24 yıl geçti zulüm değişmedi 2017-12-26 10:53:57 BİTLİS - Tahrip edilen Garzan Mezarlığı’ndaki kabirlerinden çıkarılan 267 cenazeden biri olan ve 1993 yılında yaşamını yitirdiği arkadaşlarıyla birlikte askerlerin ölü bedeninin üstüne basarak çektiği Özgür Ülke Gazetesi'nin "İnsanlık Utansın" manşetiyle duyurduğu unutulmayan o fotoğraf karesinde yer alan Fedakar Turan’ın annesi Nuriye Turan, 24 yıl sonra aynı acıyı yaşadığını ifade etti.     Bitlis merkeze bağlı Yukarı Ölek (Oleka Jor) köyünde bulunan Garzan Mezarlığı’ndaki 267 cenazenin, bölgede yürütülen operasyon için ilan edilen sokağa çıkma yasağı sırasında yerlerinden çıkarılarak İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderilmesi ve mezarlığın bütünüyle yıkılması, mezarlıkta yakınları bulunan ailelerin yıllardır dinmeyen acılarını daha da katlandırdı. Bu ailelerden biri de Turan ailesi.    Ailenin çocuklarından Fedakar Turan, PKK’ye katılması sonrası 1993 yılında henüz yirmi yaşında iken Hizan-Tatvan yolu üzerindeki Güzeldere (Deşta Gozeldere) bölgesinde çıkan çatışmada 7 arkadaşı ile birlikte yaşamını yitirdi. Yaşamını yitirmesi sonrası önce Güzeldere mevkiinde defnedilen Turan’ın naaşı, bir süre sonra Garzan Mezarlığı’nda arkadaşlarıyla yan yana defnedildi.   İşkence edilmiş bedenlerine bir askerin basarak poz verdiği ve 7 Ağustos 1994 tarihli Özgür Ülke Gazetesi'nin "İnsanlık Utansın" manşeti ile yayınladığı unutulmayan o fotoğraf karesinde yer alan 3 PKK'liden biri de Fedakar Turan’dı. Anne Nuriye Turan, gazetenin zihinlere kazınan o sayfasını oğlundan geriye kalan bir parça gibi yıllardır hala saklıyor.   MANŞETLER AYRI, ZULUM AYNI     . Özgür Ülke Gazetesi geleneğinden gelen Özgürlükçü Demokrasi Gazetesi ise, çıkarılan Turan’ın da aralarında bulunduğu 267 cenazenin Garzan Mezarlığı’nda çıkarılmasına dair 23 Aralık’taki sayısında "Ne vicdan var ne de hukuk" manşeti attı. 23 yıl arayla atılan her iki manşet, dikkatleri yaşanan vahşete dikkat çekti.    ANNE TURAN: HALA NASIL YAŞIYORUZ BİLMİYORUM?   Oğlunun naşının defnedildiği mezarından yeniden çıkarılmasını basından öğrenen anne Nuriye Turan (68), yaşananlara 24 yıldır sakladığı gazetenin ilk sayfasını göstererek tepki gösterdi.    Fotoğrafın yer aldığı gazete sayfasını yıllarca sandıkların en güvenli köşesinde sakladığını anlatan Turan, "Bütün bu acılara rağmen,  bugün hala nasıl yaşıyoruz ben de bilmiyorum" diyor.   'ÖZGÜR ÜLKE GAZETESİNİ 23 YILDIR SAKLIYORUM'   Yaşadıkları ölüm, göç ve işkence karşısında hafızasını canlı tutmaya çalıştığını dile getiren anne Turan, dünden bu güne yaşanan hiçbir şeyi unutmadığını vurguluyor. Oğlunun ölümünden bir yıl sonra yaşadıkları baskılar karşısında 5 çocuğu ve eşiyle İstanbul'a taşındıklarını paylaşan anne Turan, göğsüne sımsıkı bastırdığı Özgür Ülke'nin manşetine uzun süre bakarak; "Anne, yüksek dağları yayları dolaştım ama seni göremedim " ağıtını yakıyor.    Anne Turan, "Şu gördünüz fotoğraf 90'lı yıllarda ölümün kol gezdiği dönemde sizin gibi cesaretli gazeteciler tarafından gazetede basılmıştı. Oğlumun ölümün bir yıl sonra İstanbul'a taşındığımızda tesadüfen gazeteyi gördüm ve tanıdım. Sonra aldım bu parçayı kopardım ve 23 yıldır saklıyorum. Sanki oğlum dün ölmüş, bugün aynı acıyı yaşıyorum. İçi boşaltılmış o mezarları gördüm, oğlum bir kez daha hakarete uğradı. Gerilla içerisinde iki yıl bile kalmamıştı, sonra öldürüldü. Tabi biz o zaman da cenazesini bir türlü alamadık. 7 gün o yerde kaldı, savcılık izin vermedi. Yüzlerce insan o dönemde Tatvan'da bir araya geldi ama izin verilmedi. Son çare olarak babası, iki arkadaşıyla hayatını kaybettiği Güzeldere'ye yakın bir köyde defnetti. Yarın ilk işimiz gerekli kurumlara başvuruda bulunup cenazemizi almak olacaktır" dedi.   BABA TURAN: BİZE AYNI ACILARI YAŞATTILAR   Baba Yusuf Turan (80) ise, yaşadığı acıları yıllardır şiire dökerek bastırmaya çalışıyor. Bugüne kadar oğlu Fedakar'ın yanı sıra Hozan Mizgin'den Roboski katliamına kadar yüzlerce şiir kalerme almış. Oğlunun cenazesinin mezarından çıkarıldığını, televizyonda haberleri izlerken öğrendiğini dile getiren baba Turan, Hozan Mizgin için yazdığı şiiri okuyor. Eşinin "Oğlun için yazdığın şiiri oku" ısrarı karşısında ise, adeta boğazı düğümleniyor.    Oğlunun naaşını büyük zorluklarla ve baskı ortamında defnedebildiklerini söyleyen Turan, "Oğlum ve iki arkadaşının cenazesini yıllar önce yaşamını yitirdikleri yerde defnetmek zorunda kalmıştık. İstediğimiz yere defnetmeye izin vermediler. Sonra öğrendik ki mezar defnettiğimiz yerden de taşınmış. Oğlumuzun mezarı Garzan Mezarlığı’ndaydı. Bizlere aynı acıları tekrar tekrar yaşatmanın anlamı nedir?" diye sordu.   MA / Nimet Ölmez