Avukat Epözdemir: Düzenleme tartışılmadan cezaevleri boşaltılsın 2020-04-04 09:50:54 İSTANBUL - Avukat Fırat Epözdemir, yaşam hakkının en temel hak olduğunu ve bu hakkın riske dahil atılamayacağını belirterek, yasal düzenlemenin tartışılması yerine bir an önce bütün tutukluların tahliye edilmesi gerektiğini söyledi.  Koronavirüs (Kovid-19) salgını Türkiye’de hızla yayılmaya devam ederken, toplu yaşam alanı olan cezaevlerinin durumu merak konusu. Salgından dolayı cezaevlerinin hızla boşaltılması gündeme gelirken, AKP infaz kanununda değişiklik öngören ceza infaz indirim yasasını gündeme taşıdı. 70 maddelik “Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” Meclis Adalet Komisyonu’nda kabul edildi. Komisyondan geçen tasarıda siyasi tutuklular kapsam dışında bırakıldı.    Konuya ilişkin avukat Fırat Epözdemir Mezopotamya Ajansı’na değerlendirmelerde bulundu.    DÜZENLEME KAMU BASKISI   İnfaz yasasına ilişkin tartışmaların iktidarın fiili ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından Mayıs 2018’de sosyal medyadan yaptığı bir paylaşımla tartışılmaya başlandığını hatırlatan Epözdemir, Bahçeli’nin başlatmış olduğu bu düzenlemenin 2 yıldır devam ettiğini ifade etti. Bahçeli’nin bu çıkışından sonra AKP tarafından özellikle 31 Mart 2019 gerçekleşen yerel seçimlerde döneminde kamuoyunda da çokça tartışıldığının altını çizen Epözdemir, AKP’nin yerel seçimlerde istediği sonucu almadığından dolayı bu düzenlenmenin yapılmadığını kaydetti.    Tüm dünyayı tehdit eden Kovid-19 salgınının ardından cezaevlerinde yeteri düzeyde önlem alınmadığı ve gelişen kamu baskısından dolayı bu tasarının tekrar gündemleştiğini dile getiren Epözdemir, geniş kesimler tarafından gündemleşen bu duruma artık AKP’nin göz ardı edemediğinden bir durumu ortaya çıkardığına dikkati çekti.   ‘HERKES YARARLANMALI'   Düzenlenen tasarıda bazı suçların kapsam dışı bırakılmaya çalıştığını ifade eden Epözdemir, gündemdeki bazı tartışmalara da değinerek, “Şimdi biz tartışmayı vay uyuşturucu satanlara varda, niye siyasilere yok. Vay adam öldürenlere varda niye siyasilere yok tartışması yaparsak bu doğru bir yaklaşım tarzı olmaz” eleştirisini yaptı. Bu tartışmaların doğru bulmadığını sözlerine ekleyen Epözdemir, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Bizde bu tartışmayı yaparsak, Anayasa'nın eşitlik ilkesini ihlal etmiş oluruz. Biz diyoruz ki; bu düzenleme ayırım yapılmaksızın, suçu ne olursa olsun herkesi kapsamalı. Bugün sadece siyasilere çıkarılacak yasa düzenlemesine de karşı olurum. Sadece siyasilere çıkarılması da doğru olmaz. Dolayısıyla suç ne olursa olsun düzenlemeden herkesin yararlanması gerekmektedir.”    AYM’NİN 2’NCİ VE 10’UNCU MADDESİ    Bazı suçların kapsam dışı bırakılması durumda Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) iki şekilde başvuru yolunun açık olacağını belirten Epözdemir, birinci başvuru yollarından birinin bireysel başvuru yolu olduğunu ancak bu başvuru yollunun bazı kriterlerinin olduğunu söyleyerek, “AYM doğrudan bireysel başvuru ki bu tutukluları hiç kapsamaz hükümlülere başvuru yapma imkanı görülmüyor. Çünkü öncelikli olarak tüketilmesi gereken yollar var. Bu da böylesi bir süreçte zaman yok” diye ifade etti.    Düzenlemenin çıkması durumunda bazı suçların kapsam dışı bırakılması gerekçesiyle AYM’ye ikinci başvuru yollunun da Anayasa da belirlendiğini aktaran Epözdemir, şöyle devam etti: “AYM’ye iptal başvurusunu, bir Cumhurbaşkanlığı, iki TBMM’de en fazla milletvekili olan siyasi parti grubu, üç TBMM’nin üye tam sayısının beşte bir (1/5) milletvekilinin imzasıyla başvuru yapılabilir. Böyle bir yasa çıktığı takdirde Cumhurbaşkanı ve TBMM’de en çok milletvekili olan AKP grubu yapmayacağına göre burada iptal başvurusunu TBMM’de beşte bir çoğunluğuna sahip CHP yapabilir ya da CHP grubu yapmaz ise 120 milletvekilinin imzasıyla da AYM iptal başvurusu yapılabilir.”    Düzenlenmenin yasalaşma durumunda AYM’ye iptal başvurusu yapıldığı takdirde kabul edileceğini ifade eden Epözdemir, “AYM kapsam dışı bırakılan suçlar anlamında bir başvuru yapılırsa, kesinlikle Anayasası’nın 2’nci ve 10’uncu “Eşitlik ilkesi” ve “Hukuk devleti ilkesi” başta olmak üzere bu düzenlemeyi yasalara aykırı görecektir. Bu nedenle bu yönlü bir başvuru gerçekleşirse; AYM iptal kararı verecektir” dedi.    ‘YAŞAM HAKKI RİSKE DAHİL ATILAMAZ’   Yaşam hakkının en temel hak olduğunu ve bu hakkın hiçbir şekilde ihlal edilmek bir yana riske bile atılamayacağını söyleyen Epözdemir, hızla bütün dünyayı etkisi altına salgından dolayı infaz yasasının tartışmaya gerek duymadan cezaevlerinin bir an önce boşaltılması gerektiğinin altını çizdi. Yasal düzenlemenin cezaevlerinin boşaltılması yönündeki baskılar sonucunda gündeme geldiğini anımsatan Epözdemir, “İktidar Kovid-19 cezaevlerine bulaşma riski karşısında bir önlem almak zorunda. İktidarda da şu an salgına karşın kısmi bir önlem almayı tercih etmiş görünüyor. Bu düzenlemeyle binlerce kişi cezaevlerinden çıkarılacak ama bu yeterli olmayacaktır. Salgının cezaevlerine bulaşması durumda binlerce insan yaşamını yitirecek” ifadelerini kullandı.    ‘CEZA MUHAKEMESİ KANUNU UYGULANABİLİR’   Epözdemir, salgından dolayı yaşanan sürece dikkati çekerek, “Ceza Muhakemesi Kanunu 109’uncu Maddesi’nde tanımlanan adli kontrol hükümleri suçu ne olursa olsun tamamını kapsayacak şekilde tutuklulara ve hükümlülere önlem alınabilecek bir dönem. Örneğin; en basitinde toplumda ev hapsi olarak bilinen adli kontrol dahi uygulanırsa, bu şekilde cezaevlerini boşaltmak mümkündür. Kaldı ki birçok hükümlü ve tutuklu açısından ev hapsini de gerek duymaksızın tahliye kararları verilebilir. Zaten salgından dolayı değil yurtdışına iller arasından geçişler yasaklandı. Durum bu kadar ilerlemişken, tutuklu ve hükümlülerin kaçmasına imkan da yok. Dolayısıyla çok rahat bir şekilde Ceza Muhakemesi Yasası 109’uncu Maddesi’ndeki adli kontrol hükümlüleri uygulanarak, tutukluların tamamı salıverilebilir. Yapılması gerekende budur” diye belirtti.    Bu tasarının iktidar ve muhalefet partilerinin ileriki günlerde üzücü durumlar yaşanmadan akıllı selim bir şekilde herkesi cezaevinde çıkaran bir düzenlemeye gidilmesini umduğunu ifade eden Epözdemir, taleplerinin karşılanması üzere ölüm orucunun 288’üncü gününde yaşamını yitiren Helin Bölek’in durumuna dikkati çekerek, “Bölek iktidarın ayrımcı bu politikaları sonucunda ölüm orucuna girdi ve yaşamını yitirdi. Ailesine ve sevenlerine baş sağılığı diyorum. Yapılacak bu olan düzenleme umarım siyasi çıkarlardan uzak olur. Çünkü bir insanı bile kaydetmeyiz” diye konuştu.    MA / Naci Kaya