‘Türkiye'deki hukuk sistemi sermayeye ceza vermeye çekindi’

img
İZMİR - Soma maden faciasından sonra olay yerine ilk giden gazetecilerden Onur Yıldırım davada verilen kararı, “Türkiye'deki hukuk sistemi, sermayeye ceza vermeye çekindi” sözleriyle yorumladı. Yıldırım, “Kömür karasını birebir yaşayan insanlar Soma’yı hiçbir zaman unutmayacak” dedi. 
 
Manisa’nın Soma ilçesinde 13 Mayıs 2014 tarihinde yaşanan maden faciasında göçük altında kalarak yaşamını yitiren 301 kişiye dair Uğur Şahin ile beraber “Çizmelerimi Çıkarayım mı?” adlı kitabı yazan ve 10 yıldır serbest gazetecilik yapan Onur Yıldırım, facianın yaşandığı ilk günden 11 Temmuz’da görülen karar davasına kadar yaşadıklarını anlattı.
 
Ayrıntı Yayınları’nın bastığı kitapta, maden faciasına ilişkin madenci ve çeşitli alanlarda uzmanlıkları olan kişilerin görüşlerine yer veren Yıldırım, bir sonraki kitabı için de mahkemenin verdiği kararın ardından aile ve avukatlardan Türkiye’deki adalet kavramı hakkında ve bugüne kadar Soma’ya sahip çıkmayan sendikacıların ne düşündüklerine dair görüş almak istediğini söyledi. 
 
FACİA YERİNE GİDEN İLK GAZETECİLERDEN 
 
2014 yılında, İzmir’in Aliağa ilçesinde 105 belediye işçisinin işten atılmasıyla ilgili haberi takip ederken Soma’dan facia haberini aldığını dile getiren Yıldırım, o gün yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: “Birkaç telefon trafiği üzerine durumun çok daha ciddi olduğunu anladım ve Soma’ya doğru hemen yola çıktım. Soma’ya ulaşan ilk gazetecilerden biriyim. Oraya ulaştığımda on binlerce insan, ‘Karanlıkdere’ diye tarif edilen Eğnez Maden Ocağı’nda feryat figan bir şekilde yakınlarını arıyordu. Maden ocağından ciddi anlamda bir duman yükseliyordu. Bu süreçte bir saat boyunca şok yaşadım. Çünkü böyle bir durumla ilk defa karşılaşıyordum. Herkes ocaktan gelecek haberi bekliyordu.” 
 
‘KÖMÜR KARASINI YAŞAYANLAR SOMA’YI UNUTMAYACAK’ 
 
Gazetecilik kimliğini belli bir noktadan sonra bir kenara bıraktığını ifade eden Yıldırım, duygularının ağır bastığını söyledi. 301 madencinin cenazelerinin çıkışlarını izlediğini dile getiren Yıldırım, madencilerin ellerinin bağlı ve ağızlarında oksijen maskesinin olduğunu söyledi. Cenazeleri çıkarılan işçilerin ağızlarında oksijen maskesinin olmasını “gazetecileri ve toplumu kandırmak” sözleriyle yorumlayan Yıldırım, şöyle devam etti: “11’inci cenazenin çıkarılmasına kadar oksijen maskesinin bir yalandan ibaret olduğunu anladım. Madencilerin yüzlerine battaniyeler örtüyorlardı. Oradaki insanlar battaniyeleri açmak için, görevlilere bağırıp çağırıyordu. Güvenlik güçleri onların sesini kısmak için ‘Sakin olun, hastanede onlara ulaşacaksınız’ diyordu. Madendekiler, kurtarma çalışmaları için yardım istiyordu ve daha önce madene girmemiş insanlar bile madene koşmak için can atıyordu. Orada insani durum çok öne çıkmıştı. Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın facianın 2’nci gününde Soma’ya geldi ve gazeteci, sivil toplum üyeleri, bazı siyasetçilerin ve bu facianın hesabını sormak isteyenlerin Başbakanlık korumaları tarafından alı konuldu. Başbakan, arama kurtarma çalışmalarının yapıldığı yerin ağzına kadar gitti ve oraya çevik kuvvet yığıldı. Arama kurtarma çalışmaları Başbakan gidene kadar durduruldu. Beni en çok yaralayan şey, güvenlik gerekçesiyle çalışmaların durdurulmasıydı. Bu acıların tarifi yok. Eskiden kimse madencilerin sorunlarını bilmiyordu, şimdiyse hem orada çalışan madenciler tarafından hem de Türkiye toplumu tarafından unutuluyor. Ama kömür karasını birebir yaşayan insanlar bunu hiçbir zaman unutmayacak.” 
 
'ADALET SİSTEMİNİN YÜZ KARASI OLARAK KALACAK’ 
 
Soma davasında verilen cezayı, “Türkiye hukuk sisteminin sermayeye ceza vermeye çekindiğinin en somut örneği” şeklinde nitelendiren Yıldırım, sanıklara ödül gibi bir ceza verildiğini ifade etti. Yıldırım, davanın verilen cezayla bitmeyeceğini söyledi. Soma davasının Türkiye Devleti adalet sisteminin yüz karası olarak kalacağını dile getiren Yıldırım, “Mahkeme salonunda şunu yaşadım. Babası yaşamını yitirdiğinde 2 yaşında olan bir kız çocuğu vardı, onu kucağımı alıp kenara götürdüm ve diğer çocukları da o kargaşada korumaya aldım. Bu dava, Türkiye işçi sınıfı açısından bir utançtır” ifadelerini kullandı.  
 
MA / Hacı Söylemez