'Verimli arazilerdeyiz ancak tepemizde sürekli heronlar geziyor'

img
 
HAKKARİ – Van, Hakkari ve Şırnak sınırlarının ortasındaki yaylalara çıkan berivan ve çobanlar her gün üzerlerinden heronların uçtuğunu söyleyerek, yaşanan baskıları, "Bizi sanki bıttım çekirdeğinin içerisine sıkıştırmışlar" diye anlatıyor.
 
Hakkari, Van ve Şırnak il sınırında kalan Feraşîn yaylasının sırtlarında bulunan Hakkari merkeze bağlı Pınarca (Baleka) köyünün Zozana Balekya yaylasında kalan berivan ve çobanlar bölgede her gün tepelerinde heronların ve helikopterlerin dolaşmasına rağmen köylerinde yaşamaktan mutlu olduklarını belirtti. 
 
'BİZİ SANKİ BITTIM ÇEKERDİĞİNİN İÇERİSİNE SIKIŞTIRMIŞLAR'
 
Şırnak’ın Silopi ilçesinde gelerek bölgede çobanlık yapan Abidin Oruç, büyük sıkıntılar içinde çobanlık yapmalarına rağmen mutlu olduğunu söyledi. Oruç, “Bizi sanki bıttım (Menengiç) çekirdeğinin içerisine sıkıştırmışlar. Devlet hayvanlarımızla birlikte buralarda özgürce dolaşmamıza ve hayvanlarımızı otlatmamıza izin vermiyor. Buralarda çok geniş ve verimli araziler ancak akşama kadar tepemizde heronlar dolaşıyor. Helikopterler gelip gidiyor" dedi. 
 
'KORUCU OLACAĞIMA ÇOBANLIK YAPARIM'
 
Çobanlardan Hüseyin Yalvaş de, yayla koşullarının güzel olduğu kadar zor olduğuna da dikkat çekerek, “Buralarda yaşamanın güzelliği de, sıkıntısı da çok. Bölgede çok sayıda yabani hayvan ile boğuşuyoruz. Geceleri hayvanlarımızı otlatmaya kaldırdığımızda çoğu zaman kurt ve ayılar ile karşılaşıyoruz. Ancak bizler çobanız ve işimizden memnunuz. Bizler burada başımız dik bir ekmek kazanıyoruz. Korucu, bekçi olmaktansa temiz ve helal bir para kazanarak ailelerimizin yanına gitmek en güzelidir" diye ifade etti.    
 
YAYLALARDAKİ YASAKLAR KALKMALI
 
Sabah erkenden köyde araç ile yola çıkarak yalaya geldiklerini ve günde iki öğün hayvanlarını sağdıklarını belirten Berivanlardan Sürme Pala ise şunları dile getirdi: “Sabah erkenden kalkıp evdeki işlerimizi yaptıktan sonra saat 08.00’de araçla buraya geliyoruz. Sabah seferinde sağdığımız koyunlarımızın sütlerini mayalayıp peynir yapıyoruz. Öğlen yemeğini yedikten sonra koyunlarımız da palûndan (öğlen yemeği) dönmüş oluyor. İkinci öğünde sağdığımız sütleri ise köye götürüp yoğurt yapıyoruz. Birkaç gün biriktirdiğimiz yoğurtları bu sefer yayıkta tereyağına dönüştürüyoruz. Bizler bütün yaylaların serbest olmasını istiyoruz. Biz kendimizi burada şanslı sayıyoruz ve herkesin yaylasına çıkıp hayvanlarını beslemesini istiyoruz. Bizim memleketimiz çok güzel bir yer. Bizler yaylamızı köyümüzü, kentimizi seviyoruz. Bunun ile birlikte memlekete huzur ve barışın gelmesini istiyoruz. Artık güzel günlerin gelmesini istiyoruz.” 
 
‘İTHALATA VERİLEN PARALARI BÖLGEYE HARCASINLAR SORUN BİTER’
 
Yaylalarının 1994 ile 2004 yılları arasında yasaklandığın son bir kaç yıldır yaylalara çıktıklarını söyleyen Emin Pala, "Bulunduğumuz yer Van, Şırnak ve Hakkari il sınırlarının birleştiği noktadır. Burada bir günde üç ilin topraklarında hayvanlarımızı otlattığımız oluyor.  Bir zamanlar burada onlarca sürü hayvan olurdu. Ama şimdi uygulanan politikalar sonucunda hayvancılık çok azaldı. Durum böyle olunca da et fiyatı artıyor. Devlet oraya buraya para verip et ithal edeceğine o parayı bölge için kullansa zaten et fiyatları düşer” ifadesinde bulundu.  
 
BİR DAKİKA BİLE BOŞ DURMUYORLAR
 
Sabah koyunları sağan köyün kadınları hayvanların palûne gitmesini fırsat bilerek bir taraftan büyük kazanlarda peynir suyunu kaynatırken, bazı kadınlar da yaylada akan derelerin kenarında topladıkları otları peynire katmak için çalışıyor. Bu kadar işin içerisinde öğlen yemeğini yiyen Berivanlar, palûndan dönecek koyunları beklemeye başlıyor. Yılarca bölgede berivanlık yapan Sultan Pala, kaynatılan peynir suyunu nerelerde kullandığını şu sözlerle anlatıyor; “Ömrüm bu yaylalarda geçti. Şimdi kazanda kaynattığımız Avelorik’tir. Bu avelorki bir süre kaynattıktan sonra Lorik dediğimiz bir çeşit peynir oluşuyor. Bu lorikleri de çökelek olarak kullanıyoruz” dedi. 
 
‘KADIN OLMAZSA İŞ YÜRÜMÜYOR’
 
Bölgede yaşamanın sıkıntılarına değinen Delila Pala ise, “Burada yaşam sıkıntı, dert ve cefadır. Bu bölgede bütün yük kadınların omuzundadır. Kadın burada iş yapamazsa iş asla yürümez" derken berivanlardan Ayten Pala da, “Bizler hem köyde hem de yaylada ne iş varsa yapıyoruz. Koyun bakıp, süt sağıp, peynir, yoğurt yapıyoruz. Elde ettiğimiz ürünlerden de birçok ihtiyaç sahibine de imkanlarımız dahilinde yardımcı da olurken, özellikle kazandıklarımızın büyük bir bölümünü çocuklarımızın eğitimine harcıyoruz" dedi. 
 
MA / Hamza Gündüz