8’inci Halkevleri Basın, Yayın ve Dayanışma Ödülleri sahiplerini buldu 2020-02-22 22:08:10   İSTANBUL – Halkevleri tarafından bu yıl ‘Hakikatin Peşinde’ temasıyla düzenlenen 8’inci Halkevleri Basın, Sanat ve Dayanışma Ödülleri, düzenlenen törenle sahiplerini buldu.   Halkevleri tarafından 88’inci kuruluş yıldönümleri dolayısıyla düzenlenen 8’inci Halkevleri Basın, Sanat ve Dayanışma Ödülleri, Kadıköy Belediyesi Evlendirme Dairesi’nde yapılan törende sahiplerini buldu. Etkinlik salonuna “Gezi onurumuzdur”, “Hakikatin peşinde” ve “Eşitlik, özgürlük ve insanca yaşam mücadelesinde Halkevleri 88 yaşında” pankartları asıldı.    Törene, Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekilleri Musa Piroğlu, Ahmet Şık, Oya Ersoy, Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Erkan Baş, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Ali Şeker, HDP İstanbul İl Eş Başkanı Elif Bulut, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) İstanbul Eş Sözcüsü Yoldaş Aydın, Basın-İş Genel Başkanı Faruk Eren ve çok sayıda yurttaş katıldı.   ‘SAVAŞ SİYASETİ YÜRÜTÜLÜYOR’   Tören Halkevleri Eş Genel Başkanı Nuri Günay’ın açılış konuşması ile başladı. İnsanlık tarihinin sömürge dönemlerinden, büyük savaşlardan geldiğini belirten Günay, yaşadıkları bu topraklarda çağlar boyu haksızlık ve hukuksuzluğun hiç eksik olmadığını ifade etti.   Günay, “Bugün ülkemizi yönetenler; AKP, Saray Rejimi iktidarlarını ayakta tutabilmek için savaş siyaseti yürütüyorlar. Savaşın bütün bir ülkenin çıkarına olduğunu herkese kabul ettirmeye çalışıyorlar. Bizler bu büyük yalanın karşısına hakikati anlatarak dikiliyoruz. Hakikat; bazen savaş tamtamlarının gürültüsünü bastıran genç bir kadın öğretmenin “çocuklar ölmesin” haykırışında. Bazen aklı, bilimi aydınlığı, insanlığı savunan akademisyenlerin kararlı duruşunu simgeleyen bir imza metninde kendini var edebiliyor” dedi.   ‘MÜCADELEYİ BÜYÜTMEK ÖNEMLİ’   İşsizliğin, yoksulluğun büyüdüğünü ifade eden Günay, “Ne mutlu ki bu ülkede bilimi savunanlar var. Ne mutlu ki halkın haber alma hakkını savunan onurlu gazeteciler var. Ne mutlu ki baskılara, sindirme politikalarına karşı sanatın özgürlüğünü savunan sanatçılar var. Ve ne mutlu ki doğasına, yaşamına, emeğine sahip çıkmakta kararlı milyonlar var. Yaşadığımız çağ ve ülkede hakikat, ancak peşine düşenler varsa açığa çıkarılabiliyor” ifadelerini kullandı.  90’lı yıllarda öldürülen Kürt ve muhaliflerden, Suruç ve Ankara katliamlarından söz eden Günay, “Hakikati açığa çıkarmak, peşine düşmek başlı başına bir mücadele konusu. Bu büyük karartma döneminde, emperyalizme, kapitalizme ve her türden gericiliğe karşı mücadeleyi büyütmek çok önemli. Elbette tüm bu kötülüklere karşı mücadelemizi büyüterek, kol kola yürümeye devam edeceğiz” diye konuştu.    “Halkevleri bu mücadelenin örgütlerinden biridir” diyen Günay, sözlerini “Bizler bu ülkenin onurlu insanları her koşulda, doğru bildiğimizden şaşmayacağız, susmayacağız.  Yoksulluğun, sömürünün, hırsızlığın, zulmün ve katliamların üstününün örtülmek istenmesine karşı hakikatin peşinden koşmaya devam edeceğiz” diyerek noktaladı.   ZÜBEYTE TEPE ÖDÜLÜNÜ AHMET ATAKAN'IN ANNESİNDEN ALDI   Törende ödül alan Cumartesi Anneleri’nden Zübeyde Tepe ödülünü Gezi Parkı eylemleri sırasında öldürülen Ahmet Atakan’ın annesi Emsal Atakan’dan aldı.   Kısa bir konuşma yapan Tepe, oğlu Ferhat Tepe’nin Özgür Gündem’de çalışmak istediğini söylediğinde çok korktuğunu belirtti. 90’lı yıllarda bölgede Kürt siyasetçi ve gazetecilerin öldürüldüğünü ifade eden Tepe, “Basın o dönemde özgür değildi şimdi de değil. Bugün Cumartesi Anneleri ve Özgür Gündem muhabirleri adına bu ödülü üzülerek alıyorum. İnşallah bir gün özgür bir vatanda barış, sevinç için ödüller alırız” dedi.   ‘BAŞKA OCAKLARA ATEŞ DÜŞMESİN’   Dayanışma Ödülü’nü Suruç Aileleri İnsiyatifi adına alan Hatice Ezgi Saadet’in babası Ali Saadet da, yaptığı konuşmada 5 senedir adalet mücadelesi verdiklerini ifade etti. Katillerin adalet saraylarında korunduğunu söyleyen Saadet, başka ocaklara ateş düşmesin diye mücadele edeceklerini, ülkenin aydınlık günlere çıkmasını istediklerini dile getirdi.   KURAL: HAKSIZLIK, SAVAŞ NEREDEYSE ORADA OLACAĞIZ    Törende ödül alan Tiyatro Oyuncusu Jülide Kural ise, sanat ve sanatçı üzerine çok fazla tanım yapıldığını söyleyerek, şunları ifade etti: “Bugüne kadar anladıklarımla bütün bu kocaman yaşam sahnesinde eşitlikten, özgürlükten barıştan yana sanat yapmaya üretmeye ve her zaman ezilenden yana olmaya çaba gösterdim. Bundan sonra da bunun sözünü veriyorum. Haksızlık, savaş neredeyse orada olacağız. Biz barışla sevgiyle gözükeceğiz.”    ŞIK: EKOLOJİK KRİZ BÜYÜYOR   Ödül alan isimlerden Bülent Şık da, ekolojik krizlerin totaliter rejimler eliyle hız kazandığını kaydetti. Gıda güvenliğini mümkün kılabilmek için çalışan bir bilim insanı olduğunu söyleyen Şık, “Çoğu insan bilmez ama ülkedeki en modern gıda analiz laboratuvarı cumhurbaşkanlığı sarayındadır. Her lokma analizden geçmeden ve sağlıklı olup olmadığı tespit edilmeden sofraya gelmez. Ama öte yandan Türkiye’de milyonlarca ton gıda maddesi herhangi bir kontrolden geçirilmeden piyasaya sokuluyor. Hakikatin peşinde olmanın bazı meslek grupları için bir sorumluluk olduğunu düşünüyoruz. Bundan vazgeçtiğiniz anda eşitlik talebinden de vazgeçmiş oluruz” ifadelerini kullandı.    MIZRAKLI’NIN MESAJI OKUNDU    Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Selçuk Mızraklı adına ödülünü alan HDP Diyarbakır İl Eş Başkanı Hülya Alökmen Uyanık, Mızraklı’nın mesajını okudu.    Mızraklı, mesajında şu ifadelere yer verdi: “Hakikat için büyük bedeller ödeyen yoldaşlara insanlar her devirde hakikati aramak konusunda ilgi çaba göstermişlerdir. Bu arayışta size çok büyük bedeller ödemişlerdir. Bu arayışta biliyorsunuz benim gibi binlerce yoldaşımız da tel örgüler arasında zindanlardadır. Zindanda olmamız sizlerle birlikte mücadele etmemizi engellemediği gibi bizde burada sizlerden aldığımız umutla bilenerek daha güçlü bir şekilde demokratik bir yaşamın direnişini vermekteyiz. Halkevlerine gönül veren emek veren tüm yoldaşları selamlıyor içe hep birlikte kazanacağımıza olan inancımı yineliyorum.”   ‘TÜM KADINLAR IÇIN ADALET İSTİYORUZ'   Gecede konuşan Şule Çet İçin Adalet grubundan Neslihan Duran da, Şule için yola çıktıklarını ama bütün kadınlar için adalet istediklerini ifade etti.    Duran, “Adaleti adliye koridorlarına, erkek adaletin doğduğu yere sığdırmaya çalışanlara karşı biz sokak sokak ev ev gezdik. Adalet talebimizi her yerde söyledik. Biz gerçek adaletin yanında olduk kadın adaletini savunduk. Biz direnen mücadele eden tüm kadınlarız. Biz dünyanın altını üstüne getiren kadınlarız. Çünkü altının üstünden daha iyi olduğunu biliyoruz. Bu ödülü de direnen, mücadele eden tüm kadınlar adına alıyorum” diye konuştu.   ‘GERÇEKLERİ HAYKIRANLAR DA VAR'   Törene katılamadığı için Hüseyin Aykol’un yerine ödülünü alan Yeni Yaşam Gazetesi İdari Müdürü Mehmet Şahin de, iktidar medyasının güllük gülistanlık bir ülke görüntüsü çizdiğini dile getirdi. Bunun yanında ömrünü cezaevlerinde geçirme pahasına gerçeği haykıranların olduğunu ifade eden Şahin, “Hüseyin Aykol da bu Özgür Basın geleneğinin en köklü temsilcilerinden biridir” dedi.    Geceye mesaj gönderen Aykol ise, şunları söyledi: “Kitapla müzikle, tiyatroyla, dansla bilimle aydınlamayla mücadele ile örülmüş onurlu bir tarihin başlangıç yıldönümüdür. Kök saldığı topraklarda gövdesi kesilince yok olacak sanılan ama tekrarla yeşeren bir çınardır Halkevleri. Böylesi bir örgütten ödül almak, ben ve gazetem için bir onurdur. Bu ödülü sizden alıyorum ve şehit gazeteci ve dağıtımcı arkadaşlarımın aziz hatırasına gönderiyorum. Hapishanelerde ki gazeteci arkadaşlarıma armağan ediyorum.”   Gecede Gazeteci Ali Topuz da ödül aldı. Topuz, ödülünü Azadiya Welat gazetesinin dağıtımını yaptığı sırada öldürülen Kadri Bağdu’ya adadı.   Törende ödül alan diğer isimler, gazeteciler Çiğdem Toker, Murat Taylan, Fatih Polat, Ercüment Akdeniz, Murat Başol, Zeynep Özaltay, tiyatrocu Berkay Ateş, Mimar Mücella Yapıcı, Avukat Türkan Yılmaz, Deniz Beyazbulut, Adalet Nöbeti grubu ve Evrim Ağacı oldu.   Tören ödüllerin sahiplerine verilmesinin ardından Emin İgüs konseri ile son buldu.