ANKARA - Dünyada kritik gelişmelerin yaşandığı 2021’de, Üçüncü Dünya Savaşı Ortadoğu merkezli devam ederken, ekolojik, insan hakları, siyasal ve ekonomik krizler daha fazla gün yüzüne çıktı. Sistem çözümden çok sorun üretirken, dünya halkları direnerek çıkış yolu arıyor.
2021 yılında, Ortadoğu merkezli süren Üçüncü Dünya Savaşı’nın etkileriyle daha da görünür olan sistem krizi, ABD seçimlerinden Afganistan’da, Taliban’ın hükümeti ele geçirmesine, kadınların direnişe, ağır insan hakları ihlali yaratan mülteci sorunundan dünyadaki yoksullaşmaya kadar birçok alanda ve coğrafyada yoğun hissedildi. Dünya 2021 yılına girerken, ABD seçimlerine kitlenmiş ve sağ popülist, ırkçı, kadın ve doğa düşmanı, yoksullaştıran Trump döneminin etkilerinin son bulup bulmayacağını izliyordu. Ancak ABD seçimleri ardından, dünyada kimi politik gelişmeler yaşansa da Biden döneminde de krizler olduğu gibi 2021 yılında devam etti ve sistem çözümden çok sorun üretmeye devam etti. Buna karşı 2021 yılı, kadınların, ekolojistlerin, sosyalistlerin, Ortadoğu halklarının direnişine sahne oldu.
ABD SEÇİMLERİ
Seçim sürecinde Cumhuriyetçi Başkan Donald Trump ile eski Başkan Yardımcısı Demokrat aday Joe Biden arasında küresel ısınmadan vergi politikalarına, ticaretten ırkçılık, ulusal güvenlik, göç ve Kovid-19 pandemisinin yönetimine kadar birçok konuda farklı görüşleri var gibi görünüyordu. Oysa seçimlerin üzerinden bir yıl geçtikten sonra pek çok sorun olduğu gibi devam etti. Trump’ın “Önce Amerika” sloganı hem Amerika ile müttefikleri arasındaki bağların test edildiği dış politikasında hem de yürütme kolunun yetkisinin sınırlarını birçok kez zorladığı ve sık sık kendisini federal yargının karşısında bulduğu iç politikalarında belirleyici olmuştu.
BİDEN DÖNEMİ
Biden ise Trump’ın aksine ülkeyi yeniden daha geleneksel siyasete taşıma ve aynı zamanda da ilerici politikalar yürütme vaadiyle girdiği seçimde ABD’nin 46’ncı başkanı seçildikten sonra 20 Ocak’ta göreve başladı. Biden’ın politikaları dünyada etkilerini gösterdi. 2015 yılında yaklaşık 200 ülkenin imzaladığı Paris İklim Anlaşması’ndan çıkan ilk ve tek ülke olan ABD, Biden'ın yönetimi devralmasıyla, Paris İklim Anlaşması’na yeniden dahil oldu ve iklim ve çevreyle ilgili konularda bir dizi başka kararname daha imzaladı. Türkiye de dahil ABD’nin ardından başka ülkeler de İklim Anlaşması’na imza attı. İtalya'nın başkenti Roma'daki G20 liderler zirvesi ve İskoçya'nın Glasgow kentindeki COP26 iklim değişikliği konferansı için Avrupa'ya gelen Biden'a eşlik eden 85 araçlık özel tasarlanmış araçlardan oluşan konvoy ise, Biden'ın iklim stratejisi ile ilgili ateşli söylemlerini boşa düşürdü.
YAŞAM HAKKI İHLALLERİ
2020 yılında Amerikan’ın siyahi vatandaşı George Floyd'un öldürülmesi ve takip eden ölümler sonucunda başlayan Black Lives Matter eylemleri, tüm eyaletlere dağılırken, Biden göreve geldikten sonra polis reformunda ilerleme sözü verdi, fakat siyahilerin ölümleri devam etti. George Floyd'un polis tarafından katledilmesinden bugüne bin 68 kişi polis tarafından vuruldu. ABD’deki yaşam hakkı ihlalleri, tüm dünyadaki anti-demokratik hükümetleri cesaretlendirmeye 2021 yılında da devam etti.
DIŞ POLİTİKADA ÇATIŞMAYA DEVAM
ABD Başkanı Joe Biden, göreve geldikten sonra Dışişleri Bakanlığı’nda yaptığı konuşmada, uluslararası siyasette yeni dönem dış politikası için müttefiklerle daha fazla işbirliği, dünya sahnesinde daha aktif bir rol ve rakip ülkelerle bazı alanlarda mücadele, bazı alanlarda da işbirliği çerçevesinde şekilleneceği sinyalleri verdi. Ancak öyle olmadı. Biden’in 19 Şubat 2021 tarihinde çevrimiçi katıldığı Münih Güvenlik Konferansı’nda yaptığı konuşmada, Çin ile “uzun vadeli stratejik rekabet” ve Rusya için “tehdit” tanımlamalarında bulundu. Bu durum Haziran ayında yapılan NATO’nun “2030 Stratejik Konsepti”nin ana hattını oluşturdu. ABD öncülüğünde bir “saldırı” örgütü olan NATO’nun Haziran ayında yapılan zirvesinde, tüm dünyada askeri, ekonomik ve siyasal bir saldırı konsepti uygulanacağının mesajı verildi.
DÜNYA GENELİNDE SEÇİMLER
2021 yılında dünyanın birçok ülkesinde seçimler yapıldı. Seçimlerde, dünyanın son 10 yılında zirveye çıkan popülist sağ iktidarlar ile toplumdan yana politikalar üreten güçler karşılaştı. Almanya’da 26 Eylül’de ülkenin ana yasama organı Alman Federal Meclisi'nin 598 üyesini belirlemek için seçimlere gidildi. Seçimin ardından ise, Erdoğan'la yakın ilişkileriyle bilinen Angela Merkel emekli olduğunu duyurdu. Seçim sonuçlarında koalisyon hükümeti ortaya çıktı. Almanya Sosyal Demokrat Partisi (SPD), Bündnis 90/Die Grünen (Yeşiller) ile liberal Hür Demokrat Parti (FDP) arasında koalisyon görüşmeleri tamamlandı ve hükümet kuruldu. Neo-nazi partisi Almanya için Alternatif (AfD) partisi de parlamentoda yer aldı.
NORVEÇ: MERKEZ SAĞ KAYBETTİ
2021 yılı içerisinde, Almanya seçimleri dışında Norveç ve İzlanda parlamento seçimleri de oldu. Norveç’te sol bir parti olan İşçi Partisi, son 30 yılın en büyük zaferini elde ederken, Erna Solberg liderliğindeki Muhafazakar Parti’nin sekiz yıllık iktidarı sona erdi. Kızıl Parti'den Seher Aydar Norveç Parlamentosu'na giren ilk Kürt milletvekili oldu. 25 Eylül’de ise 248 bin 502 kayıtlı seçmenin olduğu İzlanda'da seçim yapıldı. Seçime katılım oranı yüzde 81,2 olarak kaydedilirken, merkez sağ koalisyon hükümeti meclisteki çoğunluğu kaybetti. Seçim sonucunda ilk sayımlarda parlamentodaki kadın sayısı erkek sayısından çok çıksa da, parlamentodaki kadın erkek dağılımı son kertede 33 erkek, 30 kadın olarak belirlendi.
İRAN’DA SEÇİM
18 Haziran’da, İran'ın 13. Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapıldı. Hasan Ruhani'nin art arda iki dönem görev yapamayacak olması nedeniyle aday olmadığı seçimlerde, başvuruda bulunan 592 kişiden yalnızca yedi kişiye adaylık izni verildi. Adaylardan beşi muhafazakar isimlerden oluşurken, listede yalnızca iki reformist isim yer alabildi. Seçimler, adayların eleme sürecine karar veren Anayasayı Koruyucular Konseyi (AKK) üyelerinin 12 kişilik bir meclisten oluştuğu, bunun 6'sının dini lider Ayetullah Ali Hamaney tarafından atandığı ve diğer altısının ise, başında Ali Hamaney'in bulunduğu Yargı mercii tarafından atandığı bir ortamda gerçekleştirildi. Seçimlerin siyasi olmaktan ziyade organize edildiğini söyleyen halk, sandıkları boykot etti, katılım oranı yüzde 49’da kaldı, oyların yüzde 14’ü de boş ve geçersiz çıktı. Seçim sonucunda İbrahim Reisi oyların yüzde 72'sini alarak Cumhurbaşkanlığı'nı kazandı. Bu süreç içinde, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), seçimleri takip eden 42 gazetecinin adaylar hakkında yazdıkları yazılar nedeniyle haklarında soruşturma açıldığını veya tehdit edildiklerini bildirdi.
IRAK’TA YÜZDE 41 SANDIĞA GİTTİ
Irak’ta ise 10 Ekim’de Temsilciler Meclisi'nin 329 üyesini belirlemek için parlamento seçimleri yapıldı. Halk sandığı protesto etti ve katılım oranı yüzde 41’de kaldı. Öte yandan Şengal'de 83 bin seçmenden sadece 13 bini oy kullandı. Katılımın önceki yıllara göre çok düşük olduğu seçimde birçok hak ihlali yaşanırken, Şengal’de oy verme işlemi yaklaşık bir saat durdu ve 21 oy kullanma merkezinde "Cihazların çalışmadığı" gerekçesiyle oy kullandırılmadı. Toplamda 97 kadının parlamentoya girebildiği seçimlerde, kadınlardan 24’ü Federe Kürdistan Bölgesi’nden seçildi. Seçim sonuçlarına göre, Mukteda es-Sadr liderliğindeki Sadr Grubu 73, Eski Meclis Başkanı Muhammed Halbusi'nin Takaddum Partisi 37, eski başbakanlardan Nuri el-Maliki liderliğindeki Kanun Devleti Koalisyonu 33, Mesut Barzani liderliğindeki Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) 31, İran'a yakın Haşdi Şabi’nin siyasi uzantısı Hadi el-Amiri liderliğindeki Fetih Koalisyonu 17, Sünni siyasetçi Hamis Hançer'e bağlı Azim Koalisyonu 14, Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ve Goran'dan oluşan ittifak 17, Yeni Nesil Hareketi 9, Nasıriye merkezli İmtidad Koalisyonu 9 sandalye elde etti.
SURİYE DEVLET BAŞKANLIĞI SEÇİMİ
Seçimlerin bir diğer adresi ise Suriye oldu. 26 Mayıs’ta, Beşar Esad, Mahmud Ahmed Marei ve Abdullah Sallum Abdullah'ın adaylıklarıyla Suriye devlet başkanlığı seçimi yapıldı. Seçimler, Haseke ve Kamışlo'da hükümet tarafından kontrol edilen askeri bölgelerde yapılırken, Kürtlerin çoğunlukta olduğu Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'nde yapılmadı. Seçim merkezlerindeki süreci hükümet yanlısı Şabiha milisleri kontrol etti. Cenevre'deki Anayasa Komitesi'ndeki muhalefet temsilcisi İbrahim el Cibawi, birden fazla oy kullanan milislerin tespit edildiğini açıkladı. Uluslararası gözlemciler, Suriye'de yapılacak seçimlerin, "adil ve serbest olmadığını ve herhangi bir meşruiyetinin bulunmadığını" ifade etti.
Seçimlere dair uluslararası gözlemcilerin seçimin meşruluğu konusunda dile getirdikleri endişelerine denk düşecek şekilde Beşşar Esad oyların yüzde 95.1'ini alarak yeniden devlet başkanı seçildi. Yetkililer tarafından seçimlerin yüzde 78,6 oranında katılım olduğunu belirti ancak Suriye İnsan Hakları Gözlemevi ise oy pusulalarının sadece hükümetin kontrolü altındaki bölgelere konulduğundan, yalnızca 5 milyondan biraz fazla yurttaşın oy kullanabildiğini açıkladı. Esad ise 13 milyondan fazla oy aldığını iddia etti.
LATİN AMERİKA
Neo liberalizmin doğduğu Latin Amerika, 2021 yılı içinde yüzünü sola dönmeye başladı. Bolivya, Peru ve Nikaragua, Orta ve Güney Amerika’da son bir yıl içinde sol, sosyalist parti ve isimler yönetime geldi. Kolombiya’da sağcı Duque, Brezilya’da aşırı sağcı Bolsanaro rejimine karşı isyanlar devam ederken, 2021’in son günlerinde, Şili'de 35 yaşındaki solcu öğrenci lideri Gabriel Boric, Cumhurbaşkanı seçildi. Brezilya’da ise İşçi Partisi’nin önümüzdeki yıl yeniden iktidara gelmesine kesin gözüyle bakılıyor.
MÜLTECİ KRİZİ
Avrupa ve ABD’de iktidarlar değişse de savaş, ekonomik kriz, pandemi vb. birçok sorun nedeniyle yüzbinlerce insan 2021 yılında da yerlerinden edildi, göç yollarına düşmek zorunda kaldı. Avrupa’nın göçmen politikası ve birçok ülkenin mültecileri, Avrupa’ya karşı bir koz olarak kullanması sonucu mülteci krizi derinleşti. Yüzlerce insan göç yollarında hayatını kaybetti. Uluslararası Göç Örgütü (UGÖ), bu yılın ilk 6 ayında bin 146 düzensiz göçmenin, denizde boğularak öldüğünü açıkladı. Suriye iç savaşından dolayı devam eden göçlerin yanı sıra Taliban’ın Afganistan yönetimini ele geçirmesi üzerine 1 milyondan fazla Afganistanlı da göç yollarına düştü. 2014 yılından bu yana Akdeniz’i kullanarak Avrupa’ya göç etmek isteyen 20 binden fazla göçmen boğularak hayatını kaybetti. Yine yakın zamanda, Türkiye'den Meriç Nehri yoluyla Yunanistan'a göç etmek isteyen 150 kişilik bir grubun, Türk askerleri tarafından silah zoruyla nehre atıldığı ve 5 kişinin hayatını kaybettiği gündemde geldi. Göç etmek zorunda kalan kişilerin çok azı Avrupa’ya ulaşabiliyor. Bunu başarabilenler ise Geri Gönderme Merkezleri ve Mülteci kamplarında, son derece zor koşullarda hapis hayatı yaşıyor. Son dönemde, Türkiye'nin Federe Kürdistan'a KDP eliyle müdahalesi ve kimyasal silah kullanımı sonucu yeni bir göç dalgası daha yaşandı. Belarus'un Türkiye ile ortaklaşarak kendisine ambargo uygulayan Avrupa Birliği'ne karşı bir koz olarak kullanması sonucu, çoğunluğu Kürt yüzlerce mülteci Belarus- Polonya sınırında, soğuk havada, çok zor şartlar altına her iki taraftan ittirilerek yaşam mücadelesi verdi. Belarus sınırındaki Kürt mülteciler evlerine dönmeye başlamış olsa da, çoğu kişi yaşamını yitirdi ve orada hala bekleyen mülteciler bulunuyor.
İNSAN HAKLARI KRİZİ YAŞANDI
Dünyanın tamamında, ülkeler insan hakkı ihlalleriyle gündeme geldi. World Alliance for Citizen Participation (CIVICUS), 197 ülkede sivil toplumun durumunu değerlendiren 2021 raporuna göre, küresel salgın ve siyasi kriz ortamında, artan sayıda insanın temel hak ve özgürlükleri kısıtlandı. Dünyada her 10 kişiden 9’u sivil hakların “çok kısıtlı” olduğu ülkelerde yaşadı. Dünya nüfusunun sadece yüzde 3.1’i temel hakların korunduğu ve bu haklara saygı duyulan ülkelerde yaşadı. Rapor, ifade, örgütlenme ve barışçıl toplanma özgürlükleri de dahil olmak üzere temel hak ve özgürlüklerine önemli kısıtlamalar getiren ülkelerde yaşayanların sayısının bu yıl küresel nüfusun yüzde 89’una karşılık geldiğini gösterdi. Yaklaşık 2 milyar insan, temel özgürlüklerini kullanmaya çalıştıkları için, hapsedilme, yaralanma ve öldürülme riski olan, en kötü dereceye sahip “kapalı” ülkelerde yaşadı.
Pandemi koşulları da dünya genelinde temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması için bir bahane haline getirildi. Pandemi ile birlikte ev içi şiddete maruz kalan pek çok kadın ve çocuk, faillerle aynı evin içine kapanırken, cezaevlerinde getirilen “salgın önlemleri” nedeniyle tutuklular yaşadıkları hak ihlallerini dışarıya duyuramaz hale geldi.
GEZETECİLERE BASKI
Yaşanan hak ihlallerini yazan gazetecilere yönelik baskı da 2021 yılında hız kesmedi. Asya'dan Avrupa'ya ve Afrika'ya kadar yeni teknoloji ve güvenlik yasalarını gündeme getiren baskıcı rejimler, bağımsız basına baskı yaptı. Sınır Tanımayan Gazeteciler'in (RSF) 2021 raporuna göre, basın özgürlüğü listesinde Norveç, Finlandiya, İsveç, Danimarka, Kosta Rika, Hollanda, Jamaica, Yeni Zelanda, Portekiz ve İsviçre ilk onda yer alırken, 180 ülkelik listede, ABD 44, Rusya 150’nci sırada yer aldı. Afganistan 122’nci sırada yer alırken, Türkiye basın özgürlüğünde 153’üncü sırada. Türkiye'nin ardından İran ve 2011'den beri savaş halinde olan Suriye geldi. Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ)'nin 2021 raporuna göre ise, 2021 yılında 293 gazeteci tutuklandı. Rapora göre, 2021 yılı içerisinde 24 gazeteci öldürüldü.
İKLİM KRİZİ
Çoklu krizlerin yaşandığı 2021’de tüm dünyada ekolojik yıkımlar gerçekleşti. Küresel deniz seviyesi artışı, okyanusların ısınması ve okyanus asitlenmesinin devam etmesiyle birlikte 2013'ten bu yana 2021'de yeni bir zirveye ulaştı. 2021 yılı içinde Grönland buz tabakasının zirvesinde ilk kez kar yerine yağmur yağdı. Kanada buzullarında hızlı bir erime yaşandı. Kanada'da ve ABD'nin komşu bölgelerinde bir sıcak hava dalgası, Britanya Kolombiyası'ndaki bir köyde sıcaklığı yaklaşık 50 dereceye yükseltti. Sıcaklık, çoklu sıcak hava dalgalarından biri sırasında California, Ölüm Vadisinde 54.4 dereceye ulaşırken, Akdeniz'in bir çok yerinde rekor sıcaklıklar orman yangınlarına neden oldu. Çin'de ve Avrupa'nın bazı bölgelerinde ancak aylarca yağmur yağarsa görülebilecek yoğunlukta yağış şiddetli sellere sebep oldu. Sel çok sayıda insanın ölümüne neden olurken milyarlarca liralık ekonomik kayba yol açtı. Tropikal Güney Amerika'da ikinci senesini dolduran kuraklık güçlü nehir havzalarının akışını azalttı ve tarım, ulaşım ve enerji üretimini vurdu. Dünyanın en büyük yağmur ormanları Brezilya'daki Amazon Ormanları’nda, Ağustos 2020- Temmuz 2021 aralığında 13 bin 235 kilometrekarelik ormansızlaşma görüldü. Tüm dünyayı etkileyen bu ve bu gibi ekolojik tahribatlar nedeniyle yıl boyunca dünya genelinde yüksek katılımlı eylemler düzenlendi. Birleşmiş Milletler’in düzenlediği COP26'nın hayal kırıklığı yaratması üzerine, COP26’dan hiçbir umudu olmayan halkların temsilcileri COP26 Koalisyonu’nun koordinasyonu ile Halkların İklim Zirvesi'ni düzenledi.
DÜNYADA YOKSULLAŞMA
Tüm dünyada sosyal hakların kısıtlanmasına ekonomik hakların kısıtlanması da tanıklık etti. Pandeminin de etkisiyle ABD ve Avrupa ülkelerinde enflasyonda artış yaşandı, milyarca insanın alım gücünde düşüklük yaşandı. 2021 yılında da zenginler zengin olmaya, yoksullar daha yoksullaştırılmaya devam edildi. Paris merkezli World Inequality Lab tarafından her yıl hazırlanan ve gelir dağılımındaki eşitsizliği gösteren Dünya Eşitsizlik Raporu’nun 2021 yılı verilerinde, milyarderlerin toplam serveti bir önceki 2020 yılına göre yüzde 75 oranında artış gösterdi. Rapor, Avrupa’nın gelir eşitsizliği açısından “en eşit” bölge olduğunu, eşitsizliğin en derin olduğu bölgelerinse Ortadoğu ve Kuzey Afrika olduğunu ortaya koydu. Rapora göre, en tepede yer alan yüzde 1’lik zengin kesim, 1990’ların ortasından bu yana biriken tüm servetin yüzde 38’ini alırken, en alttaki yüzde 50’lik kesim, birikimin sadece yüzde 2’sini evine götürebildi.
DÜNYA SİSTEMİNİN İKİ YÜZLÜLÜĞÜ: TALİBAN
“Demokrasi” ve “terörle mücadele” söylemleri üzerinden hareket eden dünya sisteminin iki yüzlülüğüne 2021 yılı da tanık oldu. ABD, 20 yıl boyunca “terörü bitirme” iddiasıyla Taliban’a karşı asker bulundurduğu Afganistan'dan çekildi. Taliban, Afganistan’da kontrolü ele geçirdi. Yüzlerce Afganistanlının kalkmakta olan ABD uçağına asılarak ya da binlerce kilometrelik göç yollarına düşerek ülkeyi terk etmeye çalışması, yıla damgasını vurdu. Henüz hiçbir devlet Taliban’ı tanımasa da halkın çağrılarına rağmen birçok ülke Taliban’la diplomatik görüşmeler yapmaya başladı. İlk olarak Çin, Taliban'ı Afganistan'ın meşru yöneticisi olarak tanıyabileceğini duyurdu. Taliban iktidarı döneminde Kabil elçiliklerini kapatmayıp faaliyetlerini yürüteceklerini açıklayan Rusya ve Türkiye de bu şekilde Taliban’ı tanıyabilecekleri mesajını vermiş oldu.
Birçok ülkenin Taliban’ı tanıyacaklarına dair mesajları karşısında, öncülüğünü kadınların yaptığı halk kitleleri ise sokakta olmaya devam ediyor. Afganistanlı kadınlar 2021 yılında kadın hareketlerine ilham verdi. Kitlesel bir kadın hareketi bulunmasa da, kadınlar parça parça gruplar halinde Taliban gericiliğini protesto etmeyi sürdürüyor. Kız çocukları ve kadınların okullardan el çektirildiği Taliban Afganistan'ında çeşitli okuma ve eğitim grupları örgütleniyor.
UKRAYNA SORUNU
Uzun süredir uluslararası güçlerin birbiriyle kapışmasına neden olan Ukrayna’ya “sahip olma” kavgası ise 2021 yılında gerilimlerle gündemde kaldı. Ukrayna krizinde daha çok baş aktörler ABD ve Rusya öne çıktı. Bir yandan diplomatik girişimler sürerken, diğer yandan bölgede bir savaş hazırlığı yapıldı. Rusya, Ukrayna sınırına 100 bini aşkın asker ile araç ve gereç yerleştirirken, Ukrayna da NATO ve Avrupa Birliği (AB) desteğiyle içerde bir hazırlık içinde. Bölgede bir savaş olup olmayacağı masada bir ihtimal olarak dururken, Türkiye’nin Ukrayna’ya sattığı Silahlı İnsansız Hava Araçlarının (SİHA) bölgede kullanılması iki ülkeyi karşı karşıya getirdi.
KADINLARIN KITALAR ARASI DİRENİŞİ
Afganistan'da olduğu gibi 2021 dünyanın birçok yeri de kadın direnişlerine sahne oldu. Dünya'nın her yerinde kadınların karşı karşıya kaldığı zorluklar, Kovid-19 pandemisiyle daha da büyüdü. Sağlık ve ekonomideki krizden, evin içinde ve dışında yaşadıkları zorluklara kadar pek çok şeyi göğüslemeye çalışan kadınlar, yeni örgütlenme biçimleri yarattılar ve gelişen teknolojiyle birlikte, kadın hareketini, global bir çatı örgüt haline getirdiler. Dünyanın dört bir yanındaki kadınlar, deneyimlerini diğer kadınlarla paylaşmanın, taleplerini ve enternasyonalist dayanışmayı ifade etmenin yollarını buldular. Bu yılın 25 Kasım'ında Avrupa'da pek çok ülkeden kadınlar alanlardaydı. Kadınlar, İtalya'da #NonUnaDiMeno (Bir kişi eksik olmayacağız) sloganıyla Piazza della Repubblica'da bir hafta süren eylem ve etkinlikler gerçekleştirirken, Fransa'da #NousAussi (Biz de) kampanyası altında birleşen 60’ın üzerinde örgüt “Cinsel ve Cinsiyetçi Şiddete Karşı Yürüyoruz” sloganıyla yürüyüşler gerçekleştirdi. Kadını şiddete karşı koruması gereken yasaların kağıt üzerinde kaldığı vurgusu yapan Belçikalı kadın örgütleri yasaların hayata geçirilmesi talebiyle Place Poelaert’ten başlayarak kitlesel bir yürüyüş gerçekleştirdi.
SAVAŞA, ŞİDDETE KARŞI MÜCADELE
Pakistan ve Asya'daki bazı bölgelerde kadınlar kökten dinciliğin yükselişine karşı ses çıkarmaya başladı. Pakistan’daki feminist hareket, kadınlara yönelik fiziksel ve cinsel şiddetin sona ermesi çağrısında bulunurken, Afrika ülkelerinde yapılan seçimlerde aday olan kadınların sayısı, tüm dünyadaki kadınlara umut oldu. Mart ayı başında cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılan Fildişi Sahili'nde meclise giren kadın sayısı yüzde 10'dan yüzde 15'e yükseldi. Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesindeki kadınlar savaşa, şiddete, ayrımcılığa, emperyalist ve sömürgeci ekonomik yaptırımlara ve ablukalara direndi. Filistin'deki kadınlar "Feminist mücadeleyi, halkların kurtuluş mücadelelerinin birincil kaynağı haline getiriyoruz” diyerek, mücadelelerini sürdürürken, Lübnan, Beyrut, Sudan gibi birçok yerden seslenen kadınlar, topyekûn direniş çağrısı yaptı. Kadınların direnişe geçtiği ülkelerden biri de İran oldu. Kadınların İran rejimini dayattığı her türlü baskıya karşı verdiği mücadele me too hareketiyle de yayıldı. Bir yanda başörtüsü zorunluluğuna karşı çıkan kadınlar, elektrik kutularının üzerine tırmanıp sopaların ucunda, ölümü dahi göze alarak, başörtülerini sallarken, bir yandan da gönüllü başörtüsü kullanan kadınların Beyaz Çarşamba hareketi hız kesmeden sürdü.
KÜRTAJ EYLEMLERİ
Yıl boyu kadınların mücadele verdiği konulardan biri de kürtaj hakkı oldu. Amerika’da Eylül ayında yürürlüğe giren kürtaj yasağına karşı birçok kentte kadınlar eylem yaptı. Ekim ayında düzenlenen kadına yönelik şiddete karşı yürüyüş, ABD Yargıtay binası merdivenlerinin önüne kadar sürdü. Kürtaj yasağına karşı kadınların mücadelesi Polonya’da da devam etti.
DÜNYANIN BİRÇOK YERİNDE EYLEMLER
Kadınların öncülüğünde başlayan direniş halklara da yayıldı. 2021 yılı tüm dünyada çok geniş katılımlı eylemlerle geçti. Kapitalist yönetimlerin yarattığı krizlere karşı alanları terk etmeyen halklar, sokaklara döküldü. Afganistan, Polonya, Çad, Tunus, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Gürcistan, Peru, Haiti, Uganda, Macaristan, Myanmar, Niger, ve Rusya'da binler sokakları doldurdu. Kolombiya, Kıbrıs, El salvador, Gana, Guetemala ve Yemen gibi ülkelerde halk hakkını aramak için sokaklardaydı. Kitlesel olarak yapılan siyasi tutuklamalar ve politik cinayetler nedeniyle Bahreyn, Bolivya, Gürcistan, Hong Kong, İsrail, Filistin, Kuzey Makedonya, Senegal, ve Güney Afrikada çok geniş katılımlı eylemler yapıldı. Eylemlerde karşı karşıya gelinen orantısız polis şiddeti ve insan hakları ihlalleri nedeniyle Fransa, Gürcistan, Sri Lanka, Tunus ve Pakistan'da, işçi haklarının ihlalleri nedeniyleyse de Burkina Faso ve Yunanistan'da kitlesel eylemler gerçekleşti.
Kadına yönelik şiddet ve kadın hakları ihlalleri Türkiye de dahil olmak üzere, Polonya, İngiltere, Avustralya, Şili gibi dünyanın dört bir yanındaki ülkelerde protesto edildi. Taliban tarafından yönetimi ele geçirilen Afganistan'da kadınların eylemleri hala sürüyor. Brezilya, Fransa, İran ve Sırbistan'da onbinlerce insan kapitalizmin yarattığı ekolojik yıkıma dikkat çekmek için sokaklardaydı. Yanı sıra Avustralya, Avusturya, Belçika, Fransa, İtalya, Hollanda, İsviçre gibi ülkelerde ise pandemi kısıtlamaları ve aşı zorunluluğuna karşı oldukça kalabalık eylemler düzenlendi.
MA / Gözde Çağrı Özköse