MARDİN – Tutuklandıktan sonra yerlerine kayyum atanan Nusaybin Belediyesi eşbaşkanlarının avukatı Erdal Kuzu, yargının iktidarın kararlarının uygulayıcısı durumunda olduğunu belirterek, “Kürt seçilmişlere ilişkin bu dosyaların tamamı uydurulmuş dosyalardır” dedi.
Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) 31 Mart yerel seçimlerinde yüzde 77.4 oy oranıyla kazandığı Nusaybin Belediyesi’nin eşbaşkanları Semire Nergiz ve Ferhat Kut tutuklandı. Eşbaşkanlar tutuklandıktan sonra 18 Ekim’de İçişleri Bakanlığı tarafından belediyeye kayyum atandı. Eşbaşkanların tutuklanmasına “gizli tanık” beyanları gerekçe gösterildi. “Gizli tanık” beyanlarına dayanarak “suçlamaların doğrulandığını” savunan mahkeme, eşbaşkanların “örgüt talimatları” kapsamında eylem ve etkinliklere katıldığına dair “kuvvetli suç şüphesi” olduğunu öne sürdü.
‘DOĞRULAMA’ ÖLÇÜSÜ GİZLİ TANIK
Mahkeme, sokağa çıkma yasakları döneminde çocuğunun tedavisi için İzmir’de olan Kut için “Mevcut delil durumu, şüphelinin hendek barikat olayları ve sözde özyönetim ilanı kapsamında yapılan toplantılara HDP İlçe Eşbaşkanlarının katıldığı yönündeki gizli tanık beyanı, Soro kod adlı Salih Kaplan isimli örgüt mensubundan şüphelinin isim ve numarasının çıktığı, şüphelinin örgüt talimatları doğrultusunda eylem ve etkinliklere katıldığının gizli tanık beyanları ile de doğrulandığı dikkate alınarak, şüphelinin müsnet suçu işlediğine dair kuvvetli suç şüphesi bulunması” ifadelerini kullanarak, adli tedbir kararının yetersiz olacağını savundu. Mahkeme, Eşbaşkan Nergiz için ise, katıldığı açlık grevi eylemlerini gerekçe göstererek, yine “Şüphelinin örgüt talimatları doğrultusunda eylem ve etkinliklere katıldığının gizli tanık beyanları ile de doğrulandığı” ifadelerine yer vererek, tutuklanmasına karar verdi.
‘YARGI İKTİDARIN KARARLARINI UYGULUYOR’
Eşbaşkanların avukatlarından Erdal Kuzu, açılan soruşturma ve verilen tutuklama kararının “iktidar tarafından alınan kararın yargı eli ile uygulanmaya konulması ve meşrulaştırılması” olduğunu söyledi. İktidarın Kürtlerin seçimle başa geldiği bütün il ve ilçe belediyelerine kayyum atamayı çok önceden planladığına vurgu yapan Kuzu, “İlk olarak Mardin, Diyarbakır ve Van Büyükşehir belediyelerine kayyum atamak suretiyle bu plan uygulamaya konuldu. Sonrasında ise, Kulp ve Karayazı Belediyeleri ile bu devam etti. Şimdi ise, Nusaybin, Hakkari ve Yüksekova belediyeleri bu planın devamı olarak hayata geçirildi. Bu plan çerçevesinde yürütülen bir politika söz konusu ve Nusaybin Belediye eşbaşkanlarının soruşturma konusu olması ile tutuklanmaları sadece bu politikaya hukuki kılıf uydurmaktır” diye konuştu.
Tutuklama gerekçelerine bakıldığında somut bir gerekçenin sunulmadığına dikkati çeken Kuzu, “Ortada bir HDP’nin kazandığı belediyelere kayyum atanmasına ilişkin hazırlanan planın doğru olduğunu bu karar bize gösteriyor. İktidar açıkça Kürtlerin seçilmişlerine, Kürtlere ayrımcı muamele uygulamaktadır. Yargı da bu ayrımcı politikanın uygulamacısı durumundadır. Eşbaşkanlar hakkındaki soruşturma ve tutuklama son derece açık ve net olarak siyasi niteliktedir. Bu ülkede hukukun işlemediğinin açık kanıtıdır” ifadelerini kullandı.
‘GİZLİ TANIK CEMAAT UYGULAMASIDIR’
Yargıtay kararları ile gizli tanık beyanlarının hiçbir bağlayıcılığının olmadığının defalarca açığa çıktığını dile getiren Kuzu, “Gizli tanıkların yoğun olarak kullanılması, cemaat adlı yapının adli ve güvenlik bürokrasisinde iktidar olduğu dönemde görülmüştür. Açıkça bu yöntem muhalif kesimleri bilhassa Kürtlere ilişkin hazırlanan uydurulmuş dosyalarda başvurulan bir yöntemdi. Ancak iktidar bu yapıya karşı mücadele ettiğini iddia etmesine rağmen bunların kullandığı yöntemlerin aynısı kullanmaya devam etmektedir. İktidar hazırladığı plan doğrultusunda somut veri elde edemediği ve elinde bir şey olmadığı için gizli tanık yoluna başvurma gereği duymaktadır” dedi.
KUT’UN ADLİ KONTROLÜ MEVCUT
Belediye Eşbaşkanları için adli tedbirlerin yetersiz olacağının savunulmasının da bir “hukuk garabeti” olduğunun altını çizen Kuzu, trajikomik bir durum ile karşı karşıya kaldıklarını ifade etti. “Seçilmiş iki insanın gözaltına alındıkları ana kadar Nusaybin halkına hizmet ettikleri açık olmasına rağmen bu gerekçenin yazılmış olması mizah konusudur” diyen Kuzu, şunları söyledi: “Yine eşbaşkanlardan Ferhat Kut’un zaten adli kontrol kapsamında imza attığı dosya mevcuttur. Tutuklama Türkiye’de bir tedbirden ziyade bir ceza infaz biçimi olarak uygulanmaktadır. Adalet Bakanı dahi bu durumdan yakınmaktadır.”
‘UYDURULMUŞ DOSYADIR’
Hükümetin “Yargı Reformu” diye geçtiğimiz günlerde Meclise sunduğu ve tartışmaları devam eden tasarıya dikkat çeken Kuzu, şöyle devam etti: “Yapılan yasa değişikliği ile somut delil kavramı yasaya konulmuştur. Sadece örgüt üyeliği isnadı tek başına yeterli olmayıp aynı zamanda bunun somut delilinin de gösterilmesi gerekmektedir. Siyasi faaliyetlerinin delil olarak gösterilmesi ve bu nedenle eşbaşkanların tutuklanması hukuksal olmaktan ziyade siyasi bir karardır. Kürt seçilmişlerin soruşturma konusu olduğu dosyalarda tamamen siyasal faaliyetleri sorgulanmaktadır. Gizli tanık beyanları ile bu faaliyetler kriminalize edilmeye çalışılmaktadır. Kürt seçilmişlere ilişkin bu dosyaların tamamı uydurulmuş dosyalardır. Hukuksal bir dayanakları yoktur. Yargı eli ile anayasal haklarının kullanımının engellenmesidir.”
MA / Ahmet Kanbal – Müjdat Can