İSTANBUL - Artan Hepatit C hastalığı konusunda toplumda yalnızca yabancılarda görüldüğü ya da homoseksüellere özgü bir hastalık olduğu, dolayısıyla "benim başıma gelmez" gibi yanlış bir algının hakim olduğunu belirten Prof. Dr. Nilay Etiler, bu algının enfeksiyonun kendisinden çok daha tehlikeli olduğunu söyledi.
Türkiye’de son yıllarda HIV/AIDS taşıyıcılarının sayısında ciddi bir artış söz konusu. Bu artışın başlıca nedenleri ise genç nüfusun fazlalığı, göç hareketleri, turizm, fuhuşa sürüklenen kadın sayısındaki artış olarak sıralanıyor. Küresel ölçekte bu hastalığa dikkat çekmek için etkinlikler düzenlense de Türkiye'de konuya ilişkin bilinçlendirme ve korunmaya yönelik eğitim programlarının bulunmaması ise hastalığın artmasında önemli bir faktör.
Karaciğer yetmezliğine bağlı ölüme yol açabilen ve ciddi bulaşma riski olan hastalıklardan biri olan Hepatit C, tüm dünyada 170-200 milyon kişinin mücadele ettiği önemli bir sağlık sorunu. Türkiye’de ise yaklaşık her 100 kişiden birinin yani 750 bin kişinin Hepatit C hastası olduğu tahmin ediliyor.
HASTALIKTAN KURTULMAK MÜMKÜN OLACAK
Sonuçları korkutucu olsa da tıptaki gelişmeler, Hepatit C hastalığının tedavisi için umut verse de ABD'de geçen yıl onay verilen ve 6 ay önce kullanıma giren iki ilaç ile yine önümüzdeki 5 yıl içinde kullanıma girecek farklı ilaçlar sayesinde Hepatit C’nin neredeyse tamamen ortadan kalkması öngörülüyor.
Türkiye’de de bir iki yıl içinde kullanıma girmesiyle birlikte hastalıktan kurtulmak mümkün olabilecek. Prof. Dr. Nilay Etiler, HIV/AIDS hastalığının artmasındaki etkenleri ve önlenmesi için neler yapılabileceğini anlattı.
‘BENİM BAŞIMA GELMEZ’ ALGISI HAKİM
Öncelikle HIV/AIDS ile ilgili toplumda yanlış bir algının olduğunu dile getiren Prof. Etiler, “Türkiye’de vaka sayısının çok olmadığı, yalnızca yabancılarda vakaların olduğu algısı var. O nedenle ülkemiz açısından bir halk sağlığı sorunu değil diye düşünülüyor. Ayrıca HIV virüsü için çok ciddi damgalamalar söz konusu. Hala bunun homoseksüellere özgü bir hastalık olduğunu düşünenler var. Dolayısıyla, ‘benim başıma gelmez’ algısı hakim. En tehlikeli olan şey de enfeksiyonun kendisinden çok bu tür algının olması” diye konuştu.
HIV/AIDS, Hepatit B, Hepatit C enfeksiyonlarının Türkiye’de tam olarak sayılarının bilinmediğini de belirten Etiler, bilinen sayıların ise, gerçeğin çok altında “adeta buzdağının görünen yüzü” olduğunu ifade etti.
‘BELİRTİSİZ SEYREDEN KRONİK BİR ENFEKSİYON’
Hepatit C’nin giderek önem kazanan bir hastalık olduğunu ifade eden Etiler, bu hastalığın kan ve cinsel yolla bulaştığını belirtti. Hepatit C için henüz geliştirilmiş bir aşı olmamasının çok ciddi bir sorun olduğunu vurgulayan Etiler, “Bu nedenle diğer şekillerde korunma ön plana çıkıyor, bunda da ilk olarak cinsel yolla bulaşıcının önlenmesi için kondom kullanımı geliyor. Hepatit C enfeksiyonu da HIV gibi belirtisiz seyreden kronik bir enfeksiyondur. Belirtisiz olmasından dolayı kişilerin enfeksiyonun taşıyıcısı olduğu bilgisine de daha geç ulaşılıyor. Yani bu enfeksiyonlar çoğunlukla belirtisiz seyrettiği için hastalıklara tanı konması gecikiyor. Bu arada hastalığın farkında olunmaması nedeniyle örneğin cinsel ilişki ile partnere bulaşabilir” dedi.
NELER YAPILMALI?
Prof. Etiler, bu tür virüslere karşı yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı: “Özellikle güvenli cinsel ilişki, kondom kullanımı gibi bulaşmayı önleyecek önlemler alınmalı. İnsanlar bu konuda riskin farkında olmalıdır. Bunun yanı sıra partnerlerin taranması önemli. Bu taramada frengi gibi diğer cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar da taranır. Pozitif çıkanlar tedavi edilir. Kişinin tedavisi aynı zamanda partnerin sağlığını koruyan bir önlemdir.”