‘Hukuk uygulanırsa Timtik ve Ünsal'ın talebi karşılanır’ 2020-05-29 09:05:53 İSTANBUL - Ölüm orucundaki Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal’ın dosyaları üzerindeki siyasi baskının kaldırılmasını isteyen ÇHD’li avukat Çiğdem Akbulut, normal hukuk uygulandığında meslektaşlarının talebinin karşılanacağını kaydetti. Çağdaş Hukukçular Derneği ve Halkın Hukuk Bürosu üyesi avukatların yargılandıkları davada toplam 159 yıl 2 ay hapis cezası verilmesi üzerine, avukatlar Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal “adil yargılanma hakkı” talebiyle cezaevinde açlık grevine başladı. Avukatlar eylemlerini, 5 Nisan Avukatlar Günü’nde ölüm orucuna dönüştürdü. Timtik 148, Ünsal ise 117 gündür ölüm orucunda.    Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şube Sekreteri Avukat Çiğdem Akbulut, Ünsal ve Timtik’in durumlarına dikkat çekti. Ünsal ve Timtik’in hukuk dışı bir yargılanmaya özne edildiklerini ve onlara yöneltilen tek suçlamanın avukatlık mesleklerin olduğunu söyleyen Akbulut, görülen davada genel yargılamalar açısından kişilerin bırakılıp, yeniden tutuklanması gibi trajikomik bir durumun yaşandığını ifade etti.   VERİLMEK İSTENEN MESAJ   İktidarın toplumu şekillendirmek için hukuku bir maşa olarak kullandığını belirten Akbulut, ölüm orucu eyleminde hayatını kaybeden Grup Yorum üyesi İbrahim Gökçek için paylaşım yaptıkları için görevlerinden uzaklaştırılan hakimlere işaret etti. Akbulut, “Yaşam hakkını savunan hakimlerin görevden uzaklaştırılması da avukat arkadaşlarımıza yapılanlarla ‘mesleğiniz her ne olursa olsun, yalnızca bizim istediğimiz gibi yapabilirsiniz’ mesajı verilmeye çalışılıyor” dedi.   Bir hakimin birinci görevinin yaşam hakkı olduğunun altını çizen Akbulut, şunları söyledi: “Bugün hukukun tüm temel ilkeleri gibi yaşam hakkı da yok sayılıyor. Bu anlayışla hareket edildiği için her aykırı sese tahammülsüzlük gösteriliyor. İşte bu anlayışta olan bir baskı rejimi ile karşı karşıyayız.”    HERKES SES ÇIKARTTIĞINDA...   Meslektaşlarının da bu baskıya boyun eğmedikleri için bugün tutuklu olduklarına değinen Akbulut, “Biliyoruz ki herkesin gözü önündeki bu hukuk kıyımına bir gün yalnızca iki hakim, iki gazeteci değil, herkes ses çıkarttığında bu hukuksuzlukları yapamaz hale gelecekler” ifadelerini kullandı. Ünsal ve Timtik’in bir kişinin itirafları sonucu tutuklandıklarına dikkat çeken Akbulut, bu kişinin soruşturma savcısına ‘Geceleri kötü rüyalar, kabuslar görüyorum. Beni buradan alın, daha anlatacaklarım var’ dediğini dile getirdi.   Akbulut, mağduru oldukları bu hukuksuzluk karşısında ölüm orucuna başlayan Timtik ve Ünsal’ın adil yargılama taleplerine ilişkin “Açlık grevi ve ölüm orucu itirafçılığa, adil yargılanma haklarının yok sayılmasına bir itirazdır. Aynı zamanda bu durumun kabul etmemenin göstergesi ve birlikte ses yükseltmek için halka bir çağrıdır” ifadelerini kulandı. Meslektaşlarının yaşadıkları hukuksuzlukları yeterince duyuramadıkları için bugün ölüm orucunda olduğunun altını çizen Akbulut, meslektaşlarının bu çağrısına kulak verilmesini istedi.   ‘YARGIYA TALİMATLARI ÇEKİN’   Meslektaşlarının taleplerinin çok net olduğunu belirten Akbulut, “Yargıtay incelemesinde olan dosyanın üzerindeki siyasi baskının kaldırılması halinde yani hukuka dönülmesi halinde meslektaşlarımızın talebi zaten karşılanmış olacak. Çünkü mevcut hukuk kuralları, meslektaşlarımıza talep ettikleri adil yargılanma hakkını sağlıyor” diyerek, arkadaşları ve avukatları olarak Yargıtay’a hukuka uygun karar vermesi, siyasi yetkililere de yargı üzerindeki talimatlarını çekmeleri çağrısında bulunduklarını kaydetti.   Akbulut, yine herkesten hukuk kurumları ve insan hakları dernekleriyle beraber oluşturdukları Savunmaya Özgürlük Koordinasyonu tarafından Timtik ve Ünsal için başlatılan imza kampanyası metnini imzalamasını da istedi.   ÜNSAL’IN MEKTUBU   Akbulut, ölüm orucundaki isimlerden Ünsal’ın bu süreci anlattığı mektubunu da paylaştı. O mektup şöyle: “Peki, bu direniş neden ölüm orucu aşamasına geldi? 159 yıl toplam ceza aldığımız dava süreci boyunca hukuki olarak yapılmamış hiçbir girişim kalmadı. Nihayetinde hiçbir yasaya ve hukuk kuralına uymayan bir güce karşı sadece hukuk çizgisinde kalmanın bir anlamı da yoktu. Açlık grevleri, adalet nöbetleri, basın açıklamaları yapıldı. Videolarla, duyurularla meslektaşlarımız ve halkımız bilgilendirilmeye çalışıldı ama olmadı. Adaletsizlik sona ermedi. Meslektaşlarımızın büyük bir bölümü harekete geçmedi.”