AMED - Silah bırakma törenini yerinde izleyen DTSO Başkanı Mehmet Kaya, sürece katkı sunmak için üç başlıkta planlama yaptıklarını belirterek, iktidarın silahsızlanma sonrası entegrasyon için hızlıca yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğini kaydetti.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”nın etkileri sürüyor. Abdullah Öcalan’ın çağrısından sonra aralarında KCK Eşbaşkanı Bese Hozat’ın da bulunduğu 30 kişilik Barış ve Demokratik Toplum Grubu, Federe Kürdistan Bölgesi’nin Süleymaniye kentinde bulunan Şikefta Casenê’de silahlarını yakarak imha etti.
Grubun silahlarını imha törenine katılan Amed Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Başkanı Mehmet Kaya, izlenimlerini ve sürecin tamamlanması için yapılması gerekenlere dair değerlendirmelerde bulundu.
Kürt sorununun çözülememe halinin birçok alanda kayıplara neden olduğunu anımsatan Kaya, birçok kez bu meselenin çözümü için atılan adımların da sonuçsuz kaldığını kaydetti. Bu endişesiyle yola koyulduklarını belirten Kaya, “Her ne kadar önlem alınacağı, bir provokasyon oluşmasına izin verilmeyeceği duyumları alınsa da endişelerimiz vardı. Çünkü Ortadoğu’daki önemli bir barışın adımından bahsediyoruz. Çünkü herkesin barış istemediğini biliyoruz. İki taraf içindeki unsurların da, dışarıda ki unsurların da bu işle ilgili sorun yaratabileceği endişesi hepimizde hakkimdi” dedi.
‘ÇÖZÜME YÖNELİK ÇABA OLDUĞU GÖRÜLÜYOR’
Tören öncesi ve sonrası devletin, bölgedeki Kürt partilerin ve DEM Parti’nin birlikte çalıştığını ve herhangi bir “provokasyon” çıkmasına izin vermeyecek bir koordinasyon oluştuğuna tanıklık ettiklerini kaydeden Kaya, “Aslında bu başlı başına bu sürecin oldukça iyi yürüdüğünün bir işaretiydi. Yani her ne kadar tartışmalar sanki gizli kapaklı bir şey oluyor gibi ya da hiçbir şey olmuyor gibi olsa da aslında öyle olmadı. Bir çalışmanın olduğu ve bu çalışmanın da temel anlamda çözüme yönelik çalışma olduğunu görebiliyorsunuz. Zaten diğer çözüm adımlarından veya süreçlerinden farklı olarak görünende de bir direnç var. Gerek Kürt siyasetinin, Abdullah Öcalan’ın, en karşıtı olan Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) Genel başkanının devlet gözüyle yaklaşması, AK Parti’nin öyle veya böyle süreci bir şekilde sahiplenmesi, CHP’nin süreci sahiplenmesi bu sorunun çözümüne dair bir direncin olduğunun göstergesidir” diye belirtti.
‘HIZLI BİR ŞEKİLDE DÜZENLEME YAPILMALI’
Silah imha töreninde de önemli mesajlar verildiğinin altını çizen Kaya, “Silah bırakma bir organizasyon gerektiren veya Birleşmiş Milletler (BM) veya tarafsız yapılar üzerinde bir süreç gelişmesi gerekiyor. İkincisi silah bırakanlar ne olacak? Geri çekildiği için silahsız mı yaşayacak? Demek ki silah bırakanların da ne olacağıyla ilgili de bir mesaj var. Silah bırakıyorsa o zaman bir entegrasyon ve normalleşmesinin sağlanacağı adımların da atılması gerekiyordu. Örgüt gerekli adımları attı. Artık hükümetin bir adım atması gerekiyor. Bu sürecin biran önce sonuçlandırılması gerekiyor. Bu insanların bir şekilde normal yaşama dönmeleri gerekiyor. Bununla ilgili yasal düzenlemelerin bir an önce yapılması gerekiyor. Ortadoğu da bir insana ‘sadece siz silah bırakın, silahsız kalın’ demek onu ölüme mahkûm etmekten farklı bir şey değildir. Ortadoğu’da elinde silah olan bir yapılanmayı kendi ülkenizle ilgili sorunu çözme anlamında yol alacaksanız, bu düzenlemeyi çok hızlı bir şekilde yapmanız lazım” diye konuştu.
Yıllardır, “Kandil yapar mı? Kandil silah bırakır mı? Kandil kimin kontrolünde? Kandil bu silahsızlanmaya sıcak bakar mı?” sorularının sorulduğunu hatırlatan Kaya, “Bu soruların cevabını göstererek, tamamen ortadan kaldırdılar. Dünyadaki çatışmalı süreçlerin nasıl bittiğini, neler olduğunu okuyorduk. Ama şunu gördük; bu süreç Devlet Bahçeli'nin çok net bir ifadesiyle başladı. Bahçeli, Abdullah Öcalan’ın Meclis’te konuşması yönünde çağrı yaptı. Hakikaten dünyada bu tür süreçlerde bu örnekler yaşanmaz. Şimdi ben o seremoniyi (silah yakma) tam da buna bir karşılık olarak görüyorum. En üstten atılan adıma örgüt de en üstten bir adım attı ve dedi ki; ‘Hiçbir pazarlık yapmadan kendimi feshederek, silahları yakıyorum ve Bahçeli'nin dediği yani koşulların yaratılmasını bekliyorum. Buyurun adım sizde.’ Tam da biraz böyle bir seromoni gördüm” ifadelerini kullandı.
‘SÜREÇ ZAMANA YAYILMAMALI’
Bu sürecin hızlıca sonuçlandırılmasının öneme dikkat çeken Kaya, provokasyon uyarısında bulundu. Sürecin zamana yayılmasının kendisiyle birlikte riskleri de beraberinde getireceğini kaydeden Kaya, “İki ölçekli risk var. Bir dış, bir de içeride geçmiş deneyimlerde yaşadığımız riskler vardır. Sonuçta Ortadoğu'da bir şekillenme var. Suriye'ye, Irak'a, İran'a, İsrail'e baktığımızda orada farklı bir siyasi süreç izleniyor. Kürtlerin, Türklerin ve Arapların bu coğrafyada birlikte barışık bir şekilde yaşamalarıyla ilgili dış güçler bugün bu işin olmasının önünde engeldir. Görebiliyoruz. Birde 2013-15 arası çözüm sürecinde yaşadığımız içerideki provokasyonları hatırlayalım. Her ne kadar, ‘O dönem emniyete, adliyeye, her şeye FETÖ hakim olduğu için bu provokasyonlar yaratıldı’ gibi bir ezberimiz olsa bile bence yalnızca o değil. Devlet içinde de birçok yapılanma barış sürecinin oluşmaması ile ilgili provokasyon yapacaklar. Yıllar boyu bu örgüte karşı şu dil hakimdi; ‘Dağda savaşacağına gel ovada siyaset yap.’ Şimdi bunu söyleyen insanların bir anda bu insanlara siyaset kapısının açılmasından rahatsız olduklarını görüyoruz. Bu demektir ki; Türkiye'de maalesef savaştan beslenen büyük bir çıkar grubu var. Bunun işin içerisinde ekonomisinden adaletine kadar, kamu içerisinde, siyasette önemli bir kadro var” şeklinde konuştu.
‘HUKUKİ GÜVENCE HIZLICA SAĞLANMALI’
İktidarın hızlıca bu sürecin güvenliğini sağlayacak adımları atması gerektiğini kaydeden Kaya, “Hepimiz bu işe müdahil olmak istiyorsak ki olmalıyız. 2013-15 döneminde yaşadığımız sorunların bir daha yaşanmaması için hukuki bir düzenlemenin hızlı bir şekilde yapılması gerekiyor. Bunun için bir tarafın konuşmasına ve bir tarafın talepte bulunmasına gerek yok. Eğer biz bu barışı sağlayamazsak her iki kesim (Türk-Kürt) de büyük zarar görecek. Hem Kürtler hem de hükümet ve ana muhalefet partisi bu işin farkındadır. Eğer bu barış sağlanmazsa Türkiye sıkıntılı bir evreye girecek ve bu sıkıntılı evrede herkes kaybedecek. Bu süreç ise herkesin kazanacağı bir süreç ve tamamen hükümetin, Meclis’in çok hızlı adımlar atarak güvenliği sağlaması gerekiyor” dedi.
‘TÜRKİYE BU FIRSATI HEBA ETMEMELİ’
Kürt sorunuyla ilgili taleplerin tartışılması için zeminin oluşturulmasının önemli olduğunu aktaran Kaya, “Zeminin olabilmesi için de silahın ortadan kalkması gerekiyor. Dolayısıyla silah ortadan kalktıktan sonra demokratik ortamı sağlayacak tartışmaların içine çekileceği düzenlemelerin Meclis’te yapılması gerekiyor. Bu yapılmazsa hem dış hem iç provokasyonları daha çok göreceğiz. Dönem dönem bazı ırkçı paylaşımların bir anda 30-40 milyon görüntülemeler aldığı, paylaşımlar aldığını görebiliyoruz. Bunların hiçbiri tesadüf değil. Bunlar kesinlikle bazı merkezlerden yönlendirilen ve toplumda toplumun sinir uçlarına dokunarak, kutuplaştırmayı hedefine koyan çalışmalardır. Buna karşı duyarlı olmak zorundayız. Bu fırsatı Türkiye heba etmemeli. Onun için de hızlı bir şekilde hükümet ve Meclis adımlar atmalıdır” dedi.
SİYASİ PARTİLERLE TEMAS SÜRECEK
Hem Amed Kent Koruma ve Dayanışma Platformu hem de DTSO olarak bu sürece dair 3 aşamalı bir programlarının olduğunu kaydeden Kaya, “Birincisi, siyasi partilerle, cumhurbaşkanıyla, Meclis başkanıyla yeniden bir görüşme trafiğini başlatmak hedefimiz var. Amacımız bu sürecin Meclis’te hızlandırılması ve silahsızlandırmayı, entegrasyonu sağlayacak düzenlemelerin yapılmasıdır. Buna dair görüşmelerimiz olacak ve önceliğimiz bu olmalı. İkincisi de şiddet bittikten sonra o insanların topluma entegrasyonudur. Silahsızlanma ile birlikte entegrasyon sürecinde yaşanabilecek olan sıkıntıların önüne geçme, toplumsal direnci arttırma, buna güç verme, destek verme anlamında da ortak çalışmalarımız olacak. Üçüncüsü, Kürt sorunu sadece PKK ile oluşan, PKK'nin şiddeti ile oluşan bir sorun değil. Bu bir sonuç ve dönüp baktığımız zaman 1923'lerden başlayan bir Kürt sorunundan bahsediyoruz. Herkes bulunduğu alanda cumhuriyetin kuruluşundaki Kürt sorununu yaratan sorunlar neyse bunların hızlı bir şekilde ortadan kaldırmamız lazım. Kürt sorununun yeniden çıkmasını engelleyecek çalışmaların yapımında ekonominin çok önemli olduğunu ifade ediyoruz. Bölgenin bir an önce yaşam standartlarının arttırılması gerekiyor. Buradan dışarıya artık genç nüfus vermek istemiyoruz” dedi.
MA / Berivan Altan - Sema Bingöl