Psikolog Turhan: İstismarın temelinde iktidar güdüsü yatıyor

img
DİYARBAKIR - Kadına yönelik şiddet ve çocuk istismarının artmasının temelinde iktidar, güç ve hakim olma güdüsünün yattığını söyleyen Mezopotamya Psikologlar İnisiyatifi Üyesi Leyla Turhan, çocuklara erkek ve kadın rolleri anlatılırken kesinlikle eşit temellerde yaklaşmak gerektiğini vurguladı. 
 
Türkiye’de artan çocuk istismarına yönelik tepkiler devam ederken, Mezopotamya Psikologlar İnisiyatifi Üyesi Leyla Turhan, istismarın önlenebilmesine çözüm olarak sunulan idamın gündeme getirilerek konunun amacından saptırıldığını söyledi. Turhan, çocuk istismarı ve kadına yönelik şiddetin bir sistem sorunu olduğunu ve süreçten ayrı düşünülemeyeceğini belirtti.
 
‘EGEMENLİK ANLAYIŞININ YANSIMASI’ 
 
Çocuk istismarı ve kadına yönelik şiddettin artmasında Olağanüstü Hal (OHAL) ve benzeri süreçlerin etkili olduğunu vurgulayan Turhan, istismarın iktidar zihniyetinin toplum üzerinde inşa etmek istediği egemenlik anlayışının bir yansıması olduğunu kaydetti. Turhan, “Yaşanan istismar olayları bir eril sistem sorunudur. Temelinde iktidar, güç ve hakim olma güdüsü yatmaktadır. Özelikle; son zamanlarda hayvanlara eziyet edildiğini görüyoruz. Hayvanlara eziyet eden çocuklara eziyet eden kişiler birbirinden uzak kişilikler değildir. Güç ve iktidar zihniyetiyle yetişen bireylerde genellikle kendinden güçsüz herhangi bir canlıya karşı onu ezme, saldırma eğilimi gösterirler. Yaşanan birçok insan hakları ihlalinde bu zihniyeti görüyoruz” diye konuştu.
 
‘İKTİDAR İSTİSMARI NEDENLERİNİ İRDELEMİYOR’
 
İktidarın, psikolojik ve sosyolojik durumu irdelemek yerine sorunu hadım ve idam yöntemleriyle çözmek istediğini dile getiren Turhan, “Bunun çözüm olmayacağını belirtmek istiyoruz. Çocuk istismarı, toplum içerisinde büyük bir öfkeye neden oluyor. Dolayısıyla; toplum bu sorunu anında halletmek istiyor. Bunu öngören iktidar, idam diyerek tolumun refleksi doğrultusunda kendine pay çıkarmak istiyor. Toplumda yaratılan ‘idam çözümdür, idam gelirse istismar ve şiddet biter’ algısı tamamen yanlıştır. İdam konusuyla meşgul olmak yerine ‘istismarı nasıl önleriz?’ diye düşünmemiz gerekiyor. ‘İstismar neden yaşanıyor ve neden giderek yoğunlaşıyor?’ buna bakmak ve irdelemek gerekir” dedi.
 
‘ÇOCUĞA KENDİ BEDENİNİN ÖZERK OLDUĞU ANLATILMALI’
 
İstismarı önlemede yardımcı olacak en önemli kurumun aile olduğunu kaydeden Turan, şöyle devam etti: “Çocuğa; ailede kendi bedenin özerk olduğu, başkası tarafından kendi isteği dışına müdahale edilmemesi gerektiğinin öğretilmesi lazım. Birçok kez aile bireyleri, çocuğun bedenine müdahale ederek hiç istemediği halde çocuk üzerinde bir hakimiyet sağlıyor. Örneğin; eve gelen bir misafir veya çok yakın dereceden bir aile bireyinin çocuğu öpmek istemesi; ama çocuğun itirazına rağmen ebeveynlerin çocuğu buna zorlaması çocuğun kendi bedeni üzerindeki otonomisini kaybetmesine neden olur. Bu örnek, çok küçük gibi görünebilir; ama çok büyük bir yanlıştır. Bu yüzden istismar ve şiddet olaylarına müdahalede aile eğitimi ve çocuğa yaklaşım çok önemlidir.” 
 
EĞİTİM SORUNU
 
Eğitim sisteminde yeni değişikliklerin yapılması gerektiğine dikkat çeken Turhan, başta çocuklara cinsiyet eğitiminin verilmesi, kadın ve erkek olmanın doğal biyolojik farklılarının anlatılması gerektiğini söyledi. Erkek ve kadın rolleri anlatılırken kesinlikle eşit temellerde yaklaşmak gerektiğini vurgulayan Turhan, iki cins arasındaki cinsiyet farklıklardan dolayı kimsenin kimseden üstün olmadığı algısı üzerinde durulması gerektiğini kaydetti. Çocuklar özgür ve eşit bir yaşam biçimini esas alarak büyüdüklerinde birçok sorunun çözüleceğini belirten Turhan, çocukların, aldıkları eğitim doğrultusunda şekillendiklerini ifade etti.   
 
Turan, ayrıca; kadına yönelik şiddet ve çocuk istismarlarının önlemesi için adil bir yargı sisteminin oluşması gerektiğinin altını çizdi. 
 
MA / Esra Solin Dal