Sanatçılardan Rojava'ya sahip çıkma çağrısı

img

MÊRDÎN - Sanatçılar Muaz Doğan ve Sema Özel Asi, sanatçı ve devrimcileri Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik saldırılara karşı durmaya, Rojava devrimini sahiplenmeye çağırdı. 

Türkiye ve desteklediği Suriye Milli Ordusu’un (SMO) Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılarına karşı Mêrdîn’in Nisêbîn (Nusaybin) ilçesinde bulunan Qamişlo sınır kapısındaki nöbet eylemi 8'inci gününde devam ediyor. Saldırıların son bulması, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'nin statüsünün kabul edilmesi talebiyle sürdürülen nöbet eylemini slogan ve şarkılarla sürüyor. Nöbet eylemini, "Bijî berxwedana Rojava" sloganlarıyla sürdüren yurttaşları, dün Mêrdîn, Amed, Êlih, Wan ve çevre illerden gelen sanatçılar ziyaret ederek, destek verdi. 
 
 
Nöbeti ziyaret eden sanatçılar, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ne yönelik saldırılara tepkilerini dile getirdi. Sanatçı Muaz Doğan, tekçi, ulusçu devletlerin kendilerini maruz bıraktığı en talihsiz olayın, savaşın lüzumsuzluğunu ve barışın gereksinimi anlatma durumu olduğunu söyledi. Bunun hem çok zorlayıcı bir durum hem de insanlık ayıbı olduğunu belirten Doğan, "Bu ayıp bizim ayıbımız değil, savaş çığırtkanlığının ve sevicilerinin ayıbıdır. Biz de bulunduğumuz her yerde toplumsal barış talebini yükseltmeye ve savaşın lüzumsuzluğunu her platforma dile getirmeye çalışıyoruz. Bunun için çok güzel bir sloganımız var bizim, 'Savaşa hayır, barış hemen şimdi'  sloganıdır. Buradaki halkın daha önce 'Kobanê düştü düşecek' diye bildiğimiz ve sonrasında serhildanlarla tepki bulan bir deneyimi var zaten. Buradaki halk kendisine uzatılan barış elini sürekli olarak tutma arzusunun içindedir. Türkiye'nin en faşist partilerinin birinin ağzından barışa yönelik küçücük bir söylem çıktığı zaman bile buna ne kadar gönüllü olduğunu ve uzatılan eli tutmaya hazır olduğunu gösteriyor. Burada toplanmış insanların da barışa büyük bir arzu ve talebi olduğunu görüyoruz. Savaşın lüzumsuzluğunu sadece burada oturan insanlarla, barışın toplumsal bir ihtiyaç olduğunu burada oturan insanlardan fark edilebilir" ifadelerini kullandı. 
 
'DEVRİMCİ GÜÇLERİN ROJAVA'YA SAHİP ÇIKMASI LAZIM'
 
Kuzey ve Doğu Suriye'de Özerk Yönetim'in devrimin "Hemen şimdi ve burada" şiarıyla kurulduğunu hatırlatan Doğan, "Tavandan, tavana doğru bir örgütlenme modeli. Aynı zamanda herkesin karar alma mekanizmasına katılabildiği ve kendisini yurttaş olarak görebildiği bir model. Türkiye'deki bütün devrimci güçlerin Rojava'daki demokratik oluşuma ve devrimin hemen şimdi ve burada olarak gerçekleştirmiş olmasına ellerinden geldiğince destek verdiklerini biliyoruz. Suriye, Ortadoğu gibi ataerkil bir dünyanın hakim olduğu coğrafyada kadın özgürlüğünü savunmak herkesin yapamayacağı bir iştir. Suriye'deki Demokratik Özerk Yönetim bir kadın özgürlüğü mücadelesidir ve bu mücadelenin başarıya ulaştığı bir noktadır. Bütün devrimci güçlerin bu farkındalıkla Rojava'ya sahip çıkması bekleriz" diye konuştu. 
 
'HİÇ BİR ŞEY OLMAMIŞ GİBİ SANAT YAPMAK MÜMKÜN MÜDÜR?'
 
Nasyonalistlerin iktidara geldiği yıllarda Almanya'nın entelektüel ve sanat dünyasında bir tartışma yaşandığını hatırlatan Doğan, "Bir yandan faşizm baskı uygularken bir yandan da hiçbir şey olmamış gibi sanat yapmak mümkün müdür? Adorno 'Auschwitz'den sonra şiir yazmak barbarlıktır' demişti. Yani burada savaş çığlıklarının atıldığı, toplumsal barış talebinin yükseltmeye çalışıldığı, her gün insanların katledildiği bir yerde sanatçıların buna duyarsız kalması ya da kendi saf alanlarına çekilip sanat icra edebileceklerine dair bir tasavvuf kesinlikle yanıltıcıdır. Sanatın belki de en önemli özelliği kültürün kökensel iddiasını icra etmesidir. Yani kültürün kökensel iddiası tam doyum, mutluluk, güvenlik, sanat hem insanların acılarını tutmalı hem de özgürlüğün imkanının işaret etmelidir. Bu sebepten sanatçıların saf, steril bir dünyaları yoktu. Kendi dünyalarına çekilip, saf sanat icra edebilecekleri bir dünya yoktur. Acıların kaydını tutabildikleri oranda kendileri de genişleyip büyüyeceklerdir. Biz bütün sanatçılardan ve sanatçı platformlarından beklentimiz, hem demokratik, özerk yönetime sahip çıkmaları, seslerine ses katmaları hem de sanatın, acının kaydı olarak tekrar güncellenmesi özgürlüğü işaret eden bir tahakküm karşıtı unsurun var olduğunu hatırlatılmasını isteriz. Bu açıdan özerk yönetime olmaların, buradaki sesi çoğaltmalarını arzu ederiz" diye konuştu. 
 
' HERKES ROJAVA DEVRİM'İNE SAHİP ÇIKMALI'
 
 
Sanatçı Sema Özel Asi, Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) üyeleri ve kadın sanatçılar olarak Amed, Mêrdîn, Wan ve Êlih’in yanı sıra birçok kentten Nisêbîn'de bulunan nöbet eylemine destek amaçlı geldiklerini ifade ederek, "Büyük emeklerle ve kadın mücadelesiyle elde edilen kazanımları sahiplenmek amacıyla sanatçılar olarak nöbet eylemine katıldık. Baskıya, şiddette, savaşa maruz kalan sınırın ötesindeki halkımız için yapılacak olan eylemlerin daha da güçlü olması gerekiyor" diye belirtti. 
 
Sadece sanatçıların değil, herkesin mücadeleyi güçlendirmeleri gerektiğini kaydeden Sema Özel Asi, "Rojava'da yeni bir model yaratıldı. Bu model, kadın öncülüğünde gerçekleşmiş ve kapitalist sisteme karşı alternatif bir modeldir. Rojava kadın devrimidir ve bu kazanımlar kadın mücadelesi sonucudur. Rojava'nın her köşesi büyük bedeller sonucu kazanıldı. Bugün kazanımlarını yok etmek isteyen ve özellikle kadın kazanımlarını yok etmek isteyen bir sistem var. Kültürüne, diline, sanatına ve varlığına tahammül edemeyen bir sistem var. Biz de buradan bir olduğumuzu ifade etmek istiyoruz. Bunun için Rojava'nın kazanımlarını, kadın kazanımlarını desteklememiz gerekiyor. Kendisine sanatçıyım diyen herkesin sanatıyla Rojava devrimine sahip çıkmaya davet ediyoruz" dedi.  
 
MA / Ahmet Kanbal