DİYARBAKIR – Diyarbakır’da Yaşam Hakkı Anıtı’nın yer aldığı Koşuyolu Parkı, 1 Eylül’den buna yana polis bariyerleriyle çevrili. Durumdan rahatsız kent sakinleri, parklarda uyuşturucu kullanımı ve fuhuşun yaygınlaşmasının önüne geçmeyen devletin, sırf annelerin sesleri duyulmasın diye parklarını ablukaya aldığı görüşünde.
Bağlar ilçesinde bulunan Koşuyolu parkının etrafı, 3 haftadır bariyerlerle kapatılarak ablukaya alınmış durumda. Parkın açık cezaevine dönüştürüldüğünü ifade eden yurttaşlar, uygulamaya tepki gösterdi. Diyarbakır kent merkezinin ortasında yer alan Koşuyolu Parkı, 1 Eylül tarihinden bu yana polis bariyerleri ile çevrili durumda. Nedeni ise, 1990’lı yıllarda JİTEM gibi paramiliter örgütler tarafından öldürülen ya da kaybedilen yakınlarının akıbetini sorup, faillerin yargılanması isteyen ailelerin her hafta burada toplanması.
12 Eylül 2008’den beri her Cumartesi günü parkın içerisinde bulunan Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya gelen kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları, iki yıl süren Olağanüstü Hal (OHAL) nedeniyle parkta açıklama yapamamıştı. OHAL’in kaldırılmasıyla eylemlerini sürdürmek isteyen kayıp yakınları ve insan hakları savunucularının eylemi, 500’üncü haftasında bu kez İstanbul’daki Cumartesi Anneleri’nin eyleminin yasaklanmasıyla eş zamanlı olarak Diyarbakır Valiliği tarafından “kamu güvenliği” gerekçesiyle engellenmeye başlandı.
YASAK KARARI DÜNYA BARIŞ GÜNÜ ALINDI
Dünya Barış Günü’nde alınan yasak kararında “Valilik Makamı’nın 31.08.2018 tarih ve 2018/2534 sayılı OLUR'u ile 31.08.2018 tarihinden itibaren ikinci bir emre kadar il merkezimiz ve dış ilçeler dahil olmak üzere, tüm il sınırları içerisinde (coğrafi alan), İHD (İnsan Hakları Derneği) Diyarbakır Şubesi organizesinde veya bu dernek ile irtibatı yada iltisakı bulunan şahıslar tarafından veya her türlü siyasi parti, sendikalar ve STK'lar tarafından herhangi bir gün ve saatte açık alanlarda gerçekleştirilebilecek ‘Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın’ etkinliği ve aynı konunun devamı niteliğindeki diğer basın açıklaması, oturma eylemi, toplantı vb. her türlü eylem ve etkinliğin yasaklanması, tarafına yapılan tebligata müteakip; söz konusu etkinliğe gelme planı yapan şahıs/şahıslar ile görüşülerek bahse konu etkinliğin ve aynı konunun devamı niteliğindeki diğer basın açıklaması, oturma eylemi, toplantı vb. her türlü eylem ve etkinliğin Valilik Makamınca yasaklandığı ve yapılmasına müsaade edilmeyeceğinin bildirilmesi ve bilinmesi hususu ile birlikte düzenlenmek istenen etkinliğin iptal edilmesini, etkinliğin yapıldığı taktirde ilgili/ilgililer hakkında gerekli adli ve idari işlemlerin yapılacağı…” kaydedildi.
KENT HALKI DURUMDAN RAHATSIZ
Alınan bu kararla etrafı polis bariyerleri ile çevrilen parka, kayıp yakınlarının girip açıklama yapmasına izin verilmiyor. Parkın polis bariyerleri ile çevrili bu görüntüsünden yurttaşlar da rahatsız. Daha önce istedikleri yerden parka girebilen yurttaşlar, şimdi sadece açık bırakılan birkaç noktadan parka girebiliyor.
‘AÇIK CEZAEVİ OLMUŞ BURASI’
Oturduğu Huzurevleri semtinden dinlenmek için zaman zaman Koşuyolu Parkı’na geldiğini belirten Abdullah Güven (68), etrafı bariyerlerle çevrelenmiş parkın açık bir cezaevine çevrildiğini ifade etti. Güven bu duruma, “Bir anne sırf çocuklarının kemiklerini arıyor diye, eylemle birlikte eylemin yapıldığı parkı yasaklamak olacak şey değil. Buraya hava almaya geliyoruz ama üç tane genç yan yana gelsin hemen motosikletli polisler, gelip kimlik kontrolü yapıyorlar. İşte parkın da etrafını sarmışlar, tam açık cezaevi olmuş burası. Allah bu halka zulmü reva gören hakkımızı bırakmasın” sözleriyle tepki gösterdi. Devletin her şeyi baskı yoluyla çözmeye çalıştığını kaydeden Güven, ne Diyarbakır’da ne de bölgede hiçbir sorunun baskıyla düzelmeyeceğini ifade etti.
‘UYUŞTURUCU VE FUHUŞA SERBEST ANNELERE BARİKAT’
Arkadaşlarıyla vakit geçirmek parka geldiklerini söyleyen Zeki Akıncı da, parkın bariyerlerle çevrili halde olmasına “İnsanlardan sonra parkları da gözaltına almaya başladılar” diyerek tepki gösterdi.
Polislerin özellikle Cumartesi günleri parkta oturmalarına dahi izin vermediğini ifade eden Akıncı, “Kentteki parklarda uyuşturucu kullanımı ile fuhuşun yaygınlaşmasının önüne geçmeyen, 90’lardan beri çocuklarını arayan anneler için hiçbir çözüm bulamayan devlet, sırf annelerin sesleri duyulmasın diye iki haftadır parkı ablukaya almış durumda” dedi.
‘12 EYLÜL’Ü ARAR OLDUM’
Parkların halka ait olduğunu, bariyerlerle kapatılmasının halka hizmet olmadığını vurgulayan Salih Aslan de, bugün bu durum başta olmak üzere karşılaştıkları benzeri uygulamalar ve yasaklar nedeniyle o dönemi yaşan biri olarak 12 Eylül’ü arar hale geldiğini dile getirdi. Park sakinlerinden Sedat Kandemir (69) de yine dünyanın başka hiçbir yerinde böyle bir uygulamayla karşılaşılamayacağını vurguladı.
‘İNSAN HAYRET EDİYOR ACABA DAHA NE GÖRECEĞİZ DİYE’
Parka gelen çocukların dahi bu görüntüden etkilendiklerini belirten Kandemir, “Kürdistan topraklarında nereye giderseniz gidin, bu zulmün resmini görebilirsiniz. Her şey yasak. Ben 69 yaşındayım, hayatımda bir parkın etrafının böyle sarıldığını ne gördüm ne de duydum. İnsan hayret ediyor acaba daha ne göreceğiz diye. Kürtleri, her yönden baskı altına almaya çalışıyorlar. Bu da baskının bir çeşididir aslında. İnsanları, baskı sistemine entegre etmeye çalışıyorlar. Bu bariyer aslında Cumartesi Anneleri’ne destek vermememiz için kaldırılmıyor. Hak hukuk olmadığı için de kimse, ne konuşmak ne de anlatmak istemiyor. Halk yapılanları kabul ediyor anlamına gelmiyor bu ama adalet yok, biz bunu biliyoruz” ifadelerini kullandı.
MA / Esra Solin Dal