılına da bu kararlılıkla giriyor.
HDP GENÇLİK MECLİSİ
Devletin hedefinde olan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Gençlik Meclisi, gözaltı, tutuklama ve ajanlaştırmaya karşı yılı madde bağımlılığına karşı mücadeleyle geçirdi. 2020 yılına “Hep birlikte harekete geç” kampanyası başlatan gençler, gençlere yönelik özel savaş politikalarının birer parçası olan madde bağımlılığı, kadınların fuhuşa sürüklenmesi, ajanlık dayatmalarına karşı önemli çalışmalar yürüttü. HDP Gençlik Meclisi, kampanya kapsamında birçok kentte buluşma, halk toplantıları, kültürel etkinlikler gerçekleştirdi. Baskı ve saldırılara rağmen yıl içinde mücadeleyi büyüten gençler, “Bağımlılığı kıralım, yeni yaşamı kuralım” kampanyası başlattı.
KAÇIRMALAR
Devletin politikalarına karşı yeni yaşam hedefiyle çalışmalar yürüten HDP Gençlik Meclisi üyeleri, özellikle bölge kentlerinde kimliği belirsiz kişiler tarafından kaçırıldı, günlerce alıkonuldı. Yıl içinde özellikle İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, uyuşturucu satıcılarıyla ilgili “Bacaklarını kırın” şeklindeki şiddet talimatı, uyuşturucuya karşı mücadele eden HDP Gençlik Meclisi üyelerine uygulandı. Sürekli Soylu’nun hedefinde olan gençlerden Ezgi Orak, Hatice Aras, Gökhan Güneş, Elif Ceylan, Ömer Faruk Karahan, Caziye Aygün, Sait Sırdaş, Elif Yerlikaya, Devrim Taylan Eryılmaz, Metin Kızmaz, Özcan Gökcur, Serhat Öztemel, Savaş ve Barış Yavuz adlı kardeşler, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğrencisi B.H., polis olduğu belirtilen kişi veya kişiler tarafından ya kaçırıldı ya da tehdit edildi.
GENÇ KADINLARIN DİRENİŞ YILI
Çoklu krizlerin yaşandığı bir ortamda, baskı politikalarından nasibini alan genç kadınlar, buna karşı direniş içerisinde bir yıl geçirdi. Salgın gerekçesiyle eve kapanma ile yaşamsal sorunlar ile şiddet, taciz ve tecavüzün arttığı bir ortamda, iktidar kadınların geleceğini pazarlık konusu haline getirdi. Yıl boyunca kadınları, kadın örgütlerini hedef gösterme politikasını sürdüren iktidar, taciz, tecavüz ve katledilen kadınların faillerini bir bir serbest bıraktı. Nitekim bu durum kadın örgütlerinin raporlarına da yansıdı. Buna göre yıl boyunca en az 250 kadın katledildi, 191 kadın şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi.
Genç kadınlara yönelik bu politikalar, Kürdistan’a psikolojik, ekonomik ve savaş krizinin derinleştirilmesiyle yansıdı. Genç kadınlar kaçırıldı, tacize ve ajanlık dayatmasına maruz kaldı, gözaltına alındı, tutuklandı. Bunun somut hali ise Kürt genç kadınlara yönelik özel savaş politikalarının uygulanması oldu. Kürt kadınları, uzman çavuşlar tarafından fuhuşa ve intihara sürüklendi. Bu duruma sessiz kalmayan genç kadınlar ise buna karşı HDP Genç Kadın Koordinasyonu’nun “Harekete geç” kampanyası kapsamında alanlara çıkarak, bu politikalara karşı isyanını dile getirdi. Halk toplantıları yapan kadınlar, fuhuşa, tacize ve tecavüze karşı aileleri bilgilendirme çalışmaları yürüttü, broşür çalışmaları yaptı.
SOYLU HEDEF GÖSTERDİ
Özel savaş politikalarıyla “kontrol” altına alınamayan gençler, iktidarın politikalarına karşı mücadeleyi büyüttü. Gençliği bastıramayan iktidar, yine gözaltı ve tutuklamalarla gençleri sindirmeye çalıştı. Son olarak İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, Şırnak’ın Cizre ilçesinde eski korucu Tahir Güven’in öldürülmesiyle ilgili hedef göstermesinin ardından düzenlenen operasyonda, aralarında HDP Gençlik Meclisi üyelerinin de bulunduğu 33 kişi gözaltına alındı, bunlardan 21’i tutuklandı.
KONGRE FİNALİ: ÖCALAN’A ÖZGÜRLÜK
HDP Gençlik Meclisi ve Genç Kadın Koordinasyonu’nun yıl boyunca sürdürdüğü bir diğer gündemi ise, PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit ve savaş politikaları oldu. Yıl boyunca iktidarın her türlü saldırılarının hedefi olan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “HDP tabanının mecali kalmamıştır” dediği HDP’nin Gençlik Meclisi, Diyarbakır’da gerçekleştirdiği 3. Olağan Kongre ile yılın finalini gerçekleştirdi. Kongrede iktidarın özel savaş politikalarına, dayattığı işsizlik, yoksulluğa tepkilerini dile getiren gençler, PKK Lideri Abdullah Öcalan’a özgürlük talebini de yüksek sesle haykırdı. Yılın finali olan kongredeki coşku, 2022’de yürütülecek gençlik mücadelenin de mesajı niteliğinde oldu.
ÜNİVERSİTELİLER YILA DİRENİŞLE BAŞLADI
AKP’nin 11 Eylül 2016’da Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) yönetimindeki belediye eşbaşkanlarını görevden alınmasıyla başlattığı ve 2019 yılında HDP yönetimindeki belediyelerle sürdürdüğü kayyım atamaları, bu kez üniversitelere uzandı. Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile 2 Ocak’ta Boğaziçi Üniversitesi’ne kayyım rektör atandı. Atanan kayyım rektör ise 2002'de AKP Sarıyer İlçe Teşkilatı kurucusu, 2015'te de AKP İstanbul 1'inci bölge milletvekili aday adayı olan Melih Bulu oldu. Üniversitelerine kayyım rektör atanan öğrenciler ise, protesto eylemlerine başladı. Öğrencilerin büyüyen bu eylemleri, ülkenin dört bir yanına yayıldı. “Kayyım rektör istemiyoruz” sloganıyla yayılan bu protestolar, kesintisiz eylemlere dönüştü. Demokratik tepkilere yönelik saldırılar sonucunda yüzlerce öğrenci darp edilerek gözaltına alındı, çok sayıda öğrenci tutuklandı, yüzlerce öğrenciye dava açıldı. Öğrencilerin eylemlerine bu kez akademisyenler de dahil oldu. Yıla damgasını vuran öğrencilerin bu direnişi sonuç verdi ve 15 Temmuz’da Bulu görevden alındı.
BARINAMAYAN ÖĞRENCİLER
AKP’nin üniversitelere yönelik politikaları, kayyım atamalarıyla sınırlı kalmadı. Gençlerin üniversitelerde yaşadıkları sorunlar, salgın ile derinleşen yoksulluk, normalleşme sürecinin başlaması ve yüz yüze eğitime geçilmesiyle daha fazla açığa çıktı. Kiralardaki fahiş artışlar, konut fiyatlarının yükselmesi, yurtların yüksek fiyatları ve özel öğrenci yurt fiyatlarının öğrenciler tarafından karşılanamayacak düzeyde olması, öğrencilerin barınma sorunlarını derinleştirdi. Büyük umutlarla gittikleri üniversitelerde, öğrenciler daha ilk günden yoksullukla karşı karşıya kaldı. Gittikleri kentlerde barınma sorunuyla karşı karşıya kalan öğrenciler, günlerce sokaklarda yaşamak zorunda kaldı. Öğrenciler, kaldıkları parklarda başlattıkları nöbet eylemiyle iktidarın politikalarını protesto etmeye başladı. Bir direnişe dönüşen bu eylemler, birçok kente yayıldı. Ancak bugün hala her 10 öğrenciden 9’u barınma sorunu yaşamaya devam ediyor. Geriye kalan yüzde 10’luk öğrenci kesimi ise yurt olarak kullanıma elverişli olmayan bakanlık tarafından kiralanan evlerde kalmaya mecbur bırakılıyor. Çoğunluğu kadın olan öğrenciler, barınma sorunu nedeniyle üniversiteleri terk etmek zorunda kalıyor.
GENÇ İŞSİZLİK: UÇURUM VAR
Tüm zorluklara rağmen okumayı sürdüren öğrenciler ise mezuniyetin ardından öğrenim kredisi borçlarıyla karşı karşıya kalıyor. Yüzbinlerce üniversiteli genç, mezun olduktan sonra bir yandan işsizlik sorunuyla bir yandan da yüksek faizli öğrenim kredisi borcuyla boğuşuyor. KYK Genel Müdürlüğü Kredi Dairesi Başkanlığı tarafından Mart 2021 itibariyle 969.237 öğrenciye öğrenim kredisi, 447.554 öğrenciye burs ödemesi yapıldığını açıkladı. Bu da burs alanlarının oranının sadece yüzde 5,6, kredi alanların oranı ise yüzde 12,2 olduğunu gösteriyor. Yaklaşık 5 milyon öğrencinin KYK borcu ise 5,5 milyar lirayı aşarken, KYK borcu olan yaklaşık 400 bin genç hakkında icra takibi başlatıldı.
Üniversite öğrencilerinin yaşadıkları yurt ve burs sorunları, mezuniyet sonrası işsizlikle devam ediyor. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi (DİSK-AR) tarafından hazırlanan Kasım 2021 raporunda, TÜİK’in Eylül 2021 Hanehalkı İşgücü Araştırması (HİA) verilerine dikkat çekilerek, işsizlik türlerinin en yüksek olduğu kategori yüzde 29,7 ile geniş tanımlı kadın işsizliği olduğu kaydedildi. Yüzde 26,9 olan genç kadın işsizliği (15-24) ise ikinci sırada yer aldı. Koronavirüs salgını döneminde diğer işsizlik kategorilerine göre kadın işsizlik türleri genele göre çok daha yüksek gerçekleşti. Eylül 2021’de 15-24 yaş arası gençlerde işsizlik oranı yüzde 21,5 olarak gerçekleşti. Kadınlarda dar tanımlı işsizlik oranı yüzde 14,6 iken kentsel (tarım dışı) kadın işsizliği oranı 3,3 puan yüksek olarak yüzde 17,9 oldu.
İktidar politikalarının 2021 yılında gençlere yansıması, HDP Gençlik Meclisi’nin bağımlılığa ve fuhuşa karşı kampanyalarla yürüttüğü çalışmalara dair konuştuğumuz HDP’nin genç Milletvekili Dersim Dağ, 2021’de baskılara karşı sürdürdükleri mücadelelerini, yeni yılda büyüteceklerini söyledi. Dağ’ın sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:
İktidarın yöneteme halinin yarattığı hem siyasal hem de ekonomik krizlerin yaşandığı, savaşın devam ettiği, yasak, gözaltı, tutuklamaların olduğu ve buna karşı direnişin de olduğu bir yılı geride bıraktınız. HDP Gençlik Meclisi olarak nasıl bir yıl geçirdiniz?
Saldırılar ne kadar yoğun olursa olsun, 2021 Gençlik Meclisi’nin alanlarda olduğunu, her şartta mücadelesini sürdüreceğinin göstergesi oldu. 2021; saldırılara karşı direnişin ve mücadelenin yılı oldu.
2021 yılı saldırıların yoğun olduğu ama aynı zamanda mücadelenin de yoğun geçtiği olduğu bir yıl oldu. HDP Gençlik Meclisi açısından da böyle bir yıl oldu. Gençlere yönelik saldırılar, özel savaş politikaları, topluma ve HDP’ye yönelik politikalardan çok bağımsız değil. 2021 yılına baktığımızda, HDP’ye yönelik kapatma davası, siyasi soykırım operasyonlarının yoğun olduğu bir yıl oldu. Bu Gençlik Meclisi’ne de aynı şekilde yansıdı. Gençlik Meclisi üyelerinin yoğun saldırılara maruz kaldığı, gözaltılara, tutuklamalara, ajanlaştırma dayatmalarına maruz kaldığı bir yıl oldu. Aynı zamanda Gençlik Meclisi’nin son yıllarda en fazla alanlarda olduğu bir yıldı. 8 Mart meydanlarından Newroz meydanlarına, HDP'nin mitinglerine kadar her alanda gençlerin yoğun katılımı, öncü olma rolünü 2021 yılında da gördük. Nitekim Amed, Cizre ve Van Newrozlarına baktığımızda, alanları dolduran binlerce genç vardı. Bununla beraber 8 Mart’ta genç kadınlar alanlardaydı. Yakın zamanda gerçekleştirdiğimiz İstanbul kongresine de gençler damgasını vurdu.
Aslında bu saldırılar ne kadar yoğun olursa olsun, 2021 gençliğin ve Gençlik Meclisi’nin alanlarda olduğunun, her şartta mücadelesini sürdüreceğinin göstergesi oldu. 2021 yılı saldırıların olduğu, siyasi soykırımların gerçekleştirildiği, yalan beyanlarla iftiralarla gözaltına alınan, tutuklanan onlarca arkadaşlarımız oldu. Bir kişi tutuklandıysa, yerini onlarca genç doldurdu. Bizim açımızdan mücadelenin yoğun olduğu, iktidara net mesajların verildiği bir süreçti. Evet özel savaş politikaları yoğun bir şekilde uygulanıyor ama 2021 yılında Kürt gençlerinin bu uygulamalara karşı mücadelede kararlı olduğunun, mücadelenin başarıyla sonuçlanacağının mesajını verdi. 2021; saldırılara karşı direnişin ve mücadelenin yılı oldu.
Siz de ifade ettiniz, HDP Gençlik Meclisi yıl boyunca alanlardaydı. Uzun zamandır bağımlılık karşıtı kampanyalarınız var. Bu yıl da “Bağımlılığı kıralım, yeni yaşamı kuralım” şiarıyla yeni kampanya başlattınız. Nasıl geçiyor kampanyanız?
Özel savaşın derinleştirildiği bir ortamda HDP Gençlik Meclisi olarak bağımlılığa karşı mücadele ediyoruz. Son yıllarda bağımlılık ve fuhuşla toplum çürütülmek isteniyor. Bizler de bu özel savaş politikalarına karşı bir kampanya başlattık ve hedefimizi büyüttük. Önceki kampanyalarımız da bağımlığa karşıydı. Bu kez bağımlığı kırarak, hep birlikte yeni yaşamı kurmak için bir kampanya başlattık ve mücadele ediyoruz. Gençlere de bu şiarla seslendik. Sokak sokak, kapı kapı dolaştık, onlarca madde bağımlısı gence ulaştık. Buna karşı çözümler ürettik. Aileleri dinledik, onları bilinçlendirmek, madde bağımlısı gençleri bu bataklıktan kurtarmak için çalışmalar yürüttük, yürütmeye de devam ediyoruz. Fuhuşa sürüklenmiş gençleri bu bataklıktan kurtarmaya çalışıyoruz, nitekim sonuç da aldık, almaya da devam ediyoruz. Kampanyayı yürüttüğümüzde, toplumun kampanyayı nasıl sahiplendiğini, bizimle beraber çalışmaya başladıklarını, herkesin aslında bağımlılıktan, fuhuştan kurtulmak istediğini gördük. Toplumun umudunun HDP Gençlik Meclisi olduğuna tanık olduk. Elbette bu HDP Gençlik Meclisi açısından özel savaş politikalarına karşı mücadele etmemiz içinde en büyük sebep oldu. Sokak sokak, köy köy dolaşarak, ailelere ve gençlere ulaşarak, bu politikaları teşhir edeceğiz.
Özel savaş politikalarına değindiniz, gençlerin bağımlılık tuzağına çekilmesiyle ne amaçlanıyor?
Toplumu çürütmek, toplumsal değerleri yok etmek için gençlere saldırıyorlar ve özel savaş politikalarıyla alıkoymaya, direniş geleneğini unutturmaya çalışıyorlar.
Özel savaş politikaları Türkiye'nin her yerinde yürütülse de Kürdistan'da yoğun olarak uygulanıyor. Özellikle Kürt gençleri hedef alınıyor. Kürt gençlerinin direnen bir tarihi var. Ali Çiçek’lerden Sur’da, Cizre’de her türlü saldırılara karşı direnen bir gençlere bir tarih var. Kürt gençlerini bu direniş geleneğinden alıkoyma ve bu geleneği unutturmak için her türlü yola başvuruyorlar. Kürt gençleri özelinde toplumu asimile etme ve toplumsal değerlerinden uzaklaştırmayı amaçlıyorlar. Eğer bir toplumu asimile etmek, kültürünü yok etmek istiyorsanız, ilk hedef gençler olur, çünkü gençlik gelecektir. Kürt halkının geleceğini de değerlerini de yaşatacak olan gençlerdir. Toplumu çürütmek, toplumsal değerleri yok etmek için gençlere saldırıyorlar ve özel savaş politikalarıyla alıkoymaya, direniş geleneğini unutturmaya çalışıyorlar.
Bağımlılık ile birlikte genç kadınlar, aynı zamanda fuhuşa da sürükleniyor. Genç kadınlar neden hedefte?
Çünkü kadın kültürün simgesidir, toplumu inşa edecek olan kadındır. Bu nedenle kadınlar hedef alınıyor. Genç kadınların fuhuşa sürüklenmesi, bunların en tehlikelisi ve en yoğun olarak işlenen politikalardan biri. Elbette fuhuşta özel savaş politikalarından bağımsız ele alınamaz. Kürdistan’a baktığımızda fuhuşun giderek artığını görüyoruz. Hedefin Kürt genç kadınlarının olduğunu görüyoruz. Fuhuş çetelerinin kendini bu kadar Kürdistan’da örgütlüyor olması ve bu çetelerin bizzat devletle işbirliği içinde olduğunu biliyoruz.
HDP Gençlik Meclisi, tüm bunlara karşı nasıl bir mücadele yürütüyor, bu mücadelede neleri değiştirebildi?
Aslında birçok gence ulaştık. Toplumda bir hassasiyet oluşturduk, toplumun gündemine koyduk. Aslında uyuşturucunun neden bu kadar yaygınlaştığını, fuhuşun neden bu kadar yaygınlaştığını kimler tarafından örgütlendirildiğini teşhir ettik. Yürüttüğümüz kampanya kapsamında toplumun birçok kesimine ulaştık, öğrencisinden işçisine, ev emekçisi kadınlara kadar bu özel savaş politikalarını teşhir ettik ve bu konuda bir bilinçlenme yaratık. Toplumun bu özel savaş politikalarına karşı nasıl bir mücadele yürütmesi gerektiği konusunda çalışmalar yürüttük. Elbette bu çalışmaları yürütürken eksik kaldığımız noktalarda oldu. Örneğin bir mahallede çalışma yürütürken, polislerin engellemesiyle karşı karşıya kaldık, “size bu kampanyayı yaptırmayacağız” söylemleriyle karşılaştık. Aslında bir polisin size bu kampanyayı yaptırmayacağız demesi, aynı zamanda uyuşturucunun, fuhuşun sorumlusunun kimler olduğunu gösteriyor. Bir polisin uyuşturucuya karşı kampanya yürüten gençlere engel olması dikkat çekici. Bunu toplum da gördü.
Gençler bu özel savaş politikalarına karşı neler yapmalı, nasıl korunmalı?
Özel savaş politikalarını boşa çıkartmanın yolu da mücadeleye, direnişe katılmaktır. Gençleri HDP Gençlik Meclisi’nde örgütlenmeye çağırıyoruz.
Baktığımızda özel savaş politikaları her taraftan değerlerimize saldırıyor. Direniş geleneğimize saldırıyor. Mücadele geleneğimize saldırarak, mücadeleden alıkoymak istiyor. Özelde Kürt gençlerinin, genelde bütün gençlerin bu politikalara karşı mücadele etmesi gerekiyor. Umutsuz bir gençlik yaratmaya çalışıyorlar. Biz mücadele ettikçe, direndikçe, başarılmayacak hiçbir şey yok. Özel savaş politikalarını boşa çıkartmanın yolu da mücadeleye, direnişe katılmaktır. Bunun için Kürt gençlerini, Türkiyeli gençleri HDP Gençlik Meclisi’nde örgütlenmeye ve mücadeleye çağırıyoruz.
Gençliğin ana alanlarından biri de üniversiteler. 1980 askeri darbesinin bir ürünü olan Yüksek Öğretim Kurulu’nun (YÖK) dayattığı tek tipleştirme, akademi alanına yönelik müdahaleler, AKP-MHP iktidarı sürecinde daha da katmerleşti. Üniversitelerde farklı düşünen herkes görevden alındı, özgür, bilimsel ve akademik eğitimin önü tıkandı, son raddede kayyımlar atanmaya başlandı. AKP nasıl bir akademi yaratmaya çalışıyor?
Üniversiteler gençlerin örgütlenme alanıdır. Gençliğin mücadelesinin büyüdüğü bir alan. 80 darbesinin ürünü olan YÖK, üniversitelerin özerkliğini ortadan kaldırdı. Aslında öğrencilerin üniversitelerde örgütlenmesinin de önünü kapatmaya çalıştı. AKP döneminde ise YÖK’Ün en işlevli olduğu bir dönem oldu. Rektör seçiminin sadece Cumhurbaşkanı yetkisine bağlanması, üniversitelere YÖK'ten sonra ikinci darbedir. AKP-MHP iktidarında, YÖK'ün kuruluşundan sonra ikinci bir darbe yapıldı. Elbette AKP'nin darbeleri sadece bununla sınırlı değil. Yine akademisyenlerin KHK’lerle ihraç edilmesi bir darbeydi. Üniversitelerin bilimin inşa edildiği yerler olması gerekirken, aydınlanmanın inşa edildiği yerler olması gerekirken, tam tersi düşünce ve ifade özgürlüğünün ortadan kaldırıldığı alanlara dönüştü. Artık üniversitelere kayyım atanıyor. Buna karşı sesini yükselten, direnen gençler de gözaltına alınıyor, tutuklanıyor. Boğaziçi bunun en büyük örneği. Bu özel savaş politikalarının bir diğer ayağı ve gençleri örgütsüz bırakma, toplumsal bilinçten alıkoyma, bireysel bir hayata sürüklemeye çalışıyorlar. Bu saldırılar da üniversiteli gençlerin mücadeleyi büyütmesiyle boşa çıkarılacaktır.
Üniversitelere yönelik uygulamalara dair bir direniş olsa da parçalı bir halde olduğu görülüyor. İktidarın akademi alanına dair müdahalelerine karşı var olan parçalı mücadele nasıl ortaklaştırılır?
Mücadele kendi içerisinde parçalı kalıyor. Şimdi topyekûn bir saldırı varsa, buna karşı topyekûn bir mücadele gerekiyor.
Aslında Kürdistan’da da Türkiye'de de amaç aynı. Direnen gençliğe saldırı söz konusu. Evet, bir mücadele var ama bu mücadele kendi içerisinde parçalı kalıyor. Şimdi topyekûn bir saldırı varsa, buna karşı topyekûn bir mücadele gerekiyor. Topyekûn saldırılara karşı topyekûn mücadele bu saldırıları boşa düşürecektir. Eğer üniversite gençliğine bir bütünen saldırı varsa, üniversite gençlerinin de bir bütünen birleşik mücadeleyi inşa etmeli. Topyekûn saldırıya karşı topyekûn direniş zaferi getirecektir.
Bu politikaların hedefi olan üniversiteli gençler, mezun olduktan sonra bu kez işsizlikle karşı karşıya kalıyor. Genç işsizlik almış başını gidiyor. Gençler bir gelecek görüyor mu?
Üniversitelerde örgütlenme alanları engelleniyor. Gençler demokratik haklarını kullanmak istediklerinde, gözaltı ve tutuklamalara maruz kalıyorlar. Saldırılar sadece bununla sınırlı kalmıyor. Üniversiteli gençler borçlu bir duruma düşürülüyor. Zaten bilimsel olmayan bir eğitime maruz kalıyorlar ve aynı şekilde barınma sorunuyla karşı karşıya kalıyor. Bugün yaklaşık 8 milyon öğrenci varken, yurt kapasitesi 750 bin civarında. Bir milyon öğrenciyi dahi barındıramayacak bir yurt kapasitesi var. Öğrenciler cemaat, tarikat yurtlarına mecbur bırakılıyor. Sadece örgütlenme alanını engelleme ve borçlu duruma getirme değil, aynı zamanda tüm yolları kapatıyor. Aldığı kredinin üç katını ödemek zorunda kalıyor bir genç. Genç işsizlik yüzde 30’lara vardı nerdeyse. Bu sayının daha yüksek olduğunu biliyoruz.
Atanamadığı için, iş bulamadığı için, istihdam alanı yaratılmadığı için binlerce işsiz genç var. Böyle bir durumda işsiz bırakılan, borçlu olan, örgütlenmesi engellenen gençler, umudunu da yitiriyor. Geleceğini göremiyor, gençler hayal kuramıyor. 3 gençten 2’sinin geleceğe dair hayalinin olmadığını görüyoruz. Ülkede var olan istikrarsızlık, gençlerin hayal kurmasını dahi engelliyor. Bu ülkede yaşamak istemiyor, gençler gelecek göremiyor. Bu ülke biz gençlerin ülkesi, bizi geleceksizliğe maruz bırakanları, bizi geleceksiz bırakanlara karşı mücadele ederek, geleceğimizi inşa etmeliyiz. Elde ettiğimiz kazanımların bizlere yaşam alanı açtığını görmeliyiz. Mücadele bize kazandıracaktır.
Gençleri nasıl yarınlar bekliyor?
2021 yılında saldırıların her alanda yoğun olduğu bir yıl oldu. Ama en büyük direnişin de olduğu bir yıl oldu. Kayyım rektöre karşı Boğaziçi direnişi, barınamayan öğrencilerin parklardaki direnişi oldu. Bu direnişler birleştirilmediği için eksik kalınan noktalar oldu. Bu mücadele birleştirilmezse, çok daha kötü süreçler bizi bekliyor. Zafere çok yakınken daha çok mücadele etmeliyiz. Başarabilmek bu kadar yakınken, şimdi mücadeleyi büyütmeliyiz. Yarın çok geç olabilir.
HDP Gençlik Meclisi olarak yılın son günlerinde 3. Olağan Kongrenizi gerçekleştirdiniz. Binlerce genç Diyarbakır’da buluştu. Nasıl bir mesaj verildi?
Temel hedefimiz Sayın Öcalan’ın özgürlüğünü sağlamak. Umut Sayın Öcalan’ın özgürlüğünde, tecridi gençler kıracak, özgür yarınları gençler inşa edecek.
AKP-MHP iktidarının topluma yönelik denemediği saldırı kalmadı. Bitti, bitirdik deyip duruyorlar. İşte Soylu “Kürtler sizden nefret ediyor”, Erdoğan “Mecali kalmadı” dedi. Bu iktidarın özel savaş politikalarına, her türlü saldırılarına, bütün engellemelerine rağmen binlerce genç sel olup kongremize aktı. Binlerce gencin kongre salonunun doldurması, bu iktidara en büyük tokattır. İşte bitti, bitirdik dedikleri binlerce genç, Diyarbakır’daydı, canlı canlı izlediler. Binlerce genç o kongrede iktidara önemli mesajlar verdi. Gençler özel savaş politikalarına karşı mücadele edeceklerinin mesajını verdi, halkı yoksullaştıran iktidarı göndereceklerinin mesajını verdi, iktidarın tükendiğini, eğitim politikasının olmadığının mesajını verdi. En önemli mesaj ise Sayın Öcalan’a özgürlük talebi oldu. Gençlerin bu iktidardan tek bir beklentisi kalmadı, geleceğini Sayın Öcalan’ın özgürlüğünde görüyor. Kongre Öcalan sloganlarıyla başladı, Öcalan sloganlarıyla bitti. AKP bu talebi görmeli, bu mesajı iyi okumalı.
2022 yılı gençler açısından nasıl bir yıl olacak, 2022'ye nasıl hazırlanıyorsunuz, ne gibi hedefleriniz var?
Gençler tüm saldırılara karşı 2021 yılını mücadele ile geçirdi. Bu mücadeleyi 2022 yılında daha da büyüteceğiz. Temel hedefimiz Sayın Öcalan’ın özgürlüğünü sağlamak. Az önce de belirttim, umut Sayın Öcalan’ın özgürlüğünde, tecridi gençler kıracak, özgür yarınları gençler inşa edecek. Temel hedefimiz bu. Eğer bunu sağlarsak, çoklu krizlerde, gençlerin yaşadığı bütün sorunlar da çözüme kavuşacağına inanıyoruz. 2022 yılını mücadele, özgürlük yılına dönüştüreceğiz.
MA / Özgür Paksoy