ÖHD Eşbaşkanı Acinikli: TMK kaldırılmadıkça hiçbir düzenleme beklentileri karşılamaz 2020-04-08 09:15:14   İSTANBUL - ÖHD Eşbaşkanı Ayşe Acinikli, Meclis’te görüşülen yeni infaz düzenlemesine dair TMK kaldırılmadığı ya da "terör" tanımı değişmediği müddetçe çıkarılan her yasanın beklentileri karşılamayacağını söyledi.   AKP ve MHP gruplarının ortak hazırlayıp Meclis’e getirdiği 70 maddeden oluşan ve 11 kanunda değişiklik öngören "Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi", dün Genel Kurul’da görüşülmeye başlandı. Muhalefetin Anayasa’nın "eşitlik ilkesi"ne aykırı olması nedeniyle karşı çıktığı düzenlemeyi değerlendiren Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Eşbaşkanı Av. Ayşe Acinikli, söz konusu infaz tasarısının her ne kadar “af” olarak nitelendirilmese de, kısmi bir af niteliği taşıdığını söyledi.   ‘BEKLENTİLERİ KARŞILAMAKTAN UZAK’   Düzenleme ile infaz koşullarının değiştiğini, hükmün farklı şekilde infazına olanak tanındığını belirten Acinikli, bu haliyle de beklentileri karşılamadığını ifade etti. Acinikli, “Çünkü ortada bir salgın varken ve özellikle infaz tasarısının propagandası koronavirüs üzerinden yapılmışken, asıl risk grubunda olan ve yıllardır cezaevinde olan ve siyasi politik nedenlerle cezaevinde olan hüküm giymiş kişileri kapsamaması açısından ciddi bir eksiklik olduğunu görüyoruz” dedi.   Genel hukuk açısından devlet kendisine karşı işlenen suçlarda af imkanını kullanabileceğini, fakat mağduru olan suçlar açısından af konusunu biraz daha geride bırakması gerektiğini belirten ÖHD Eşbaşkanı Acinikli, fakat hazırlanan düzenlemede tam tersi bir mantığın işletildiğini kaydetti. Acinikli, “Devlete karşı, sisteme karşı olan suçlarda herhangi bir indirim olmazken, mağduru olan suçlar kapsamında oldukça geniş bir infaz kolaylığı sağlandığını görüyoruz” diye konuştu.   DÜŞMAN CEZA HUKUKU İLE BAĞLANTILI   Düzenlemenin siyasi tutukluları kapsamamasının “düşman ceza hukuku” ile bağlantılı olduğunu vurgulayan Acinikli, şunları söyledi: “Çünkü düzenlemede hasta olan kişilerde bile eğer siyasi nedenlerden hüküm giymişlerse herhangi bir indirimin olmadığını görüyoruz. Burada insancıl hukukun devre dışı bırakılması söz konusudur. Bunu aslında siyasi tutuklulara vatandaş gibi yaklaşılmadığı bir durum olarak değerlendirmek gerekiyor.” Herkesin canıyla uğraştığı bu dönemde iktidarın toplumsal muhalefetin devre dışı kaldığı düşüncesiyle şimdiye kadar çekinerek yasalaştırmadığı şeyleri yasalaştırmaya çalıştığını da söyleyen Acinikli, bu uygulamaların ülkeyi çok daha hukuksuz yerlere götüreceği uyarısında bulundu.    İNFAZ HAKİMLİKLERİNİN YETKİLERİNİN ARTTIRILMASI    Av. Acinikli, düzenlemeyle infaz hakimliklerinin yetkilerinin arttırılması üzerinde de durdu. İnfaz hakimliklerinin yetkilerinin arttırılmasının öncelikle cezaevlerinin dışa daha çok kapanması anlamına geldiğini söyleyen Acinikli, infaz hakimliklerinin kararlarına karşı sadece ağır cezaya itiraz yapılabilmesi, sonrasın da işletilebilecek çok fazla bir prosedür bulunmamasının çok önemli bir noktayı önlerine getirdiğini ifade etti.    Acinikli, bu önemli noktayı ise, “O da iyi hal değerlendirmesi. Özellikle siyasi hükümlüler açısından bunun çok büyük bir risk oluşturacağını düşünüyorum. Şuan ki düzenlemede iyi halli sayılabilmek için hükümlünün herhangi bir disiplin cezasının olmaması yeterli. Yani hükmü bitip de koşullu salıverilme zamanı geldiğinde infaz birimleri cezaevinden bu kişinin iyi halli olup olmadığını soruyor. Eğer disiplin cezası yoksa ya da biten bir disiplin cezasının iyi halin kazanılması için gerekli denetim süresi geçmişse ‘iyi hallidir’ diyor ve bu kişinin hükmü bitmiş kabul ediliyor. Kalan 4/1’lik cezasını ise denetimli serbestlikte geçirmesi için serbest bırakılıyor” sözleriyle dile getirdi.   ‘İYİ HAL’E CEZAEVİ KOMİSYONU KARAR VERECEK   Düzenlemede yine ‘iyi hal’ konusunun çok muğlak bir şekilde bırakıldığının altını çizen belirten Acinikli, bu konuda şunları söyledi: “Yeni düzenlemede deniliyor ki; ‘Cezaevi içerisinde bir komisyon oluşturulur. Bu komisyon içerisinde kişinin iyi halli olup olmadığını değerlendirir.’ Şimdi söz konusu komisyon hasta tutsakların infaz ertelenmesi yapılacağı zaman toplum tehlikesi konusunda görüş bildiren komisyonla aynı. Şimdi buradan olaya yaklaştığımız zaman elinde somut bir veri olmayacak. Bu kişi ne şekilde değerlendirilecek? Tasarıda deniliyor ki ‘pişman olmuş mu?’ Yada okuduğu kitaplar, istediği gazeteler hangileri? Bu düzenleme düşünce suçundan içeride olan bir insanın düşüncelerinden vazgeçmesini istemek gibi bir şey. Bu komisyonda kişisel bir husumet üzerine bile mahpusun iyi halli olmadığına ilişkin karar çıkabilir. Çünkü elde somut bir ölçüt yok. Elde somut bir ölçüt olmadığı zaman iyi halin neye göre değerlendirileceğinin yerini keyfilik alıyor. Bu keyfilik olduğu zamanda koşullu salıverilme vakti gelen siyasi mahpusların tahliyesi konusunda ciddi sıkıntıların yaşanabilecek. Bu ciddi bir risk. Çünkü cezasının 4’te 1’lik kısmı kimi insanlar için 6 yıla çıkabiliyor. Cezaevinde bir gün bile geçirmek çok zor iken böyle yapılması ciddi ve sorunlara da yol açabilir.”    DGM MAĞDURLARI    Acinikli, infaz tasarısının zamanı ve içinden geçilen dönemin riski göz önünde bulundurularak özellikle Devlet Güvenlik Mahkemeleri (DGM) mağdurları konusunda bir düzenlemenin yapılması gerektiğinin de altını çizdi. Koronavirüse karşı cezaevlerinde en büyük risk grubunu bu tutukluların oluşturduğunu dile getiren Acinikli, DGM mağdurlarının 25 yıla yakındır cezaevlerinde olduklarına dikkat çekti. Acinikli, “Bu kişiler hakkında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) daha sonra Anayasa Mahkeme’nin (AYM) verdiği Abdullah Altun kararı göz önünde bulundurulduğunda yeniden yargılanmaların olması gerekiyor. Altun, kararına dayanarak Hizbullahçıların tahliye edildikleri düşünüldüğünde DGM mağdurları için de ayrı bir düzenleme yapılması gerekir. Bunu ciddi bir ihtiyaç olarak görüyorum. Fakat buna ilişkin herhangi bir düzenlemenin yapılmamış olması ciddi bir eksiklik” ifadelerini kullandı.     ‘BAKIŞ AÇISI DEĞİŞMELİ’               Türkiye’de Terörle Mücadele Kanunu (TMK) kaldırılmadığı müddetçe ya da "terör" tanımı değişmediği müddetçe çıkarılan herhangi bir yasanın beklentileri karşılamayacağını söyleyen Acinikli, "terör" tanımı için çizilen çerçevenin çok sıkıntılı olduğunu ifade etti. Mevcut iktidarın, tutukluluğu sadece özgürlüğün elinden alınması değil de savaş suçlarına bile aykırı olan esaret gibi gördüğünü belirten Acinikli, “Çünkü yapılan düzenlemede disiplin soruşturmalarının kapsamı acayip bir şekilde genişletilmiş. Kameranın üstünün örtülmesi bile bir disiplin cezası olarak gösteriliyor. Yine istenen gazetelerin Basın İlan Kurumu’nun ilan verdiği gazetelerden olması gerektiğine ilişkin bir düzenleme söz konusu. Yani burada tutuklu olan kişinin her şeyine hükmedip ceza içinde ceza uygulanacağı gibi bir düşünce hakim. Bu bakış açısı değişmediği müddetçe hiçbir yasanın beklentileri karşılama durumunun olabileceğini düşünmüyorum” dedi.   MA / Ferhat Çelik