Sosyolog Barış: Şengal meselesi Êzidîlerin önerileri dikkate alınarak çözülmeli 2018-07-31 09:20:32   İSTANBUL - “Yara bere içinde olan Êzidî cesedini bir şekilde birlikte toprağa gömün” çağrısında bulunan Êzidî sosyolog Azad Barış, Şengal meselesinin Êzidîlerin önerileri dikkate alınarak uluslararası arenada çözülmesi gerektiğini söyledi.    DAİŞ’in 3 Ağustos 2014 tarihinde Şengal'e saldırması ve çocuk, kadın, yaşlı ayırt etmeksizin katliamdan geçirmesi, geçmişten bu yana sürekli yok etme politikalarına maruz kalan Êzidîlerin 73'üncü katliamı olarak tarihe geçti. Saldırılar ve işgal sonrasında Şengal'de 10 binden fazla çocuk ve kadın çeteler tarafından esir alındı, Musul pazarlarında satıldı. İşgalin ardında,  binlerce Êzidî, göç yollarında sıkıntılar yaşadı. Katliamdan kurtulanlar mülteci olarak çeşitli kamplarda yaşama tutunmaya çalıştı.    Katliamın üzerinden geçen 4 yılda Êzidî sosyolog Azad Barış, yaşananlara dikkat çekti.    ‘İNSANLIK ÇOCUKLUK UYKUSUNDAYKEN…’    3 Ağustos 2014 tarihine gitmenin kolay olmadığını belirten Barış, "O gün insanlık daha kendi çocukluk uykusundayken daha önceden planlanmış, tahribat gücü çok yüksek olan çeteler grubu geldi. Sadece başka bir şeye inandıkları için, başka şekilde konuştukları için, kültürleri farklı olduğu için bir topluluk saldırıya uğradı. Êzidîlerdi bu topluluk. Ama onun öncesinde insanlık da bunun emarelerini almıştı. Özellikle; bizim orada yaşayan akrabalarımız, arkadaşlarımız bunu biliyordu. Çünkü hemen yanı başlarında Musul işgal edilmişti. Ve bunlar bildirilerle dünyaya deklare ettikleri ‘yeni yaşam manifestolarıyla’ karanlık bir dünyanın kabusunun her yere kol gezeceğini söylüyorlardı" dedi.    ‘YARDIM EDİN ÇAĞRILARI DİKKATE ALINMADI'    Êzidîlerin ilişkide oldukları Irak Merkezi Hükümeti ve Federal Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne, “Bize sahip çıkın, önlemleri alın, büyük bir tehlikeyle karşı karşıyayız” çağrısında bulunduğunu; fakat kimsenin bu çağrıyı ciddiye almadığını dile getiren Barış, şöyle devam etti: “Dolayısıyla; 3 Ağustos sabahı saat 3.00’e doğru başlayarak neredeyse bir gün içinde 300 bin insanın evlerini, köylerini, kasabalarını terk etmesine, on binlerin ölümüne, bir o kadarının da esir alınıp Arap çöllerine sürülmesine sebebiyet verildi. Yani o günü düşünmek tamamıyla her gün büyüyen mahzun bir ahın aslında arkasında bıraktığı felaket demekti. Zaten biz Êzidîler, o güne ferman diyoruz. Bizim kendi literatürümüz ve dünya anlayışımızda o güne kadar yaşamış olduğumuz 72’nci fermana bir ek geldi ve 73’üncü oldu. Fermanın bizim dilimizde diğer dillere tercümesi ise jenosit demek. Büyük bir katliam yaşandı o gün” dedi.    ‘SALDIRI ÊZİDÎLERİ KÜLTÜREN VE FİZİKEN ÖLDÜRMEKTİ’    Êzidîlerin Kürtlerden kendilerine ihanetin gelemeyeceğini düşündüklerini ifade eden Barış, tam da o günü önemli kılan meselenin bu olduğunu söyledi. Êzidîlerin Şengal’le birlikte “Mirina duyemîn” diye iki ölümden bahsettiklerini aktaran Barış şunları ifade etti: “Birinci ölüm DAİŞ, Arap fikriyatı ve Baasçılık saldırısı ile Êzidîleri kültüren ve fiziken öldürmekti. Ama ikinci ölüm ise topraktan koparmaktır. Çünkü, tarihteki bütün fermanlara rağmen Êzidîler kendi topraklarını terk etmedi. Özellikle; Bölgesel Kürt Yönetiminin ve Barzani ailesinin sorumluluğundaki peşmergelerin bir hafta önce geri çekilme hazırlıklarını yapıp halka haber vermemesi ve Êzidî halkını, kadınlarını, çocuklarını, yaşlılarını o vahşilerle baş başa bırakmasıdır. Hafızamızda kalan büyük şeylerden biri budur. Çünkü ilk defa topraktan koparıldık biz. Zaten toprak, üstünde yaşayanın onurudur. Topraktan koparılmamız Kürt Bölgesel Yönetimi’nin eliyle yapıldı. Peşmergeleri suçlamıyorum. Ama arkalarındaki siyasi iradenin büyük bir ihanet düzeyinin içinde olduğu, planın bir parçası olduğu kesindir bizim açımızdan."   ‘7 KAHRAMAN OLMASAYDI KATLİAM YÜZBİNLERİ AŞARDI’   Katliamın üzerinden 4 yıl geçmesine rağmen Federal Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin Êzidîlericiddiye alınacak tek bir özür dilemediğini de sözlerine ekleyen Barış, “Biz Êzidîler, ilk günden itibaren bütün yaşanmışlıklara rağmen bu toprağın sahiplenmesi gerektiğini söyledik. Bütün kutsallarımız orada. Ve bunun tek koşulu Kürt Ulusal Birliği’ni oluşturmaktı. Kürt siyasi hareketlerinin bir araya gelip o yaşanmış olan felaketin, katliamın yaralarını sarmak, bir şekilde iyileştirmesi gerekiyordu. Fakat hiç kimse bir araya gelip de bunu düşünmedi. Sadece dünyaya daha seküler bakan halkları, toplumları kendi manifestosunun birincil koşulu haline getirmiş olan Kürt modern hareketi biraz bu meseleye el attı. Zaten o gün, bizim dini tasvirlerimize göre; 7 HPG’li kahraman olmamış olsaydı ölüm on binlerle sınırlı kalmayacaktı, yüzbinleri aşabilirdi” diye belirtti.    ‘BİRLİK OLUŞTURUP EZİDİ CESEDİNİ KALDIRIN’   Barış, Kürtlere şu çağrıda bulundu: “4 yıldır boylu boyunca ortalıkta duran ve yara bere içinde olan Êzidî cesedini bir şekilde birlikte toprağa gömün. Ama yasını tutarak gömün. Çünkü yas yüzleşme yeridir. Biz yasını yaşamadan bir sonraki adımı atamayız. Ama bize yasımızı yaşatamadılar. 4 parça Kürdistan’daki Kürtlerin ulusal birliklerini oluşturmalarını rica ediyorum. Birlik olup Kürdistan’ın tüm sorunlarının yanı sıra Şengal’i de bir problem olarak ele alıp onun çözümleri üzerinden bize danışarak, önerilerimizi alarak bu sorunu uluslararası arenada birlikte çözelim diyoruz.”   MA / Muhammet Doğru