2 yıldır hücrede tutulan Akay için çağrı 2020-05-31 09:10:20   İSTANBUL - Silivri’de 2 yıldır tek kişilik hücrede tutulan, ihlallere karşı 5 aydır ziyaret ve telefon görüşüne çıkmayan hasta tutuklu Soydan Akay’ın ailesi ve arkadaşları, yetkililere ve demokratik kamuoyuna duyarlılık çağrı yaptı.    İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) hasta tutuklular listesinde yer alan Silivri 9 Nolu F Tipi Cezaevi’nde tutuklu Soydan Akay, 2 yıldır tek kişilik hücrede tutuluyor. 1993 yılında “Ege Bölgesi sorumlusu” olduğu gerekçesiyle İzmir’de gözaltına alınıp, tutuklanan Akay’a müebbet hapis cezası verildi. Tutukluluğu boyunca sırasıyla Buca, Aydın Nazilli, Diyarbakır, Siirt, Muş ve Maltepe cezaevlerinde kalan Akay, 2 yıl önce Silivri’ye sevk edildiği günden bu yana tek kişilik hücrede tutuluyor. Haziran 2018 yılında prostat kanseri teşhisi konulan Akay’ın ayrıca eklem romatizması, hepatit B, kalp spazmı gibi birçok hastalığı var.   Cezaevinde karşılaştığı uygulamaları protesto etmek için 5 aydır hiçbir görüşe çıkmayan Soydan’ın aynı zamanda avukatı olan ağabeyi Veysel Akay, kardeşinin cezaevi koşulları ve sağlık durumu hakkında bilgiler verdi.   TEDAVİSİNE GEÇ BAŞLANDI    Gözaltına alındığı süreçte ağır işkenceler gördüğünü belirttiği kardeşinin 47 yaşında olduğunu söyleyen Akay, Haziran 2018’de prostat kanseri tanısı konulan kardeşinin tedavisine geç başlanıp, koronavirüs salgının başlamasına yakın olan 2 Mart 2020’de Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Kliniğinde ışın tedavisi başlatıldığını kaydetti.   Akay, “Işın tedavisinin sonuçlandığını e-nabız uygulaması üzerinden takip edebiliyoruz. Onun dışında bize bilgi verilmiyor. Bu ağır tedavi sebebiyle bağışıklık sistemi çok zayıflamış. Prostat tümörünün yanında hepatit hastalığı ve eklem romatizması bağışıklık sistemini çok zayıflattı. Vücudu bu durumu kaldırmadığı için zaman zaman kalp spazmı geçirmektedir” dedi.   BİRÇOK HAK İHLALİNE MARUZ KALDI   Kardeşinin Nisan 2018’den bu yana tek kişilik bir odada hücre koşullarında ve dış dünyadan tamamen izole bir şekilde tutulduğunu aktaran ağabey Akay, “Orada olduğu süre zarfından özel bir muameleye tabi tutulmuş olup, sayısız hak ihlaline uğramıştır. Gerek aynı cezaevinde gerekse diğer cezaevlerinde bulunan mahpuslarla yazışmaları olmak üzere dışarıya gönderdiği mektuplarının tamamına yakınına el konulmakta; dışarıdan kendisine gönderilen mektup ve faxlar ya hiç verilmemekte ya da çok az bir kısmı aylar sonra verilmektedir. Başta Yeni Yaşam gazetesi olmak üzere diğer muhalif gazete ve dergiler kendisine verilmemektedir. Yine yargı kurumlarına ve diğer birçok resmi kuruma göndermek istediği dilekçe ve mektuplarına el konulmakta, muhataplarına ulaştırılmamaktadır” diye belirtti.   YAZDIĞI KİTAP ‘SAKINCALI’ GÖRÜLDÜ    Akay, kardeşine cezaevinde yazıp 2019 yılında basılan “Çöl Çiçekleri” isimli kitabının da verilmediğini dile getirdi. Diğer birçok cezaevlerine alınmasına rağmen kaleme aldığı kitabının kardeşine “sakıncalı” görülerek el konulduğunu söyleyen Akay, bu durumu anlamakta zorluk çektiklerini ifade etti.   GİRİŞİMLER SONUÇSUZ KALDI   İki yılı aşkındır yaptıkları tüm hukuki girişimlerin reddedildiğini paylaşan ağabey Akay, şunları dile getirdi: “Cezaevi idaresi ile yaptığımız görüşmelerde uygulamanın Adalet Bakanlığı’nın talimatlarına göre yapıldığı ifade edildi. Bakanlık nezdinde yaptığımız tüm girişimlerimiz de sonuçsuz kaldı. En son Kovid-19 salgını nedeniyle Silivri ve Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılıklarına yaptığımız tahliye başvurularımıza halen cevap verilmemiştir. Silivri İnfaz Hakimliği ise, ‘yetkisizlik’ nedeniyle başvurumuzu reddetmiş ve dosyayı Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’na göndermiştir.”    KOŞULLARI PROTESTO EDİYOR   Kardeşinin 4 Aralık 2019’dan itibaren içinde tutulduğu bu keyfi ve hukuksuz uygulamaları protesto etmek amacıyla tüm aile ve avukat ziyaretleri ile telefon hakkını kullanmadığını ifade eden Akay, bu nedenden dolayı kendisinden hiçbir bilgi almadıklarını söyledi.    SİLİVRİ’YE NEDEN SEVK EDİLDİ?   Akay, kardeşinin Maltepe Cezaevi'nden Silivri'ye nasıl sevk edildiğini ise şu sözler ile dile getirdi: “Kardeşim Maltepe Cezaevi’nde iken tamamen Maltepe Cezaevi müdürünün keyfi uygulamalarıyla karşılaştı. Bunların özellikle basına yansımasını istiyorum çünkü, 2 yıl bunun mücadelesini verdim, dosyayı bakanlığa kadar götürdük. Bir türlü anlatamadık. Maltepe’deki Cezaevi müdürü diğer tutukluları ajanlaştırmak istiyormuş da güya kardeşim bunları engelleyecek güçteymiş. Cezaevi müdürü Türkiye’deki PKK'li tutukluların sorumlusu olduğu gerekçesiyle Silivri'ye gönderilip izole edilmesini istemiş.  Bunları nereden öğreniyoruz. Mahkemelere, savcılıklara, bakanlıklara, en son Silivri Cezaevi'ne yaptığımız başvurudan öğrendik. Silivri Cezaevi'ndeki yetkililer ‘Bakanlık bu konuda talimat vermiş’ dediler. İşte kardeşim bu şekilde bir komplo sonucu 2 yıldır tek kişilik hücrede."    YETKİLİLERE ÇAĞRI   Yetkililere seslenen Akay, “Adalet Bakanlığı kardeşim hakkındaki bu haksız, hukuksuz keyfi ve gayri ahlaki uygulamasını kaldırması gerekiyor. Bunu cezaevine bildirmesi gerekiyor. Ben Şubat ayında cezaevine gittim ve cezaevi yetkilileriyle görüştüm. Cezaevi müdürü çok açık bir şekilde ‘Bakanlığın kararıdır biz bir şey yapamayız’ dediler. Bu korona günlerinde ağır hastalık koşullarındaki tüm insanların eşit riskler, tehlikeler altında olduğu bu koşullarda bu gayri insani, gayret ahlaki, muamelelerin kaldırılmasını istiyoruz” diye belirtti.    Akay, bütün demokratik bütün kurum ve kuruluşların da kardeşi konusunda harekete geçmelerini istedi.   ARKADAŞLARINDAN MEKTUP    Silivri Cezaevi’nde tek kişilik hücrede tutulan Akay’ın durumuna ilişkin Silivri 9 Nolu’da bulunan tüm tutuklular adına Nevzat İçen de bir mektup gönderdi. Mektupta, “TCK’ye göre müebbet hapis cezası alanlar, kendileri için öngörülen 30 yıllık cezaevinde kalış sürecini tamamladıktan sonra tahliye edilirler. Haklarında verilen bir hücre cezası söz konusu değilse tek başına tutulamazlar. Bulunulan cezaevinin şartlarına göre birden fazla insanla bir arada tutulurlar. Halen de kimi keyfi ve hukuksuz istisnalar dışında tüm cezaevlerinde uygulama bu şekildedir. TCK’ye ve ilgili yönetmeliklere göre sadece ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilenler tek başına tutulurlar” denildi.   ‘UYGULAMADA EŞİTLİK YOK’   Akay’ın ısrarla tek kişilik hücrede tutulduğu ifade edilen mektupta, hem Akay’ın hem de kendilerinin bu konuda yaptığı bütün girişimlerin sonuçsuz kaldığı belirtildi. Girişimlerine ilk önce, “Bu durum geçicidir. Gözlem süreci bitince arkadaşlarının yanına vereceğiz” denildiği ancak buna rağmen bu durumun değişmediğine dikkat çeken tutuklular, “Arkadaşımız 2 yıldır ağır bir tecrit altında tutulmaktadır. Bu süreçte sırf DGM’lerde yargılanma gerekçesiyle yüzlerce Hizbullah sanığının yeniden yargılanmak üzere serbest bırakıldığını biliyor olmalısınız. Her nedense aynı uygulamadan hiçbir şeklide sol-siyasal hükümlü yararlandırılmadı. Bırakalım uygulamada eşitliği, şartlarımız çeşitli bahanelerle daha da ağırlaştırıldı” dedi.    TEK BAŞINA SOHBETE ÇIKARILDI   Akay’ın sohbetlere çıkarıldığını söyleyen tutuklular, “‘Sohbete çıkarıyoruz’ adı altında arkadaşımız sohbet yerine dalga geçer gibi tek başına çıkarılmak istenmiş, doğal olarak arkadaşımız bu durumu protesto ederek çıkmamıştır. Sohbetin en az iki kişi arasında gerçekleşen bir eylem olduğunu pek ala kendileri de biliyor. Ancak yarayı kanırtırcasına bu uygulamayı bugüne kadar sürdürmeye devam etmişlerdir” diye belirtti.    En son Akay’ın pandemi günlerinde kemoterapi görmek için hastaneye kaldırıldığını öğrendiklerini söyleyen tutuklular, “Yakın bir süreçte tekrardan cezaevine getirildiğini duyduk. Kemoterapi uygulamasının bağışıklık sistemini ne hale getirdiğini, bu uygulamaya maruz kalan bireyin nasıl halsizleştiğini, yaşamsal ve manevi desteğe ihtiyaç duyduğunu herkesin biliyor olması gerekir. En azından bu acil ve hayati durumdan sonra kendisine de yardımcı olunabilmesi için bizlerin yanına verilir diye bir ihtimal umutlanmıştık. Ancak olmadı. Tüm girişimlerimize rağmen mevcut durum ısrarla sürdürülmek isteniyor. Bu durum ‘ceza içerisinde ceza’ anlamına gelebilecek bir tabloyu bile fersah fersah aşan bir durumdur. Açık bir işkence ve intikam uygulamasıdır” ifadelerini kullandı.   ‘ENDİŞELİYİZ'   Akay’ın yanında kimsenin olmadığına işaret eden tutuklular, “Arkadaşımızın başı ağırsa, başını tutabilecek bir bardak su istese suyunu verebilecek tek bir kişi yanında bulunmamaktadır. Arkadaşımız böylesine bitkin ve halsiz haldeyken hem pandemi hem de özgün hastalığı nedeniyle olabildiğince hijyenik bir ortamda kalması gerekir. Bu hijyenik ortamı yataktan kalkması bile zahmetli olan bu arkadaşımız nasıl sağlayabilecektir? Mevcut durum bu denli ağır iken ve uygulamaların hiçbir yasal dayanağı yokken tamamen idari bir tasarrufla bu işkencenin sürdürülmek istenmesinin hiç istenmeyen sonuçlara yol açacağından endişe etmekteyiz. 2 yıllık tüm girişim, diyalog ve arayışlarımıza rağmen yasal ve insani takiplerimizi görmezden gelen ilgili tüm birimler olası kötü sonuçların baş müsebbibi olacaklardır. Burada belirtmek isteriz ki, arkadaşımızın başına gelebilecek her şeyin sorumlusu bu uygulamayı inatla sürdürenlerin bizzat kendisidir. Sizlerden bu duruma karşı bir ses vermenizi, duyarlılık ve dayanışma göstermenizi bekliyoruz” dedi.   MA / Sadiye Eser