Yüksekdağ: Bırakın 2019 seçimini, muhtarlık seçiminin dahi güvenirliği yok

img
ANKARA - HDP'nin tutuklu eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, ittifak, erken seçim tartışmaları ve OHAL ile gelişen sürece dikkat çekerek, "Bu şartlar altında bırakın 2019 başkanlık seçiminin politik stratejiyi belirlemesini, muhtarlık seçiminin dahi belirleyiciliği, güvenirliliği yok" dedi. 
 
Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, tutuklu bulunduğu Kandıra F Tipi Kapalı Cezaevi’nden gündemdeki konulara ilişkin Mezopotamya Ajansı’nın (MA) sorularını mektup aracılığıyla yanıtladı. Yüksekdağ, AYM’nin tutuklu milletvekilleri hakkında bir yıl gibi uzun bir süre sonra verdiği "kabul edilemez" kararına ilişkin "Bir yıl sonra gelen karar Beştepe bülteninden farklı değil" değerlendirmesinde bulundu. 
 
Türkiye siyasetinde ilk kez böyle bir uygulamayla milletvekilleri tutuklandı ve halen tutuklu bulunuyor. 4 Kasım'daki operasyonun ardından bir yılı aşkın süre geçti gelinen süreci nasıl değerlendiriyorsunuz? Perde arkasında o günlere dair kamuoyunun bilmediği ayrıntıları paylaşır mısınız? 
 
Tutuklanmamızın üzerinden geçen bir yılı aşkın süre boyunca rejim krizi derinleşti. Egemen güçlerin ve özelde AKP-Saray iktidarının yönetememe bunalımı had safhaya ulaştı. Kendisi yönetme ve varlık bunalımı yaşarken, bütün toplumu da bunaltan, boğan çıplak bir zor aygıtına dönüştü. Yani bizleri hapsetmek, siyaset dışı bırakmak da iyi gelmedi onlara. Oysaki, bizleri tutuklayıp intikam alarak rahatlayacaklardı. Meclis’te ve merkez siyasette müesses nizamı sağlayacaklardı, referandum ve başkanlık rejimi çantalarında keklik olacaktı. Hepsinden önemlisi 7 Haziran kâbusundan uyanacaklardı. Bunların hiçbirini başarmış bir iktidar göremiyorum. Tersine, kendileriyle birlikte devletin bütün kurumlarını krize, açmaza, sürüklediler. Krizi zor aygıtlarıyla yönetme biçimi olarak OHAL durmadan uzatılıyor. Ama OHAL’de kırılmaz bir sopa değil, üstelik çürüyen bir sopa artık. 
 
Bir yıl önce eşbaşkan ve vekillerin yanı sıra binlerce üye ve yöneticilerimizi tutuklayarak, saflarımızda bir dağılma ve geri çekilme yaratmayı umuyorlardı ama umdukları gibi olmadı. Aksine içeride ve dışarıda gösterilen direnç, demokratik siyaset yapma kararlılığı, tasfiye saldırısını boşa çıkardı. HDP, aldığı ağır darbelere, örgütsel kan kaybına, sansür, yasak kuşatmasına rağmen siyasette sonuçları belirleyen kilit parti konumunda. Hepsinden önemlisi de AKP-Saray iktidarı karşısındaki tek etkili muhalefet partisi pozisyonunu koruyor. Yani iktidar bir yıl önceki tutuklama operasyonundan başarı sağlayamamıştır. Ne varki bizim de tutuklamalar ve vekillik düşürme gibi süreçler karşısında başarılı olduğumuz söylenemez. Elbette bu sadece HDP’nin değil iktidarı-muhalefetiyle Meclis’teki tüm partilerin sorunudur. 4 Kasım’da meşru siyasete ve temsiliyet organı olarak Meclis’e bir darbe yapıldı; o günden bu yana da darbe rutine bağlandı. Maalesef şu an milletvekillerinin hapiste olması, vekilliklerin düşürülmesi, Meclis’in 3. büyük partisinin eşbaşkanlık kurumunun iktidar zoru ve yargı silahıyla dizayn edilmesi faşizmin olağan hallerine dönüştürüldü. İktidarın bunu olağanlaştırması şaşırtıcı değil ama parlamento içindeki ve dışındaki muhalefetin olağanlaştırması tehlikeli.
 
Bana göre artık iktidar açısından da, Saray cephesi dışındaki muhalefet açısından da bu durumu sürdürmek mümkün değil, doğru da değil. Bakın bugün DBP’li belediyelere kayyum atanmasına, başkanların tutuklanmasına sessiz kalanların da kapısına dayandı tehlike. Tabi onların kapısına dayanıyorlar, bizim kapımızı kırıyorlar ama halk iradesine saldırı yine devam ediyor. İktidar partisinin seçilmişleri dahi güvende değil. Meclis derseniz, sanki milletvekilleri sürü, sopayı tutan Saray celep, gözlerine batan karakoyunu çekip alıyorlar. Duruma göre terörist, duruma göre casus ilan edip, yargıyı da kendi kararlarının onay-teyit kurumuna dönüştürdüler. Anlayacağınız, geçen yıl 4 Kasım’dan bu yana parlamenter siyaset zemini dahi daraldı ve böyle gittiği durumda demokratik restorasyonu da mümkün olmayacak. Sonucu tartışmalı bir referandumdan sonra meşruiyeti tartışmalı ve demokratik siyasete köstek, hatta pranga olan bir Meclis düzenine geçildi. Başkanlık seçimi ve 'tek adam-tek parti' rejiminin tahkimatına bağlı olarak, kalan inandırıcılığın son zerreleri de tüketilecek. HDP’nin bu kadar kötürümleştirilmiş bir Meclis’te bile varlığına tahammül edemiyorlar. Soruşturmalık olmayan tek bir milletvekilimiz yok. Fezleke, dava ve tutuklama tehdidi altında geçti bu bir yıl. Danışmanlarımıza, personelimize kadar işten atıldı, dava açıldı. Meclis’i Saray’ın çiftliğine çevirmek için acele ediyorlar. Başta ana muhalefet CHP olmak üzere Meclis’i hiç değilse asgari bir siyasi temsiliyet merkezi olarak görmek isteyenlerin, parlamenter rejimden bahsedenlerin de acele etmesinde fayda var. 
 
4 Kasım'da 10 milletvekili eş zamanlı olarak gözaltına alındı. O geceyi, ertesi gün adliyeye ve cezaevine uzanan süreci anlatır mısınız? O günlerde kişisel olarak neler yaşadığınızı, hissettiğinizi paylaşır mısınız?
 
Yaşadıklarımız sadece faşizm değil, bayağı faşizm. Minareyi çalıp, kılıf bile uydurmayan bir arsızlık.
 
Tutuklanma sürecimizin pek perde arkası yoktu bana göre. Arkası önü bir, bağıra bağıra göstere göstere gelen bir saldırıydı. Aslında bizi bu yolla gerilime sürüklemek, saflarımızda panik, huzursuzluk, kararsızlık yaratmak istediler. İktidar kalemşörleri, kirli propaganda havuzları, tam mesai operasyon hazırlığı yapıyordu ve histeri halinde tutuklanacağımız haberini veriyordu.
 
Bunların hepsi açık yaşandı ve bugün hiçbir mahkeme, “Sizden önce bizi kim tutukladı, hakkımızda karar verdi?” sorumuza cevap veremiyor. Her şey o kadar ciddiyetsiz ki, bazılarına gülüp geçiyoruz artık. Yaşadıklarımız sadece faşizm değil, bayağı faşizm. Minareyi çalıp, kılıf bile uydurmayan bir arsızlık. Hal böyle olunca geriye bildiğin her yolla direnmek kalır. Bizler de bir yıl önce yaklaşan saldırıyı hareket halinde göğüslemek, iktidarın yaymak istediği tedirginlik ya da pasif bekleyiş atmosferine alan sunmamak için, bildiğimiz en meşru yola, demokratik direnişe yöneldik. Halk buluşmaları, mitingler, sokak etkinlikleri örgütlerimizin tahkim etme, birleşik halk muhalefetini yükseltmek için yoğunlaşma derken kimsenin kaygılanmak, paniklemek bir yana, duraksama hali bile olmadı. Ama o dönem açısından en önemli sorun, saldırıyı göğüslemek değil, bizlerin rehin alınmasının ardından oluşan boşluğu yeteri kadar dolduramamak, daha doğrusu partiyi buna göre hazırlayamamak, planlayıp donatamamaktı. Geri dönüp baktığımda kendimi birinci dereceden sorumlu gördüğüm eksiklik ve hata budur. Ama HDP’nin köklü bir mücadele partisi olması hasebiyle, bu sorundan az etkilendiğini de söylemeliyim. Sonuçta darbe vuranlar, darbeyle devrilmeyeceğimizi görmüş oldular. Bence bilmedikleri en önemli ayrıntı buydu. 
 
Şimdi 14 ay öncesini, saflarımızda yaratığı öfke ve dirençle değil aynı zamanda rahatlık ve özgüvenle tanımlıyorum. Bugün de HDP’lileri hapsedenler, intikam cezaları verenler yine telaşlı ve huzursuz, biz yine rahatız. Çünkü haklılıktan daha büyük rahatlık yoktur.
 
 4 Kasım'dan bu yana geçen bir yılı aşkın süre içerisinde başta referandum olmak üzere birçok önemli gelişme yaşandı. Bu gelişmeler ışığında 2017 yılını içeriden nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
2017’nin şüphesiz en önemli politik gelişmesi Anayasa referandumu ve "Hayır" iradesidir. Başta Kürt halkı olmak üzere bütün Türkiye halklarına, kadına, emeğe yönelik çok ciddi saldırılar da yaşandı. Ama saldırılar karşısında, gelişme ihtiyacı bariz olmak üzere bir direnme iradesi de ortaya çıktı. Ve bugün asıl buraya odaklanmak gerek, yani olanaklara…
 
AKP-MHP-Saray koalisyonunun durumu ortada. İçeride ve dışarıda bütün büyük planları, iddiaları çöktü. Savaş ve OHAL olmasa günü kurtarmaları da mümkün değil. Saray'daki haftada bir anket yaptırıyor, beklediği sonuç çıkmadıkça, her gün bağırarak, günde üç öğün kamuoyunu kendine maruz bırakarak arayı kapamaya çalışıyor. 'Her şey vatan için' ile başlayıp, 'Her şey Saray için'e bağlanan bir algı çarpıtması ve dayatması, yönetilenlerin kafasına boca ediliyor. Güç ve iktidar bu kadar tek elde toplanmışken, yaşadıkları sayısız başarısızlık, iktidarın iç çatışma faylarını da tetikliyor elbette. Şu an AKP’nin, Erdoğan’ın başka taşıyıcı kolonu kalmadı. Bu kolonun ne kadar güçlü olduğunu ispata çalışsalar da, yıkımın nedeni olacak. Son dönem yaşanan Zarrab davası, Man Adası gibi gelişmeler ise, iktidar saflarında yaşanan ahlaki çürümenin örtülemeyeceğini gösteriyor. Nereden bakarsanız gelip bir duvara dayanmış yönetim anlayışı ve pratiği karşısında, çıkış olanakları da her zamankinden güçlü. HDP program ve pratiğini tam da bu koşular içerisinde, Türkiye’nin ortak geleceği için alternatife dönüştürme koşulları var. Son bir yıla baktığımda Kürt sorununda 'ez-çöz' planının başarısızlığından tutalım da, başkanlık rejiminin daha kırılma aşamasında çatırdamasına, Suriye-Rojava politikasının çöküşüne kadar bir dizi gelişme bizim uyarılarımızı, söylediklerimizi doğruluyor. İktidar total başarısızlığını sürekli savaş, çatışma, gerilim basıncı altında örtmeye yönelse de, bu tehlikeli oyunun uzatmalarını oynuyor. Batı’ya açılma ve evrensel demokratik değerlerle bütünleşme iddiasından geldikleri nokta, Ergenekon atına binip Avrasya hattına tırısa kalkma halidir. Kendi jeopolitiğini inkar eden, başta Kürdistan olmak üzere Mezopotamya, Türkiye halklarının demokratik talepleriyle barışamayan iktidar, ilerleyemeyince geldiği yere geri dönüyor. İşin trajikomik yanı da bunu makro siyaset başarısı diye pazarlıyorlar. Asimetrik bir dünya ve bölge savaşının yaşandığı, bölgemizin yeniden düzenlendiği koşullarda, demokratik bir modele tutunmadan, Kürtlere karşı ırkçı düşmanlığı terk etmeden, savaş arabasından inip birleştirici, barışçı siyasete yönelmeden gelecek kazanılamaz. İktidar ve statükocu güçler bunu reddettiği müddetçe Türkiye ve bölge halklarının geleceği önünde bir engel olur. Sonuçta bu bir yıllık siyasi gelişmelere baktığımda şunu görüyorum; Biz içerdeydik ama fikirlerimiz, siyasetimiz bütün canlılığı, gerçekliliğiyle dışarıdaydı.
 
 Bir yıllık tutukluluk süreciniz geride kaldı. Koca bir yıl cezaevinde nasıl geçti? "Bir yılınızı özetleyin" diye bir soru gelse bunu nasıl yanıtlarsınız?
 
Pek de sakin ve inziva halinde geçtiğini söyleyemem. Aksine benim açımdan siyasi mücadelenin daha sert ve keskin hesaplaşma alanlarından biri oldu. Hepimize yönelik davalar, hız ve yoğunluk kaybetmeden devam eden siyasi saldırılar, bir yanımızın sürekli dışarıda olması gibi faktörler ve hapishanelerde de OHAL baskı ve kısıtlamalarının artması gibi nedenler, oldukça hareketli bir yıl geçirmeme vesile oldu.  Tabi düşünsel yoğunlaşma, derinleşme ve muhasebe süreci yaşadım. Bu da hareketliliğin bir parçası oldu. Kendimi yeniden gerçekleştirmek için şerrin içindeki hayır olarak görüyorum hala cezaevi sürecini.
 
Ayrıca buradaki 3 aylık tecrit dönemini saymazsak, 24 saat farklı niteliklerden, süreçlerden kadınlar olarak bir aradayız. Biz şu an 3 kadın siyasetçi aynı mekânda kalıyoruz; ama bazı sınır ve engeller olsa da diğer tutsak kadınlarla diyalog ve paylaşımlarımız oluyor. Bu sürecin benim açımdan kadın yoldaşlığını, manevi bütünlüğünü, bilinç ve duruş niteliğini kavramada yeni, güzel ve mutlu bir eşik olduğunu söyleyebilirim. Ne kadar çok hayat yaşamışız, ne imkânsızlıklardan yol bulup yürümüşüz, kaç kere dara çekilmişiz daha berrak görüyor insan. Kendini güçlü bir nitelikle, derin deneyim birikimiyle muhakeme etme olanağı oluyor. En gencinden en yaşı oturmuşuna, öğrenecek çok şeyin oluyor. Bakıyorsun yaşamının 20-22 yılını hapis geçirmiş kadınlar ama her gün bir yaşam doğuracak kadar da yüklüler. Dirayet ve zarafetin sadece kadında birleşebildiğini, bunun çok hakiki bir güzellik yarattığını görüyorsun. Kırılmaz güç ve naiflik, ters açı değil. Kadına çok yakışan bir duruş oluşturuyor. Çıplak zor ve baskının dolaysız olanı cezaevlerinde, kadın bilinç ve duruşunu her gün yeniden üretip korumak, benim için çok değerli ve öğrenip yararlandığım bir deneyim.
 
Cezaevinde çekirge beslediğinizi duyduk. İnsanlar dışında herhangi bir canlının varlığına izin verilmediği dört duvar arasında çekirge beslemek…
 
Evet tecritte geçirdiğim 3 aylık dönemde havalandırmayı bir çekirge arkadaşla paylaştım. Suyunu, yiyeceğini veriyor arada bir de soğuktan etkilenmesin diye içeri alıyordum. Her seferinde firar edip kendini dışarı atıyordu. En son kendi isteğiyle içeri girdiğini fark ettim ama can çekişiyordu ve o gün öldü. Tabi normal mahpuslar cezaevinde kanarya, muhabbet kuşu gibi hayvanlar besliyorlar ama ben mahpushane normalitesine uyum gösteremedim galiba. Gerçi tecrit koşullarında birçok insan kuştur-böcektir, gördüğü her canlıya ilgi gösteriyor. Hapishaneler gibi insan doğasına aykırı birçok şey var hayatımızda; ama büyük doğa illa kendine aykırılığa aykırı bir yol buluyor. Çekirge arkadaş gibi katı infaz yönetmeliğini deliyor ve benim ehlileştirme çabalarıma da itaat etmiyor. Sonuçta buralara izinsiz giren canlılar görmek güzel.
 
Tutuklandıktan sonra ilk ceza verilen, onaylanan ve vekilliği düşürülen isim oldunuz. Size göre bunun nedeni neydi? Bu şekilde ne mesaj verilmek istendi. 
 
Partimizin demokratik birliğine ve kadın inisiyatifine sınırların gerisine çekilme mesajı verdiler. İktidarın kadın düşmanlığı apaçık okunuyor.
 
Vekillik düşürme saldırısına önce benden başlamaları, HDP’nin demokratik çıkış ve kadın temsiliyetini en önce darbeleme amacını taşıyordu. Partimizin demokratik birliğine ve kadın inisiyatifine sınırların gerisine çekilme mesajı verdiler. Ayrıca demokratik ulus ve kadın eksenli siyasi kazanımlarla sembolize olan bir dönemi kendilerince bitirmek, kapatmak istediler. Hala bana dönük iktidar saldırılarından kötü bir ibret örneği yaratma, bunun yetmediği yerde yok sayma, unutturma yaklaşımı hakim. 1 yıl altı 6 ay cezadan vekillik düşürme, siyasi yasağı getirme noktasına alelacele gitmelerinin nedeni de bu. Ellerinden gelse toplumun benimle ilgili hafıza kayıtlarını da tamamen silecekler. Ama işte oluşan düzey ve kazanımlar benimle ilgili değil ve bir düğmeye basınca kapatamazlar. 
 
Diğer yandan vekillik düşürme süreçlerinde iktidarın kadın düşmanlığı apaçık okunuyor. 5 HDP’linin vekilliği düşürüldü, bunların 4'ü kadın. En son aynı zamanda Kadın Meclisi Sözcümüz Besime Konca’nın vekilliği düşürüldü. Temel ve kritik kadın temsiliyet kurumlarına çok özel bir yönelim var. Elbette kadınların buna cevabı da etkinlik çıtasını daha yükseltmek olabilir ancak.
 
 AYM, bir yıl aradan sonra Selahattin Demirtaş ve Gülser Yıldırım'ın başvurularına "kabul edilemez" yanıtı verdi. Bir yıl sonra gelen bu kararı nasıl değerlendiriyorsunuz? 
 
AYM'nin bir yıl sonra gelen kararı Beştepe bülteninden farklı değil.
 
AYM kararının bir yıl sonra gelmesi itibariyle zaten sorunlu. Daha önce aldığımız duyumlardan, birkaç kez mahkeme kararının bizzat Erdoğan’ın müdahalesiyle engellendiğini biliyoruz. Bir yıl sonra gelen karar da Beştepe bülteninden farklı değil. Doğrusu AYM kararı konusunda hiç de ümitli değildik ama Saray yörüngesine bu kadar doğrudan kilitlenen, aşırı zorlama ve inandırıcılığı sıfır gerekçelerle bu düzeyde varlığını inkar edeceğini de sanmıyorduk. İnsan lehte karar beklemese de biraz üsturup bekliyor demek ki. Aslında iktidar partisi karşısında yere eğilen, olmayan düğmeleri ilikleyen, siyasi erkle çay- çorba muhabbetine giren yüksek yargı bizim hakkımızdaki kararı çok önceden vermişti. Bugün belki karara bağlayacakları başka dosyalarda bazı nüanslar, farklar olabilir ama esastaki sorun değişmez.
 
 Uluslararası kurumların tutuklu milletvekilleri konusundaki tutumlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Uluslararası kurum ve iktidar merkezlerinin, AKP- Saray yönetimiyle kurduğu çıkara, karşılıklı şantaj ve mecburiyetlere dayalı ilişki değişmedikçe kayda değer bir tutum geliştirmeleri de zor. Ancak bu süreç içerisinde Avrupa Parlamentosu, Avrupa Konseyi bünyesinde kayda değer demokratik dayanışma ve siyaset özgürlüğünü savunma örnekleri de gelişti. En değerli ve istikrarlı destek ise çeşitli ülke parlamentolarından grupların, demokratik, kadın özgürlükçü, sol-sosyalist kesimlerinki oldu. Avrupa baroları ve hukukçularının tutum ve sahiplenmesinin de etkili ve kıymetli olduğunu söylemeliyim.
 
 Tutuklu milletvekillerinin yakın zamanda özgürlüklerine kavuşmasını bekliyor musunuz? 
 
Bu sorunun cevabını özgürlük ve demokrasi mücadelesinin düzeyi belirleyecek. Şu an hepimizin önceliği bu düzeyi yükseltmek. Verili durumda vekillere ve belediye eşbaşkanlarına art arda ceza vermeye kilitlenmiş iktidar tavrı hakim. Bugüne kadar 4 milletvekilimize tutukluluk davalarından ceza verildi. Daha önce ağır hapis cezaları alan belediye eşbaşkanlarımızın ardından son olarak Dersim eski belediye başkanımız ve HDP PM üyemiz Edibe Şahin’e 8 yıl üzerinde ceza verildi. Bu haksız durum bir anda tersine dönebilir. 
 
HDP'nin önümüzdeki aylarda kongre tartışması var. Selahattin Demirtaş HDP'nin 5'inci yılında gönderdiği mesajında HDP'nin 7'nci yılında iktidar olacağını söyledi. Buna katılıyor musunuz? Bunun koşulları var mıdır?
 
Elbette hiçbir zaman bilhassa kötü zamanlarda kazanma iddiasından vazgeçmemek gerekir. Amacımıza, programımıza,  gücümüze güveniyoruz sonuçta. Kazanma koşulları denilen şeyin de göreceli olduğunu unutmamak gerekir. 7 Haziran sürecindeki başarı düzeyimiz de sürpriz olmuştu. Bakarsınız yine bir sürpriz yaparız. Ayrıca bugün yaşanan yönetim krizine bağlı olarak, siyasi tercihlerindeki değişkenliklerin yakın tarihteki en yüksek seviyeye ulaştığını unutmamak gerekir. Güven vermek, halkla birlikte yürümek, ilkeli ve dirençli siyasi çizgiyi korumak çok şey değiştirebilir. 
 
 HDP'nin büyük olağan kongre süreci var. Sizin eş başkanlık göreviniz "gasp" edildi. HDP'nin yeni dönemi nasıl karşılaması gerekiyor? 
 
Başarılı bir kongre süreci olacağına eminim. Bunun somut işaretlerini il ve ilçe kongreleri aşamasında gördük. 4 bini aşan tutuklama oranına, ağır baskı ve kuşatmaya rağmen örgütler yeniden kuruldu. Siyasi faaliyetimizi, örgütsel kurumlarımızı kesintiye uğratma amacı boşa çıkarıldı. Ama saldırıların sürekliliğini hesaba katarsak, gardı düşürmek bir yana daha da yükseltmeliyiz. Bunun yolu da kesintisiz hareket halinde olmaktan, parlamentoyu da sokağı da meşruiyeti temelinde etkin değerlendirmekten geçer. Yasalar ve makul olanlarla, meşruiyet ve haklılık arasındaki uçurumun bu kadar derinleştiği şartlarda, fiili meşru haklardan yana ağırlık oluşturmak, bu yönlü kitle eğilimini geliştirmek, siyasi olarak öncelikli görevimiz. 
 
Bu yanıyla antifaşist, demokratik mücadele fonksiyonumuzun genel politik kombinasyon içinde kritik önem kazandığını özellikle vurgulamak isterim. Halklarımızın, kadınların, emekçilerin hayati ekonomik ve sosyal sorunlarının da kaynağında yönetim biçimi belirleyiciliği var. OHAL’e ve mutlak tekçi yönetim rejimine karşı güçlü, kararlı, birleşik bir mücadele büyütülmeden kimse kendini büyütemez, hatta muhafaza edemez. Böyle bir hareketin dinamosu olma potansiyeline sahip birincil muhalefet odağı da HDP’dir.
 
 2019'a giderken erken seçim tartışmalarının yanı sıra ittifak tartışmaları da Türkiye siyasetinin gündeminden düşmüyor. İttifak tartışmaları neden gündeme geldi? 
 
Bu şartlar altında bırakın 2019 başkanlık seçiminin politik stratejiyi belirlemesini, muhtarlık seçiminin dahi belirleyiciliği, güvenirliliği yok.
 
İttifak tartışmalarının tarafları ve gerekçeleri farklı ama çoğunluk 2019’u belirleyici dönüm noktası olarak görüyor ve geleceğini bu eşiğe göre belirlemeye çalışıyor. Mesela başta MHP olmak üzere varlığını Saray’ın varlığına bağlayanlar, ittifakları yasal güvenceye almak için acele ediyor. 
 
Ortada darbe ürünü bir siyasi partiler yasası, seçim barajı var. YSK yasasıyla doğrudan sandıklara Saray memuru atamanın hazırlıkları yapılıyor. Esas sorun bunlar değilmiş gibi, ittifaklara dikkat kesilmek tuzu kuru iktidar ve yancılarının öncelikli gündemi olabilir. Bu şartlar altında bırakın 2019 başkanlık seçiminin politik stratejiyi belirlemesini, muhtarlık seçiminin dahi belirleyiciliği, güvenirliliği yok. Ortada Anayasa referandumu sonrası hesabı sorulmayan açık bir seçim yolsuzluğu örneği var. 'Hayır' cephesinin öncülüğünü savunanlar dahil olmak üzere o mühürsüz denip geçilen naylon 'Evet' pusulalarını yırtıp atamadı kimse. Seçim artık sandıkta kazanılmıyor, sandıkla gelen de sandıkla gitmiyor. Muhalif siyasi özneler bu gerçekle yüzleşme cesareti göstermek zorunda öncelikle. Oya, iradeye sahip çıkma basiretini göstermek böylece daha mümkün olur. Bana göre asıl sonuç alıcı ittifak, yolsuzluğa, adaletsizliğe batmış seçimli siyaset karabasanı karşısında, gerçek seçimli demokrasi için üç gün olsun alanlarda yan yana durabilmekten geçer. Şu parti, bu parti ittifakını aşan güç birliği, belirli an ve dönemlerdeki kararlılıkla, inisiyatifle oluşur.
 
 HDP bu ittifak tartışmalarının neresinde durmalı? Size göre HDP ve CHP'nin buluştuğu bir ittifak zemini mümkün mü? Bu ittifaklar neden önemli?
 
Her şeyden önce CHP ve HDP Türkiye’nin ikinci ve üçüncü büyük muhalefet partileri. Bu durum iki partiye de kaçınılmaz bir rol yüklüyor. Ayrıca HDP hiçbir ittifaka peşinen kapısını kapatmaz ya da ittifakı iki partinin arasındaki karar ve bağlaşıklığa daraltmaz. Bugün HDP’nin de CHP’nin de geniş tabana yayılmış asgari demokratik halk ittifakını yaratma ve büyütmedeki rolü kritik. 'Tek adam- tek parti' rejimine karşı ortaya çıkan 'Hayır' iradesinin önünü açmak, siyasi partilerin bu iradeye karşı görevi öncelikle. Aslına bakarsanız ittifak şemalarından önce Bertold Brecht’in “Faşizme karşı birleşmeyenler, faşizmin zindanlarında buluşurlar” sözünü hatırlamakta ve kulaklara küpe yapmakta fayda var. Artık zindanlarda buluşmasak iyi olur."
 
MA / Hayri Demir
 

Diğer başlıklar

21:39 Siyaset Bilimci Oğuz: Türkiye'de sendikalaşma oranı yüzde 10
21:05 Soykırımda yakınlarını kaybetti: Ermeni halkı ölüm yolculuğuna çıkarılıyordu
20:19 Tunus açıklarında 19 mültecinin cenazesine ulaşıldı
20:13 Amed Tiyatro Festivali 6'ncı gününde
19:04 Aykol: Özgür basına yönelik saldırı daha büyük bir operasyonun habercisi
18:50 30 yılın ardından özgürlüğüne kavuşan Bakay’a kitlesel ziyaret
18:44 TJA ve DEM Parti'den Makbule Özer için tahliye çağrısı
18:31 ABD’den 86 sayfalık Türkiye raporu: Kürtler tehdit ve şiddete maruz kalıyor
18:01 Fırat Nehri kıyısında onlarca martı ölü bulundu: Nedeni siyanür mü?
17:54 Makbule Özer’in ailesine ziyaret
17:32 AP Üyesi Villumsen: Erdoğan zulmünün AB'de yeri yok
16:58 DEM Parti ve HDK: Özgür Basın diz çökmeyecek
16:51 Şenyaşar: Bana dava açan Erdoğan failleri neden tutuklamadı?
16:45 Gazetecilerin gözaltına alınmasına itiraz
15:58 AYM kararına rağmen çocuğuyla birlikte cezaevine konuldu
15:41 KNK: Erdoğan’ın yeni savaşı tüm Ortadoğu için bir tehdit
15:29 Gazetecilerin gözaltına alınmasına tepkiler sürüyor
14:47 Gazeteciler: Kürt medyası hiçbir zaman susmadı
14:45 Hatimoğulları'ndan 'Demokratik Anayasa' çağrısı
14:44 DİSK’in Taksim başvurusu reddedildi
14:21 Amed’de Makbule Özer protestosu
13:34 Gözaltındaki gazetecilere avukat kısıtlılığı
13:27 HDK, DBP ve DEM Parti: Özgür Basın’ın yanındayız
13:15 Saldırılara karşı Özgür Basın etrafında kenetlenme çağrısı
12:37 Abdullah Öcalan’ın avukatlarından görüşme başvurusu
12:22 Farqîn Belediyesi kayyımın taşınmaz devir kararlarını iptal etti
12:21 Amed’de 5 yılda 200’den fazla petrol arama-çıkarma sahası açıldı
12:20 Gözaltına alınan gazeteci sayısı arttı
11:50 Kadıköy'de yapılacak Ermeni Soykırımı anması yasaklandı
11:46 Özgür Basın'a dönük gözaltılara tepki yağdı
11:33 Stêrk ve Medya Haber: Halkımızın sesi soluğu olmayı sürdüreceğiz
11:21 Gazeteci Arslan: TV’lere saldırı savaş politikalarından bağımsız değildir
10:44 DFG ve MKG: Saldırılar Özgür Basını yıldıramaz
10:23 Gazeteci Özdemir: Savaş biraz daha uzar ama sonuç değişmez
10:09 Emine Şenyaşar'a ‘Erdoğan'a hakaretten’ dava
10:01 Kazaların eksik olmadığı yol onarılmıyor
09:32 Malezya'da askeri helikopterler çarpıştı: 10 ölü
09:27 Eylemdeki tutsağın annesi: Çözüm İmralı kapılarının açılmasıdır
09:10 Gazeteci Ahmet’ten 182 gündür haber yok
09:06 4 saatlik baskında teknik malzemelere el konuldu
09:04 Tutuklanan zihinsel engelli Gezer’in avukatı: Cezai ehliyeti yok
09:03 AKP'li vekillerin uçak biletleri kayyımdan
09:00 Tutsaklar ‘özgürlük’ eyleminde
09:00 Ermeni Soykırımı 109’uncu yılında
09:00 1 Mayıs’a çağrı: Özgürlük için Taksim Meydanı’na
09:00 Dağlarda bahar rüzgarı esiyor
09:00 23 NİSAN 2024 GÜNDEMİ
07:41 Özgür Basın çalışanları gözaltına alındı
06:11 Stüdyoları basılan Stêrk ve Medya Haber TV'den çağrı
06:00 Stêrk TV ve Medya Haber TV stüdyolarına polis baskını
22/04/2024
23:41 İsviçre’de Metîna’ya yönelik saldırılar kınandı
22:48 TAJÊ’den Irak devletine: Türkiye’nin ortağı olma
22:23 Gever’de tutuklanan 12 kişi tahliye edildi
21:24 İSİG: Çocuk işçiliğe karşı 1 Mayıs’a
20:42 Şirnex’te 1 kişi gözaltına alındı, 1 kişi tutuklandı
19:48 İzmir’den kadınlar: Özel savaş politikalarına dayanışmayla cevap vereceğiz
18:50 Parti ve derneklerden Şenyaşar’a destek
18:20 Türkiye ile Irak arasında 26 anlaşma imzalandı
18:03 Öğretmen Sendikası’ndan Milli Eğitim Bakanlığına 15 bin imza
17:13 Serêkanîyê Belediyesi tebrik çiçeklerinin gelirini SMA hastasına verdi
17:03 Kayyımdan alınan Tûşba Belediyesinin borcu 237 milyon 374 bin 774 TL
16:35 Hazine 31.6 milyar lira borçlandı
15:06 Bagok’ta yasak sonrası bombardıman ve silah sesleri
14:38 Êlih’te kayyım 3 milyar 53 milyon 977 bin TL borç bıraktı
14:25 81 yaşındaki Makbule Özer tekrar tutuklandı
14:24 DEM Parti PM sonuç bildirgesi: Alacakaranlığa karşı ilk ışık yakılmıştır
14:06 İki dönem kayyımla yönetilen Kop Belediyesi’nin borcu açıklandı
13:16 Bakırhan’dan JINNEWS ve MA’ya ziyaret
13:05 DEM Parti Sözcüsü Doğan: Yeni dönem yol haritamız Üçüncü Yol siyasetiyle örülecek
12:49 DEM Parti Kürt gazetecilere yönelik baskıyı Meclis’e taşıdı
12:18 Bagok’taki 5 alanda ‘geçici özel güvenlik bölgesi’ ilanı
11:23 Kargon var denilerek çağrılan genç gözaltına alındı
11:19 Dersim’de 5 gözaltı
11:03 KDP Erdoğan ziyareti öncesi Hewlêr caddelerine Türk bayrakları astı
11:02 Gever kayyımı milyonları emniyet, kutlama ve kadayıfa harcamış
10:18 DEM Parti: Kürt gazeteciler 126 yıldır hakikatin izinde
09:49 Şengal'de 'özsavunma' hamlesi: Kendini savunmak her kadının görevi
09:13 Bakırhan: Çözüm için samimi olan her partiye açığız
09:06 Tutsaklar ‘Abdullah Öcalan’a özgürlük’ eyleminde
09:01 KDP’nin alıkoyduğu gazeteciden 181 gündür haber yok
09:01 ‘Birlikte mücadeleyle İmralı tecridi kaldırılabilir’
09:01 Yazar Karacabey: Sanatçıların inadı çok hükümet devirir
09:00 Gazeteci Karadaş: Ortadoğu'da halkların kaderi birbirine bağlı
09:00 22 NİSAN 2024 GÜNDEMİ
08:40 Adana’da minibüs kazası: 3 ölü, 18 yaralı
21/04/2024
23:11 Amedspor Kadın Futbol Takımı’ndan 3-1’lik skor
23:04 Amed’te Tiyatro Festivali sürüyor
21:17 Sakarya’da bir kadın hayatını kaybetmiş halde bulundu
21:11 Erzirom’da kaza
19:41 KNK Genel Kurulu sonuç bildirgesi: Artık birlik zamanı
17:25 Emine Şenyaşar’ın Adalet Nöbeti 82’nci gününde
17:15 Amedspor taraftarını üzdü
16:34 KNK: Saldırılara karşı seferberlik tutumuna ihtiyaç var
16:08 Hedef gösterilen zihinsel engelli Gezer tutuklandı
15:34 Turhal'da 4.1 büyüklüğünde deprem
15:12 Amedspor’un ‘şampiyonluk’ maçı başladı
15:08 Hedef gösterilen engelli bireye dair yeni detay
14:30 KNK kurulunda 'birlik' vurgusu
14:22 Çandar: Halk iradesine saygı duyun
13:29 Amed'de maç öncesi ‘şampiyonluk’ coşkusu
13:11 İsrail saldırılarında ölü sayısı 34 bini geçti
12:50 DEM Parti Kadın Meclisi: Kadınlar coğrafyayı mora boyadı
12:29 Amedspor-Iğdırspor maçı öncesi 2 gözaltı
11:35 İran'da Kürtçe öğretmenine 10 yıl hapis
11:26 Metîna'ya yoğun bombardıman
10:17 Türkiye yüksek enflasyonla dünyada 4'üncü sırada
09:53 Amedspor'dan 'sahte bilet' uyarısı
09:34 Jin Dergi çocuk haklarını kapağına taşıdı
09:31 Erdoğan ziyareti öncesi Metîna’da yeni bir saldırı başlatıldı
09:14 Kadınlardan 1 Mayıs çağrısı: Taksim’de olalım
09:13 126 yıldır süren direniş geleneği
09:12 Dr. Pashang: Kürtlerin Ortadoğu'daki krize karşı tek seçeneği birlik olmaktır
09:10 Abdullah Öcalan için her gün CPT'ye mektup gönderilecek
09:09 180 gün oldu: Gazeteci Ahmet nerede?
09:09 Tutsaklar Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü için eylemde
09:08 Amed Tiyatro Festivali: Yasakları anlamsız kılıyoruz
09:07 AKP’li Albayrak 460 milyon 601 bin TL borç bıraktı
09:00 21 NİSAN 2024 GÜNDEMİ
07:28 İzmir Kitap Fuarı'nda 'Kurdistan'a tahammülsüzlük
00:19 Sûr Belediyesi hedef gösterilmişti: Gözaltına alınan kişi zihinsel engelli çıktı
20/04/2024
22:37 ‘Derwêş yan Gudû’ oyunu ayakta alkışlandı
22:17 Basel'de gençlerden ‘Öcalan’a özgürlük’ talepli panel
22:01 Sarıyer’de AVM’de yangın
21:17 Erdoğan Rabia Naz'ın babasına dava açtı
21:08 Pîrsus Katliamı anmasında dava duruşmasına çağrı
20:57 Eşbaşkanlar bakanlık ve Sayıştay'dan müfettiş talep etti
19:51 Çeşme'de kanalizasyon suları denize dökülüyor
19:45 Kürt kazanımlarına saldırıya karşı ortak mücadele mesajı
19:26 Ankara’da 'Büyük Savunma Mitingi' düzenlenecek
18:58 KNK’li Uzun’dan ulusal birlik konferansı çağrısı
18:49 DEM Parti: Bayrak ve marş istismarına dayalı siyaset dönemi miadını doldurdu
18:27 Bakan Şimşek, IMF Başkan Yardımcısı ile görüştü
18:01 Sur’daki çocuklar müziğe doydu
17:52 Wan’da ilk meclis toplantısı: Birlikte yöneteceğiz
17:40 KNK toplantısı: Ortadoğu krizini Abdullah Öcalan'ın fikirleri çözer
17:33 İnşaatta göçük: 2 işçi yaralandı
17:03 Erdoğan Hamas başkanı Haniye ile görüştü
16:39 ÖHD İstanbul Şubesi yeni yönetimini belirlendi
16:30 Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için eylemdeler
16:21 Birçok meslek örgütü Emine Şenyaşar’ı ziyaret etti
16:15 Gever'de kayyımdan kalan borçlar asıldı
15:38 Eylemde olan 15 tutsağa disiplin soruşturması
15:37 Sûr Belediyesi'ne soruşturma
15:17 Hasta tutsaklar Kaya ve Güvel’in tahliyesi istendi
15:14 Kaybedilen Ermeni aydınlar anıldı
14:23 ‘Zulüm bitinceye kadar mücadelemize devam edeceğiz’
14:18 Cizîr’de yapılacak baraj için 255 parselde 'acil kamulaştırma' kararı
14:16 KNK’nin 2 gün sürecek Genel Kurul ara toplantısı başladı
14:11 Kayıp yakınları 3 kentte bir araya geldi: Failler yargılansın
13:50 Amed Tiyatro Festivali'nde 'Tiyatroda değişimlerin tarihi' söyleşisi