Amerikalı sosyolog: Öcalan'ın yeni analizi etkileyici, benzeri olmayan bir durum

  • dünya
  • 09:42 12 Kasım 2025
  • |
img

HABER MERKEZİ – Amerikalı sosyolog Denis O'hearn, "İmralı'daki tecridine rağmen, Türkiye ve Kürdistan gerçekliği üzerine böylesine derinlemesine düşünebilmesi ve katılımcı demokrasiye dair yeni bir analiz inşa edebilmesi gerçekten etkileyici, hatta dünya tarihinde eşi benzeri olmayan bir durum olabilir" dedi. 

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat'taki çağrısıyla başlayan Barış ve Demokratik Toplum Süreci kapsamında PKK, fesih ve silahsızlanma kararı aldı. Kürt Özgürlük Hareketi, sürecin ikinci aşamasına geçildiğine işaret ederek 26 Ekim'de güçlerini "Medya Savunma Alanları'na" çektiğini duyurdu. Yaşanan gelişmelerle birlikte çatışmalı süreçlerin sonlandırılmasında dünyadaki farklı deneyimler de tartışılmaya başlandı. Bu örneklerin başında ise yakın zamanda İngiliz hükümetiyle çözüm masasına oturan İrlanda Cumhuriyet Ordusu (IRA) geliyor. 
 
IRA ve İngiltere arasında uzun yıllara yayılan çatışma ve müzakere süreci yaşandı. 1960'ların sonlarından itibaren Kuzey İrlanda'da başlayan ve "The Troubles" olarak anılan dönem, on binlerce kişinin yaşamını yitirdiği bir iç çatışma sürecine dönüşmüştü. Ancak 1998'de imzalanan "Hayırlı Cuma Anlaşması (Good Friday Agreement)", IRA'nin silah bırakmasının ve Sinn Féin'in siyasal alanda güçlenmesinin önünü açtı. Süreç, tüm zorluklarına rağmen taraflar arasında karşılıklı tanınma, güven inşası ve siyasal çözüm iradesi üzerine şekillendi.
 
Bu deneyim, bugün Türkiye'de yeniden gündeme gelen barış ve demokratik çözüm tartışmalarında da önemli bir referans noktası oluşturuyor. Nitekim Meclis'te kurulan Milli Birlik, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu üyeleri de 31 Ekim'de Kürt sorununun çözümüne dair çalışmaları kapsamında İrlanda'ya giderek bu süreci yerinde inceledi.
 
İrlanda ile Kürt hareketleri üzerine araştırmalar yürüten, "Yarım Kalmış Bir Şarkı: Bobby Sands ve Bir Kuşağı Ateşleyen Direniş" kitabının yazarı Amerikalı sosyolog Denis O'Hearn ile konuştuk. O'Hearn, IRA deneyiminin tarihsel arka planını, barış süreçlerinin temel dinamiklerini ve PKK'nin IRA deneyimi ile farklılık ve benzerliklerini değerlendirdi.
 
 
IRA'nın silahlı mücadeleden barış sürecine geçişi, modern çatışma çözümü literatüründe bir dönüm noktası olarak kabul edilmektedir. Sizce, bu geçişin ardındaki sosyal ve siyasi dinamikler nelerdi? IRA'nın silah bırakma motivasyonu öncelikle stratejik bir karar mıydı, yoksa tabandan gelen bir dönüşüm müydü?
 
IRA'nın bakış açısından ateşkes için iki ana motivasyon vardı. Birincisi, bazılarının silahlı mücadelenin bir çıkmaza girdiğine dair değerlendirmesiydi. İngiliz ordusundaki kilit aktörler de IRA'yı yenemeyecekleri sonucuna varmışlardı. Öyleyse, strateji olarak silahlı mücadeleyi uzatmak, Kuzey İrlanda'daki topluluklara daha fazla zarar verirken, İngilizlerin çekilmesine ve birleşik sosyalist cumhuriyete doğru ilerlemesine hiçbir katkısı olmayacaktı. İkincisi, belki de daha da önemlisi, hareketin siyasi partisi Sinn Féin, 1980-1981 açlık grevlerini desteklemek için toplulukları harekete geçirdikten sonra önemli bir seçim başarısı elde etti. Yapılan bir değerlendirme—ki bu değerlendirme doğru çıktı—şuna işaret ediyordu: Silahlı imajdan vazgeçmek, partinin potansiyel destekçiler arasında daha fazla popülerlik kazanmasını sağlayacaktı. Bu destekçiler arasında, çoğunluğu Katolik olan ve daha ılımlı Sosyal Demokrat ve İşçi Partisi'ni (SDLP) destekleyen kuzey İrlandalı milliyetçiler, silahlı mücadeleye temkinli yaklaşanlar ve özellikle İrlanda'nın güneyindeki halk bulunuyordu. Sağlık, konut, eğitim ve İrlanda dili gibi konularda ilerici bir sosyal gündemi ilerletirken seçimlerde mücadele etmek gibi bir "siyasi" strateji, 1980'lerden önce olmadığı şekilde mücadelede önemli bir unsur haline geldi. Mücadelede, IRA'nın lehine olan yeni gelişmeler olduğu için hareket içinde ateşkes konusunda neredeyse hiç oybirliği yoktu ve tabanın çoğu silahlı mücadelenin devamını destekliyordu. Ancak Londra'daki finans sektörüne yönelik saldırılar ve işgalci İngiliz ordusuna karşı, özellikle de İrlanda'nın kuzeyi ile güneyi arasındaki sınırda elde edilen yeni başarılar, IRA'nın bazı kesimlerinde iyimserliği artırdı. Aynı zamanda, küresel güneyin bazı bölgeleriyle, özellikle Latin Amerika ile uluslararası ilişkilerde iyileşme görüldü. Öte yandan, barış sürecini destekleyen liderlerin bir kısmı, ABD'deki, özellikle Demokrat Parti'deki güçlü politikacıların desteğiyle cesaretlendi. Küresel güneyi mücadelenin ortakları olarak görenler ile ABD'de ittifaklar kuranlar arasında önemli tartışmalar yaşandı.
 
Başlangıçta, İngiliz hükümeti IRA'yı yalnızca bir "güvenlik sorunu" olarak görüyordu. Ne zaman ve hangi nedenlerle, siyasi bir çözümün kaçınılmaz olduğu fikri devletin üst kademelerinde kabul gördü? Sinn Féin bu süreçte nasıl bir rol oynadı?
 
İngiliz ordusu ve güvenlik kurumlarının kilit kesimleri IRA'yı yenemeyeceklerini kabul ettiler. 1990'da Thatcher hükümetinin düşüşü, barış anlaşmasını destekleyen İngiliz güvenlik kurumlarının unsurlarının IRA temsilcileriyle gizli görüşmeler yapmasının önünü açtı.
 
İngiliz tarafı, Cumhuriyetçi taraftan belki de daha fazla bölünmüştü. Bir yandan, IRA'yı izole etmeyi amaçlayan 1985 İngiliz-İrlanda Anlaşması'na verdikleri destek ters tepmesine rağmen, Thatcher hükümetinin sertlik yanlısı destekçileri, İrlanda Cumhuriyetçiliğine herhangi bir taviz verilmesine karşı çıktılar. Bu anlaşma, ana akım milliyetçi SDLP'nin IRA/Sinn Féin'e siyasi bir alternatif olarak konumunu sağlamlaştırmayı amaçlıyordu, ancak açlık grevlerinin ardından Sinn Féin'e verilen siyasi desteğin artması bu politikayı uygulanamaz hale getirdi. İngiliz ordusu ve güvenlik kurumlarının kilit kesimleri IRA'yı yenemeyeceklerini kabul ettiler. 1990'da Thatcher hükümetinin düşüşü, barış anlaşmasını destekleyen İngiliz güvenlik kurumlarının unsurlarının IRA temsilcileriyle gizli görüşmeler yapmasının önünü açtı.
 
IRA'nın silahsızlanma sürecinde, taban ne ölçüde ikna oldu? Bu kritik dönemde halk desteği ve güven nasıl inşa edildi?
 
Genel olarak milliyetçi nüfus arasında, bir tür "savaş yorgunluğu" vardı; bu durum ya ateşkese destek olarak ya da karşı çıkma konusunda heyecansızlık şeklinde kendini gösteriyordu. Hareket içinde ise muhtemelen en büyük engel, silahsızlanmaya yönelik güçlü bir karşıtlıktı. İnsanlar ne Britanya hükümetine ne de Kuzey İrlanda'daki Birlikçi (Unionist) devlete güvenilemeyeceğini düşünüyor ve bu nedenle silahların korunması gerektiğine inanıyordu. Britanya'nın tavizsiz tutumu, savaşın yeniden başlamak zorunda kalabileceği endişesini doğuruyordu. Ayrıca çoğunluğu Katolik olan birçok kişi milliyetçi nüfusun, 1960'ların sonu ve 1970'lerin başında olduğu gibi saldırıya uğradığında silahlı savunmaya ihtiyaç duyacağını düşünüyordu. Bir anlamda, Cumhuriyetçi önderliğin, halk desteği ve güveni inşa etmede, etkili muhalefeti aşmada olduğu kadar başarılı olmadığı söylenebilir. Gerry Adams ve Martin Maguiness gibi liderler oldukça popülerdi. Bazı karşıt gruplar, örneğin resmi barış sürecine katılmayı reddeden grup "Gerçek IRA (Real IRA)" ise taktiksel bir hata yaparak hareketten ayrıldı; çünkü ateşkese temkinli yaklaşan birçok ilerici üye, hareketten ayrılanlara güvenmektense önderliğe daha fazla güvenmeye devam ediyordu.
 
Türkiye'de Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, PKK'ye silah bırakma çağrısı yaptı ve örgüt de bunu takiben fesih ve silahsızlan kararı aldı. Sizce, bu adım ile IRA'nın silahsızlanma süreci arasında hangi tarihsel paralellikler ve farklar bulunmaktadır?
 
 
Sonuç olarak, silahsızlanmanın pratik yönleri, barış sürecinde her iki tarafın da aşmak zorunda olduğu en zor engel olabilir.
 
Cumhuriyetçi Hareket içinde, IRA'nın PKK'nin televizyon önünde silahlarını yaktığı şekilde böylesine açık bir gösteri yapmasını sağlayacak düzeyde bir silahsızlanma desteği hiçbir zaman mevcut olmadı. Hareketin birçok üyesi ve destekçisi için bu tür bir adım, Britanya'ya boyun eğme veya bir yenilgi olarak görülebilirdi. Buna karşılık, İrlanda barış süreci, uzun ve gizli bir süreci gerektirdi; burada, Britanya ve ABD hükümetleri nezdinde güvenilir kabul edilen bir grup uluslararası gözlemci, IRA'nın silahlarının "kullanım dışına çıkarıldığı ("imha edildi" veya "teslim edildi" gibi kelimeler kullanılamıyordu)" gizli bir süreci gözlemleyebiliyordu. Sürecin gizliliği, Cumhuriyetçilerin Britanya ve Birlikçi taleplerine boyun eğmediklerine dair kamuya açık bir miti sürdürmelerine olanak sağlarken; barış sürecini destekleyen Britanyalı ve Birlikçi taraflar da IRA'yı silahsız bırakmaya zorladıklarını iddia edebiliyorlardı. Sonuç olarak, silahsızlanmanın pratik yönleri, barış sürecinde her iki tarafın da aşmak zorunda olduğu en zor engel olabilir.
 
IRA'nın talepleri siyasi tanınma ve eşit vatandaşlık üzerine odaklanıyordu. PKK'nin talepleri kuruluşundan bu yana evrim geçirdi ve günümüzde demokratik entegrasyon, kimliğin tanınması ve yerel yönetim üzerine yoğunlaşıyor. Bu iki hareketin siyasi hedefleri ve müzakere stratejileri arasındaki benzerlikler ve farkları nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Öcalan ve PKK, Kürt devleti kurma hedefinden demokratik konfederalizm anlayışına geçtikleri için iki hareket oldukça farklıdır. Sinn Féin'in seçim başarıları, hareketin İrlanda adasında daha fazla seçim temsili elde etmesine ve konut ve sağlık gibi konularda ılımlı ilerici bir sol gündemi birleştirmesine olanak sağladı. Nihai hedef hâlâ Birleşik İrlanda'yı kurmaktır. Sol ve cumhuriyetçi bir İrlanda cumhurbaşkanının seçilmesi de Birleşik İrlanda'nın daha erken gerçekleşebileceği yönünde iyimserliği artırdı. Yerel yönetim ve karşılıklı yardım örgütlerinin güçlendirilmesine yönelik önemli yerel hareketler olmuş olsa da bu hiç İrlanda cumhuriyetçi stratejisinin merkezi bir parçası olmamıştır; strateji hâlâ oldukça devlet merkezlidir. Bu nedenle Sinn Féin için merkezi sorun, popülerliği olan bir sol koalisyonu teşvik etmek ve ona katılmak, aynı zamanda o koalisyonun lideri olarak kalmaktır. Öte yandan, Kürt Hareketi'nin avantajı, ulusal iktidarı ele geçirmek veya ulusal seçimleri kazanmak zorunda kalmadan pratik yerel yönetimler inşa edebilmesidir. Aynı zamanda, Rojava'daki demokratik güçler, Meksika'daki Chiapas'taki Zapatista hareketiyle benzer şekilde, dünya genelindeki ilerici güçlere gerçek bir moral kaynağı sağlamıştır. Bunu, devlet iktidarını ele almak gibi bir zorunluluk olmadan yerel düzeyde gerçek katılımcı demokrasiyi artırarak başarmışlardır.
 
İdeolojik dönüşüm, IRA'nın barış sürecinde kilit bir rol oynamasını ve silahlı direnişten "siyasi katılıma" geçişini sağladı. PKK de benzer şekilde "demokratik modernite" ve sivil siyaseti vurguladı. Sizce, bu iki hareketin ideolojik yeniden yapılanma süreçleri hangi yönlerden benzerlik gösteriyor ve hangi yönlerden farklılaşıyor?
 
Bence iki hareketin demokrasi anlayışı temelde farklıdır; kısmen bunun nedeni İrlanda'nın Avrupa Birliği içindeki konumudur. Sinn Féin, devlet gücünü hedefleyen merkezi bir seçim stratejisini sürdürmüştür. Bu strateji ile ulusal düzeyde kamu politikası araçlarını hem sosyal sorunlarla hem de İrlanda'nın birleşik olması sorunuyla mücadele için kullanabilirler. Yerel, doğrudan demokrasi unsurları güçlü olsa da İrlanda'da siyasi başarının birincil göstergesi ulusal düzeyde seçim zaferleridir. Nihayetinde, Birleşik İrlanda'yı yaratmak için referandum kazanmak da gerekecektir. Bildiğim kadarıyla, Kürt Hareketi bir süredir yerel özerklik ve yönetim yoluyla doğrudan demokrasiye güçlü bir vurgu yapmaktadır.
 
Her iki hareket de devletin "terörizm" söylemiyle karşı karşıya kaldı. İngiliz hükümeti bu çerçeveden ne zaman ve hangi koşullar altında çıkabildi? Türkiye'nin benzer bir dönüşümü yaşayabilmesi için hangi zihniyet değişikliklerinin gerçekleşmesi gerekir? 
 
 
Öcalan'ın şimdi silahsız bir stratejiyi desteklediğini söylediği dikkate alınmalı ve halk onun konuşmalarını duyabilmeli, önemli fikirleri olduğunu görebilmelidir.
 
Bu ilginç ve karmaşık bir soru. İngiliz siyasi ve güvenlik bürokrasisinin bazı kesimleri "terörist" söylemini sürdürmeye çalışsa da barış süreci ilerledikçe ve özellikle IRA silahlarını kullanılmaz hâle getirdikten sonra bu giderek zorlaştı. Gerry Adams gibi cumhuriyetçi önderler, kamu medyasında görünmeye başladı ve onların karizması ile sağduyulu söylemi, kamuoyunda "teröristten" uzak bir imaj yarattı. İngiliz hükümeti İrlanda'da ne kadar baskıcı olursa olsun, insanların "fazla popüler" olmaları nedeniyle onları hapse atamadı. Bu, Türkiye hükümetinin Demirtaş veya hatta İmamoğlu ile yaptığı gibi bir durum değildir. Unutmayın, Bobby Sands bile açlık grevinde ölürken İngiliz parlamentosunda bir sandalye kazanmıştı. Türkiye'de durumun değişebilmesi için bence hükümetin daha az otoriter hâle gelmesi ve hukukun üstünlüğüne saygı göstermesi gerekir. İster hükümet bunu sevsin ister sevmesin, ifade özgürlüğü, açık bir medya ve insan haklarının desteklenmesi yaygın hâle gelmelidir. Belediyelerin federal hükümetin müdahalesi olmadan yönetim yapmalarına izin verilmelidir. Öcalan'ın şimdi silahsız bir stratejiyi desteklediğini söylediği dikkate alınmalı ve halk onun konuşmalarını duyabilmeli, önemli fikirleri olduğunu görebilmelidir.
 
Hayırlı Cuma Anlaşması öncesinde, tutsakları serbest bırakmalar, af tartışmaları ve cezaevi reformları müzakerelerin merkezindeydi. Devletin cezaevlerine yönelik gelişen yaklaşımı İrlanda barış sürecini nasıl etkiledi? Bu deneyim, Türkiye'deki siyasi tutsaklar açısından hangi ilhamı sunabilir?
 
Tutsak bırakmalar, kritik öneme sahipti. Sinn Féin'in siyasi eylemlerinin temeli eski tutsaklara dayanıyordu. Tutsakların birçoğu sonradan seçilmiş görevler kazandı veya topluluk organizasyonlarına katıldı. İrlanda'nın güneyinde "kaçak" durumunda olan IRA gönüllüleri evlerine dönebildi ve ister seçim siyaseti olsun ister taban düzeyinde kültürel ve ekonomik organizasyonlar olsun, toplumsal faaliyetlerde yer alabildi. Barış anlaşmasını ve barış sürecinin diğer yönlerini müzakere eden erkekler ve kadınlar büyük ölçüde eski tutsaklardı. Tutsakların bazıları, bombalama da dahil olmak üzere ciddi gerilla savaşları suçlarından hüküm giymişti. Silahsız siyasi eylemlere—ister seçimlerde ister toplum düzeyinde olsun—katıldıkça, silahlı mücadeleye olan bağlılıklarından uzaklaştılar. Sonraki on yıllarda ise silahlı mücadelede yer almamış veya hapse girmemiş yeni nesil aktivistler ortaya çıktı. Yine de bu genç aktivistler idealleri için çok şey vermiş olan bir önceki nesilden ilham aldılar. Türkiye'de verdiğim bir derste öğrencilerle birlikte F Tipi cezaevlerindeki Kürt siyasi tutsaklarla yazışmalar yaptık. Bu etkileşimlerden ve Kürt eski tutsaklarla konuşmalarım aracılığıyla, onların gençleri siyasi mücadeleye ve topluluk organizasyonlarına dahil etmede önemli bir rol oynayabileceğini biliyorum. Elbette, Türkiye'de birçok siyasi tutsak silahlı mücadeleye katıldığı için değil, sadece devlete karşı çıktıkları için içeride bulunuyor. Türkiye devletinin siyasi tutsakları serbest bırakması için çok şey gerekecek gibi görünüyor, çünkü onları bir siyasi tehdit olarak görüyor. Ama gerçek barışın gelmesi için bu gerekli bir adımdır.
 
Barış süreçlerinin en kırılgan unsurlarından biri "güven" inşasıdır. IRA sürecinde güven nasıl tesis edildi? Karşılıklı denetim, arabulucular ve uluslararası gözlemciler bu süreçte nasıl bir rol oynadı? Bu tür mekanizmaların Türkiye bağlamında uygulanabilirliğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
IRA'yı destekleyenler açısından bakıldığında, İrlanda barış süreci büyük ölçüde güven inşasına dayanıyordu; ancak bu daha çok tabanın kendi liderliğine duyduğu güvenle ilgiliydi. Açık konuşmak gerekirse, birçok İrlandalının hiçbir zaman bir Britanya hükümetine gerçekten güvenebileceğini sanmıyorum. Hatta hareketin içinde, silahsızlanmayı desteklemeyen geniş kesimler vardı. Kimileri, belli bir ölçüde "silahlı zaferin" —daha iyi bir ifade bulamadığım için böyle diyorum— hâlâ mümkün olduğuna inanıyor; kimileri ise Britanya devleti ve polis güçlerine duyulan güvensizlik nedeniyle IRA'nın belli bir savunma kapasitesini koruması gerektiğini düşünüyordu. Bu nedenle IRA içindeki tartışmaların önemi çok büyüktü. Örgüt önderliği, bu iç tartışmalar aracılığıyla tabanla yeterli bir güven bağı kurmayı başardı ve böylece kararlarını kabul ettirebildi. Her ne kadar IRA gönüllüleri ve destekçileri arasında şikayetler olsa da çoğunluğun kararı yönünde hareket ettiler. Arabulucular ve uluslararası gözlemciler, özellikle milliyetçi ya da cumhuriyetçi kesimlerde belli bir güven duygusu oluşturdu. Ancak birçok kişi Amerikalı siyasetçilere doğası gereği mesafeliydi. Bu kişilerin asıl işlevi, barış sürecine Britanya ve Birlikçi liderler nezdinde güven kazandırmaktı. Örneğin, barış görüşmelerine başkanlık eden eski ABD Senatörü George Mitchell, cumhuriyetçi kesimde güveni artırırken; Silahsızlanmayı Denetleme Uluslararası Bağımsız Komisyonu Başkanı Kanadalı General John de Chastelain gibi isimler, Birlikçileri ve Britanyalıları silahsızlanmanın gerçekten gerçekleştiğine ikna etti. Tüm bu süreçlerin sonucunda, 1998'deki Belfast ya da Hayırlı Cuma Anlaşması büyük bir çoğunlukla kabul edildi. Bu noktadan sonra barış sürecine yönelik muhalefet, her iki tarafta da oldukça marjinal kaldı.
 
"Yarım Kalmış Bir Şarkı: Bobby Sands ve Bir Kuşağı Ateşleyen Direniş" adlı kitabınızda, açlık grevindeki siyasi tutsak Bobby Sands'in direnişini yalnızca bireysel bir eylem olarak değil, aynı zamanda politik bilincin kolektif bir dönüşümü olarak anlatıyorsunuz. Bugünkü Türkiye'deki siyasi tutsakların durumunu, özellikle de Abdullah Öcalan'ı düşündüğümüzde, sizce hapishaneler politik yeniden inşa için bir mekân olabilir mi?
 
 
Abdullah Öclan İmralı'daki tecridine rağmen, Türkiye ve Kürdistan gerçekliği üzerine böylesine derinlemesine düşünebilmesi ve katılımcı demokrasiye dair yeni bir analiz inşa edebilmesi gerçekten etkileyici, hatta dünya tarihinde eşi benzeri olmayan bir durum olabilir.
 
Bence zaten bu rolü uzun süredir oynuyorlar. Özellikle de Öcalan'ın yerel özerklik, yönetişim ve her düzeyde kadın katılımını içeren katılımcı demokrasi anlayışını geliştirmedeki büyük etkisini düşünürsek… İmralı'daki tecridine rağmen, Türkiye ve Kürdistan gerçekliği üzerine böylesine derinlemesine düşünebilmesi ve katılımcı demokrasiye dair yeni bir analiz inşa edebilmesi gerçekten etkileyici, hatta dünya tarihinde eşi benzeri olmayan bir durum olabilir. Türkiye'deki durumu sınırlı ölçüde gözlemleyebilmiş olsam da Öcalan'ın yazdıklarını da dikkate alarak şunu söyleyebilirim: Kürt halkı için, özellikle kadın aktivistler için en kritik adım, kendi önderlik becerilerine ve özyönetim potansiyellerine güven duymaları. Öcalan'ın demokratik konfederalizmin kurumlarını inşa etme çağrısını sahiplenmeleri gerekiyor. Elbette, Öcalan'ın serbest bırakılması hayati bir mesele. Ancak Kürt aktivistlerin, kendi kendilerini yönetme kapasitelerine olan güvenlerini de güçlendirmeleri şart.
 
İrlanda'da barış, yalnızca devlet ile IRA arasında değil, aynı zamanda topluluklar arasında bir uzlaşı kültürü inşa edilerek sağlandı. Türkiye'de ise uzun yıllardır PKK ve Abdullah Öcalan'a karşı olumsuz bir zihniyet geliştirildi. Bu bağlamda, kalıcı barış sağlamak yalnızca "devlet dönüşümü" ile mümkün müdür, yoksa daha geniş bir "toplumsal uzlaşı" da mı oluşturulmalıdır?
 
Kesinlikle daha geniş bir toplumsal uzlaşı oluşturulmalı. Şunu unutmayalım: Britanya ve İrlanda devletleri ile loyalist (İngiltere'den ayrılmayı kabul etmeyen Protestanlar) topluluk, IRA, Gerry Adams ve diğerleri hakkında olumsuz bir söylem geliştirdi. Bobby Sands ve açlık grevindeki tutsaklar hakkında korkunç şakalar yaptılar. Ama ben bir gün, yaşlı bir Protestan, yani bir Birlikçi adamdan bir mektup aldım. Bana, Bobby Sands ve İrlanda tutsakları hakkında yazdığım eseri okuduğunu söylüyordu. Daha önce onları düşüncesiz teröristler olarak görüyormuş; ama yaptıklarını okuduktan sonra cesaretlerini ve neden böyle davrandıklarını anladığını yazmıştı. İnsanların düşüncelerini değiştirmek zordur ve kazanımlar hızla geri alınabilir. Kuzey İrlanda'da iki önemli şeyi gözlemledim. Birincisi, bir zamanlar birbirine düşman olan tutsaklar, barış süreci sayesinde bir araya geldi ve ortak topluluk projeleri geliştirdiler, birbirlerine güven inşa etmeye başladılar. İkincisi, kendi kızlarımın kuşağı farklı düşünmeye başladı, toplumun tüm kesimleriyle arkadaşlıklar kuruyorlar. Ve bir de bakın, Türk toplumunda Yunanlar ve Ermenilerle ilgili tutumlar nasıl değişti. Evet, bu çok emek isteyen bir süreç; ama yapılmalı ve tüm taraflar buna katkı sunmalı. Devlet açısından da her kültürün ve dilin meşruiyetinin tanınması şart.
 
Uluslararası deneyimlere baktığınızda, Türkiye'nin İrlanda barış sürecinden çıkarabileceği en önemli dersler neler olurdu? Barışı sadece bir anlaşma olarak mı görüyorsunuz, yoksa daha geniş bir toplumsal yeniden inşa süreci olarak mı?
 
 
Kürt Hareketi artık bir Kürt devleti kurarak devlet iktidarını ele geçirme hedefine yönelmemiş olsa da, güçlü, merkezi ve otoriter Türk devleti bağlamında yerel demokrasiyi inşa etmek mümkün mü sorusu hâlâ geçerli.
 
Bazı insanlar için barış, yalnızca silahlı çatışmanın sona ermesi olarak tanımlanıyor. Eğer barış bundan ibaretse, değeri sınırlı olur. Ama diğerleri için barış, toplumsal değişime açılan bir yol olmalıydı. Sadece Britanya sömürgeciliği ve işgaliyle şekillenmiş adaletsizliklerden uzaklaşmak anlamına gelmiyordu. Çünkü Britanya, İrlanda'nın bir kısmını işgal ettiği sürece, kapitalizmin doğasında var olan adaletsizliklere karşı gerçek bir mücadele umudu yoktu. Bununla birlikte, adil bir topluma ulaşmanın etkili yolu sorusu hâlâ geçerliliğini koruyor. Burada bence birbiriyle çelişebilecek iki strateji var. Birincisi, devlet iktidarını kazanıp toplumu yukarıdan dönüştürmeyi umut ederek ulusal düzeyde seçim siyasetine katılmak. Tarihe baktığımızda bunun hiçbir zaman tamamen işe yaramadığını görüyoruz. Devrimci örneklerde bile, en idealist ve ilerici güçler bile yeni kurallar ve düzenlemeleri uygulamakla o kadar meşgul oluyor ki özgürlükleri tehdit edebiliyorlar. Devrim yoksa seçim yolu genellikle bir tahterevalli gibi işliyor: İlerici güçler bir süre kazanıyor, sağlık, konut, gıda güvenliği gibi alanlarda iyi politikalar yaratmaya çalışıyor; sonra sağcı güçler sonraki seçimlerde kazanıyor ve ilerici güçlerin yarattığı sınırlı kazanımları geri alıyor. Bu sadece Avrupa'da değil; Latin Amerika'da da geçerli bir durum. İrlanda'da ise İrlanda'nın birliği ve sosyal refah alanındaki ilerleme neredeyse buz gibi yavaş ve belirsiz oldu. İkinci yol ise katılımcı demokrasiyi aşağıdan inşa etmek. Güçlü topluluklar oluşturmak, özyönetim kurumları kurmak, sosyal katılım ve refahı teşvik etmek ve insanların kendi kendilerini yönetme yetisine olan güvenini güçlendirmek. Bence anlamlı bir toplumsal değişim için bu kesinlikle gerekli. Ama sorulması gereken bir soru, Türk devletinin toplulukların böyle bir özerklik ve demokrasi geliştirmesine izin verip vermeyeceği. Bu nedenle, Kürt Hareketi artık bir Kürt devleti kurarak devlet iktidarını ele geçirme hedefine yönelmemiş olsa da, güçlü, merkezi ve otoriter Türk devleti bağlamında yerel demokrasiyi inşa etmek mümkün mü sorusu hâlâ geçerli. Belki barış süreci bu konuda yardımcı olabilir; eğer devletin "terörizm" söyleminden biraz geri adım atmasını sağlayabilirse yerel demokrasinin ortaya çıkması ve kökleşmesi için alanlar yaratılabilir.
 
Hem IRA hem de cezaevi politikaları üzerine kapsamlı araştırmalar yaptınız. Sizce Kürt meselesini Türkiye'de ele almak için bugün hangi tarihi dersler hatırlanmalı?
 
Cezaevleri, özellikle siyasi cezaevleri, son derece çelişkili kurumlar. Bir yandan, derin bir adaletsizlik barındırıyorlar. Özellikle tecrit hapishaneleri (Kuzey İrlanda'daki H-Blokları, ABD'deki süpermax cezaevleri ya da Türkiye'deki F Tipi cezaevleri gibi) bugün dünyanın en ciddi insan hakları ihlalleri arasında yer alıyor. Öte yandan, siyasi cezaevleri, son derece motive ve zeki sosyal aktivistlerin ve devrimci stratejilerin şekillendiği birer pota görevi görüyor. Bu nedenle eski tutsaklar, büyük bir liderlik kaynağı olabiliyor. Topluluklarına döndüklerinde, gerçek ve kalıcı toplumsal değişim için gerekli katılımcı kurumları inşa edebiliyorlar. Eski tutsaklar tarafından kendi kendine örgütlenmiş yapılar, topluluklarda doğrudan demokrasiyi teşvik etmede oldukça etkili olabiliyor; örnek olarak önderlik ediyorlar. Diğer yandan, tutsaklar cezaevlerinden travmatize olmuş bireyler olarak çıkıyor. Bunu kabul etmeli ve onların travmalarını aşabilmeleri için yeniden uyum sağlayacak destek kurumlarını inşa etmeliyiz. Dolayısıyla, tutsakların serbest bırakılması herhangi bir barış sürecinin vazgeçilmez bir parçası olsa da toplulukların onları hayata geri dönüş sürecinde desteklemeye hazır olması gerekiyor ve bu süreç oldukça zorlu.
 
MA / Hîvda Çelebi

Diğer başlıklar

10:30 DEM Parti'nin 'uluslararası konferansı'nın' ikinci günü CANLI
10:08 Hindistan’da gece kulübü yangını: En az 25 ölü
09:57 Jin dergi ‘Komün’ kapağıyla çıktı
09:53 Hintli eski Parlamenter: Öcalan'ın ilkeleri bütün dünyaya barış getirecektir
09:43 Konferansa katılanlar: Tarihi seyreden değil, yapan bir dönemdeyiz
09:24 Psikolog Hatice Göz: Güçlü bir çocuk hakları hareketi oluşturulmalı
09:21 Çok sayıda bölgede sağanak bekleniyor
09:19 Emekliler: 2026 yılını emeklilere düşman yılı kabul ediyoruz
09:12 Cezaevindeki yemek borcu gerekçesiyle kızının bursuna el konuldu
09:12 Wan kayyımı ‘Sit alanı’ olan yapıyı bakanlığa devretti
09:10 Licê’deki fuhuş ağına karşı komisyon kurulacak
09:08 Dêrsim’de fuhuşa tepki: Yapılanlar bilinçli bir politikanın devamıdır
09:06 Özgür sinemanın adresi
09:02 Anneler: Önderliğimiz özgür olmadan barış olmaz
09:00 07 ARALIK 2025 GÜNDEMİ
06/12/2025
23:49 Yemeklerinde ölü fare çıktığını söyleyen öğrencilerden protesto
23:23 Paramiliter grupların işkence ettiği Efrînli M.S. yaşamını yitirdi
23:13 Uluslararası konferansta yarın da önemli başlıklar tartışılacak
23:07 Metin ve Kemal Kahraman’ın konserine yoğun ilgi
22:54 Muhittin Böcek hastaneye kaldırıldı
22:51 Hatun Esen: Doğayı katledenler değil mücadele kazanacak
22:11 BMGK'den Lübnan'a destek açıklaması
22:01 Ankara'da 'Ev' filmi gösterimi ve söyleşisi
21:14 'Hakikat ve adalet olmadan barış inşa edilemez'
20:49 Kaldırım çalışmaları esnafı da yurttaşı da mağdur etti
18:41 Halep’te Abdullah Öcalan için özgürlük çağrısı
18:33 Fidan: Öcalan Suriye'de rol oynayabilir
18:08 BM: Suriye’de insan hakları ihlalleri devam ediyor
18:04 Azime Işık: Dönüşüm için ilkin adalet kıstası benimsenmeli
17:56 Êlih'te panel: Barışı örgütlemek zorundayız
17:48 İsrail, 70 bin 354 Filistinliyi katletti
17:45 Afşin Belediyesi’nin işine son verdiği işçi intihar etti
17:01 Cizîr'de mağarada bir kişiye ait cenaze bulundu
16:32 Aydın Erdem mezarı başında anıldı
16:31 İrlandalı milletvekili Kearney: Sivil toplum sürece dahil edilmeli
Katalonya eski Başbakanı Garcia: En önemlisi halkınızla yaptığınız sözleşmedir
16:20 Bahçeli: Barış kuşunun ikinci kanadı takılacak ve herkes uçuşunu görecektir
16:18 Wan’da Şiyar Be Platformu kitlesel yürüyüşle deklere edildi
16:01 Gazeteci Aykol’un tedavisi sürüyor
15:54 Suriye’de Alevilere dönük saldırılar Amed’de protesto edildi
15:52 Prof Köker: Nihai hedef barış ve demokratik toplumun inşasıdır
15:19 Neçirvan Barzani: Barışın inşa edilmesi tüm bölgeyi etkiler
15:18 Amed Sağlık Platformu çalıştayının sonuç bildirgesi açıklandı
15:04 Üç kentte hasta tutsaklar için çağrı
15:03 CHP'de yeni MYK belli oldu
15:01 Güney Afrikalı Senatör Bhabha: Yasal kılındığımız an dönüm noktası yaşandı
14:49 Arzu Yılmaz: Abdullah Öcalan’ın söylediği entegrasyon, birlikte yaşamın formülüdür
Nobel Ödüllü Oleksandra Viacheslavivna Matviichuk: Kadınları sürece dahil etmeliyiz
14:19 DAİŞ saldırısı ihtimaline karşı kutlama yasağı
14:02 İstanbul’da Barış Çalıştayı: Süreçte aktif rol almak istiyoruz
13:59 Suriye’de savaş kalıntıları nedeniyle 665 kişi yaşamını yitirdi
13:44 İmralı Heyeti üyesi Erol: Abdullah Öcalan Kürtlerin hukuka dahil edilmesini istiyor
13:36 İmralı’ya giden komisyon üyesi Yıldız: Süreç ertelenmeyecek bir devlet meselesidir
13:27 Yiğit ve Turgut’un taziyelerine kitlesel ziyaret
13:19 'Esas duruş' dayatmasını reddeden tutsak, 10 gardiyan tarafından darp edildi
13:13 Mehmet Güler, Rojhat Özdel ve Faik Kevci için adalet istendi
13:11 Cumartesi Anneleri Hüseyin Taşkaya’nın akıbetini sordu
12:28 İstinaf da 'yetki davası'nda DİSK Basın-İş'i haklı buldu
12:26 Barzani: Sürece her anlamda katkı sunmaya hazırım
Talabani: Barış ve demokrasi umudu için atılan her adımı savunuruz
12:01 Îlham Ehmed: Kendimizi Türkiye’de, Türkiye’yi burada görmek istiyoruz
11:26 15'inci İnsan Hakları Film Günleri başlıyor
11:18 Boşanmak isteyen kadın ve kız kardeşine saldırı
11:07 Abdullah Öcalan: Demokratik toplum sosyalizmi temelinde kurtuluşa yürüme zamanı
10:53 ‘Uluslararası konferasta’ barış deneyimleri tartışılacak
10:38 Uluslararası konferans: Abdullah Öcalan’ın demokratik paradigması büyük bir çözümdür
10:30 Osmaniye'de kaza: Çok sayıda ölü ve yaralı var
09:41 Dilan Karaman’ın ölümüne dair açılan soruşturma ne aşamada?
09:31 DAİŞ Suriye'de yeniden varlık gösteriyor
09:13 Kuvvetli yağış ve rüzgar uyarısı
09:12 ‘Katıldığı sınav bulunmadı’ iddiasıyla 30 yıllık tutsağın tahliyesi 9 ay ertelendi
09:11 1 ayda 4 kez hastane sevk edildi: Artık beni hastaneye götürmesinler
09:09 Her Yer Çocuk Derneği gönüllüsü: İktidarın politikalarıyla çocukluk kısalıyor
09:08 Wan-Bedlîs-Colemêrg Eczacılar Odası Başkanı: Fiyat belirsizliği ilaçları vurdu
09:07 'Savaş engelliliği artırıyor, barış için mücadele edeceğiz'
09:07 Kayyıma gerekçe yapılan davadan beraat etti: Belediye iade edilmeli
09:06 Avukat Özdemir: 11'inci Yargı Paketi beklentileri karşılamadı
09:05 ÖHD'li Kantarci: Abdullah Öcalan'ın özgür yaşar ve çalışır koşulları sağlanmalı
09:04 Türkdoğan: Komisyon raporunun en önemli başlığı entegrasyon olacak
09:04 Licêlilerden 'fuhuş ağına' karşı birlik çağrısı
09:03 31 yıllık tutsağı arkadaşı anlattı:Yaşamını halkının mücadelesine adadı
09:02 Kırmızı halısız festival
09:00 06 ARALIK 2025 GÜNDEMİ
05/12/2025
23:34 Rojin Kabaiş’in telefonu 10 gün içinde İspanya’ya gönderilecek
22:56 BM: Gazze'de insani kriz kritik seviyede
22:38 Suriye Geçiş Hükümeti’ne bağlı silahı grup, Alevi türbelerini yaktı
22:06 Abdullah Öcalan'dan komisyona: Görüşme tarihidir
21:37 Provokatör polis açığa alındı
21:27 Barış paneli: Daha somut uygulamaların tartışılması gerekiyor
21:06 Licê’de fuhuşa karşı çalışmalar 5’inci gününde
20:52 Tetwan’da Zîn Kadın Dinlenme Merkezi açıldı
19:35 SAMER araştırması: Katılımcıların yüzde 70'i boykotu etkili buluyor
19:25 Alevi katliamına karşı birlik olma çağrısı
19:17 30 yıldan sonra tahliye edildi: Artık Kürt halkının özgürlüğünün zamanı
19:08 Erxenî'de kavga: İki kişi hayatını kaybetti
19:01 İşçilerin hak arayışı 129'uncu gününde
18:15 Ferdi Zeyrek davasında tahliye
18:08 İstanbul’da yapılacak konferansın hazırlıkları tamamlandı
17:34 Son bir yılda 85 çocuk işçi yaşamını yitirdi
16:40 Gazeteci Aykol’un tedavisi antibiyotiklerle sürüyor
16:30 Cizîr’de Kezi Dayanışma Mağazası açıldı
16:29 ÇHD: İdare ve Gözlem Kurulları lağvedilmeli
16:20 Kadri Bağdu'nun anısına 'Yara' belgeseli yayımlandı
16:05 Kadınlardan uyuşturucu ve fuhuşa karşı ortak mücadele çağrısı
15:30 İzBB işçileri, eylem takvimini açıkladı
15:29 Rapçı Barody madde bağımlılığına karşı şarkı besteledi
15:26 'Hasta tutsak Yıldırım tahliye edilmeli'
14:42 Şerzan Kurt öykü ödülü sahiplerini buldu
14:41 Sosyolog Holloway’den Asrın Hukuk Bürosu’na ziyaret
14:39 BM ve AK'ye Suriye'deki katliamlara karşı sorumluluk alma çağrısı
14:11 Neslihan Şedal hakkında beraat kararı
13:49 Îlham Ehmed de İstanbul’daki konferansta konuşacak
13:44 BES'ten 'adil ücret' çağrısı
12:56 HPG'li Ali Kaya'nın taziyesine kitlesel ziyaret
12:34 Ajanlaştırma baskısı ve takip tacizine suç duyurusu yapılacak
11:54 Filozof Bourg: Kürtlerin siyasete aktif katılımı demokratikleşme için zorunlu
11:41 Eğitim Sen: MESEM iktidarın eğitimi piyasalaştırma politikasıdır
11:36 İmralı görüşmesini anlattı: Bir güç orduya katılacak, diğer güç asayişi sağlayacak
11:22 Abdullah Öcalan’dan Mexmûr Kadın Meclisi Konferansı’na mesaj
11:12 Barış ve Demokratik Toplum Konferansı'na kimler katılacak, neler tartışılacak?
10:39 Kayyım atama davasında beraat
10:34 Bahis soruşturmasında 46 kişi hakkında gözaltı kararı verildi
10:02 Ebru Günay: Kürt sorunu uluslararası zeminde tartışılacak
10:00 11. Yargı Paketi Adalet Komisyonu'nda kabul edildi
09:22 Siyaset bilimci İnsel: Bütüncül hukuk ikili hukuk yapısına son vermektir
09:21 KYK yurdundan ‘çalışmayan kombi’ savunması: Mülk sahibi yaptıracak
09:20 Katı atık toplayıcısı: Barışın gelmesi refah ve huzurun gelmesidir
09:19 DAD Eş Genel Başkanı: Abdullah Öcalan’ın toplumla buluşacak koşulları oluşturulmalı
09:17 Hedef iki milyon palamudu toprakla buluşturmak
09:16 'Koza Altın Bergama için yeni bir facianın habercisi'
09:15 Bölgesel savaşlar ve fahiş fiyatlar Wan turizmini vurdu
09:14 Wan'da festival: Müzik özgürleştirir, barış büyür
09:13 İntihara sürüklenen kadının dosyasında şüphelilere tahliye
09:12 Licê'deki kadınlardan 'fuhuş çetesine’ tepki: Herkes ayaklanmalı
09:10 Amed Uluslararası Film Festivali: Sanatla iç içe olalım
09:05 'Hasta tutsaklar kaderine terk edildi'
09:02 Zenobia'nın kenti Palmira'daki tahribatı görüntüledik
09:00 05 ARALIK 2025 GÜNDEMİ
04/12/2025
23:57 ABD'den Venezuela'ya yönelik seyahat uyarısı
22:44 Licê’deki fuhuş çetesine karşı çalışmalar sürüyor
21:29 TİP'li gençlerin tutuklanması protesto edildi
21:21 Madenciler anıldı: Çıkış yolu direnişlerin birleşmesinde
21:17 AKP'li belediye 3 sokağı borç karşılığı sattı
21:14 DEM Parti komisyon üyeleri: Görüşme içeriği bağlamından koparıldı, tamamı paylaşılsın
20:37 Güngören’de 6 katlı binada patlama
20:32 'Hakime rüşvet suçlaması, eşine 9 milyon TL avukatlık ücreti kararı' haberine erişim engeli
20:24 DEM Parti’den tarım işçisi kadınlara ziyaret
20:17 DEM Parti komisyona sunacağı raporunun ana hatlarını paylaştı
19:30 'Barış ve halkların kardeşliği inşa edilmeli'
19:25 Abdullah Öcalan: Sürecin başarıya ulaşması için tüm gayretimi ortaya koyuyorum
19:06 BM’den Sudan’daki iç çatışmanın durdurulması çağrısı
19:01 MSD: Krizden çıkmanın yolu diyalog
17:47 Dilovası’nda 7 işçinin yaşamını yitirdiği yangına ilişkin rapor hazırlandı