ÖHP İstanbul Eşsözcüsü Alcan: Tutuklulara tek tip yaşam dayatılıyor

img
İSTANBUL - Özgürlükçü Hukukçular Platformu (ÖHP) İstanbul Eşsözcüsü İlknur Alcan, Marmara bölgesindeki cezaevlerinde kalan tutuklulara yönelik hak ihlallerinin gittikçe arttığını ve “tek tip yaşam” dayatıldığını ifade etti. 
 
Hükümet tarafından Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında 24 Aralık 2017’de yayınlanan 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlülere yönelik getirilen “tek tip kıyafet” uygulaması getirildi. Cezaevlerinde bulunan 229 bin kişiden “terörle mücadele” kapsamına giren yaklaşık 60 bin tutuklu ve hükümlüyü kapsayan düzenleme tepkileri de beraberinde getirmişti. Tek tip kıyafet için KHK’de öngörülen süre 26 Ocak 2018’de sona ermesine rağmen, uygulama sırasında yaşanması muhtemel sıkıntılar ve tek tip kıyafet giymeyi reddeden mahkûmların duruşmalara katılmaması halinde yargılamaların uzaması gibi nedenlerle ilgili yönetmelik çıkartılamadığı için uygulama başlatılmadı. 
 
Tek tip kıyafeti şimdilik uygulamaktan uzak durulurken, Marmara bölgesindeki cezaevi yönetimlerinin TMK kapsamında yargılanan siyasi tutuklu ve hükümlülere “tek tip yaşam” dayatmaya çalıştığı ifade edildi.
 
İki ayda bir rutin şekilde Marmara bölgesindeki cezaevlerinde kalan tutuklu ve hükümlüleri ziyaret eden Özgürlükçü Hukukçular Platformu (ÖHP) İstanbul Şube üyesi avukatlar, yaşanan ihlalleri raporlaştırarak hem kamuoyuna duyuruyor, hem de gerekli hukuki girişimlerde bulunuyor.
 
ÖHP İstanbul Şubesi Eşsözcüsü olan Avukat İlknur Alcan, gerçekleştirdikleri son ziyaretlerde kendilerine aktarılan ihlal ve hukuksuzlukları paylaştı.
 
‘ESKİ GAZETELERİ VERMEYENLERE KÖTÜ MUAMELE’
 
Tutuklular üzerindeki baskıların özellikle son dönemde arttığına belirten Av. Alcan, koğuşlara yapılan baskınlarda tutukluların uzun dalga yayın yapan radyolarının dahi toplatıldığını paylaştı. Odalara ani baskınlar yapılarak müvekkillerinin cezaevi kontrolünden geçen tuttukları notlar, kitaplar ile örneğin el yazılarıyla yazılmış Kürtçe metinlerin toplatıldığını aktaran Alcan, “Yine savunma için hazırladıkları notlar ve cezaevinde yazdıkları kitaplar da müvekkillerden alınmış. Bazı eski gazete sayılarını toplamışlar. Vermek istemeyen müvekkillerimize ise kötü muamele yapıldığını biliyoruz” dedi.
 
KEYFİLİK HAKİM
 
Tutuklulara yönelik getirilen kitap sınırlamasının da devam ettiğini dile getiren Alcan, kitaplarını alamadıkları tutukluların ise, zorla odalarının değiştirildiğini ve bu değişimler sırasında kitaplarına el konulduğu kaydetti.
 
Av. Alcan, benzer şekilde gönderilen mektupların da tutuklulara verilmediğini ekleyerek, şunları söyledi: “Örneğin geçen hafta Edirne’deki müvekkilimle görüştüğümde bir mektup geldi. Mektubun yarısı neredeyse yok. Karalamış Edirne’deki mektup okuma komisyonu. Oysa mektup Kandıra Cezaevi’nden geliyor. Oradaki mektup okuma komisyonundan geçmesine rağmen diğer cezaevinin mektup okuma komisyonu bunu kabul etmiyor ve mektubun yarısını karalıyor.  Bu tamamen keyfiliktir. Birçok cezaevinde benzer uygulamalarla karşılaşıyoruz. İnfaz Hakimliklerine itirazlar yapılıyor, ancak bir cezaevindeki uygulama diğer cezaevindeki uygulamayı tutmadığı için tabi ki tamamen oradaki idarenin keyfiliğine bırakılıyor.”
 
‘AYAKTA SAYIMI KABUL ETMEYENLER ŞİDDETE UĞRUYOR’
 
Geçtiğimiz hafta Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevine giden bir avukat arkadaşlarının vekaleti olmasına rağmen, vasi vekaletinde ismi olmadığı gerekçesiyle görüştürülmediğini anlatan Alcan, “Oysa Avukatlık Kanunu’na göre yetki belgesi, vekalet hükmündedir ve bugüne kadar tüm görüşmeleri yapıyorduk. Ancak bu uygulamaya Bakırköy’de başlandı. Bunun benzerini diğer cezaevleri de uygulayabilirler. Bu büyük bir hukuksuzluğu doğuracaktır” diye konuştu. 
 
Alcan, cezaevlerinde tutuklulara dayatılan çıplak arama, ayakta sayım vb. gibi uygulamaların ise tamamen hukuksuz ve keyfi olduğunu vurgulayarak, bu uygulamalarla birlikte tutuklulara aslında “tek tip bir yaşam” dayatıldığını ifade etti.
 
Kendilerine gelen hak ihlallerinin hukuki başvurularını yaptıklarını belirten Alcan, “Birçok müvekkilimiz ayakta sayımı kabul etmediği için gardiyanlar tarafından şiddete maruz kaldı. Birçoğu hakkında disiplin cezaları verildi. Halen İnfaz Hakimliğinde ve AYM’ye giden dosyaları var” dedi.
 
BAROLARA ELEŞTİRİ
 
Cezaevlerinde yaşanan sorunların kamuoyunun gündeminde çok yer bulmadığı eleştirisinde bulunan Alcan, son olarak şunları söyledi: “Aslında en büyük insan hakları ihlali hapishanelerde yaşanıyor. Kamuoyunun bunun için daha duyarlı hale gelmesi gerekiyor. Özellikle aydın, yazar ve siyasetçilerin bu konuda duyarlı olmaları gerekiyor. En önemli kurum olan barolardır bu konuda. Ama maalesef baroların insan hakları komisyonları bu konuda aktif çalışamadı. Daha çok aktif çalışsaydı, cezaevlerinde bu kadar hak ihlali yaşanmazdı.”
 
MA / Muhammet Doğru