Oluç: Mücadelemiz sokakta devam edecek

img
ANKARA - HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, kayyım atamalarına karşı sokaktaki siyasi faaliyetlerini yeniden devreye koyacaklarını belirterek, “AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı sıfatıyla muhalefet partilerine ağır hakaretler savuracak, ama muhalefet partileri, diğer toplumsal ve siyasal muhalefet susacak, böyle bir şey yok” dedi.
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, gündemdeki gelişmelere ilişkin aralarında Mezopotamya Ajansı’nın da (MA) bulunduğu bir grup gazetecinin sorularını yanıtladı.
 
 Meclis haftaya açılıyor, Meclis’e gelmeye ve sokağa çıkma kararı aldık dediniz... Bir planlamanız var mı? 
 
Kayyım atamaları devam ediyor. 5 yere kayyım atadı. Zaten koronavirüs salgını başladığından bir hafta sonra da 8 belediyeye kayyım atanmıştı. Operasyonlar durmadı. Yine Diyarbakır'da 18 arkadaşımızı, ağırlıklı olarak kadın arkadaşlarımız gözaltına alındı. Bir yandan da Ankara'da kayyım atamalarını protesto etmek için eylem yapan milletvekillerimize ve il yöneticilerimize ağır saldırı yapıldı emniyet güçleri tarafından. Siz de belki izlemişsinizdir, herkese sosyal mesafe filan diye çağrı yapan emniyet güçleri, hiç utanmadan, sıkılmadan, vekillerimizin eline koluna dokunup, milletvekillerini engellemeye çalıştılar. Demek ki emniyet güçleri, polis için bize karşı sokağa çıkma meselesinde ve sosyal mesafe meselesinde herhangi bir sınırlama yok. O zaman madem emniyet güçleri bizim arkadaşlarımıza, halkımıza karşı herhangi bir mesafe koymaya gerek duymuyor, o zaman biz de bunu gerekli görmeyelim.  
 
Bu konuda Merkez Yürütme Kurulu toplantımız var, planlamasını yapacağız. Biz normal sokak faaliyetlerimize geriye döneceğiz. Özellikle Kürt illeri açısından da batıda da bu planlama doğrultusunda normal siyasi faaliyetlerimizi yapacağız. İktidarın, İçişleri Bakanlığının, emniyet güçlerinin bize tutumu son derece rahatsız edici, hukuk dışı, Anayasa dışı olduğunu zaten hep söylüyoruz. Ama koronavirüs salgını günlerinde de bu tutumları insanlık dışı doğrusu. Bize böyle insanlık dışı davranıyorlarsa, biz de o zaman siyasi faaliyetimizi bildiğimiz gibi yaparız dedik ve yapacağız. MYK’de bir planlama yapacağız ve o doğrultuda davranacağız.
 
 
 AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı sıfatıyla her gün muhalefet partilerine ağır hakaretler savuracak, ama muhalefet partileri diğer toplumsal ve siyasal muhalefet susacak, oturacak, böyle bir şey yok.
 
“Sokak faaliyetlerimize döneceğiz” dediniz. Biraz açar mısınız?
 
Yaz ayları için bir planlama çıkaracağız, aşağı yukarı kaba hatları ile belli oldu. Yaz aylarında her zaman yaptığımız siyasi faaliyetleri yeniden devreye koyacağız. İşte halk toplantıları olsun, çeşitli etkinlikler olsun. Elbette halkın sağlığını gözeterek, tedbirlerini alarak bunu yapacağız. Yoksa biz halktan bir kişinin bile rahatsızlanmasını istemeyiz. Ama şu havayı artık kabul etmeyeceğiz: İktidar bütün emniyet güçleri ile her türlü saldırıyı yapmaya devam edecek, ama biz evde kalıp ellerimizi kavuşturup oturacağız, böyle bir şey yok, yani bunu kabullenmeyeceğiz. Zaten Meclis'te açılıyor, Meclis çalışmaları da sürecek. Dolayısıyla siyasi partiler de siyasi faaliyetlerini yapmalılar. Biz bütün siyasi partilere de, sivil toplum kuruluşlarına da öneriyoruz. İktidar her türlü saldırıyı yapacak, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı sıfatıyla her gün muhalefet partilerine ağır hakaretler savuracak, üstelik de bunu koronavirüs salgını tedbirlerinin ne olduğunu açıkladığı bir konuşmalarda yapacak, ama muhalefet partileri diğer toplumsal ve siyasal muhalefet susacak, oturacak, böyle bir şey yok.
 
Biz elbette ki tedbir alacağız, elbette herhangi birinin sağlığına zarar gelsin istemeyiz. Ama bu artık toplumsal ve siyasal muhalefetin evine kapanması ve sokaktan geri çekilmesi tutumunun iktidar tarafından, emniyet güçleri tarafından kötüye kullanıldığını düşünüyoruz ve artık bu şekliyle bunu kabul etmeyeceğiz. Emniyet güçleri utanmaz bir şekilde milletvekillerimizin kollarından tutup, çekiştirme cesaretini koronavirüs salgınına rağmen buluyorlarsa, sosyal mesafeyi kullanmıyorlarsa, o zaman biz de kullanmayız. Onlar ne kadar cüretkar ve saldırgan davranıyorlarsa, biz de o kadar cesaretle onlar karşısında siyasi faaliyetimizi sürdüreceğiz. Bütün toplumsal ve siyasal muhalefete de bunu öneriyoruz. Atölyelerde, fabrikalarda herkes çalışacak, her yer açılacak ama siyasiler faaliyetlerini yapmayacaklar, öyle bir şey yok. Biz de bayram sonrasında olağan siyasi faaliyetlerimize başlayacağız. Halk toplantıları, mitinglere kadar bir planlama çıkartıyoruz. Bunların hepsini, yeni dönemin koşullarına uygun şekilde, her türlü siyasi faaliyetimizi yapacağız. İktidar karşısında bu tutumu benimsemediğimiz göstereceğiz.
 
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin milletvekili transferini engellemesi çağrısı var. AKP’de buna destek verdi ve Haziran ayına işaret etti. Bu tartışmayı nasıl değerlendiriyorsunuz, tutumunuz ne olur? 
 
Bu tartışma nereden başladı, öncelikle bunu konuşmak gerekiyor. Ben AKP sözcülerinin, milletvekili transferi konusundaki sözlerini doğrusu çok manidar buldum. Eğer yanlış bilmiyorsam, bu dönemde AKP İyi Parti’den iki milletvekili transfer etti.
 
Bir de MHP var galiba...
 
Evet. Fakat bu AKP sözcüleri bunu dillendirdikleri için biraz manidar buldum. Milletvekili transferi yapan kendileri. Bu tartışma nereden çıktı? Sayın Kılıçdaroğlu'nun bir baskın seçim olması halinde DEVA ve Gelecek Partisi'nin seçime giremeyecek durumunda olmaları halinde, onlara imkan sağlayacaklarını söylemesinden kaynaklandı. Önce bunun gerekçesine bakmak gerekiyor. Geçen dönem seçimler erken seçim olduğu için İYİ Parti seçime giremeyecekti böyle bir tutum aldı CHP. Ama İYİ Parti aslında aldığı oyla ve seçime girmeyi ve halkın teveccühüne belli bir oranda sahip olduğunu gösterdi. Dolayısıyla İYİ Parti’nin seçime girmesini engellemek isteyen iktidar partilerinin aslında etik açıdan da siyasi açıdan da bir kumpas peşinde oldukları ortaya çıktı. Eğer iktidar partileri erken seçim, baskın seçim gibi önlemler ile aslında kendilerinden oy alacak olan ve iktidar olmalarını engelleyecek olan siyasi partileri seçim dışında bırakmayı hedefliyorlarsa, siyasi etik açısından sorgulanması gereken iş esas olarak budur. Toplumdaki bütün siyasi akılların, görüşlerin, fikirlerin Meclis'e yansıması gerekir. Bizim tutumumuz hep bu olmuştur. Bizim baraj karşısındaki itirazımız da hep bu olmuştur.
 
Yüzde 10 barajıyla toplumun çok farklı kesimlerinin Meclis'te yer almasını, temsilde adaleti engellediği için karşı çıkmışızdır yüzde 10 barajına. Diğeri de aynı oyundur. Toplumda zemini olan, karşılığı olan siyasi partiler seçime girmesin diye, türlü oyunlar yapılmaktadır. Şimdi oyunu bozmak için adım atmaya kalkanlar mı acaba siyasi etiği yaralıyor, yoksa oyun yaparak siyasi partileri Meclis dışında bırakıp, kendi iktidarlarını sürdürmeyi hedefleyenler mi siyasi etiği yerle bir ediyor? Buraya bakmak gerekiyor. Dolayısıyla bizim yaklaşımımız bu olacaktır.
 
İkincisi, seçim yasasında değişiklik yıllardır tartışılıyor. Mesela baraj meselesi. Seçim yasasında değişiklik yapılmalı ve yüzde 10 baraj gibi hiçbir demokratik ülkede olmayan, Türkiye zaten demokratik değil, ama hiçbir demokratik ülkede olmayan barajın anlamı da zaten yoktur ve kalmamıştır. Seçim yasasında hakikaten demokratik seçimler olsun diye değişiklik yapalım diyen bir anlayış olsa iktidar tarafında çok saygıdeğer bir tutum olur. Ama onların tutumu, nasıl olurda kendi iktidarımızı, koltuğumuzu sağlama alırız ve diğer partilerin seçime girmesini engelleriz doğrultusunda olduğu için, hiçbir saygı değer yanı yoktur bu tutumlarının. Evet, hem seçim yasasında hem siyasi partiler yasasında bütün anti demokratik hükümler değiştirilmeli. Mesela yeni kurulmuş partilerin seçime girebilme haklarını elde etme koşulları son derece ağır ve manasızdır. Bu seçim ve siyasi partiler yasaları Kenan Evren döneminde, cunta döneminde, diktatörlük döneminde çıkarılmış olan yasalardır. Neden bunun arkasında duruyor iktidar partileri? Bunun da açıklaması yoktur. Biz bu tartışmanın tamamen kendi iktidarlarının bekasını koruyabilmek için yapılan tartışmalar ve adımlar olduğunu düşünüyoruz. Tutumuz bu yönde olacak. İktidarın demokratik adım atma niyetinde olduğunu düşünmüyoruz.
 
 
 Eğer güçlü bir yerel demokrasi olmazsa, yürütmenin tahakkümü altında olmayan, yürütmenin merkezi bir vesayet kuramadığı güçlü bir yerel demokrasi olmazsa, yerinden ve yerelden yönetim demokratikleşmezse, merkezi yönetimde demokratikleşme olmaz.
 
 
 Demokrasi İttifakı çağrınız vardı. Bu kapsamda çalışmalar yürüttünüz. Demokrasi İttifakı konusunda bir gelişme var mı? Bu konuda aktif görüşmeler var mı?
 
Demokrasi ittifakını tarif ederken, ağırlıklı olarak bunun anlayışını tarif ettik, politik zeminini tarif ettik. Hangi asgari demokrasi taleplerinde ve zemininde farklılıkları olan partileri bir araya gelebilirler diye. Yoksa bizim bugüne kadar Demokrasi İttifakı tanımımızda örgütsel bir şema tarifimiz olmadı. Bunun zaten bu haliyle doğru bir adım olacağı kanaatinde değiliz. Esas olan siyasi partiler arasında asgari demokratik taleplerin zeminin olması gerekiyor. Bunun içinde epey bir mesafe kaydedildi diye düşünüyorum. Bu illa görüşmeler olması anlamında söylemiyorum ama farklılıkları olan siyasi partilerin tutumlarına baktığımızda, bugün ileri sürdükleri görüşlere, taleplere baktığımızda aslında bunu görüyoruz. Bütün siyasi partiler kuvvetler ayrılığının yeniden tesis edilmesi gerektiğini düşünüyorlar. Bütün siyasi partiler hukukun üstünlüğü, yargıda bağımsızlık ve tarafsızlık sağlanması gerektiğini söylüyorlar. Yürütmenin yargı üzerindeki tahakkümünün kalkması gerektiğini söylüyorlar. 
 
Bütün siyasi partiler güçlü bir parlamenter sistem fikrini ortaya koyuyorlar. Bu tek adam yönetiminin demokrasi ile alakasının olmadığını anlatıyorlar. Bütün muhalif siyasi partiler baktığımızda güçlü parlamenter sistemin güçlü yerel demokrasi üzerinden yükseleceğini söylüyorlar. Güçlü yerel demokrasinin bu korona günlerinde neden önemli olduğunu bu süreçte gördük zaten. Yürütmenin başı ne yaptı? Yerel yönetimlerle iş birliği yapmak, ortaklaşmak, halk sağlığı açısından ortak adımlar atmak, sosyal güvenceler konusunda ortak adımlar atmak gerekirken, yerel yönetimlerin üzerine bastı ve kıpırdayamaz hale geldi. Ekmek dağıtılmasının engellenmesi, aşevi açılmasının engellenmesi… Yerel yönetimlerin halka yardım ve dayanışma göstermesi, desteğini arttırması anlamında attığı bütün adımların engellenmesi, keza korona sürecinde bizim 13 belediyemize kayyım atanması. Bütün bunların gösterdiği şu oldu: Eğer güçlü bir yerel demokrasi olmazsa, yürütmenin tahakkümü altında olmayan, yürütmenin merkezi bir vesayet kuramadığı güçlü bir yerel demokrasi olmazsa, yerinden ve yerelden yönetim demokratikleşmezse, merkezi yönetimde demokratikleşme olmaz aslında. Bunu bir kez daha göstermiş oldu. Muhalif siyasi partiler bunun farkına vardı ve bu konudaki talepleri ortaklaştı. Toplumsal ve siyasal muhalefet açısından Türkiye’nin imzalamış olduğu uluslararası demokratik sözleşmelerin uygulanması ve geçerli olması konusunda bir fikir birliği olduğu ortaya çıktı. Evrensel hukuk ilkeleri, hak ve özgürlükler konusunda ortak bir yaklaşım olduğu ortaya çıktı.
 
Dolayısıyla siyasal partilerin bir demokrasi ittifakını geliştirmek açısından baktığımızda, asgari demokrasi talepleri konusunda temel yaklaşımları büyük bir yan yana yürüyüş, büyük bir ortaklık olduğu görülüyor. Bu bizim açımızdan çok önemli. Bunun mümkün olduğu kadar da yaygınlaşması yani sadece siyasal muhalefette değil, toplumsal muhalefette de yaygınlaşması için bizi elimizden geleni yapıyoruz. Sivil toplum örgütleri, sendikalar, odalar, birlikler bu konuda da geniş bir mutabakatın oluşması için elimizden geleni yapıyoruz. Budur esas önemli olan, demokrasi ittifakının politik zeminin güçleniyor olması ve ortaklaşıyor olması önemli. Bu konuda oldukça iyi ve önemli adımlar atlıyor diye düşünüyorum. Her geçen gün yaşananlar, aslında HDP’nin ve diğer siyasal muhalefetin var olan tek adam rejimi karışışında ki eleştirilerinin ne kadar doğru ve haklı olduğunu ortaya çıkarıyor.
 
 
Darbeci arıyorlar ya çok aramalarına gerek yok, aynaya baksın bu iktidar, darbecilerin kim olduğunu o aynada görürler. Bu kadar açık ve net. Siyasi darbe yapıyorlar halkın iradesine.
 
Bazı anketler iktidarın oylarının eridiği yönünde sonuçlar ortaya koyuyor. Sizdeki durum nedir? HDP oyları ne durumda?
 
Özellikle salgın döneminde yapılan anketlerin ağırlıklı olarak telefon anketleri olduğunu biliyoruz. Ve bu telefon anketlerinin sağlıklı olmadığı kanaatindeyiz. Esas itibariyle Sarayın denetimi altında ve onlarla iş birliği içindeki anket çalışmaları çıkıyor ortaya. Kayyımların atandığı özellikle Kürt coğrafyasındaki illere baktığımızda, çok net olarak, durum iktidar açısından ciddi bir aşağı gidişi göstermeye devam ediyor. Attıkları her kayyım adımı ile beraber özellikle Kürt seçmen açısından baktığımızda, güveni biraz daha yitiren bir sonuç ortaya çıkıyor. Bu kayyım atamalarının iktidar partilerinin, özellikle de AKP’nin Kürt seçmen nezdindeki var olan küçük desteğini de ortadan kaldırma doğrultusunda bir gelişmeyi gösteriyor. Bizim tespitlerimiz bu yönde. Çünkü insanlar şunu söylüyor: Seçim yapıyoruz ve gidip oy veriyoruz, bizi yönetecekleri seçiyoruz, ama sonra iktidar kayım atıyor ve onları görevden alıyor. Bu sadece belediye başkanları açısından geçerli değil, belediye meclis üyeleri açısından da geçerli. Kayyım atanan belediyelerde, o atanan valiler ve kaymakamlar aslında belediye meclisini de işlemez hale getiriyorlar. Yani resmen feshetmeseler de toplantıya çağırmayarak fiilen belediye meclislerini işletmiyorlar. Belediye meclislerinde sadece HDP yok ki, evet HDP çoğunlukta oradaki birçok belediye meclisinde ama o belediye meclisinde AKP’li ve CHP’li belediye meclis üyeleri de var. 
 
Dolayısıyla onları da bir biçimiyle işlevsiz hale getiriyor kayyım atamaları. O yüzden kayyım atanan yerlerde seçmen bunu görüyor ve o zaman seçim yapmanın anlamı ne sorusunu soruyor. Ve kim bunu yapıyor diye baktıklarında da AKP iktidarını görüyorlar. Adalet ve Kalkınma Partisi seçmenlerinde bile bu kayyım atamaları gerçekten çok ciddi olarak eleştirildi. Şimdi koronavirüs dönemindeki 13 belediyeye kayyım atanması, bunu perçinledi doğrusu. Bizim de geriye 12 belediyemiz kaldı zaten. Bugün yarın oralara da bir bahane bulup kayyım atayabilirler. Ve böylece planlı olarak hazırladıkları, halkın iradesini gasp etme ve siyasi darbe yapma işinin son aşamasını da gerçekleştirmiş oluyorlar. Darbeci arıyorlar ya çok aramalarına gerek yok, aynaya baksın bu iktidar, darbecilerin kim olduğunu o aynada görürler. Bu kadar açık ve net. Siyasi darbe yapıyorlar halkın iradesine.
 
HDP’nin gündeminde kayyımlara karşı yerel yönetimlerden çekilme seçeneği var mı?
 
Yerel yönetimlerden çekilme diye bir tartışma gündemimizde yoktur. Geçtiğimiz yıl Kasım ayında Ankara’da yaptığımız toplantı ile o konuyu kapattık. Herhangi bir yerden çekilmiyoruz, çünkü o yerleri kazanmak için çok ciddi bedeller ödendi. Hiçbir yeri mücadele etmeden onlara teslim etmeyeceğiz. Onlar gasp etsinler, hukuksuzluk yapsınlar, uluslararası demokratik sözleşmeleri çiğnesinler, tekrardan ilk seçimde oraları kazanacağımıza eminiz. Zaten geçen gün Cumhurbaşkanı sıfatıyla AKP Genel Başkanı Erdoğan konuşurken demişti, “Muhalefeti sandıkta hezimete uğratacağız” diye. Biz de dedik, “Siz bize hodri meydan” diyorsanız, biz de size “Hodri meydan” diyoruz, sandığı ilk olarak kayyım atadığınız yerlere koyun. Kim kimi hezimete uğratıyor göreceğiz diye. Bunu söyledik, bu konuda çok kararlı ve inançlıyız. Çalışmamızdan da asla taviz vermeyeceğiz. Kayyıma karşı mücadelelerimiz, sokakta da devam edecek. Protestolarımız devam edecek. Mahalle mahalle örgütlenmeye devam edeceğiz.
 
Dün yeniden Diyarbakır’da gözaltılar olunca, bir espri yaptım, “Kaç gündür herhangi bir gözaltı olmuyordu” diyordum, huzursuzduk, niye böyle bir şey yapmıyorlar diye. Çünkü onlar şöyle düşünüyorlar, gözaltı ve tutuklama yapmadıklarında, huzursuz oluyoruz. Biz gözaltına alınan ve tutuklanan her arkadaşımız için üzülüyoruz, ama şu durumda iktidarın en ufak bir kuşkusu olmasın ki, hiçbir kişi, Kürt halkı, Türkiye barış ve demokrasi güçleri asla ve asla gözaltı ve tutuklamalar nedeniyle siyasi faaliyet yapmaktan vazgeçmiyor. Toplumsal muhalefeti sürdürmekten vazgeçmiyor. Gözaltı ve tutuklama yaparak, bu mücadeleyi durdurabileceklerini, bize diz çöktüreceklerini zannedenler, büyük yanılgı içindeler. 2016’da yaptılar 4 Kasım siyasi darbesini, aradan neredeyse dört yıl geçti. O günden bugüne ne cezaevinde olan bir arkadaşımız ne de dışarıda olan bir arkadaşımız boyun eğdi. O konuda son derece kararlıyız.
 
Ahmet Şık’ın istifası ve ardından Ayhan Bilgen’in eleştirileri var…
 
Ahmet Şık’ın istifası hakkında MYK’mız bir açıklama yaptı. HDP, diğer siyasi partiler gibi içinde çeşitli görüş ayrılıkları olan bir parti, bu bize aykırı olan bir şey değil. Bu tartışmaların yapılıyor olması demokratik işleyişin bir gereğidir. Biz 2019 yılında, 2020 kongresine hazırlık olarak, bir yıl boyunca tüm il ve ilçelerimizde konferanslar yaptık. Ardından bölge konferansları yaptık. Örgütlenme, parti içi demokrasi gibi konuları özellikle tartıştık. Sonunda da Diyarbakır’da merkezi örgütlenme konferansı yaptık, bu tartışmaları raporlaştırarak, bir sonuç ortaya koyduk. Parti içi demokraside nerede eksiklikler var, Genel Merkez ile il ilçe ya da Meclis Grubu ile ilişkilerde hangi sorunlar var. Tüm konuları detaylı bir şekilde masaya yatırıp, tartıştık ve sonuçlar çıkardık. Dolayısıyla biz böyle bir tartışma sürecinden gelerek, 2020 Şubat ayında gerçekleştirdiğimiz 4’üncü büyük kurultayımızı yaptık. 
 
HDP içindeki tartışma her siyasi partide olduğu gibi vardır, bu demokrasinin gereğidir aynı zamanda.  “ekipler tartışması” yok ama HDP’nin içinde bileşenleri vardır, bireyler vardır, çeşitli platformlar vardır. Bu tartışmalar bir şekilde sürer ve bu doğal olandır. Hantallık meselesine gelince. Keşke biraz hantal olsaydık da bu kadar çok koşturmasaydık. HDP’nin il ilçe yöneticilerinin diğer partilerle karşılaştırıldığında -diğer partiler çalışmıyor demiyorum- HDP il ilçe yöneticileri PM üyeleri gerçekten inanılmaz bir performans ile çalışırlar. Tek tük aksamalar olabilir, kimi zaman sağlık nedenleri ya da arkadaşlarımızın yetmezlikleri olabilir, ancak bunlar düzeltilebilir. Böyle dinamik bir çalışma anlayışı ve tarzı olmasaydı, üyeler, yöneticiler milletvekilleri böyle bir tavır göstermiyor olsalardı zaten iktidarın bu baskıları, saldırıları karşısında herhangi bir siyasi parti ayakta duramazdı, HDP de duramazdı. Ayakta durmasının nedeni bu dinamik yapısıdır.
 
Ahmet Şık’ın eleştirilerinin bir kısmı doğru olabilir. Bu eleştiriler o konferanslarda da yapılmıştır. Ama bunların tartışılması, eleştirilmesi bunların özeleştirel bir tarzla yapılması gerekir. Her siyasi partide olduğu gibi her mücadele eden yapıda olduğu gibi, HDP de de yanlışlar ve eleştiriler olur, bunları gidermek için fark ettiğimiz ölçüde adımlar atılır. Bunun için istifa etmeye gerek yok. Ayhan Bilgen de HDP’nin eş belediye başkanıdır. HDP de çok çeşitli görevlerde bulunmuştur. Eş Başkan Yardımcılığı, Grup Başkanvekilliği yapmıştır. Biz bunları tartışırız. Yanlışlarımız varsa bunları düzeltmeye çalışırız. Bazen eleştirilerde de abartı olabilir onları da tartışarak eleştirenlerle gidermeye çalışırız. Belki iktidar HDP içinde şey yaratmaya çalışıyor. Çok eskiden bu yana, şahinler güvercinler diye tartışmalar karşımıza çıkar. Dediğim gibi HDP’nin içinde demokratik tartışma ve eleştiri zemini her zaman vardır. HDP gibi bir parti, iktidarın saldırıları altındaki bir parti kendi içinde demokratik mekanizmaları işletmiyor olsa, zaten o kırılma yaratır. Bizim açımızdan eleştiri özeleştiri mekanizmasının işliyor olması çok önemlidir. Başka türlü bu saldırılara dayanılamazdı.
 
İnfaz paketi CHP tarafından Anayasa Mahkemesi’ne götürülüyor. Esastan başvuru için geç kalındığını düşünüyor musunuz? AYM kararının sonuçları ne olabilir?
 
İki ayrı başvuru. Birincisinin 10 günlük zamanı vardı, CHP zamanında başvurusunu yaptı. O görüşme Anayasa Mahkemesi’nde henüz sonuçlanmadı. Biz de izliyoruz. Yakında sonuçlanacaktır. İkinci başvuru için 60 gün vakit vardı. CHP o konuda hazırlığını yapıyor. Biz de hazırlığımızı yapıyoruz. Biz de kendi dilekçemizi hazırladık. O konuda hangi noktalar önemlidir, hangi maddelere nasıl itirazlar yapılmalıdır hususunda, bizim de hukuk komisyonumuzun, hukukçu akademisyenlerle birlikte yaptığımız bir çalışma var.
 
Ben geç kalındığı kanaatinde değilim. 60 günlük süre var. Önemli olan en doğru etkili dilekçeyi sunabilmektir. Acele ile eksik ve yanlış iş yapılırsa boşa iş yapılmış olur. Geç kalındığı eleştirimiz yok. CHP’nin çalışmasını da yakından takip ediyoruz bir şekilde. Biz de hazırlıklarımızı yaptık. Görüş alışverişinde de bulunacağız. Pakette 69 madde var ama hepsi AYM’ye itirazı gerektiren maddeler değildi. Bütün maddeler hakkında itiraz doğru olmaz. Burada adil olmayan, eşitsizliği yaratan maddeler hangileri ise onlar hakkında başvuru yapılacak. Doğru bir tutum olacağı kanaatindeyim.
 
Dolayısıyla ben bir geç kalındı eleştirisini çok dile getirmiyorum. Öyle bir eleştirimiz yok. CHP’nin çalışmasını da takip ediyoruz bir şekilde. Bizde hazırlıklarımızı yaptık. Mutlaka onlarla da bir görüş alışverişinde de bulunacağız. Zaman zaman Meclis’te de bu konuda görüşmeler yapmıştık zaten. Meclis açılınca da görüş alışıverişinde bulanacağız. Sizin dediğiniz 69 madde doğru, pakette 69 madde vardı, ama bu maddelerin hepsi Anayasa Mahkemesi’ne itirazı içeren maddeler değildi. Dolayısıyla bütün maddeler hakkında itiraz zaten doğru bir şey olmaz. Dolayısıyla burada acil olmayan ve eşitsizliği yaratan maddeler hangisi ise onlar hakkında esas itibari ile başvuru yapılacak ve onun ben doğru bir tutum olduğu kanaatindeyim. Önümüzdeki günlerde göreceğiz. Biz bunun önemli olduğunu düşünüyoruz. 
 
Çünkü çok büyük adaletsizlik ve eşitsizlik yaratıldı. Yani hatırlayın o günlerde tartışılıyordu. 300 bine yakın 295 bin küsuratı olan bir rakam tutuklu ve hükümlü vardı. Yaklaşık 90 bin küsur kişiye yarayan bir değişiklik, infaz özel af çıkartıldı. Geriye kalan yaklaşık 200 bin tutuklu ve hükümlü hakkında hiçbir karar alınmamış oldu. Büyük bir eşitsizlik adaletsizlik. Öyle umuyoruz ki anayasa mahkemesi bu başvurular sonunda hem birinci başvuru hem ikinci başvuru, çünkü bizim kanaatimiz bunun aynı zamanda bir özel af olduğunu doğrultusundadır. O ilk başvurunun da doğru bir başvuru olduğunu düşünüyoruz. Anayasa Mahkemesi geçmişte içtihatlarına ve uluslararası demokratik sözleşmelere Türkiye’nin altında imzası olan sözleşmeye de uygun davranarak, AİHM’ sinin içtihatlarına da uygun davranarak, bu konudaki itirazları olumlu değerlendirir ve bu eşitsizlikleri ve adaletsizliklerin ortadan kaldırılması doğrultusunda adım atılmasının önünü açar diye umut ediyoruz. Ama Anayasa Mahkemesi’nin ağır bir siyasi baskı bir görüşme baskısı altında olduğunu yürütme tarafından, yürütmenin başı tarafından da çok ciddi olarak baskılandığını biliyoruz. Ama buna rağmen umarız ki Anayasa Mahkemesi’ndeki karar vericiler bu baskılara boyun eğmezler. Hukuku, uluslararası hukuku, vicdanı ve adaleti ön plana alırlar diye umut ediyoruz. Beklentimiz budur esas olarak.
 
 Teklifi Meclis’e tekrar gönderilip görüşülmesi gibi mi bir karar alabilir?
 
Çeşitli yolları var. 90 bin civarında insan salındı. Bunların tekrar geriye toplanması söz konusu olamayacağı için salınmamış olanların da bu haklardan faydalanabilmesi için bir içtihat ortaya atıyor olması gerekiyor. O doğrultuda da adım atılması gerekiyor.
 
Siz ‘bir hazırlık yaptık’ dediniz, bu hazırlığı CHP’ye mi göndereceksiniz? Yoksa bireysel başvurular için mi kullanacaksınız? 
 
Bireysel başvurular için de kullanacağız. Elbette ki yani fikirlerimizi öğrenmeleri açısından bu infaz yasasına Meclis’te hayır demiş olan siyasi partilere, hem CHP hem de İYİ Partiye bu konudaki görüşlerimiz ileteceğiz. Bu hem siyasi nezaket açısından gerekli olandır. Çünkü sonuç oylamasında esas bu üç parti hayır demişti. Grubu olan partiler açısından baktığımızda.  Onlara, tabiî ki Saadet Partisi’ne ve Türkiye İşçi Partisi’ne de ileteceğiz. Görüşlerimizi bilsinler. Esas olarak da kişisel başvurular doğrultusunda bunu kullanacağız. Temel yaklaşımımız budur.
 
 İYİ Parti ile aranızda “görüşme” tartışması yaşandı. İYİ Parti iktidarı eleştirirken şunu söyledi, “Yeniden bir iktidar, yeniden bir çözüm süreci başlıyor” dedi. Kürtlerle diyaloga gireceğini söyledi. İktidar kanadı ile böyle bir görüşme var mı aranızda?
 
Benim bildiğim hiçbir temas yok. Bu doğrultuda herhangi bir temas yok. Benim bilmediğim bir şey var mı onu bilmiyorum. Ama olsa bilirdim diye düşünüyorum. Sadece şunu söyleyeyim. Şu anda iktidarın en açık ve ağır saldırılarına maruz kalan HDP’dir esas itibari ile. Yani işte yerel yönetimlerde kayyım atanması ya da biraz önce konuştuk yapılan gözaltı operasyonları. Bizim üyelerimize, yöneticilerimize… Şu anda tam sayıyı bilmiyorum, HDP’li vekiller hakkında Meclis’e gelmiş olan fezleke sayısı 800’ü aşmıştır. Tam rakamı bilmiyorum ve yanlış bir şey de söylemek istemiyorum. Ama yüzlerce fezleke gelmiştir ve gelmeye de devam ediyor. Şimdi bu kadar ağır saldırı altındayken, iktidarın bizimle bir ilgili bir çözüm süreci konusunda temasta bulunması, yani pek akılla açıklanabilecek bir durum değil.
 
 
Meclis’te bulunan siyasi partiler, muhalefetiyle, iktidarıyla, bu toplumsal, tarihsel, siyasal sorunumuzu çözmek için mücadele etsinler, ortak komisyonlar kurulabilir.
 
 HDP dışında, sizi devre dışı bırakan bir arayış olabilir mi?
 
Dediğim gibi benim bildiğim bir şey yok. Çeşitli yollar deneyebilirler bizim dışımızda. Bunun da çok akıllı, rasyonel bir politika olduğunu söyleyemem. Çünkü biz şunu söylüyoruz, biz diyoruz ki Türkiye’deki sorunlarımızı, Kürt sorunu dâhil olmak üzere, konuşarak, diyalog kurarak, mücadele ederek çözelim. Şiddet bu konuda çözüm yolu değildir diyoruz. Dolayısıyla bunu söylerken de konuşalım, müzakere edelim derken de bunun çözüm mercilerinin en başında da Meclis gelmektedir diyoruz. Yani Meclis’te bulunan siyasi partiler, muhalefetiyle, iktidarıyla, bu toplumsal, tarihsel, siyasal sorunumuzu çözmek için mücadele etsinler, hani ortak komisyonlar kurulabilir. Çeşitli yollar bulunabilir. İlla şu olsun diye bir dayatmamız yok, ama bunun konuşulması gereken, çözümün üretilmesi gereken yasal ve anayasal anlamda yer Meclis’tir diyoruz. Şimdi bizi dışlayarak bu yapmaya kalkıştığınızda, Meclisi de bu anlamda dışlamış olursunuz. O yüzden çok akıllı bir yol olduğunu doğrusu söylemek mümkün değil, eğer benim yolumu tercih edeceklerse. Ama dediğim gibi o konuda da duyduğum bir şey yok. 
 
Siyasetin içindeyiz bu tür adımlar atılıyorsa duyarız, biliriz en azından bunları ama herhangi bir şey yok. Tam tersi gelişme var. Biliyorsunuz Cumhurbaşkanı sıfatıyla konuşurken AKP Genel Başkanı, siyasi hastalıklardan, siyasi virüslerden de kurtulacağız dedi. Ve bunu söylerken de siyasal muhalefeti, Meclis’teki muhalefeti kastederek bunu söyledi. Hani şu şu partiler diye isim vermedi ama muhalefeti kastetti bu lafları ederken. Şimdi yürütmenin en başından bu anlayış ile hareket eden bir iktidarın, doğrusu herhangi bir çözüm arayışı içinde olacağı kanaatinde değiliz. Üstelik de MHP Liderinin şunlar değişsin diye sıraladığı listelerdeki maddelerden birisi de dokunulmazlık konusundaki beklentilerinin karışlanmasıdır lafı edildi. Şimdi nedir dokunulmazlıklar konusundaki beklentilerinin karşılanması, işte biraz evvel söyledim. Yüzlerce fezleke var vekillerimiz hakkında ve dokunulmazlıkların kaldırılması için bir uzlaşma sağlayalım diyor MHP Lideri. Bütün bunlar işin ortasındayken sanmıyorum, o konudaki değerlendirmelerin doğru olduğunu.
 
Erken seçim tartışmaları da sürüyor. Bir erken seçim bekliyor musunuz?
 
Ben şuanda iktidarın bu riski üstlenebileceği kanaatinde değilim. Onların aslında önüne gelen ve gerçek olan araştırmalar durumun çok parlak olmadığını gösteriyor. Şimdi seçim deyince, herkes Meclise bakıyor ama sadece Meclis değil ki. Meclis’te milletvekili sayıları yeniden belirlenecek sonuç olarak. Ama esas önemli olan Cumhurbaşkanlığı. Yüzde 50 artı 1’e ihtiyaç var. Şimdi yüzde 50 artı bir, çok riskli bir durum aslında. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu riski, hiçbir şey yokmuş gibi göze almasının çok kolay olduğunu sanmıyorum. Yani yapsa, sonucu kendisi için hazin olacaktır. Bunun farkındalar, dolayısıyla ben durumu toparlamadan, Türkiye’deki ekonomik açıdan yaşanmakta olan ve daha da derinleşecek olan krizi toparlamadan, iktidarın bir erken seçim adımı atacağı kanaatinde değilim. 
 
Biz tabii ki böyle bir şeyi yapacak olursa, aman yapma demeyiz. Ama ben iktidarın o adımı atacağı kanaatinde değilim. Herkes gözünü Meclis milletvekili oranlarına dikiyor, esas mesele yüzde 50 artı birdedir ve burada Tayyip Erdoğan’ın yüzde 50 artı bire cebimdedir diye düşündüğünü hiç zannetmiyorum. Gerginlikleri de ondan kaynaklanıyor. Şu anda siyasal muhalefete, toplumsal muhalefete yönelik kutuplaştırıcı, gerginleştirici, hakaret vari dili, üslubu, yaklaşımı da zaten bundan kaynaklanıyor. Var olan durumu görüyorlar, ittifakı kaybediyorlar. İttifakı kaybettiklerini gördüklerinde de gerginleşerek kendi taraflarını kontrol edip, muhalefeti de sindirmeye çalışarak, bu dönemi atlamaya çalışıyorlar. Yani muhalefetin artık sindirilecek bir durumu kalmadı. Muhalefet bütün bu oyunların farkında. 
 
Geçen gün bir konuşmasında belediyelere teşekkür ediyorum dedi. Haber oldu bazı kanallarda. Cumhurbaşkanı belediyelere teşekkür etti diye. Yani muhalif belediyelere teşekkür etti diye. Ya bir Cumhurbaşkanı muhalif belediyelere teşekkür etmesi haber oluyor bu memlekette. Şimdi o yüzden ben çok erken seçim havası olduğunu düşünmüyorum. Ama Türkiye bu, her an her türlü dengeler değişebilir. Ve kararı nihayetinde bir kişi verdiği için, yanlış kararlar olur ve iktidarların değişmesine sebep olur. Yani hiçbir zaman böyle bir şey olmaz demiyorum, ama şu andaki koşullar bir erken seçim için iktidar açısından uygun koşullar değildir. Yani keşke yapsalar da sonucunu görseler.
 
MA / Diren Yurtsever
 

Diğer başlıklar

11:04 Gazeteci Yalçın’a 1 yıl hapis ve para cezası
10:59 DEM Parti MYK'si toplandı
10:54 1 kolber katledildi, 1 kolber kayıp
10:36 Gülistan Doku Futbol Turnuvası: Özel savaşa karşı sahaya çıkıyoruz | YENİLENDİ
10:10 Cinsel saldırıdan tutuklanan askerden 'saygın biriyim' savunması
09:45 Remziye Bor davasında AYM’den karar bekleniyor
09:28 Kayyımdan Erdoğan mitingi ve hediyelik eşyaya 8 milyon 886 bin TL harcama
09:04 177 gün oldu: Gazeteci Ahmet’ten haber yok
09:03 Tutsaklar Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için eylemde
09:02 Ahtamar’da ilkbahar güzelliği
09:00 MİT’in çocuk etkinliğine tepki: Eğitim eğitimcilere bırakılmalı
09:00 'Tutsakların direnişine ortak olalım'
09:00 Gazeteci Özuğurlu: Egemenlerin düzeni arıza vermeye başladı
09:00 Gazeteci Oynaş: Cezaevinde baskılara karşı direniş arttı
09:00 18 NİSAN 2024 GÜNDEMİ
08:54 Uluslararası 'Öcalan’la Diyalog' etkinlik günleri düzenlenecek
08:48 Deprem yaşanan Tokat’ta okullar tatil
00:43 Furkan Nesli Derneği’nde bıçaklı saldırı
17/04/2024
22:08 Şengal’de Çarşema Sor kutlamaları
20:44 Çanakkale'de kanal çalışmasında göçük: 2 işçi hayatını kaybetti
20:20 Binarê Qendîl’e saldırı
18:31 Uzman çavuş ‘cinsel saldırı’ suçundan tutuklandı
18:24 Evli olduğu Enes Suna tarafından şiddet gören kadın hayatını kaybetti
18:01 Japonya’da 6.4 ve 5 büyüklüğünde deprem
17:43 Cenevre’de CPT’ye çağrı: Tecrit işkencesini sonlandır
17:34 Şenyaşar: Üstünlerin hukukuna karşı nöbetimiz devam ediyor
17:26 Irak Parlamentosu'ndan Türkiye'ye ziyaret
17:02 Kobanê Davası’nda tahliye çıkmadı
16:45 Misirc kayyımının borçları bilboardlara asıldı
16:31 Sırrı Süreyya Önder Meclis oturumunda rahatsızlandı
16:14 Esenyurt’ta mobilya imalathanesinde yangın
15:55 Bafil Talabani: Seçimler zamanında yapılacak
15:53 Hezex’te renkli Çarşema Sor Bayramı kutlaması
15:35 Kayyım seçime 2 gün kala tüm kamera kayıtlarını sildirdi
15:29 Colemêrg’te 3 bölge 'özel güvenlik bölgesi' ilan edildi
15:24 Belediyede 4 görev verilen AKP'li başkan görevden alındı
15:21 Abdullah Öcalan’ın aile ve avukatları AK’de: Bu kanunsuzluğu durdurabilirsiniz
15:17 Emekli ve emekçilerin maaşlarının düzenlenmesi için komisyon kurulması talebi
15:08 YSK, Hatay ve Ordu başvurularını reddetti
15:06 İşkence görüntüleri ortaya çıkan Veli’den günlerdir haber yok
14:44 Tutsak Rozerin Kalkan’ın tahliyesi 11 ay engellendi
14:38 Sudan’da ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri arasında çatışma
14:33 Wêranşar'da ilk 'Çarşema Sor' kutlaması
14:24 İYİ Parti'den istifa
14:05 BES mülakat uygulamasının kaldırılmasını talep etti
14:00 Sağlıkçılardan 'sağlıkta şiddete son' çağrısı
13:42 Erdoğan'dan seçim yorumu: Tek iktidar Cumhurbaşkanı’dır
12:31 Bakan Işıkhan: Temmuz'da asgari ücrete ara zam olmayacak
12:16 Kobanê Davası: 13 tutsak siyasetçi duruşmaya katılmadı
11:49 Tutsak kadınlara tehdit
11:35 Türkiye, Yeşil Gelecek Endeksi'nde son sıralarda
11:11 Yargıtay başkanı seçimi 20'nci tura kaldı
10:50 'Bêrû'nun yasaklanması hukuka aykırı bulundu
10:22 DEM Parti Eş Genel Başkanları: Kobanê Davası tarihi fırsata çevrilebilir
10:19 AYM'den 'tek tip elbise' kararı
10:12 İsrail’den Gazze’ye saldırı: 18 kişi yaşamını yitirdi
10:11 Giyadîn’de gözaltı
09:09 Gazeteci Ahmet 176 gündür KDP istihbaratının elinde
09:07 Tutsaklar ‘Abdullah Öcalan’a özgürlük’ eyleminde
09:05 Mêrdîn kayyımları 3 milyar 502 milyon TL borç bıraktı
09:03 Hak savunucuları: Eylemdeki tutsakların talebi karşılanmalı
09:00 Av. Kaya: Abdullah Öcalan için yeni başvurularımız olacak
09:00 17 NİSAN 2024 GÜNDEMİ
08:48 Kato'ya girişlere 15 günlük yasak
16/04/2024
21:43 Özel, Kobanê Davası için heyet görevlendirdi
20:34 Erdoğan, İsrail ile ticarete tepki gösterenleri hedef aldı
19:33 Çukurova’da kadınlardan öz savunma çağrısı
19:20 Wan direnişinin güler yüzlü çocuğu: İrademize sahip çıktık
19:07 Grevdeki işçiler gözaltına alındı
17:19 YSK, 2 il, 11 ilçe ve 7 beldede seçim itirazlarını reddetti
17:07 Şenyaşar, bariyerlere rağmen eylemini sürdürdü
16:55 Wan direnişinin sembolü Muhammed Orhan tahliye edildi
16:47 Seçimlerdeki şaibelerin araştırılması için önerge
16:44 Leyla Güven’e 5 ay ceza
16:41 Şiddet uygulayan polisler açığa alındı
15:24 Amed’de trafik kazası
15:13 Seçim sonrası yeni anket
14:37 İzmir’de asbestli gemi tepkisi
14:18 17 ve 18'inci turlarda da yeni başkan seçilemedi
13:35 1 Mayıs çağrısı: Adaletsiz düzene karşı alanlara çıkalım
12:46 Hatimoğulları: İktidarın 'çöktürme planı' çökmüştür
12:31 9. Amed Tiyatro Festivali'nde 19 oyun sahnelenecek
12:16 6 kadın gazetecinin davası ertelendi
11:49 Bahçeli seçim başarısızlığını görmedi: Oyumuz yüzde 16,62!
11:38 Cezaevi ve savcılığa İmralı başvurusu
11:37 ÇGD’nin ‘Yılın Başarılı Gazetecileri’ ödülleri sahiplerini buldu
11:31 Eylemdeki tutsağın annesi: Talepleri talebimizdir
11:05 BİSAM: Yoksulluk sınırı 57 bin 578 TL
11:01 Kobanê Davası'nda yarın tutukluluk incelemesi yapılacak
10:57 İstanbul’da ev baskınları
09:58 Altın fiyatlarında yeni rekor
09:10 KDP’nin alıkoyduğu gazeteciden 175 gündür haber yok
09:09 Tutsaklar ‘Abdullah Öcalan’a özgürlük’ eyleminde
09:06 Ayşe Gökkan: Özel savaşa karşı özsavunma halkası genişletilmeli
09:03 Celadet Elî Bedirxan için saygı gecesi düzenlenecek
09:02 Hevsel'de çok emek az kazanç
09:01 Wêranşar'da Çarşema Sor kutlanacak
09:00 16 NİSAN 2024 GÜNDEMİ
08:30 Qileban’da kaza: 4 kişi hayatını kaybetti
08:17 DAİŞ’liler 100 küçükbaş hayvan kaçırdı
08:10 91 kurum ve isimden CPT'ye İmralı mektubu
15/04/2024
21:55 AK önünde Abdullah Öcalan için miting: Sessizliği kabul etmeyeceğiz
21:34 İsrail'den İran saldırısına karşılık verme kararı
21:27 Filistinli Gazeteciler Sendikası: İsrail mart ayında 6 gazeteciyi öldürdü
19:14 Girê Sor’da aracın çarptığı çocuk yaşamını yitirdi
18:34 Adana Kadın Platformu’ndan fail H.İ’nin beraatine tepki
17:12 Şemzînan’da polisten yurttaşlara tehdit ve hakaret
16:48 DEDAŞ'tan boş daireye 34 bin TL fatura!
16:36 Adalet Bakanlığı’nın üç kapısı da Emine Şenyaşar’a kapalı
16:28 BES-AR: Yoksulluk sınırı 66 bine dayandı
16:23 Üniformalı tacizine tepki: Özsavunmamızı geliştireceğiz
15:59 Medet Serhat'ın mezarına saldırıya dair suç duyurusu
14:59 Şirnex’te mahalle bekçisi bir kişiyi vurdu
14:53 Yargıtay savcısı Deniz Poyraz davasında taleplerin reddini istedi
14:15 Kamu emekçileri vergide adalet istedi
14:12 DEM Parti’den avukat Akalın’ın mezarına ziyaret
13:37 Sêrt kayyımının bıraktığı borç: 456 milyon TL
13:35 Kürt müziğinin son 13 yılından seçme eser akorları kitabı çıktı
13:33 Temelli'den Meclis'teki partilere: Ders çıkarma zamanı
13:14 İran 2 kolberi katletti
12:28 ‘Büyüyen mücadelemiz tecridi kıracak’
12:19 Beşiktaş yangınında itfaiye raporu çıktı
12:14 İsrail'de 'savaş kabinesi' toplanacak
12:14 Bütçe açığı daha ilk çeyrekte 500 milyar TL’yi geçti
11:58 Yargıtay seçimleri 17'nci tura kaldı
11:39 DİB’ten Kobanê Davası çağrısı: Hukuksuzluğa karşı tutum alın
11:10 Türkiye ile İsrail arasındaki ticaretin yasaklanmasına dair kanun teklifi
11:00 Merkez Bankası’ndan rekor zarar!
10:33 Benzine yılda yüzde 113 zam
10:25 Erkek şiddeti: 1 kadın katledildi 1 kadın ağır yaralı
10:09 TÜİK'in Şubat ayı işsizlik rakamı: 8,7
10:05 Biradost'a hava saldırısı
09:56 Gram altının fiyatı 2 bin 455 TL'yi aştı
09:49 Adalet Nöbeti eylemi farklı bir evreye taşınacak
09:37 Eylemdeki tutsak: Sesimizi herkese duyurun
09:12 Botan Vadisi bahar renklerine büründü
09:08 Tutsaklar ‘Abdullah Öcalan’a özgürlük’ talebiyle eylemde
09:07 KDP istihbaratının alıkoyduğu gazeteciden haber yok
09:06 Özel savaşa karşı mücadele hattı: Xwebûn
09:03 İhlallere karşı 'sokakta mücadele' çağrısı
09:01 Sêrtliler kayyım tahribatının ortadan kaldırılmasını bekliyor
09:00 15 NİSAN 2024 GÜNDEMİ
14/04/2024
22:35 Teleferik kazasına ilişkin 5 tutuklama
22:27 Mûş'ta dereye düşen çocuk yaşamını yitirdi
21:20 75 yaşındaki tutsak Hatice Yıldız baygınlık geçirdi
20:05 Uzman çavuş tacizi Manisa’da protesto edildi
19:24 Amed’de galibiyet sevinci
18:38 Nehre düşen çocuk hastaneye kaldırıldı
18:35 Şarbajêr’e SİHA saldırısında bir genç katledildi
17:23 Amedspor, Kastamonu engellini aştı