Nazım'ın gülüşünde devrim gizliydi 2025-12-16 09:25:50   RIHA - Yaşadığımız yıllar ve coğrafyanın eksik olan tarafını Nazım gülüşü ile anlattı. O gülüş, Nazım'ı devrimin doğduğu topraklara Rojava'ya taşıdı. Rojava'da iken de Nazım her gelişmeyi aktarmayı sürdürdü.Nazım çok zorlu dönemlerde nasıl gazetecilik yapılacağını miras bıraktı.   Bir insanı, olguyu, dönemi anlatırken anlar bazen yeterli gelir. Uzun uzadıya bir kronoloji, tarih ya da eylem bütünlüğü anlatmaya gerek yoktur. Kişiye ait bir an, olaya dair tek kelime, tarihe dair tek kare fotoğraf yeterli gelir. İşte Nazım'ı anlatmak için de çok cümle kurmaya gerek olmadığı düşüncesindeyim. Nazım'ı anlatmak, paylaşmak, dostluğunu, sevecenliğini, çalışkanlığını, bağlılığını aktarmak istediğimde, gülüşü ile yaşadığı yere coşku katan, harekete geçiren yoldaş zihnimde beliriyor.   Nazım'ı, Adnan Yücel'in tanımlaması ile "Bir kavganın güzelliğinde" tanıdım. Çalıştığımız haber ajansı (Dicle Haber Ajansı / DİHA) için kusursuz takip edilmesi gereken bir gündem çalışmasında bir araya geldiğimizde, o devrim kokan gülüşü ile tanıştım. Daha ilk anda Nazım çalışma ve üretimi ile o gülüşün devrimin habercisi olduğunu kanıtladı. Serhat'ın küçük bir ilinin (Agirî), küçük bir ilçesi (Giyadîn) Dibegli köyünden Dilok'a üniversite okumaya gelen Nazım, kimliğinin ötekileştirilmesine, dilinin yok sayılmasına, ailesinin zar zor yaşam mücadelesi vermesine gülüşü ile cevap veriyordu. Sinema okurken, devrim sinemasının ezilenin dili ile değil, direnenin kahkahasıyla yapılması gerektiğini savunuyordu. Gazeteciliğinde de bu önermesi onun önünü açan meşale oluyordu.   Okuluna ve gazeteciliğe devam ederken, beraber DAİŞ karanlığı ile tanıştık. DAİŞ Kobanê'de dünyaya karanlık ideolojisini kanıtlama arzusunda iken, sınırda Nazım'ın o gülüşüne yine tanık olduk. Gülüşü ile DAİŞ'e "Kobanê düşmez" diyerek 126 gün direnen devrimcilerin zaferini müjdeliyordu. Dünya insanlığı, kimin kiminle aynı tastan su içtiğini, yemek yediğini Nazım'ın sınırın sıfır noktasından çektiği görüntüler ile şahit oldu. Her taraftan devrimcileri sınıra ve direnişe çeken temel etkenlerden biri, Nazım'ın çektiği görüntüler oldu. Diğer tarafta direnerek, DAİŞ karanlığını yırtan devrimcilere, Nazım'ın gülüşü bu taraftan destek oluyordu.   Nazım'a o gülüşünün bedelini cezaevi, baskı ile ödetmek istediler, ancak Nazım gülmeyi terk etmedi. Dilok'un Beybahçe mahallesinde Kürtlere katliam sunulurken, o tereddüt etmeden gece yarısı çalışma alanına döndü. Belki de ilk defa Nazım'ın gülmeyen halini o katliamın izlerinde gördüm. Gülen çocuk, ilk defa mezarlıkta, katliam yerinde o insanların acısına ortak oldu ve katliamın nasıl gerçekleştirildiğini aktardı.   Cerablus'ta egemenlik kuran DAİŞ'e yapılan insan transferini yine Nazım kayıt altına aldı. Daha sayamayacağım birçok ilke Nazım imza attı. Yaşadığımız yıllar ve coğrafyanın eksik olan tarafını Nazım gülüşü ile anlattı. O gülüş, Nazım'ı devrimin doğduğu topraklara Rojava'ya taşıdı. Rojava'da iken de Nazım her gelişmeyi aktarmayı sürdürdü. O artık bir savaş ve inşa muhabiriydi ama gülmeyi unutmadı. Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Bölgesi’nde, YPG/YPJ'nin QSD'ye genişlemesini, halkların birlikte sistem inşa etmesini takip etti.    Nazım çok zorlu dönemlerde nasıl gazetecilik yapılacağını miras bıraktı. Tişrîn Barajı'nda ki direnişte de en ön safta halk ile birlikte yer aldı. Özel savaşın temel argümanı olan halklar arasında korku, kaygı ve panik yaratma arayışını gülüşü ile delip geçti. "Baraj düştü" denilen noktada bendin üzerine çıkarak özgürlük güçlerinin tam hakimiyetini dünya kamuoyuna aktardı. O nedenle “özel” savaşın direk hedefi oldu. Gazeteci yoldaşı Cihan Bilgin ile başka noktada ki direnişi çekmek için bindiği araç, hedef alındı.    Nazım'ın gülüşü söndürülmek istendi. Ama yoldaşım sana söz olsun, senin o gülüşün bende kalan haliyle saklı duracak. Eminim ki senin ardıllarının zihninde de Nazım denilince akıllarına gelen devrimci gazeteci ve gülüşün olacak.   MA / Murat Çiftçi