Diyarbakır Demokrasi Platformu: Kutuplaştırıcı dilden vazgeçin 2020-06-02 13:53:23 DİYARBAKIR - Barış Çakan’ın öldürülmesi ile emniyete yaşanan işkenceye tepki gösteren Diyarbakır Emek ve Demokrasi Platformu, siyasilerin kullandığı kutuplaştırıcı dilin toplumda olumsuz olayların yaşanmasına sebebiyet verdiğini söyledi. Diyarbakır Emek ve Demokrasi Platformu, son süreçte yaşanan konulara ilişkin Eğitim Sen 1 Nolu Şubede basın açıklaması gerçekleştirdi. “Toplumu kutuplaştırıcı dilden vazgeçin” pankartının açıldığı açıklamaya, platform bileşeni sendika ve derneklerin temsilcileri katıldı. Açıklama yapan Diyarbakır Emek ve Demokrasi Platformu Dönem Sözcüsü Hasan Eroğlu, dünyayı klavye tuşlarında yönettiğini zanneden süper güçlerin koronavirüs (Covid19) karşısında çaresiz kaldığını belirterek, “Süper güçlere sahip kapitalist ülkeler doğanın ve tüm canlıların yaşamlarını hiçe sayarak siyasi, askeri, ekonomik savaşlarla güç yarışına girmekte, doğal dengeyi bozmaktadırlar. Gelinen son nokta bize yaşamı ve doğayı kaybetme riskiyle karşı karşıya kaldığımızı göstermektedir. Bunun tek nedeni ise kapitalist sistemin politikalarıdır” diye konuştu.    HRANT DİNK VAKFI’NA TEHDİT   Kutuplaştırıcı, ayrıştırıcı ve ötekileştirici yaklaşımın kaygı verici boyutlara ulaştığını kaydeden Eroğlu, ülkeyi yöneten siyasi iktidarın kullandığı kutuplaştırıcı, farklılıkları hoş görmeyen tekçi zihniyetin toplumda şiddet olaylarının yaşanmasına neden olduğunu vurguladı. Hrant Dink Vakfı’na mail üzerinden gönderilen ölüm tehdidi mesajları, bazı milletvekili ve siyasetçilere yapılan tehditleri hatırlatan Eroğlu, “Zira sevgili Hrant Dink’te katledilmeden önce açık ve pervasız bir şekilde ölümle tehdit edilmişti. İlgili makamların bu yaşanan olayları takip etmesi, faillere gerekli cezaların verilerek insan yaşamını ve hürriyetini korunması yönünde üzerine düşen görevi yerine getirmek yerine sessiz kalarak, yaşanacak her türlü olumsuz durumdan sorumlu tutulacaklarını bilmelidirler” dedi.    BARIŞ ÇAKAN’IN ÖLDÜRÜLMESİ   Siyasilerin kullandığı kutuplaştırıcı dilin toplumda olumsuz olayların yaşanmasına sebebiyet verdiğini belirten Eroğlu, “Daha dün Ankara-Etimesgut’ta basında yer alan haberlere göre Barış Çakan adındaki genç, Kürtçe müzik dinlediği için üç kişi tarafından bıçaklanıp katledilmiştir. Olayın biran önce aydınlatılması, şeffaf bir soruşturma yapılmasını istiyoruz.  Yine üç gün önce, Diyarbakır- Bağlar semtinde bir polisin öldürülmesinden sonra sosyal medyada zanlıya ait işkence ve kötü muamele görüntülerinin bir milletvekili danışmanının Twitter hesabından paylaşması durumun vahametini bir kez daha gözler önüne sermektedir. Bizler, bir polis memurunun kimlik kontrolü yapmak isterken öldürülmesini kınıyoruz. Aynı zamanda polisin, gözaltındaki kişiye işkence ve kötü muamele yapmasına da karşı olduğumuzu belirtmek istiyoruz” dedi.    KÜTÜPHANENİN YIKIMI   Siirt Belediyesi kayyımının belediyeye ait Celadet Alî Bedîrxan Kütüphanesi'ni yıktırmasına tepki gösteren Eroğlu “Ötekileştirme ve yok sayma politikasının bir ürünü olarak yaşanan ve Siirt Belediyesi’ne atanan kayyımın; Kürt dili ve edebiyatına büyük katkısı olan Celadet Ali Bedirxan’ın adını taşıyan kütüphanenin yıktırılması olayıdır. Bu yıkım kararı bir halkın hafızasına, tarihine, kültürel değerlerine saldırmak, yok etmektir. Unutmayalım ki devletlerin görevi halkların tarihini, hafızasını yaşatmak, korumak ve yarına taşımaktır, halkların geçmişini karanlığa boğmak değildir” ifadelerini kullandı.    Dünyanın neresinde yaşanırsa yaşansın ırkçılığa, insan onuruna yakışmayan muamele, işkence ve baskılara karşı olduklarını vurgulayan Eroğlu, demokratik, eşitlikçi ve ekolojik bir yaşamı inşa etmedeki ısrarlarının devam edeceklerini söyledi.