Psikolog Güllü: İstismara maruz kalan çocuklara karşı hassas olunmalı 2018-07-07 09:04:23   ANKARA / İSTANBUL - Cinsel istismara maruz kalan çocuklara yaklaşım konusunda hassas olunması gerektiğinin altını çizen psikolog Belgin Üstün Güllü, “Anne ve babalar çocuklarının arkasında durmalı” dedi. Psikolog Umut Tarhan da, daha kalıcı ve toplumsal bir çözüm üretilmesi gerektiğini belirtti.   Çocuklara yönelik istismar, taciz, tecavüz ve şiddet vakaları artarak devam ediyor. Bu konuda herhangi bir önlem almayan hükümet, daha önce gündeme getirdiği, kadınların tepkisi üzerine geri çekmek zorunda kaldığı “kimyasal hadım yasasını” tekrar gündemine aldı. Uzman psikologlar bu tür olaylarda idam ve kimyasal hadımın neden çözüm olmayacağına dair görüşlerini belirtti.    ‘İDAM VE HADIM ÇÖZÜM DEĞİL’   Türkiye’de çocuklara yönelik şiddet ve istismarın çok yüksek oranda olduğunu belirten İnsan Hakları Derneği (İHD) Çocuk Hakları Komisyonu Üyesi psikolog Umut Tarhan, Uluslararası Çocuk Hakları Bildirgesi’ni imzalayan hükümetin hiçbir önlem almamasının, yaşananları destekler nitelikte sonuçlara neden olduğunu söyledi. Eğitim hakkı elinden alınan, zorla evlendirilen, istismar edilen çocuklar için önleyici koruma tedbirlerinin alınması gerektiğinin altını çizen Tarhan, “İdam ve hadım safsatalarını bir kenara bırakarak risk grupları içinde yer alan çocuklar için daha önleyici sosyal hizmet ağlarının kurulması gerekir” dedi.   ‘ŞUÇ İŞLENMEDEN RİSK ORTADAN KALDIRILMALI’   Çocuk ve kadın şiddetine karşı verilen cezaların yetersizliğinin teşvik edici olduğunu söyleyen Tarhan, hukuki olarak caydırıcı önlemler alınmadığı sürece, bireyi hedef alan idam tartışmalarının caydırıcı etkiye sahip olmadığını vurguladı. Tarhan, “Uygulanan ceza sistemi ve rehabilite edilmeyen ruh hastası kişilikler toplum içinde dolaşmaya devam ediyor. Yetersiz delil toplanması, ağır işleyen hukuk sistemi, haksız uygulanan cezai indirim uygulamaları suçlu bireyde rahatlık duygusu uyandırıyor. Temel alınması gereken nokta, suçun işlenmeden önce alınması gereken önlemlerdir. Koruyucu tedbirler alınmadığı, risk toplumu içinde yer alan çocuklar için uygun yaşam alanlarının kurulması, Meclis’te daimi olan çocuk hakları komisyonunun kurulması gibi önlemler almak ile ilk adımı atabiliriz” şeklinde konuştu.   ‘TECAVÜZ KÜLTÜRÜ OLUŞMUŞ’    Tarhan, devlet politikalarının toplum üzerinde etkili olduğunu belirterek, şöyle devam etti: “Devletin kendi sistematiği içinde uyguladığı yaklaşımlar çok ciddi role sahip. ‘Bir defadan bir şey olmaz’, ‘Tecavüze uğrayan doğursun gerekirse devlet bakar’ şeklinde açıklamalar yapan bazı bakanlar oldu. Bu yaklaşımlar, suçluyu yüreklendiren, arka çıkan söylemlerdir. Türkiye tarihi verilerine baktığımızda cesaretlenen bir anlayışta doğan tecavüz kültürü oluşmuş durumda. Dünyada istismar konusunda üçüncü sırada yer alan bir ülke olarak önleyici hiçbir politika söz konusu değil. Başka hiçbir hükümet çocuklarını savunan, istismar ve şiddeti önleyen bir bakanlık kurma girişiminde bulunmadı. Bir takım vaatlerde bulunan hükümetler ise pratik anlamda bir şey ortaya koymamıştır. Sivil toplum kuruluşları ve bilinçli bireyler dışında mücadele yürüten bir yapıdan bahsetmek imkansız diyebiliriz” ifadelerine yer verdi.   'ACİL ÖNLEMLERİN ALINMASI GEREK’   Gündem Çocuk gibi derneklerin KHK ile kapatılmasının işlenen suçlar hakkında verilerin toplanmasını engellediğini aktaran Tarhan, “Çocuklar için çok güçlü psiko-sosyal ağ kurulması ve rehabilitasyon merkezlerinin kurulması, sosyal yaşama daha edilebilmelerini sağlayan bir yapının oluşması gerekir. Fakat hiçbir partide böylesi bir girişim ve kaygı söz konusu değil. Süresiz bir komisyonun oluşturulması, detaylı incelemelerin yapılması ve tartışılması gerekir. Olayın öncesini ortadan kaldıracak acil önlemlerin alınması gerekir” şeklinde konuştu.    'TEPKİLER BİZİ ÇÖZÜME GÖTÜRMELİ’    Türk Psikologlar Derneği yöneticisi psikolog Belgin Üstün Güllü, bu olaylarda bir parça artık olsa da son dönemlerde bunun biraz daha görünür hale geldiğini söyledi. Yaşananlar karşısında “tepki ve öfke” gösterildiğini ve bunun bir yere kadar anlaşabilir olduğunu söyleyen Güllü, “Bu olaylar çocuklarda da ayrı psikolojik baskı oluşturmaya başladı. Toplumda bir tepki var. Ama bu tepki bizi çözüme götürmeli. Psikolojik olarak halkı, insanları rahatlatmamız lazım” dedi.    ‘MESELE AİLE VE TOPLUMDAN BAŞLIYOR’   Meselenin aile ve toplumdan başladığına dikkat çeken Güllü, işe toplumu ve aileyi iyi çocuk yetiştirme konusunda eğitmekle başlamak gerektiğine dikkat çekti. İstismarda bulunan şahısların çocukluklarına inilmesi ve oradan ele alınması gerektiğini belirten Güllü, yaşanan sorunun nedenlerini şöyle sıraladı: “Son zamanlarda aile yapısındaki değişiklikler bu olayları tetikliyor. Birbirimizden daha çok uzaklaştık, çocuklar bireysel hale geldi. Sosyo-kültürel yapıdaki değişiklikler… Bunların hepsinin etkisi var. Çalışmaların toplum nezdinde yapılması gerekiyor. Psikopatoloji mutlaka ele alınması gerekiyor. İstismarda bulunan şahıslara karşı toplum çok öfkeli. İdam, hadım… Bunlar çözüm mü buna bakmamız lazım.”     ‘HER TÜRLÜ GELİŞMENİN BU OLAYLARDA ETKİSİ VAR’   “İdam, hadım ve cezaların artırılmasının” çözüm olmayacağına dikkat çeken Güllü, “Sadece çocuklara yönelik değil, kadına yönelik şiddet var. İnsanlar genel itibariyle birbirlerine karşı öfkeliler” dedi ve şunları ekledi: “Devletin çocuklara uyguladığı şiddet, tek başına bunu yarattı diyemeyiz. Bir öfke var. Bu öfkenin çözülmesi, duyguların konuşulması lazım. Toplumumuz duygularını az ifade eden bir toplum. İnsanların insana, insanın devlete öfkesi olabilir. Biz duygularımızı konuşamaz, ifade edemez hale geldik. Biz cinselliği konuşamaz hale geldik. Yaşam koşullarındaki değişiklikler, sosyo-ekonomik düzeydeki problemler her şeyin bu meselede etkileri var.”    'MAĞDURUN DESTEKLENMESİ LAZIM’   Özellikle mağdur olan çocuklara yaklaşım konusunda da hassas olunması gerektiğinin altını çizen Güllü, “Mağdurun ele alınması ve incelenmesi gerekiyor. Mağdurun aile tarafından iyi desteklenmesi gerekiyor. Mağdurlar konusunda anne babaların korkmaması, bundan kaçmaması ve çocuklarının arkasında durması gerekiyor. Mağdurun bu süreci daha kolay atlatması mümkün olabilir” diye konuştu.